Güç ve güçlü olmak üzerine yüzyıllar boyunca birçok şey söylenmiş ve söylenmeye devam etmektedir. Hayatta güçlü olmak gerektiğine dair vurgular yapılmaktadır. Peki nedir güç dediğimiz şey? Nelere güçlülük, nelere güçsüzlük diyoruz? Güce hangi zamanlarda ihtiyaç duyuyoruz?
Güç, günümüzde yıkıcılıkla özdeşleşmiş bir şekilde kullanılmaktadır. Örneğin, iş yerlerinde uygulanan mobingi güç uygulamak şeklinde tanımlamaktadırlar. Fakat kendi mevkini kullanarak bir başkasına psikolojik taciz uygulamak güçlülükten ziyade güçsüzlüktür. Mobing uygulayan kişiler, kendilerini güçlü ve etkili hissetmek için başkalarını aşağılama ihtiyacı duyan, yetersizlik ve haset duygularını uyandıran kişilere karşı psikolojik taciz uygulayıcıları olabilmektedir (Şahin, 2014). Yani gücün fazlalığından değil, güçsüzlükten doğduğunu söyleyebiliriz.
Kadın ve erkekler arasında da güçlülük sorunsalı yüzyıllar boyunca yaşanmıştır. Erkeklerin kadınlardan güçlü olduğuna inanılmaktadır. Böylece erkekler, kadınları kısıtlayabilir, ezebilir, kadınların çalışmalarına izin vermeyebilir, ev işlerinde kadınlardan hizmet bekleyebilir. Erkeklerin güçlü olduğu, kadınların da güçsüzlüğüne inanıp itaat etmesi beklenmektedir. Fakat burada bahsedilen aslında güç değil şiddettir. Güçlü olduğunu ispatlama çabası aslında yukarıda bahsettiğimiz gibi yetersizlik ve güçsüzlükten doğmaktadır.
Hayatta varolabilmek için güce ihtiyaç duyarız. İnsan acıktığında yemek bulabilmesi, güvenli alan oluşturabilmesi gibi hayata dair her şeyde güce ihtiyaç vardır. Aslında güç yaratıcılıkta saklıdır. Hayatta karşılaşılan zorluklar, engeller, engellenmeler, sıkışmışlıklarla başetmek için yaratıcı çözümlere ihtiyaç duyarız. Problem çözme becerisi yaratıcı olmayı gerekli kılmaktadır. Yaratıcılık, kendi gereksinimlerimiz için başkalarını suçlama ya da cezalandırma ihtiyacından bizi kurtarır. Yaratıcı yaşamak, kişiye kendi hayatının kontrolünü eline almasını sağlar ve bu da gücü oluşturur. Yani kişi bir başkasını ezmeden, zarar vermeden, şiddet uygulamadan, öldürmeden kendini varedebiliyor ve hayatının kontrolünü elinde tutabiliyorsa, kendi zayıf noktalarını farkedip kabul edebiliyorsa güçlü kişidir.
KAYNAKÇA
Şahin, D. (2014). “Tehlikeli Eşleşmeler”, Psikeart Dergisi, Sayı.36, (22-25)