Yangon’dan Heho’ya uçuşumuz 1.5 saat sürüyor. Shan eyaletinde bir kasaba olan Heho’nun ismi yüksek topraklar anlamına gelir. Aracımızla, eyaletin başkenti Taunggyi’ye ve oradan Kakku’ya gitmek üzere Shan platosunda yola koyuluyoruz. Shan eyaleti, Myanmar’ın en büyük eyaletidir ve nüfusu 6 milyon civarındadır. Bölgenin etnik çoğunluğunu, ülkedeki en kalabalık etnik grup olarak Birmanlar’dan sonra gelen Shanlar oluşturur. PaO, Badang ve İnle Gölündeki İntha’lar da bölgede yaşayan çeşitli etnik gruplar arasındadır.
PaO insanları Kakku çevresinde tepelik bölgedeki köylerde yaşar. Çoğu, hayatını çiftçilikle kazanır, cheroot denen Myanmar purolarını, Shan kağıtlarını yapar, turizmle uğraşırlar. Kadın ve erkekler uzun kollu siyah giysiler giyer ve başlarına renkli, türban benzeri dokuma sarar. Alt kısmı iki tarafı püsküllü olan heybe gibi çanta taşırlar.
Heho havalimanından yola çıktıktan kısa bir süre sonra Shan kağıdı imalathanesinde mola veriyoruz ve dut ağacından elde edilen kağıdın yapım aşamalarını izliyoruz. Buraya özgü Shan kağıtlarından geleneksel şemsiyeler yapılır. Bambu çerçeveli kırmızı lakeli el yapımı şemsiyeler rahipler ve rahibeler tarafından kullanılır.
Myanmar’daki sebzelerin yarıdan fazlası, bu bölgedeki kırmızı renkli verimli topraklarda üretilir. Shan eyaletinde yaşayanların en önemli aktiviteleri beş gün pazarı denilen yerel pazarlardır. Sırayla her sabah başka bir köyde pazar kurulur ve komşu köylerden gelen tüm etnik gruplar yetiştirdikleri ürünleri satar. Beşinci günde pazar sırası tekrar ilk köye döner. Bu pazarlarda sebze, meyve, et, balık yanı sıra kozmetik, ev malzemeleri, geleneksel giysiler ve takılar, lokal yiyecekler, lake ve diğer el sanatları ürünleri de satılır.
Taunggyi’ye doğru giderken Aythaya bağlarından geçiyoruz. Taunggyi Dağının alt eteklerinde deniz seviyesinden 1300 m yüksekte yer alan Aythaya, 2004’de Myanmar’ın ilk şarabının üretildiği şarapçılıkmış. Red Mountain bağları da bu yakınlarda bulunuyor.
Myanmar’ın, Yangon ve Mandalay’dan sonra üçüncü büyük şehri olan Taunggyi, 1430 metre rakımda yerleşmiştir ve 400.000 civarında nüfusa sahiptir. Burada masrafların daha az olması nedeniyle üniversite eğitimi için tercih edildiğinden, öğrenci şehri de deniyor. Her yıl ekim ayının dolunay zamanı yapılan balon festivali ile ünlüdür.
Taunggyi’den 42 km mesafedeki Kakku kasabası, PaO köyleri ve pirinç tarlaları arasından geçen dere ile çevrelenir. 2000 yılında ziyarete açılmış olan Kakku Pagoda kompleksinde 2478 adet stupa bulunuyor. Her yıl mart ayının dolunay zamanında düzenlenen festival, ülkenin her yerinden Budist hacıları buraya çeker.
Yerel efsaneye göre stupa bahçesinin, kral Ashoka’nın Budist misyonerleri tarafından M.Ö. 3.yüzyılda kurulduğu, ilk stupanın kral Ashoka tarafından yaptırıldığı söyleniyor. Pagoda kompleksi, 12. yüzyılda kral Alaungsithu döneminde yapılmaya başlayan, 15. yüzyıla kadar eklenmeye devam edilen, büyük merkezi beyaz stupa çevresindeki 2478 adet stupadan oluşuyor. Buda figürleri, lotus yaprağı ve çeşitli oymalarla süslenmiş, Shan mimarisinin sadece Kakku bölgesine ait özelliklerini taşıyan sıra sıra dizilmiş irili ufaklı stupalar görüyoruz. Büyük ana stupanın bahçesinde kral ve kraliçeye ait karşılıklı iki at heykeli görüyoruz. Ziyaretçiler, kraliçenin atına dokunarak dilek diledikleri için gövdesi aşınmış ve parlamış görünüyor. Kompleksin giriş kapısının sağ köşesindeki havuzda, pagoda kompleksinin yansıması çok güzel bir görüntü oluşturuyor.
İnle Gölü’ne doğru yola devam ediyoruz. İnle Gölü’nün kuzey ucunda yer alan, Shan krallığının eski başkenti Nyaung Shwe, otellerin, restoranların, barların bulunduğu yerde konumlanmış hareketli bir kasaba. Taunggyi’den çıktıktan bir saat sonra İnle Gölü Milli Parkına giriyoruz.
Shan eyaletinin güney bölgesinde yer alan, Shan tepelerinin içinde bir iç deniz gibi tanımlanan İnle Gölü, 2015’de Unesco tarafından biosfer rezervi olarak belirlenmiş. Deniz seviyesinden yaklaşık 900 metre yüksektedir ve 110 kilometrekare alanı ile Myanmar’ın ikinci büyük göldür. Doğal güzelliği ve yerli sakinleri olan İntha’ların benzersiz bacak kürekleri ile ünlü olan İnle Gölü’nde 124 köy yer alır. Köylerin 12’si direkt su üzerindedir, 160 binden fazla kişi yaşar. Aynı zamanda kuş gözlem alanı olan bu göl, 254 kuş türüne, kelebek, orkide ve diğer vahşi çiçek türlerine, 40 tatlı su balığı türüne ev sahipliği yapar; 20 tür salyangoz ve 9 tür balık göle özgüdür.
Sabah saatlerinde, 4-5 kişilik uzun teknelerle İnle Gölünde tura başlıyoruz. Motor sesi oldukça gürültülü olan bu alçak tekneler süratle gittiği için çok su sıçratıyor, akşamüzeri dönüşte de hava serin oluyor. Bu nedenle teknede herkes için battaniye ve şemsiye bulunduruyorlar. Gölde biraz açılınca, Myanmar ve İnle Gölü fotoğraflarının simgesi olan İntha balıkçılarını görüyoruz. İntha: Gölün çocukları anlamına gelir. Kayıklarında ayakta duran balıkçılar, bir bacaklarıyla teknenin ucunda denge sağlarken diğer bacaklarıyla kürek çekiyorlar, serbest olan elleriyle ağları kolayca atıyor veya çekiyorlar. Teknelerinde büyükçe bir konik bambu tuzak bulunuyor.
İntha’lar, evlerini gölde direkler üzerinde inşa eder. Otlardan ve alüvyon toprağından, yüzen adacıklar halinde tarlalar oluşturarak çiftçilik yapar. Gölün dibine itilen bambu çubuklarla su yüzeyinde sabitledikleri ve su sümbülleri ile çevreledikleri su tarlalarında, en çok domates olmak üzere çeşitli sebzeler ve çiçek ekerler. Gölde yetişen lotusdan dokuma yapmak, gümüş işçiliği, demircilik, tekne yapımı, puro imali, yerli halkın geleneksel geçim kaynakları arasındadır.
Direkler üzerinde yükselen 1-2 katlı evlerin sıralandığı, teknelerin vızır vızır gelip geçtiği manzaraları izleyerek, Nam Pan köyünün pazar yerine, beş gün pazarını görmek üzere yanaşıyoruz. Etrafta çok sayıda tekne var, ortam çok kalabalık. Karaya çıkarak dolaşmaya başladığımız pazar yerinde, sebze, meyve, et, balık dışında Longyi’lerden gümüş takılara, Shan heybelerinden sedef magnetlere kadar pek çok ürün satılıyor.
Tekneyle Phaung Daw Oo Pagodaya gidiyoruz. İsmi, “Kraliyet mavnasının pruvası” anlamına gelen bu pagoda, Budistler için hac yeri olarak Shwedagon, Mahamuni, Shwezigon ile birlikte ülkenin en önemli tapınakları arasında yer alır. Çevresinde hediyelik eşya dükkanları sıralanan pagodanın içindeki duvarlarda Buda’nın hayatını anlatan sahneler ve eski rahiplerin fotoğraflarını görüyoruz. Orta bölümde yer alan beş Buda heykelinin 12. yüzyılda Bagan kralı Alaungsithu tarafından İnle Gölü’ne getirildiği düşünülüyor. Günümüze dek üzerleri altınla kaplandığı için, heykellerin orijinal şekilleri kaybolmuş, Buda imgesine benzemiyorlar. Bu heykeller, her yıl eylül ayında dolunay zamanı yapılan festivalde, tapınağın yan tarafında duran kraliyet mavnasının bir kopyasında, uzaktaki pagodaları ziyaret için göldeki tüm köylerde dolaştırılırmış. 1965 yılında, festival esnasında tekne alabora olup heykeller göle düşmüş, dört tanesi gölde bulunmuş. Gölde bulunamayan bir tanesi ise mucizevi şekilde tapınaktaki yerinde bulunmuş. Bu olaydan sonra, festival sırasında dört heykel dolaştırılmaya başlanmış.
Tekneyle 15 dakika mesafede olan, lotus dokuma işçiliğiyle ünlü Inn Paw Khone köyündeki lotus dokuma merkezine gidiyoruz. Lotus dokuma tekniğini 50 yıl önce bir kadın geliştirmiş. Göl üzerinde tipik direkli evlerden birinde konumlanmış merkezde, lotus köklerinden iplik üretimi ve son ürününün üretimine kadarki evreler anlatılıyor. Bir etek için 50.000 adet 1 metrelik kök, küçük bir atkı için ise 4.000 adet kök gerekiyor ve ipleri elde etmek 100 gün sürüyormuş. İpekten daha pahalı olan bu dokuma örnekleri, yan tarafta satışa sunuluyor. Ayrıca bu köyde, İnle Miras Misafirperverliği Mesleki Eğitim Merkezi içindeki safkan Burma kedileri barınağını ziyaret etmek ve yerli Burma kedilerini görmek de mümkün.
Gölün batı tarafında yer alan Ywama, göl üzerinde yapılmış en büyük köydür. Kayan kabilesinin üyelerine de ev sahipliği yapar. Köyün bazı bölümlerini birleştiren kemer şeklinde ahşap köprüler, iki katlı tik evler bulunuyor. Sabahları, köyün en geniş kanalında kanolarla ürünler satılır. Turist teknelerinin çevresine de bu kanolar hızlıca gelir ve satış yapar. Kanalın bir tarafında, birçok stupadan oluşan Aung Mingalar Pagoda, iki ucundaki köprüyle karşıya bağlanır.
Aung Mingalar Pagodanın karşı tarafındaki hediyelik dükkanında, dokuma yapan Kayan kabilesi mensubu uzun boyunlu yaşlı bir kadını ziyaret ediyor ve fotoğraf çekiyoruz. Shan’lar, Kayan etnik grubuna mensup insanları Padaung olarak adlandırıyor. Uzun boyunlu kadınların olduğu etnik grup, Tayland-Birmanya sınırında, Mekong Nehrinde yaşarlar. Bunlar, göçlerle İnle Gölü civarında yerleşmişler. Padaung kadınları, boyunlarında ve bileklerinde altın halkalarıyla bilinir. Kızlar beş yaşından itibaren, boyunlarına beş halkayla başlayarak halkalar takmaya başlar ve ergenlikte, evlendiğinde, ailesi zenginleştikçe halkaların sayıları artırılır. Bu halkalar hareketlerini kısıtlasa da korumaktan onur duydukları büyük bir kültürel prestijdir. Bu geleneğin amacı ile ilgili olarak, kızların cazibesini azaltarak olası kaçırılmaları engellemek veya tam tersine güzelleşmek ya da insanı boyun damarlarından yaralayarak öldüren kaplan saldırılarından korunmak, şeklinde çeşitli teoriler öne sürülüyor.
Tekneyle turumuza devam ederek Ywama’nın kuzeyindeki Kedili Manastır veya Beş girişli manastır olarak da bilinen Nga Hpe Kyaung Manastırına geliyoruz. İskelesine yanaşınca tekneden iniyor ve yine çıplak ayakla 1843 tarihli bu ahşap manastırı dolaşıyoruz. Manastırın bir tarafında hediyelik dükkanlarının oluşturduğu koridor bulunuyor. Tik ağacından geleneksel mimaride yapılmış, 55×36 metre boyutundaki bu manastırda, 200’ü altın varaklı olan 654 kolon bulunuyor. İç alanı oldukça geniş olan ve 37 Buda heykeli barındıran manastır, geçmişte rahiplerin eğittiği, çemberin içinden atlayan kedileriyle bilinirmiş. Günümüzde manastırın içinde kendi halinde dolaşan tek tük kedi görülüyor.
İnle Gölü’nde ziyaret ettiklerimizin dışında, Alodaw Pauk Pagoda, Mine Thauk pazarı da görülecek yerler arasında sıralanıyor. Bölgede önerilen diğer aktivitelerden biri Kalaw’dan başlayarak İnle Gölü’nde 2-3 günlük treking yapılması. Gölün güneybatısındaki kanaldan İndein’e gidilerek, günümüzde 1054 tane kalmış olan, yerel kumtaşından yapılmış Shan tarzı stupalardan oluşan 16. yüzyıl tarihli pagoda ziyaret edilebilir. Kalaw’ın 45 km kuzeydoğusunda Pindaya mağaralarının da, ilginç stalagmitleri ve bir zamanlar 6000 tane olduğu söylenen çeşitli Buda heykelleriyle görülmesi öneriliyor.
Direkler üzerindeki göl evleri, su tarlaları, pagodaları ve tek bacakla kürek çeken balıkçılarıyla İnle Gölü anılarımızdaki özel yerini alırken, seyahatimize Mandalay’a doğru devam ediyoruz.