“Evrende en büyük ziyan sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir” demiş Albert Einstein. Ne yazık ki bu ziyanlardan ülkemizde yeterince var. Her geçen gün maddi ve manevi olarak bu güzel ülkede yaşamak her anlamda zorlaşıyor. Kıskaca alınmış, umudunu yitirmiş ve gelecek ile ilgili beklentileri belirsiz olarak yeni bir yıla daha girdik. Son üç yıl pandemi ve ekonomik koşullardan dolayı dünya genelinde yaşam standartları birçok insan için zor hale geldi. Fakat bizim ülkemizde bu koşullar daha zordu ve zor olmaya da devam ediyor.
İnsanların yapılan zamlarla beli bükülmüşken bir de yaşanan diğer olaylar toplumu, ruhen yaralamakta. Fakat unutulmaması gereken; bu koşullara bir anda gelmediğimizdir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının başa geçtiği ve sonrasında da tek adam rejimine dönüşen bu sistem, ülkeyi her anlamda bir çıkmaza sokmuş durumda. 2002 yılında doğan çocuklar şuan 20 yaşına geldi. Ve ne yazık ki hayatlarının en güzel dönemlerini karanlık bir gelecek endişesiyle geçirdiler ve geçirmeye de devam ediyorlar.
Geçen ay gazeteci Timur Soykan, vicdanı olan herkesi çileden çıkaracak korkunçlukta bir gerçeği ortaya çıkardı. (1) Nakşibendiliğin Halidiye koluna bağlı İsmailağa Cemaati’nin liderlerinden Yusuf Ziya Gümüşel, 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki müridi ile evlendirmişti. Sadece 6 yaşında bir çocuk. Akıl alır gibi değil.
H.K.G. yaşadıklarını bir oyun zannederken Kadir İstekli’nin ise kendinden 23 yaş küçük çocuğu kendisine eş yapacak kadar gözü dönmüş. Kurbağa gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanırmış. H.K.G.’de 6 yaşından itibaren öz anne ve babasının kendi elleriyle teslim ettiği Kadir İstekli ile olan bu evliliği normal sanmış ve herkesin böyle yaşadığını düşünmüş. Ta ki gittiği kadın doğum doktorunun söylediklerinden ve dinlediği radyo programında çocuk yaşta evlilikler ile ilgili duyduklarından sonra yaşadıklarını sorgulayana kadar. Yaşadıklarının normal olmadığını ve kendisine yapılan işkencenin dayanılmazlığı sonucunda kendine çıkış yolları aramış. 29 yaşındaki Kadir İstekli’nin zihni ise sorgulamadan o kadar uzak ki 6 yaşında bir çocuğa şehvet duyacak kadar körelmiş. Tabi yaşanan tüm bu sistematik istismarın suçlularının amaçları sadece dini değil. Din perdesi altında ticari amaçta ön planda.(2) Tıpkı yıllar önce Uğur Mumcu’nun yazdığı gibi..” Bir üçgen bu… Ticaret, siyaset, tarikat üçgeni…Bunlar dindarların sahtecileridir. Zavallı yoksul Müslüman yurttaşların kanlarını emenler de bunlardır. İnanç sömürücüleridir bunlar.”(3)
H.K.G. tarikat eliyle hayatları karartılan birçok çocuktan sadece biri. Şuan bu satırları okurken bile ülkenin herhangi bir yerinde çocuklar karanlıklara sürüklenmekte ve çocuk yaşta ruhlarında onulmaz yaralar açılmakta. Adana Aladağ’da yanarak can veren kız çocukları, Karaman’da Ensar Vakfı’nda yaşanan istismar, ülkenin dört bir yanında tarikat yurtlarında ölen veya istismara uğrayan çocuklar…(4)
Kendi çocuklarına ve gençlerine sahip çıkamayan bir ülke bizimki. Dini inançları gereği aileleri tarafından tarikat yurtlarına teslim edilen bu çocukların çoğu da mecburiyetten bu yurtlarda barınmak durumunda kalıyor. Öğrenci Sendikası’nın açıkladığı rapora göre, tarikat yurtları 16 yılda yüzde 93 oranında artmış.(5) Devletin başındakilerin, açtığı üniversitelerle övünmesine karşın bu üniversitelerde okuyacak öğrencilere barınma imkanı yaratmaması, öğrencileri tarikat yurtlarına mecbur bırakmakta. Denetimden yoksun bu tarikatlarda yaşananlar ise ne yazık ki hiç iç açıcı değil.
Kendilerince dini kurallar uyduran bu tarikatların amacı sorgulamaktan düşünmekten yoksun, zihniyeti körelmiş bir güruh oluşturmak ve uydurdukları bu kurallar üzerinden bu topluluğu kendi amaçlarına hizmet ettirmek. Müritlerine sundukları öldükten sonraki cennet vaadinin aksine kendileri bu dünyada cenneti yaşarken onlara da cehennemi yaşatıyor. Muhafazakar yapının içinden gelen ve o dünyayı iyi bilen gazeteci Levent Gültekin, genç yaşta yaptığı tespit ile bu zihniyetin ne kadar bağnaz bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyor.(6) Tam da bugün 6 yaşındaki çocuğa yaptıkları ile gündeme gelen Nakşibendiliğin Halidiye koluna bağlı İsmailağa Cemaati’nin kurucusu Mahmut Ustaoğlu, yıllar önce verdiği bir vaazda cenneti sadece kendi müritlerine layık görüyor. 8 milyarlık dünya nüfusu içinde 6 yaşındaki kızını kendi elleriyle ateşler içine atan cemaatin lideri tabi ki cennete gidecek!!!
Hayatta var olduğumuz andan itibaren öğrenmeye başlarız. İlk olarak anne ve babamızdan sonra ise çevremizdeki diğer insanlardan birçok şeyi öğrenir ve doğru olduğunu kabul ederiz. Özellikle küçük yaşta öğretilen ve sorgulanmasına izin verilmeyen pek çok şeyin büyüdükçe aslında hiç de bize öğretilen gibi olmadığını veya başka türlüsü olduğunu da anlarız. Fakat bu ayrımı yapabilmenin anahtarı ise sorgulamak ve düşünmekten geçiyor. Körelmiş zihniyetlerle ancak biat etmeyen sorgulayan bir zihniyetle mücadele edilir. Bunun için gerekli olan ise Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde cumhuriyetçi ve laik bir eğitim sistemi…
“Ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır.”(30.8.1925)
Mustafa Kemal Atatürk
-
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/tarikatta-tecavuzun-ardindaki-ortaklik-2011110
-
Uğur Mumcu, Tarikat Siyaset Ticaret (Tekin yayınevi 6.Basım Sayfa 5)
-
https://gazetemanifesto.com/2022/karsi-devrimin-karanlik-yuzu-tarikat-ve-cemaatler-502307/
-
https://www.diken.com.tr/tarikat-lideri-ve-ikiyuzlu-siyaset/