Sabah kahvaltıdan sonra yürüyerek, Kosta Rika’nın en büyük şehri ve başkenti olan San Jose turuna başlıyoruz. Calle Central’den ve devamında La Merced’den yürüyerek 1880 tarihli eski pazar yerine (Mercado central) geliyoruz.
Birkaç noktadan giriş çıkışı olan oldukça büyük pazarın içinde hediyelik eşya dükkanları, çiçekçiler, tuhafiye dükkanları, sebze, meyve, et, balık, tavuk satılan tezgahlar ve ayaküstü yemek yenen çok sayıda yerel lokanta yer alıyor. Pazar yerini dolaştıktan sonra, 1850 tarihli Metropolitan kilisesinin bulunduğu şehir parkına (Park Central) gidiyoruz.
Parkın ortasında konserlerin verildiği merdivenli bir bölüm, ön tarafında heykeller, mozaiklerle süslenmiş bayrak direği bulunuyor. Kenarında pembe renkli taksilerin sıralandığı caddenin karşısındaki Gran Hotel ve ulusal tiyatronun bulunduğu Kültür Meydanına (Plaza de la Cultura) geçip Altın Müzesine (Museo del oro Precolombino) giriyoruz.
Kosta Rika merkez bankasının arkeolojik koleksiyonunun sergilendiği müze, Kolomb öncesi dönemlerden çeşitli objeleri barındırıyor. Metal, seramik ve taşlardan yapılmış 3.567 objeden oluşan koleksiyon 1950’de oluşturulmuş. Müzenin koleksiyonu, M.Ö. 500’lerden M.S. 1500’lere kadar seramik ve altın objeler, çanaklar, müzik aletleri, insan-hayvan şekilli figürler, taş değirmenleri, boncuk kolyeler gibi pek çok objeden oluşuyor. Müzedeki 1.586 adet altın objenin %80’i Kosta Rika’nın güney Pasifik bölgesinden gelmiş. 1980-82’de Kültür Meydanının yapımından sonra koleksiyonlar, günümüzde merkez bankası müzesine ev sahipliği yapan bu binaya taşınmış.
Girişi yerin altında olan müzeyi dolaşmaya başlıyoruz; çok kültürlü dokuya sahip Kosta Rika’da günümüzde 24 yerli bölgede, 6 yerli dil konuşulan 8 yerli etnik grup yaşıyor. 16. yüzyıl belgeleri kadınların şifacı, savaşçı ve lider olduğunu gösteriyor. İspanyol öncesi dönemden beri hem kadın hem erkek günlük yaşamda ve ritüellerde önemli rol oynuyor. Kolomb öncesi dönemlerde yerli kadınlar, sözlü gelenekleri koruyarak ve sanatsal becerileri öğreterek etnik grupların sosyokültürel gelişiminde önemli rol oynamış. Yerli nüfus ve Avrupa kültürü arasındaki temas ve etkileşim, geleneklerinde değişime neden olmuş. Bu değişim, obje üretimini ve sembolizmini etkilemiş.
Müzenin alt katında yerli yaşamlarından canlandırmalar, insan, kuş, timsah kedi, kurbağa gibi hayvan figürleri taşıyan altın, metal objeler, araçlar, takılar, Kosta Rika’da Sierpe Nehri deltasında bulunan 2.3 kg ağırlığındaki en büyük altın külçeyi görüyoruz. Üst katta, ülke tarihine paralel olarak kuruluşundan bugüne kadar çeşitli dönemlere ait bozuk paralar, Kolomb öncesi dönemden altın örnekleri sergileniyor, objelerin sembolleri ile ilgili bilgilendirme yazıları bulunuyor.
Kosta Rika’nın ilk bozuk parası, bir yüzünde palmiye ağacı resmi bulunduğu için palmiye ağacı olarak bilinir; 1825’de basılmış, 21 karat altındır. O dönemde Kosta Rika, Orta Amerika Federal Cumhuriyetinin bir parçası olduğu için, bozuk paranın bir yüzüne federasyon arması, diğer yüzüne ise ülkelerin birliğinin sembolü olan yeşil ağaç yerine palmiye ağacı bastırdığı için para geçersiz olmuş ve 1831’de iptal edilmiş. Dünyada beş tane kaldığı, tarihi değeri, nadir oluşu ve Kosta Rika altınından yapıldığı için, palmiye ağacı basılı bu para Kosta Rika merkez bankasının en değerli koleksiyonlarından biri sayılıyor.
Orta Amerika Federasyonunun dağılmaya başladığı 1838’de Kosta Rika başkanı tarafından kahve yetiştiriciliği desteklenmiş. 19. yüzyıl ortalarında kahve, ülkenin Avrupa’ya satılan ana ürünü haline gelmiş. 31 Ağustos 1848’de Kosta Rika bağımsız Cumhuriyeti ilan eder, bayrak ve arma oluşturularak bozuk paralara kazınır. Bu andan itibaren gümüş bozuk paralar, resmi olarak pezo olur. 1876’da 100 adet basılan yirmilik altın pezo 19. yüzyılın en değerli bozuk parası olup, altın para koleksiyoncularının dünyada en çok aradıkları arasındadır. 1896’da parasal reform ile para birimi olarak kolon (Colon) kullanılmaya başlanır. Kolon adı, Kristof Kolomb’un onuruna ve Amerika’nın keşfinin 400. yıl kutlamalarının parçası olarak verilmiş.
Altın Müzesini gezdikten sonra, Kosta Rika Ulusal Müzesine kadar yürüyüp, eskiden belediye sarayı olan binayı görüyoruz.
Ulusal müzenin karşı tarafında Jade Müzesi yer alıyor. Avenida 2’den geriye doğru yürürken sol tarafta kalan Çin mahallesinin kapısından içeri giriyoruz. Sanat Meydanına (Plaza de las Artes) geliyoruz.
Jose Gervasio Artigas’ın büstünün bulunduğu Artigas Meydanının yan tarafından yürümeye devam ederek, hediyelik el sanatları pazarına (Mercado Municipal de Artesania) geliyoruz. Burada, çantalardan pareolara, takılardan biblolara, kahveden magnete kadar çok çeşitli ürünü bir arada bulmak mümkün.
Pazarda epeyce dolaşıp alışveriş yaptıktan sonra, Avenida 0 üzerindeki Pub P3 Piso Tres’in caddeye bakan balkonunda bir masaya oturup, nachos ve yerel İmperial bira eşliğinde mola veriyoruz. Moladan sonra şehrin sokaklarında yürümeye ve fotoğraf çekmeye devam ediyoruz.
Akşamüzeri, ulusal tiyatro binasının içindeki Alma Kafe’de mola veriyoruz. Bu şık kafenin Avusturya kafelerini andıran atmosferinde sıcak çikolata içerken, hala kalabalık olan meydanı izliyoruz. Hava erken kararıyor ve hemen serinliyor, hava iyice kararmadan otele dönüyoruz.
Sabah kahvaltıdan sonra, Sixaola’dan Panama sınırını geçip Bocas del Toro’ya gitmek üzere yola koyuluyoruz.