Eril bakışın egemen olduğu bu dünyada kadın olarak “ben varım” diyebilmek, kendini olduğu gibi ortaya koyabilmek, hangi alan, durum, olayda olursa olsun ilk başta erk sisteme başkaldırıyla mümkün olabiliyor. İşte, sporda, sosyal ortamda ve ilişkilerde ilk olarak erk sistem sorunsalıyla uğraşmak zorunda kalınıyor.
Yönetmen Pedro Almodovar’ın filmlerinde yer alan güçlü kadın karakterlerini yolda, işte, komşuda ve hatta kendi içinizdeki kadında görebilirsiniz. Erk sistemiyle savaşan ve hatta erkeksiz çok daha güçlü ve mutlu olan kadınları. Belki bir gün birkaçının analizini burada yaparım.
Şuanda başka bir belgesel filmden bahsetmek istiyorum. 2018 yapımı Maiden adlı belgeselde 1989 yılında “yılın yatçılık kupası”nı kazanan ilk kadın olan Tracy Edwards’ın hikayesi anlatılmaktadır. Tracy Edwards, aşçı olarak bile bir kadının mürettebata katılması onaylanmadığı bir dönemde tümü kadınlardan oluşan mürettebatıyla yarışa katılıyor. Dünyada gündem olan bu yattaki kadınların daha ilk etabı geçemeden ölecekleri düşünülüyor fakat bunun aksine ilk üçte yer alıyorlar. İkinci etapta da birinci oluyorlar. İşte o zaman şans eseri başarılı olmadıklarını anlıyorlar. Çocuğundan yaşlısına bütün kadınlar coşkuyla karşılıyor, tezahürat ediyorlar çünkü Tracy Edwards ve mürettebatı dümeni eline alan kadının gücünü tüm dünyaya kanıtlıyorlar.
Almadovar’ın kadınları gibi gerçek hayatta görebileceğiniz tüm kadınlar dümeni eline aldığında erk sistemine karşı başarılı olur. Yeter ki birbirimize ayna tutup yapabileceklerimizi gösterelim.