“Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği” ve “CAN Europe” tarafından 10 Ağustos 2023 tarihinde “Kömüre Dayalı İstihdamdan Çıkış: Sorun Alanları ve Çözüm Önerileri” adında bir rapor yayımlandı. Raporda karbon salınımına neden olan ve kullanımının kademeli olarak bitirilmesi öngörülen kömürün Türk ekonomisinde kritik bir önem taşıyıp taşımadığı, kömür sektörünün yokluğunda kayda değer bir istihdam şoku yaşanıp yaşanmayacağı, bu sektörde çalışanların başka sektörlerde ne ölçüde istihdam edilebileceği araştırılmıştır ve adil dönüşüm için politika önerileri sunulmuştur.
Madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün katma değeri oldukça düşüktür. GSYH içindeki payı %1 civarındadır ki bunun içinde mermer, petrol ve doğalgaz çıkarımı gibi diğer madencilik alanları da dâhildir. Kömür ve linyit madenciliğinin katma değerinin GSYH içindeki payı yıllar içinde düşmektedir ve 2018 yılında %0,08 seviyesindedir.
Kömür ihracatı 2019 yılında 5,7 milyon dolar iken, ithalatı 3,7 milyar dolardır. Buna ek olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı ile kömür kullanımının maliyeti daha da artmaktadır ve bu Avrupa’ya ihracatı olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla kömür kullanımının ekonomik getirisi düşük olup daha da düşmeye eğilimliyken maliyeti artmaya eğilimlidir.
Taş kömürü ve linyit çıkarılması sektöründe toplam SGK’ye kayıtlı istihdam 2008 yılında 50 bin civarında iken 2019 yılına gelindiğinde 35 bin civarına gerilemiştir. Kayıt dışı istihdamı dâhil etmek için TÜİK verilerinden yararlanılırsa; istihdam 2014 yılında 50 bin üzeri seviyelerden 2020 yılında gelindiğinde 40 bin civarına gerilemiştir. Sektördeki istihdamın toplam istihdam içindeki payı da gerilemektedir. 2014 yılında %0,21 iken 2020 yılında %0,16’ya gerilemiştir.
Taş kömürü ve linyit çıkarılması sektörünün istihdamda yerel bölgedeki etkisi düşüktür. Kömüre dayalı ekonomilerin öne çıktığı beş il (Manisa, Muğla, Zonguldak-Bartın, Kahramanmaraş ve Çanakkale) ele alındığında, 2020 yılında bölgedeki istihdamın yaklaşık % 0.03’ü kömür sektöründedir. Zonguldak’ta bile istihdamın ancak %4-6’sı civarı kömür sektöründedir. Dolayısıyla makro perspektiften bakıldığında kömür sektörünün istihdama etkisi oldukça kısıtlıdır.
Bunlara ek olarak; sektörde iş kazası ve meslek hastalıkları sıklıkla görülmektedir. Kömür ve linyit çıkarılması sektöründe 2020 yılında 8460 iş kazası yaşanmıştır. Bu sayı kömür ve linyit çıkarılması sektörünü çalışan başına iş kazasının en yüksek olduğu sektör yapmaktadır. Ayrıca 2020 yılında meslek hastalığına tutulanların en fazla sayıda bulunduğu yedinci sektördür ve yine çalışan başına meslek hastalığına tutulanların oranının en yüksek olduğu sektördür. Bu sorunlarda bir iyileşme görülmemektedir.
Bununla birlikte işçiler başka sektörlere geçtikleri takdirde kömür sektöründeki imkânlara kolaylıkla ulaşamayacaklardır. Kömür ve linyit sektöründeki istihdamın %39’u kamu sektörü tarafından sağlanmaktadır. Kamunun sektördeki ağırlığı ve sendikalaşmanın etkisiyle kayıt dışı çalışma nispeten düşüktür. Türkiye genelinde kayıt dışı istihdam 2020 yılında yüzde 30,5 civarında iken kömür ve linyit çıkarılması sektöründe yüzde 4’ün altındadır. Buna ek olarak sektördeki ücret düzeyi nispeten yüksektir. TÜİK verilerine göre 2020 yılında geçen ay elde edilen gelir düzeyine göre sektörler sıralandığında, kömür ve linyit çıkarılması sektörü en yüksek gelir elde edilen onuncu sektör iken kömür ekonomisi bölgelerinde ise üçüncü sıraya kadar çıkmaktadır. Devletin ücret desteği ve kapalı madenlerdeki çalışma koşulları nedeniyle yüksek ücret politikası kömüre dayalı ekonomilerin önemli olduğu bölgelerde ücretlerin diğer sektörlere göre yüksek olması sonucunu doğurmuştur. Dolayısıyla çalışanlara daha iyi çalışma şartları sağlamak, dönüşümün çalışanlar tarafından da sahiplenilmesi/desteklenmesi ve adil dönüşümün sağlanması için gereklidir.
Raporda bunların sağlanması için şu politikalar önerilmiştir:
-
Bölgelerde katma değeri yüksek sektörlerde istihdam talebinin artırılmalıdır. Kömür sektörüne göre daha yüksek katma değerli ve daha yüksek kaliteli istihdam sağlayan sektörlerdeki çalışma koşulları, ücret düzeyi, kayıtlılık, sosyal koruma olanakları iyileştirilmelidir. Bunlar; kömüre dayalı sektörlerde uygulanan teşviklerin ve desteklerin bu sektörlere aktarılmasıyla, yeşil sektörlere ek teşvikler sağlanmasıyla, işverenlere istihdam teşvikleri sağlanmasıyla iyileştirilebilir.
-
Sektörde mevcut çalışanların profilleri çıkarılmalıdır ve çalışanlar yönlendirilmelidir. Kömüre dayalı istihdam kollarında çalışanlara yönelik uygun politika araçlarının belirlenmesi için yereldeki mevcut çalışan profilinin demografik ve beceri özelliklerinin detaylı olarak belirlenmesi, her bir profil için istihdam edilebilirliklerinin çıkarılması ve haritalandırılması gereklidir. Ortaya çıkacak profillere ve belirlenen geçiş yapılacak sektörlere göre İŞKUR eğitimleriyle çalışanlar başka sektörlere hazırlanabilirler. Bununla birlikte yaş ve demografik özellikler göz önünde bulundurularak farklı politikalar da uygulanabilir. Emeklilik yaşına yakın olanlar erken emekli olabilir.
-
İstihdam ve beşeri sermaye için uzun dönemli politikalar hazırlanmalıdır. Kömür kullanımının durdurulması süreci adil dönüşüm hedefi ile uzun vadeli planlanmalıdır. Bu süreç çok aşamalı olduğu için kamu kurumlarında adil geçiş için altyapı oluşturabilecek teknik çalışmaların yapılması gerekmektedir. Buna ek olarak adil geçişten etkilenecek paydaşların sürece katılabilmelerini ve politikaları geliştirebilmelerini sağlayacak mekanizma kurulmalıdır. Ve nihai hedef olarak; kömürden yenilenebilir enerjiye geçerken yaratıcı yıkımın etkisini azaltmak için düşük beceri düzeyine sahip çalışanların sayısını azaltırken daha çok ihtiyaç duyulacak olan yüksek beceri düzeyine sahip çalışan sayısını artırmak gerekmektedir. Dolayısıyla eğitim sistemini geliştirmelidir.