Çok Kutuplu Uluslararası Düzende Güç Odaklarının Dış Politikaları

Genel görünüm

Çok kutuplu uluslararası düzene geçiş olduğu genel olarak kabul edilen bir olgu olmakla birlikte, oluşmakta olan uluslararası düzenin henüz tam anlamıyla ortaya çıkmadığına dair de genel kanı var. Oluşmakta olan düzene geçiş sürecinde devletler arası ilişkilerde jeopolitik ve jeo-ekonomik anlayış ön plana çıkıyor. Amerika, Çin, Avrupa Birliği, Birleşik Krallık, Rusya ve Japonya gibi devletlerin dış politikalarında rekabet vurgusu ön plana çıkıyor. ABD-Çin rekabetinin diğer ülkelerin dış politikaları üzerinde ciddi etkileri var. Ekonomik güvenlik ve jeopolitik ön plana çıktıkça uluslararası güç dengeleri ve ilişkiler de değişime uğruyor.

ABD-Çin rekabetinde güncel gelişmeler

Obama döneminde başlayıp, Trump döneminde belirginleşen ABD-Çin arasındaki ticari ve ekonomik kısıtlamalar Biden yönetiminde de devam ediyor. Trump tek taraflı önlemler uygularken Biden yönetimi ABD’nin müttefik ve partner ülkeleriyle işbirliği yaparak Çin’e yönelik adımlar atıyor. ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde (Ekim 2022) Çin’in teknolojik gelişimini engellemek için yarı iletkenler, kuantum, yapay zekâ, elektrik baterileri, çelik, alüminyum, temiz enerji, dijital altyapı, mineraller ve tıbbi ekipmanlar öncelikli alanlar olarak yer almış idi.

Bu politikanın bir devamı olarak ABD Başkanı Biden, 14 Mayıs 2024 tarihli basın toplantısında Çin’e yönelik yeni ticaret önlemlerini açıkladı: çelik ve alüminyumdaki gümrük vergisi yüzde 0-7,5 aralığından yüzde 25’e yükseltilecek, 2024 içerisinde yürürlüğe girecek. Yarı iletkenlerdeki gümrük vergisi yüzde 25’ten yüzde 50’ye yükseltilecek, 2025 yılında yürürlüğe girecek. Elektrikli araçlardaki gümrük vergisi yüzde 25’ten yüzde 100’e yükseltilecek, 2024 yılı içerisinde uygulanacak. Bateri, bateri parçaları ve kritik minerallere uygulanan gümrük vergisi yüzde 7,5’ten yüzde 25’e yükseltilecek, 2024’te yürürlüğe girecek. Kritik minerallerdeki gümrük vergisi yüzde sıfırdan yüzde 25’e yükseltilecek, 2024’te yürürlüğe girecek. Grafit için yüzde 25 vergi uygulanacak, 2026 yılında yürürlüğe girecek. Güneş pilindeki gümrük vergisi yüzde 25’ten yüzde 50’ye yükseltilecek, 2024 içerisinde yürürlüğe girecek. Limanlarda kullanılan gemiden kıyıya vinçlerdeki gümrük vergisi yüzde 25’ten yüzde 50’ye yükseltilecek, 2024 yılında yürürlüğe girecek. Tıbbi ürünlerdeki gümrük vergisi; şırınga ve iğnelerde yüzde sıfırdan yüzde 50’ye yükseltilecek. Ameliyat eldivenlerindeki gümrük vergisi yüzde 7,5’tan yüzde 25’e yükseltilecek. (The White House Fact Sheet, 2024)

Söz konusu önlemler, Beyaz Saray’ın Çin stratejisinde ekonomik araçların daha yoğun bir biçimde kullanılacağını gösteriyor. Yeni önlemlerin, Çin’in adil olmayan ekonomik politikalarına karşı başlangıç niteliğinde bir önlem olarak tanımlanması da önümüzdeki dönemlerde ekonomik ve ticari önlemlerin yoğunlaşarak ve kapsamı genişleyerek devam edebileceği anlamına gelmektedir. Bugün gelinen noktada Amerikan siyasetinde, parti ayrımı olmaksızın, decoupling politikasının devam etmesi yönünde fikir birliği var. (Sueur, 2024).

Gümrük vergisi, yatırım kısıtlamaları ve ihracat kontrollerinin Çin’le rekabet etmek için yeterli olmayacağını savunan görüşler ABD’nin Çin’e karşı uluslararası işbirlikleri oluşturmasını, tedarik zincirlerinin çeşitlendirme yoluyla Çin’den uzaklaştırılması gerektiğini savunuyor. ABD-Meksika-Kanada ticaret anlaşması örnek alınarak İngiltere, Japonya ve Tayland ile ikili ticaret anlaşmaları yapılması, G7 ülkeleriyle daha yakın işbirliği ve koordinasyon ve Bretton Woods kurumlarının modernizasyonu bu kapsamda öne sürülen stratejiler arasında yer almaktadır. (Harrell & Willems, 2024).

Avrupa Birliği

Avrupa Komisyonu AB-Çin strateji belgesini 2019 yılında oluşturdu. Söz konusu belgede Çin çeşitli uluslararası meselelerde ortak, teknolojik alanda rakip ve farklı bir uluslararası sistem ön gördüğü için sistemsel rakip olarak tanımlanıyor. İşbirliği gerektiren alanlarda ilişkilerin derinleştirilmesi, teknoloji rekabetinde AB’nin üretim altyapısını güçlendirmesi ve Çin’le daha dengeli ekonomik ilişki tesis edilmesine vurgu yapılıyor. (EU-China – A strategic Outlook, 2019).

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen 30 Mart 2023 tarihli AB-Çin ilişkileri konuşmasında de-risk vurgusu yapmıştı. Türkçe ’ye risk azaltmak olarak çevirilmesi mümkün olan de-risk kelimesi, üretim merkezlerinde ve tedarik zincirlerinde çeşitlendirme yoluyla riskleri ve aşırı bağımlılığı azaltmak anlamına gelmektedir. Tedarik zincirlerinin kısaltılması, enerji kaynaklarında çeşitlendirme ve üretim merkezlerinin çeşitlendirilmesi de risk azaltma politikaları kapsamında yer almaktadır. (Demertzis, 2023).

Avrupa Komisyonu Ekonomik Güvenlik Stratejisi’ni 2023 Haziran ayında oluşturdu. Söz konusu belgeye göre Rusya’ya enerji bağımlılığı Avrupa’nın Ukrayna savaşındaki stratejik rolünü kısıtlamış, ekonominin işlerliğini riske sokmuştur. Güvenlik ve ekonomi iç içe geçmiştir. Ekonomik güvenliğin sağlanması için ekonomik ilişkilerin çeşitlendirilmesi, yerel üretimin arttırılması gerekmektedir. Ekonomik güvenlikle alakalı kapsamlı bir stratejik yaklaşım, risk azaltma ve kritik teknolojilerde (yarı iletkenler, kuantum, biyoteknoloji, temiz enerji) rekabet gücünü arttırmakla mümkün olacaktır. AB’nin uzun dönem stratejisinin odak noktasını tedarik zincirlerinde çeşitlendirme politikası oluşturmaktadır. G7 ülkeleriyle sorun odaklı işbirliği ve eşgüdüm oluşturmak önerilmektedir. (European Economic Strategy, 2023).

Almanya Çin strateji belgesini Temmuz 2023’te yayınladı. Belgeye göre Almanya risk azaltma (de-risk) politikası uygulamayı ön görüyor. (Strategy on China, 2023). Bu hedef doğrultusunda Almanya’nın Hindistan ile otomobil sektöründe işbirlikleri var. Örneğin, BMW ve TATA Hindistan’da gelişmiş otomobil yazılımı için ortaklık oluşturuyor. Fransa’nın Çin’e yönelik pozisyonunda da son yıllarda sertleşme görülüyor. 2022 tarihli ulusal strateji belgesinde, ekonomik ilişkilerin güvenlik ve savunma temelinde yürütülmesi gerektiği ifade edilmektedir. Savaş ekonomisine yönelik bir strateji hazırlığı da belirtilmektedir. (National strategic review, 2022).

Avrupa Komisyonu 4 Ekim 2023 tarihinde Çin’den ithal edilen araçlara yönelik soruşturma başlattı. Soruşturmanın sonucuna göre Çin’den ithal edilen araçlara ilave vergiler (şu an yüzde 10) gelebilir. Soruşturmanın en geç 13 ay içerisinde sonuçlanması bekleniyor. Otomobil sektörü Avrupa Birliği gayri safi hasılasının yüzde yedisini oluşturmaktadır.

Elektrikli araçlarda kullanılan baterilerin üretimine dair küresel rekabet var. Bu alanda lider olmak rekabet ve jeo-ekonomik fırsat sağlama noktasında kilit önemdedir. Risk azaltma (de-risking) ve friendshoring (ticaret/yatırımın stratejik dost/partner ülkelerde yapılması) otomobil sektöründe de uygulanmaktadır.

Çin, elektrikli araç üretimini uzun bir süredir sübvanse etmektedir. 2016-2022 yılları arasında 57 milyar dolar sübvansiyon sağladığı tahmin ediliyor. Elektrikli araç pazarı henüz başlangıç aşamasında. 2040 yılında elektrikli toplam satış içerisindeki payının yüzde 70’e ulaşması bekleniyor. Elektrikli araç sektöründeki büyümenin yüzde 80’ninin AB dışında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Çin’in bateri üretimindeki pozisyonu oldukça kuvvetli. Elektrikli araç üretiminde maliyetin yaklaşık yüzde kırkının bateriden kaynaklandığı göz önüne alındığında bateri pazarının önemi açığa çıkmaktadır. Örneğin, AB’nin 2023 yılı bateri ithalatının yüzde seksen ikisi Çin’den gerçekleşti. 2023 yılında Çin’den elektrikli araç ithalatı ise yüzde 36’ya karşılık geldi. Çin elektrikli araç ihracatının yüzde 40’ını Avrupa’ya gerçekleştiriyor. (Feas &Iglesias &Uribe-Etxeberria &Steinberg, 2024).

Bu konuya ilişkin önemli bir detay bulunmaktadır: Çin’den Avrupa’ya ihraç edilen elektrikli araçların büyük çoğunluğu Çin’de üretim yapan Avrupalı şirketlerinin ürettiği elektrikli araçlar. Fakat Çinli üreticilerin payının da yükseldiği gözlemleniyor. (Dadush, 2024).

Birleşik Krallık

İngiltere, 2023 yılında oluşturduğu dış politika belgesinde (Integrated Review refresh) coğrafi öncelik sıralamasını Kuzey Avrupa, Hint-Pasifik ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika şeklinde tanımlamaktadır. Kuzey Avrupa İngiltere’nin bulunduğu bölge olarak öncelikli konumda yer alıyor. Bu kapsamda Birleşik Krallık kendi bölgesinde askeri oluşumların liderliğini yapıyor. NATO dışında da hareket kapasitesi olan Müşterek Yurt Dışı Sefer Kuvveti, Joint Expeditionary Force, 2014’te oluşturuldu. Birleşik Krallık, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İsveç, Norveç, İzlanda ve Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya yer alıyor. (Monaghan, 2022).

Çin, mevcut uluslararası sistemin yapısına karşı çıktığı gerekçesiyle sistemsel rakip olarak tanımlanıyor. Bölgede tek bir ülkenin egemen olmasını engelleyecek bir güç dengesi temek hedef olarak belirtilmiş. Çin’in dengelenmesi için Hint-Pasifik’te işbirlikleri oluşturulması ön plana çıkıyor. Bu strateji kapsamında Avustralya ile Serbest Ticaret Anlaşması, AUKUS, Five Eyes istihbarat ağı; Hindistan ile serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin ilerletilmesi, Japonya ile savunma işbirliğinin derinleştirilmesi, dijital işbirliği; Güney Kore ile ikili çerçevenin hayata geçirilmesi, serbest ticaret anlaşmasının güncellenmesi, stratejik partnerliğin oluşturulması hedeflenmektedir. (Integrated Review Refresh, 2023)

Rusya

Soğuk Savaş’ın ardından Batı-Rusya arasındaki kısmi işbirliği Putin’in 2007 Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşmasıyla gittikçe azaldı. Rusya’nın Güney Osetya müdahalesi, Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna’nın doğu topraklarını ele geçirmesi bu sürecin zaman içerisinde geldiği noktayı göstermektedir.

Rusya’nın küresel ekonomideki payı ABD, Çin ve AB’ye kıyasla düşüktür. Rusya’nın küresel başat bir aktör olması ekonomik nedenlerle pek mümkün değil. Bölgesel bir küresel aktör olarak ulusal çıkarlarını savunmaya devam edecektir. Yakın bölgesinde genişleme ve konsolidasyon Rusya’nın yeni dünya düzeninde kendine has bir kutup olarak yer almasının temel stratejisidir. Bu bağlamda, Kırım yarımadası ve Ukrayna’nın doğusu yeni dünya düzeninde Rusya için olmazsa olmazdır, sine qua non.

Japonya

Japonya Çin’in yükselişinden endişeli. Böylesi bir ortamda Japonya Başbakanı Kishida’nın uluslararası ziyaretlerinde artış gözlemleniyor. 8-14 Nisan arasında ABD’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi ve ABD Kongresi’nde bir konuşma yaptı. Ziyaret kapsamında 11 Nisan günü Filipinler Başkanı’yla da bir araya gelerek Japonya-ABD-Filipinler Zirvesi’ne katıldı. Zirvenin sonuç bildirgesinde Çin’in Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizi’nde statükoyu değiştirecek tek taraflı girişimlerine karşılık verileceği belirtildi. Bununla birlikte, Luzon Ekonomik Koridoru’nun hayata geçirileceği ilan edildi. Luzon projesi, G7 girişimi olan Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı’nın bölgedeki ilk bağlantısallık projesi. (https://www.bbc.com/turkce/articles/cy7348nd1pgo)

Japonya Başbakanı Kishida Fransa ziyareti (Mayıs 2024) kapsamında her iki ülkenin ekonomiden sorumlu bakanları da görüşme gerçekleştirdi. Görüşmelerde önemli minerallerin tedariklerinin güvence altına alınması ön plandaydı. Japonya Başbakanı yaptığı konuşmada yapay zekaya yönelik küresel bir düzenlemenin gerekliliğinden bahsetti.

Çok kutuplu düzen ve Orta Doğu

Arap yarımadası küresel bağlantısallık açısından Çin’in uzun dönem jeostratejik hesaplamalarında kritik önemde. Tedarik zincirlerinde etkin bir güç olmak ve ekonomik güvenliğini sağlamak açısından Orta Doğu’daki yatırımları oldukça önemli zira ‘‘sertleşmeye evrilen bölgesel tavrının yanı sıra dış politikasının omurgasını Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan bir sahada ticaret ve yatırım ortaklıkları, çok uluslu finansal yapılar ve ülke/proje bazlı finansal destek imkanlarının sağlanması üzerine kurmaktadır.’’(Akgünay, 2023:14).

I. Çin-Arap Devletleri Zirvesi 2022 yılında Suudi Arabistan’da gerçekleşti. Çin lideri Xi Jinping ’in bizzat katıldığı Zirve ekonomik ilişkilerin yanı sıra Orta Doğu’nun çok kutuplu dünya düzeninde nasıl bir yol izleyeceğinin emarelerini de gösteriyor. İkili ticaret hacminin 161 milyar dolar gerçekleştiği 2020 yılıyla birlikte Çin, AB’yi geçerek Körfez ülkelerinin en büyük ticaret ortağı konumuna geldi. 2019 yılından itibaren Çin Suudi Arabistan’dan en fazla petrol ithal eden ülke konumunda. Çin’in petrol ihtiyacının beşte biri bu ülkeden karşılanıyor. Çin-Katar arasında Kasım 2022’de imzalanan antlaşmayla Katar 27 yıl boyunca Çin’e LNG temin edecek. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman Çin’le stratejik ortaklık antlaşmaları imzaladı. Çin’in BAE ve Umman’daki liman ve serbest ticaret bölgelerinde yatırımları var ve Suudi Arabistan’ın en büyük limanında %20’lik hisseye sahip. (Bachulska & Bianco, 2023).

ABD, Avrupa ve NATO: transatlantik ilişkilerde olası gelişmeler

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelikleri AB’nin güvenlik mekanizmasından ziyade, NATO’nun Avrupa güvenlik ve dış politikasında hâkim konumunu devam ettireceği yönünde bir göstergedir.

Bunun çeşitli nedenleri olabilir. I. ve II. Dünya Savaşları kırılma noktalarıydı. Avrupa dünyadaki etkinliğini kaybetmeye başlamıştır. Yakın geçmişte ise 2008 finans krizi kırılma noktasıdır. 2008’le birlikte Avrupa’nın Amerika’ya kıyasla ekonomik gücünün azalması Avrupa’nın Amerika’ya bağımlılığını arttırdı. Örneğin, Avrupa Birliği’nin toplam ekonomik büyüklüğü 2008’de 16 trilyon dolar iken, 2022 yılında 19,8 trilyon dolara yükseldi. Amerikan ekonomisi 2008 yılında 14,7 trilyon dolar iken, 2022 yılında 25 trilyona yükseldi.

İkinci neden ise, Avrupalılar arasında stratejik özerkliğin nasıl bir yapıya bürüneceğine ilişkin net görüş birliği olmayışıdır. Dış politika ve güvenlik konularında ortak hareket edemiyorlar. Netice itibariyle transatlantik ilişkilerde Amerika’nın ekonomik ve askeri kapasitesi baskın geliyor. Bu durum transatlantik meselelerinde Avrupa’nın etkinliğini azaltıyor. AB (Brüksel) kurumları ve Fransa daha bağımsız bir Avrupa istiyor fakat Avrupa’nın genelinde böyle bir eğilim mevcut değil. Avrupa Birliği içerisinde Rusya’ya ilişkin görüş ayrılıkları mevcut. Polonya, İsveç ve Baltık ülkeleri Fransa, Almanya ve İtalya’nın Rusya politikasına güven duymuyor. Görüş ayrılıkları ve güven sorunları Amerikan liderliği sayesinde yönetilebiliyor. (Shapiro & Puglierin, 2023)

Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin tehdidi ABD, Birleşik Krallık ve Fransa’nın çıkarlarını yakınlaştırırken tarihsel Atlantik-Avrupa ikilemini geçici de olsa ortadan kaldırmaktadır. ABD-Birleşik Krallık-Fransa üçlü ilişki ağında en güçlü ilişki ABD-Birleşik Krallık, en zayıf ilişki Birleşik Krallık-Fransa arasındadır. ABD ve Avrupalı müttefikleri arasında seçim yapması gerektiğinde Birleşik Krallık için ABD baskın gelmektedir. Fransa-İngiltere ilişkileri transactional (ortak değerlerden ziyade kısa vadeli ve sorun odaklı işbirliği) nitelikte. ABD-Birleşik Krallık-Fransa’nın Rusya ve Çin karşısındaki yakınlaşması geçici niteliktedir. Tarihsel tecrübeler yakınlaşmayı engellemektedir. Anglo-Amerikan yakınlığı Fransa’nın Birleşik Krallık ’la ilişkilerini geliştirmesini sınırlıyor. (Rees & Xu, 2024)

NATO’nun mevcut Genel Sekreteri Stoltenberg ’in görev süresi Ekim 2024’te sona eriyor. Yeni Genel Sekreterin Hollanda Başbakanı Mark Rutte olması bekleniyor. 31 NATO üyesinden 20 ülkenin Rutte’nin adaylığını onayladığı belirtiliyor. (https://www.reuters.com/world/uk-backs-dutch-pm-rutte-become-next-nato-chief-2024-02-22/9). Rutte’nin İstanbul ziyareti (Nisan) sonrasında Türkiye’nin Rutte’nin adaylığını desteklediği basına yansıdı. (https://www.aa.com.tr/en/europe/turkiye-supports-dutch-prime-minister-as-new-nato-secretary-general/3205258).

Sonuç

Mevcut gelişmeler, günümüzdeki değişim unsurlarının tarihsel süreklilik unsurları ve güç odaklarının dış politika gelenekleri etrafında şekilleneceğine işaret ediyor. Coğrafya kaderdir söylemini destekleyen gelişmeler yaşanmaktadır. ABD önceliğini bir kez daha Asya-Pasifik’e çevirmiş durumda. Çin küresel güç oldu, dünya çapında yatırımları var. Rusya kendi bölgesini konsolide ediyor. 1905 Rus-Japon deniz savaşında Rusya mağlup olmuş, Batılı bir devletin Asyalı bir devlete yenilmesi şaşkınlık yaratmıştı. Japonya, 1919 Paris Barış Konferansı’na Batılı bir devlet olarak kabul edilmedi. Asyalı kimliği devam etti. Bugün Çin aynı konumda mı yer alacak? Dünyanın ayrışma noktası, en nihayetinde, ırklar üzerinden mi gerçekleşecek?

I. Dünya Savaşı sonrasında barışı tesis etmek için oluşturulan Milletler Cemiyeti II. Dünya Savaşını önleyemedi. 1945 sonrasında kurulan uluslararası düzen büyük güçler arasında savaşı engelledi fakat BM’nin, özellikle Güvenlik Konseyi, etkinliği artık sorgulanıyor. Batı ülkeleri Çin’in Dünya Ticaret Örgütü üyeliğinden faydalandığını, fakat bugün gelinen noktada uluslararası niyetlerinin şeffaf olmaması nedeniyle Çin’i eleştirmektedir. Stratejik teknoloji alanında rekabet artık ortaya çıkmış durumda. ABD ve AB, yeşil enerji teknolojisinde Çin’e bağımlı olmak istemiyor. Çin’in askeri teknolojisinin gelişmesini önlemek için kritik materyal ve ürünlere ulaşmasını engellemek istiyor. Bu kapsamda özellikle ABD ve AB, Çin’e yönelik risk azaltma (de-risk) politikası uygulamaya başladı.

Liberal değerlere sahip Batı ülkeleri demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerler üzerinden birleşerek oluşmakta olan dünya düzeninde olabildiğince yekpare bir grup olarak yer alıp konumlarını güçlü tutmak istemektedir. Paylaşılmış Ukrayna’nın batı bölgesi liberal dünya düzeninin bir parçası olabilir. Kırım ve doğu bölgesi de Rusya’nın bir parçası.

Çin, Rusya’nın Ukrayna müdahalesini bölgesel nitelikte bir çatışma/savaş olarak görüyor. Bu görüş Çin’in büyük güç odaklı bakış açısını yansıtmaktadır. Bir diğer ifadeyle, Rusya gibi büyük bir güç ile Ukrayna arasındaki ihtilaf uluslararası ilişkiler açısından kabul edilebilir bir alan içerindedir. Böylesi bir ihtilafın büyük güçler arasındaki ilişkileri derinden etkilemesine gerek yoktur.

G20 ülkeleri arasında yer almak için ülkeler arasında rekabet olması muhtemel. Bu bağlamda Türkiye’nin G20’de ilk on ülke arasına girme politikası önemli bir husus. Bu politikanın gerçekleşmesi Türkiye’nin uluslararası konumunu pekiştirmekle birlikte dünya siyasetine, ekonomisine ve güvenliğine yapıcı katkılarda bulunur. Bölgesel barış ve istikrar Türkiye’nin ekonomik büyümesiyle eşgüdümlüdür. Türkiye’nin ilk on ekonomi arasında yer alması uluslararası barış ve istikrar için elzemdir. Türkiye’nin devlet geleneği buna imkân vermektedir. Devlet medeniyettir. Türk devleti işbirliğini seven ve adil düzen teşkil eden niteliklere sahiptir.

Türkiye Cumhuriyeti, Soğuk Savaş sonrasında uluslararası işbirliğini geliştirmek için girişimlerde bulundu: Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (1992) ve Gelişen Sekiz Ülke (1997). Her iki örgütün sekretaryası İstanbul’dadır.

Kişi başına milli gelire oranla en çok uluslararası yardım yapan ülke konumundayız. Küresel Güney’in kalkınmasına yönelik BM kurumlarına (örneğin; Gebze Teknoloji Bankası) ev sahipliği yapıyoruz. İstanbul’un BM bölgesel merkezi olması yönünde bir niyet var. Afrika Ortaklık Politikası 2013, Yeniden Asya Girişimi 2019 yılında hayata geçirildi. Her iki girişim de Türkiye’nin çok kutuplu dünyaya geçişin yaşandığı bir dönemde dış politika öncelikleridir.

Türkiye’nin uluslararası prestijini güçlendirmek için yumuşak güç kavramı altında belirtilen hususlar dış politikada başat bir konumda yer almalıdır. Türkiye’nin küresel yönetimde arabuluculuk, kolaylaştırıcılık ve çoktaraflılık girişimlerine yatırım yapması öncelikli dış politika stratejisi olmalıdır. İletişim çağında dünya kamuoyunu etkilemek ve uluslararası prestij sağlamak ulusal menfaatlerin gerçekleştirilmesi için önemli olmakla birlikte Ankara’nın dünya siyasetine ve insanlığa yapıcı katkılarda bulunmasına imkân verebilir. Türkiye, ulusal düşünüp dünyaya ve insanlığa katkıda bulunabilecek devlet ve diplomasi geleneğine sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtta Barış, Dünyada Barış ilkesi Türkiye’nin yumuşak güç unsurudur. UNESCO, 1981 yılını Atatürk Yılı ilan etmişti. Bu mirasın üzerine yeni uluslararası girişimler yapılabilir.

Kaynakça

The White House Fact Sheet. (15 May 2024)

https://www.whitehouse.gov/briefing-room/statements-releases/2024/05/14/fact-sheet-president-biden-takes-action-to-protect-american-workers-and-businesses-from-chinas-unfair-trade-practices/

Sueur, O. (2024). Self-fulfilling Prophecy? The Consequences of America’s and China’s Decoupling. Brussels School of Governance: Centre for Security, Diplomacy and Strategy. https://csds.vub.be/publication/self-fulfilling-prophecy-the-consequences-of-americas-and-chinas-decoupling/

Harrell, P. & Willems, C. (2024). A new US economic playbook to lead the world economy and counter China. Atlantic Council.

https://www.atlanticcouncil.org/blogs/new-atlanticist/a-new-us-economic-playbook-to-lead-the-world-economy-and-counter-china/

EU-China – A strategic Outlook. (2019). European Commission.

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX%3A52019JC0005

Demertzis, M. (2023). De-risking as an economic strategy. Bruegel.

https://www.bruegel.org/comment/de-risking-economic-strategy

European Economic Strategy. (2023). European Commission.

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:52023JC0020

Strategy on China of the Government of the Federal Republic of Germany. (2023).

https://www.auswaertiges-amt.de/blob/2608580/49d50fecc479304c3da2e2079c55e106/china-strategie-en-data.pdf

Republique Française National strategic review. (2022).

https://www.sgdsn.gouv.fr/files/files/rns-uk-20221202.pdf

Feas, E. Iglesias, M.O, Uribe-Etxeberria, A, M., Steinberg, F. (2024). The economics and geopolitics of electric cars: a European Perspective. Real Instituto Elcano.

https://www.realinstitutoelcano.org/en/analyses/the-economics-and-geopolitics-of-electric-cars-a-european-perspective/

Dadush, U. (2024). Rippling out: Biden’s tariffs on Chinese electric vehicles and their impact on Europe. Bruegel.

https://www.bruegel.org/analysis/rippling-out-bidens-tariffs-chinese-electric-vehicles-and-their-impact-europe – footnote5_ka1flk4

Monaghan, S. (2022). The Joint Expeditionary Force: Global Britain in Northern Europe? The Center for Strategic and International Studies (CSIS)

https://www.csis.org/analysis/joint-expeditionary-force-global-britain-northern-europe

Integrated Review Refresh 2023: Responding to a more contested and volatile world. (2023).

https://assets.publishing.service.gov.uk/media/641d72f45155a2000c6ad5d5/11857435_NS_IR_Refresh_2023_Supply_AllPages_Revision_7_WEB_PDF.pdf

Akgünay, R. (2023). ÇİN: UYANAN DEV Mİ? Akgünay, R. & Ceylan, M, F. Küresel Aktör Çin: Çin-ABD Rekabeti. (9-18). Nika Yayınevi.

Bachulska, A. & Bianco, C. (2023). An open relationship: What European governments can learn from China-Gulf cooperations. European Council on Foreign Relations. https://ecfr.eu/article/an-open-relationship-what-european-governments-can-learn-from-china-gulf-cooperation/

Shapiro, J. & Puglierin J. (2023). The art of vassalisation: How Russia’s war on Ukraine has transformed transatlantic relations. European Council on Foreign Relations.

https://ecfr.eu/publication/the-art-of-vassalisation-how-russias-war-on-ukraine-has-transformed-transatlantic-relations/ – the-consequences-of-weakness

Rees, W. & Xu, R. (2024). US-UK-France relations amid the Russia-Ukraine war: a new strategic alignment? International Affairs, 100 (3), 1249-1261. https://academic.oup.com/ia/article/100/3/1249/7651901

Dutch PM Rutte in strong position to lead NATO with US, UK, French and German backing. Reuters.

https://www.reuters.com/world/uk-backs-dutch-pm-rutte-become-next-nato-chief-2024-02-22/

Türkiye supports Dutch prime minister as new NATO secretary-general. Anadolu Ajansı.

https://www.aa.com.tr/en/europe/turkiye-supports-dutch-prime-minister-as-new-nato-secretary-general/3205258

ABD ve Japonya’dan ilişkileri güçlendirme kararı: İki ülke Çin’e karşı hangi alanlarda iş birliği yapacak? BBC.

https://www.bbc.com/turkce/articles/cy7348nd1pgo

Bunları da sevebilirsiniz