Özleyince

KNİDOS’TA GEÇMİŞ ZAMAN ŞARKILARI…


kıyısından yakalanmış gün batımını, zaman kuyusundan çekip almak  imkansızdı, biliyordum.

Bir daha aynı olmazdı mavinin izdüşümü, akşamın kızıllığına.

Günü devirdim neredeyse,  binlerce yıllık yaşanmışlıkların gölgesinde.

İki denizin   arasındaki sütunlar, duvarlar, yollar, heykeller zamanın hoyratlığına direnememiş olsa da aşkın, sanatın ve sağlığın bu büyülü coğrafyasının  çağrısı neydi?

Neden beni  böylesine çekiyordu içine?

Foça’da denizcileri büyülü sesleriyle  aldatıp  Siren kayalıklarına çağıran deniz kızları burada yoktu ki…

Bu toprakların başka bir harika kadını Afrodit desem,  taşlaşmış bedeni bile bu zamana dayanamadı…

Bulamadım…

Yıkıntılar içinde büyük tiyatronun basamaklarında  oturup, taşlara, denizlere, karşıdaki  deniz fenerine, zeytin ve badem ağaçlarına  ne kadar bakıp, durdum, fark edememişim…

Güneş bana, ” kalk artık ” dedi, “gölgelen…”

Bir daha tavaf ettim dar yollarında #Knidos’u.

Limanın sığ sularını kulaçladım, Ilgın ağacının altında soluklandım…

Ayrılırken büyüden, kimse aşksız, sağlıksız ve sanatsız kalmasın diledim…

İçiniz hep, Knidos olsun…

Bunları da sevebilirsiniz