Sivaslı Ali Kemalî Efendi 1853 yılında Sivas’ta doğdu (Kartalcı, 2004). Babası müderris Ömer Efendi, annesi Emine Hanım’dır. Ali Kemalî Efendi 3 yaşında babasını kaybetti ve 7 yaşına kadar dedesinin yanında kaldı. Ardından dayısının yanında yaşamaya başladı ve ilk derslerini dayısından aldı. Daha sonraları Mısır’da eğitim aldı ve Arapça öğrendi. Ardından Kıbrıs’a gitti ve Latince ile Rumca öğrendi. Daha sonraları Ermenek’e geldi ve Müderris Kazasker Aynî Efendi’den icazetname aldı. Kardeşiyle bir araya gelmesi üzerine Gemerek’e döndü ve bir Ermeni papazından dersler aldı. Eğitimini bitirmesinin ardından Konya’ya yerleşti ve Emine Hanım’la evlendi (Önder, 1953).
Konya’da müderris olarak işe başladı. Çeşitli medreselerde ve Konya İdadisinde dersler verdi (Önder, 1953). Konya’da Hukuk Mektebinin açılmasının ardından bu mektepte de çalışmaya başladı. Arapça, Farsça ve pek çok ders verdi. İyi eğitimli, açık fikirli, ilerici, hitabeti güçlü bir insandı. “Mizan’el Mantık’el İsagoci” adlı, ders kitabı olarak kullanılan bir kitap yazdı. Konya’nın ileri görüşlü ve aydın çevresine dâhil oldu (Atalay, 1997).
II. Meşrutiyet’in ilanın ardından Konya’da İttihat ve Terakki’nin Konya Hey’et-i Merkeziye Reisi oldu (Avanos, 1998). Partinin yayın organı Hakem Dergisi’nin danışmanlığını yaptı (Önder, 1954). Partinin etkisiyle kurulan İnas Mektebini açtı ve kız öğrencilere de eğitim verdi (Avanos, 1998). Ayrıca Konya’da Türk Ocaklarının açılmasını sağladı (Kutay, 1972). İlerici olduğundan devletin Dünya medeniyetlerine ayak uydurması gerektiğine inandı. Üç buçuk ay Meclis-i Mebusan feshedilinceye kadar mebus oldu. Ardından Konya’ya döndü (Önder, 1954).
I. Dünya Savaşı sırasında nutuklarıyla öne çıktı. Hilal-i Ahmer ve Donanma Cemiyetlerinde görev aldı (Önder, 1954). Savaşın kaybedilmesinin ardından İtalyanlar Konya’yı işgal etti ve 7 Ocak 1919’da Konya İstasyonunu ele geçirdi (Atalay, 1997). Dönemin Konya Valisi İbradılı Cemal Bey hükümetin etkisindeydi ve İngiliz Muhipler Cemiyeti üyesiydi. Halkı İtalyanların bir işgal niyeti olmadığı yönünde telkinlerde bulunarak ikna etme çabasına girişmiş, Kuvâ-yı Millîye’yi suçlamıştı. Üstüne üstlük Dar’ül-muallimin binasını boşalttırıp İtalyanlara tahsis etmişti (Önder, 1953).
Dönemin Hükümeti ise halkın işgale kayıtsız kalması için “Heyet-i Nasihalar” adlı heyeti antlaşmanın hükümlerine karşı gelmenin imkânsız olduğunu halka anlatmak ve kalkışmaya kalkanların cezalandırılacağını uyarmak için taşralara göndermişti (Arabacı, 1991). Heyet Konya’ya geldiğinde halkın hissiyatına hâkim olduğunu bildikleri din adamlarıyla görüştüler. Bu Hocalardan biri olan Ali Kemalî Efendi Konya Halkı’nın vatanperverliğini ve işgale boyun eğmeyeceğini heyete bildirdi ve meydan okudu (Kutay, 1972).
12 Eylül 1919 günü Ali Kemalî Efendi önderliğinde mitingler düzenlenmeye başladı (Avanos, 1998). Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurulmasıyla millî hissin ve heyecanın canlı tutulması amaçlandı. İşgal altındaki Anadolu’dan gelen haberler millî heyecanı ayakta tutuyordu. Bu nedenle Öğüt Gazetesi kuruldu ve işgal şiddetle eleştirilip halkı Kuva-yı Millîye çatısında örgütlemeye çalışıldı. Gazetenin etkisi fark edilince İtalyanlar gazeteyi kapattı (Arabacı, 1991). Haber Konya’da kısa sürede yayıldı ve halk hükümet meydanını doldurdu. Güçlü hitabetiyle Ali Kemalî Efendi halkı coşturup işgalcilere meydan okumaya devam etti. Daha pek çok miting düzenleyerek Millî Mücadelenin Konya’daki önderi oldu.
Vali Cemal Bey son çırpınışını yapıp cezaevindeki suçlularla bir kuvvet oluştursa da Refet Paşa’nın Mustafa Kemal tarafından Konya’ya gönderilmesi üzerinde Vali Cemal Bey İstanbul’a kaçtı (Atalay, 1997). Refet Paşa vatansever Konyalıları bir çatı altında toplamak için harekete geçti ve Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Ali Kemalî Efendi de Konya Müdafaa-i Hukuk Reisi oldu. Ali Kemalî Efendi ve arkadaşları ilk iş olarak ordunun para, silah, yiyecek, giyecek vb. ihtiyaçlarını karşılama amacıyla Muavenet-i Millîye Teşkilatı’nı kurdu (Çelik, 1991). Bu teşkilat Anadolu’da ilkti. Ali Kemalî Efendi mücadelesiyle tüm Anadolu’ya örnek olmuştu.
İstanbul Hükümetinin Millî Mücadeleyi engelleme çabaları Konya Milletvekili Bozkırlı Zeynel Abidin Hoca’nın halk üzerindeki etkisini kullanarak devam etmişti. Bozkırlı Zeynel Abidin Hoca halkı Kuva-yı Millîye’ye karşı kışkırttı ve Bozkır İsyanlarına neden oldu (Sıfır, 1940). Bu isyanlar güçlükle bastırılmıştı. Hürriyet ve İtilaf Fırkası Zeynel Abidin Hoca’nın direktifleri doğrultusunda ilk gizli toplantılarla Valiliği basmayı planlamışlardı. Konya Hadisesi olarak bilinen bu olay, Kuva-yı Millîye’nin olayın haberini alması ve hızlı davranması sayesinde olay büyümeden engellendi ve 20 kişi tutuklanıp yüze yakın silahlı kişi dağıtıldı (Önder, 1989).
Bu haberlerin üzerine Mustafa Kemal Konya’daki durumu yerinde görmek istedi, 5 Ağustos 1920 günü Konya’ya geldi. Mustafa Kemal’i karşılayan heyetin arasında Ali Kemalî Efendi de vardı. Görüşmelerle Mustafa Kemal Konya’daki mücadelenin durumunu öğrendi (Önder, 1989). Ali Kemalî Efendi ile özel görüşmesinde Ali Kemalî Efendi Mustafa Kemal’den kandırılan gençlerin affını istedi ve Mustafa Kemal’i ikna etti (Önder, 1953). Mustafa Kemal Ali Kemalî Efendi hakkındaki düşüncelerini Refet Bey’e şu sözlerle anlattı: “O, Ali Kemalî Efendi’yi anlatmak istediğinden daha başka meziyetlerle de buldum. Eğer her vilayet, sancak ve kazada bir emsali bulunabilirse, istiklal ve medeniyet yolunda erişemeyeceğimiz yer yoktur. Öyle bir adam ki, karşısındakinin düşünse bile söylemeye cesaret edemeyeceğinin doğru ve haklı olduğuna kani ise tatbik ediyor. Bana ordu ihtiyaçlarının cari ve alışılmış şekilde temin edilemeyeceğini, hususi tedbirler şart olduğunu söyledi. Konya’da bir Muavenet-i Millîye Teşkilatı kurulmuş ki, her yerde aynı ruh ve muvaffakiyetle mümkün olabilirse, orduyu nice mahrumiyetlerden kurtarabilir, zaferin teminatına sahip oluruz.” (Kutay, 1972).
Zeynel Abidin Hoca’nın işgalcilere hizmeti bitmemişti. Bir yandan Kuva-yı Millîye’nin halifeye karşı gelen kâfirlerden oluştuğunu öne süren propagandalarıyla halkın dinî duygularını sömürmekteyken (Avanos, 1998) bir yandan da Bozkır isyanına girip pişman olup sonradan Kuva-yı Millîye saflarına katılan Delibaş Mehmed’i isyana kışkırtmaya başladı (Sıfır, 1940). Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Delibaş Mehmed’e şüpheyle bakmaktaydı ve Vali Haydar Bey’den onu cepheye gönderip Konya’dan uzaklaştırmasını talep etmişti. Vali Haydar Bey ise ona çok güvenmekteydi ve ondan bir müfreze toplayarak cepheye gitmesini istedi. Vali Haydar Bey Delibaş Mehmed’in emrinde askerler olmasında sorun görmemekteydi ancak bu durum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti saflarında endişe yaratmaktaydı. Zeynel Abidin Hoca da boş durmadı. Delibaş Mehmed’i hakkında idam kararı verildiğine ve Konya’yı alması durumunda kurtulacağına ikna etti (Önder, 1953).
Delibaş Mehmed müfrezesini topladıktan sonra ilçelerde sorun yaratmaya başladı. Onu Valiliğe çağıran Vali’nin görevlisi Emin Bey’i hapse attı ve emrindeki 500 kişiyle Çumra’yı bastı (Avanos, 1998). Ardından 3 Ekim 1920 günü müfrezesiyle beraber Konya’ya girdi. Vali Haydar Bey bütün askerlerle Alâaddin Tepesi’ne kaçmıştı. Şehri savunmak yerine Delibaş Mehmed’e bırakmıştı. Delibaş Mehmed ile askerleri bütün askeri ve mülki makamları ele geçirdiler (Avanos, 1998). Cezaevindeki suçluları saldılar ve suçlular şehri yağmaladılar. Delibaş Mehmed yollarının Hak yolu olduğu nutuklarıyla halkı isyana çağırdılar (Açıksöz Gazetesi, 1920). Kuva-yı Millîye üyelerinin evlerini bastılar.
Ali Kemalî Efendi Delibaş Mehmed’in Konya’yı basacağını öğrencisi Hamdizade Ragıp’tan öğrendi. Öğrencisi onu bağına götürüp gizleme teklifinde bulunsa da Ali Kemalî Efendi onu reddetti (Önder, 1954). Kendisini savunamayacağını bilse de Delibaş Mehmed’den kaçmaktansa dava arkadaşlarının yanında durmayı hatta ölmeyi yeğledi.
Delibaş Mehmed’in askerleri Ali Kemalî Efendi’nin evini bastılar ve onu bir yandan sopalarla döverken bir yandan sürükleyerek evden çıkardılar (Önder, 1954). Onu doğrudan öldürmektense kurulacak sözde bir mahkemede onu ve dolayısıyla Millî Mücadeleyi yargılamak istediler (Kutay, 1972). Ertesi gün yaralı Ali Kemalî Efendi’yi sözde mahkemeye onu sopalarla döverek sürüklediler. Aldığı darbelerle Sivaslı Ali Kemalî Efendi işkence sonucu hayatını kaybetti.
Kaynakça
Açıksöz Gazetesi. (18/10/1920). Akt. Kartalcı, M.
Arabacı, C. (1991). Millî Mücadelede Konya Öğretmenleri. Damla Yayınevi. Akt. Kartalcı, M.
Atalay, A. (1997). Millî Mücadelede Konya Kuva-yı Millîyecileri. Konya: Damla Yayıncılık. Akt. Kartalcı, M.
Avanos, A. (1998). Millî Mücadelede Konya. Ankara. Akt. Kartalcı, M.
Çelik, R. (1991). Millî Mücadelede Din Adamları. İstanbul. Akt. Kartalcı, M.
Kartalcı, M. (2004). Millî Mücadele’de Sivaslı Ali Kemalî Efendi Hayatı, Siyasi ve Fikri Faaliyetleri. Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı Master Tezi.
Kutay, C. (1972). Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimarları. Ankara. Akt. Kartalcı, M.
Önder, M. (1953). Millî Mücadelede Konya Delibaş Hadisesi. Konya: Yeni Kitap Basımevi. Akt. Kartalcı, M.
Önder, M. (1954). Bilgin Sivaslı Ali Kemalî. Konya. Akt. Kartalcı, M.
Önder, M. (1989). Atatürk Konya’da. Ankara. Akt. Kartalcı, M.
Sıfır, M. (1940). Konya İsyanının İç Yüzü. Yeni Sabah Gazetesi. Akt. Kartalcı, M.