Altı saat sonra gece yarısı olacaktı ve yeni bir yıla girilecekti.. İstanbul’da yaşadığım semt, çok varlıklı bir coğrafyaya dayanmakta.. Onbinlerce varsıl insan, ışıltılı avm’lerde çılgınca alışveriş yapıp, ciplerine biniyor ve gece yarısına hazırlanmak için kimbilir nice sosyetik mekanlara veya Noel ağaçları ile süslenmiş mutlu evlerine yöneliyorlardı. İstanbul ve Türkiye’nin mutlu azınlık coğrafyaları tamı tamına böyle bir görüntü sergilerken; yoksul, itilmiş kakılmış, kader mahkumu, anadan doğma kısmetsiz milyonların dünyasında ise, sahte bir yeni yıl heyecanı şöyle bir yalan rüzgarı olarak esip geçmeye hazırlanmakta.
Bendeniz ise, evimin bulunduğu sokağın (Ahmet Adnan Saygun Caddesi, Düzdere sokak köşesi) sonunda yer alan İlhan Selçuk Heykeline giderek, bu yüreğimde anıtlaşmış insanla konuşmaya karar verdim. Malum bir süredir kendi dünyamda ideolojilerin ve ütopyaların sona erdiği bir duygusal iklimi yaşamaktayım. Sosyal medyada, e-mail, facebook, instagram ve whatsapp ile binlerce evet binlerce yeni yıl mesajı aldım, herkes sağ olsun.. Ama bütün bunlar ruhsal çöküntümü düzeltemedi.. Heykele yanaştım.. Buz gibi soğuk havada titreyerek İlhan abiye ilk sorumu sordum:
-
İlhan abi, İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra doğmuşum. 70 yılı çoktan aşıp bu günlere geldim. Ama artık bana göre ideolojim de, ütopyalarım da sona erdi. Sizin fikrinizi almaya geldim.
-
Sor bakalım?
-
Abicim, 1 Aralık 2019 tarihli odatv’nin haberini siz okuyayım, “ Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın askeri danışmanı Adnan Tanrıverdi’nin, 3. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi’ndeki sözleri gündeme oturdu. Eski subay Adnan Tanrıverdi, kongreye ilişkin yaptığı açıklamada “İslam Birliği olacak mı olacak. Nasıl olacak?.. Mehdi Hazretleri geldiği zaman. Peki, Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor..” ifadelerini kullanmıştı.
Adnan Tanrıverdi’nin kurucularından olduğu Uluslararası Savunma Danışmanlık Ticaret Şirketi’nin (SADAT) Libya’ya gönderilecek askeri grupları da yönlendirecek olması, Tanrıverdi’nin daha önce yaptığı açıklamaları ve çalışmaları gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı, SADAT Başkanı Adnan Tanrıverdi daha önce yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin eyaletlere bölünmesini savunmuştu. “Kürdistan” ve “özerklik” sistemini de destek veren Erdoğan’ın danışmanı Adnan Tanrıverdi, bazı devlet okullarında Türkçe’nin ikinci dil olarak okutulmasını savunuyor. Öte yandan Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), 2011 yılında hükümete yeni Anayasa için önerilerde bulunmuştu. Genel Başkanlığını Tanrıverdi’nin yaptığı ASDER’in Anayasa teklifinde de eyalet sistemi ve özerklik savunulmuş, Mustafa Kemal Atatürk ve laiklik hedef alınmıştı”..
-
Tamam haberi ben de biliyorum. Peki sen ne diyorsun?
-
İlhan abi bilirsiniz, “Mehdi veya Mesih” gibi kavramlar, Kıyamet Senaryosu’nun temel argümanlarıdır. Emperyalizmin ağababası ABD egemen güçlerinin dünyayı vakti geldiğinde güya kurtarmak için dini kitaplarından aldıkları ilhamla bir Mesih beklediklerini, biz değil kendileri de açıkça bildiriyor. Yani Hıristiyan alemi ve müttefikleri, bir Mesih çevresinde toplanıp, Kıyamet Savaşı’na kadar dünyayı dizayn etmek istiyorlar; tüm Irak, Afganistan, Suriye savaşlarının içyüzü buna dayanmakta. Onlara göre Mesih, onların kurtarıcısı olacak ve karşı cephenin İblis’ine (yani Mehdi’sine karşı) yaklaşan savaşın kumandanlığını yüklenecek. Yani bu duruma göre Müslüman veya ABD karşıtı cephe ise, Mehdi’nin komutası altında olacak. Zaten şimdiden İran resmi ordusun ismi Mehdi Ordusu değil midir?.. Çıkacak savaşın ismi ise, Kıyamet savaşı olarak isimlendiriliyor ve dini kitaplar buna referans gösteriliyor.
-
Peki Yaşar kardeşim, devam et..
-
Benim Cumhurbaşkanımın askeri danışmanı, böyle bir ruh halinde ise, biz Türkiye ve Türkler kahrolası bir Kıyamet Savaşı’nın piyonları mı olacağız?.. Böyle ruhsal hastalıklı insanların yönetiminde miyiz? Bu yılbaşı bu ve buna benzer görüntülerle kahroluyorum.
-
Haklısın, Emperyalizm topyekun bizi felakete sürüklüyor. Mesih veya Mehdi kavramları, hepsi Emperyalizmin hizmetinde. İnsanlığı mahvedecekler. Hayatım boyunca Emperyalizme karşı kalem oynattım. Beni bu yüzden ileri yaşımda Fethullah çeteleri, Ergenekon denilen yalan kumpas davasında içeri tıkıp ölümüme sebep oldular..
-
Aynen böyle ağabeyim.
-
Peki Yaşar kardeş, benim muhalefetim neler yapıyor?
-
Abi, kendi yaşadığım ilçeden örnek vereyim. Her yıl 24 Ocak ‘ta evimin karşısında bulunan Uğur Mumcu Anıtı’nın önünde solcu gurupların katıldığı şehit gazeteciyi anmak için bir toplantı yapılır. Hiç kalabalığa karışmadan uzaktan izlerim. Hep genç bir politikacı, orada Uğur Mumcu hakkında ateşli konuşmalar yapardı. Konuşmalarda hep riya hissettiğim için hiç kendisi ile tanışmadım uzak durdum.. Ön seçim olmadan genel merkezin atadığı belediye meçlisine, bir de il yönetimi kontenjan olarak “atamanın ataması” biçimde bu genç müteahhit adamı atadılar. Hemen İmar Komisyonu Başkanlığına seçildi. Arada gecen süre içinde inşa ettiği çok katlı rezidansı daire daire satarak usulsuz rant elde ettiği tespit edilince inşaatı mühürlendi ve kendisi de “Hatalıymışım..” diyerek, lütfen İmar Komisyonundan istifa etti, Belediye Meclisinden istifayı aklına bile getirmedi.
-
Ne demek istiyorsun yani?
-
Yani, İlhan ağabeycim bunların hepsi böyle.. Muhalefet politikasının ideolojisi ve ütopyaları tıkanmış durumda. Her şey kişisel ranta endeksli.. Elde kalan belediyelerde rant elde etmek için kıyasıya bir iç savaş var. Fikir ve ideolojiyi arada bul.. Hiçbir umut yok.. Cumhurbaşkanı adayı, bile “tepede çete var” diyor ise, artık ben ne diyeyim?
-
Hepsini biliyorum, görüyorum.. Peki sonuç olarak ne diyorsun?
-
Abi, ben ideolojinin ve ütopyanın sonuna geldim.
-
Eee..
-
Abi bunun sorumlusu sizsiniz.. 27 Mayıs ihtilalini bir gerçek devrim rotasına sokamadınız.. On yıl sonra 12 Mart bir fırsattı, onun faşizme evrilmesine karşı çıktınız ama faşizmi göğüsleyemediniz.. Yine bir on yıl geçti.. Bu kez 12 Eylül’e mani olup, bir devrim dalgasını ülkenin başına geçirip kanlı kardeş kavgasını durduramadınız.. Aradan bir on yıl daha geçti.. 28 Şubat’ta gerçek devrimciliği egemen kılacağınıza, sürekli başörtüsü itirazı içinde yok olup gittiniz.. İstanbul Belediye seçiminde CHP, DSP, SHP ayrı ayrı adaylar çıkardılar, yani oryantal Zülfü, sonra AKP’li olan Ertuğrul Günay ve DSP adayı birlikte, tüm sol oyları böldüler aradan Erdoğan seçildi ve geri süreç başladı.. Sonra Fethullah bütün bunları kurnazca izleyip kurduğu şeytani örgüt ile meydanı boş buldu ve darbe yaptı.. Fethullah hainleri bomba vatana bomba yağdırdılar.. Öbür yandan PKK saldırdı sürekli. Sonunda bu gülere kaldık ve böylece ülke tamamen Mehdi’nin askerlerine kaldı.
-
Çok mu kızgınsın bizlere?
-
Çok kızgınım ve kırgınım.. Ama yine seni çok severim İlhan abi.. Elinden geldiği kadar çırpındın. Ama her şey boşa çıktı. Kanal İstanbul veya Yerli Otomobil veya futbolda lig şampiyonluğu gibi oyalayıcı senaryolar, hepsi, batmakta olan gemide sahneye konan tiyatrolar..
-
Tamam kardeşim.. Söylediklerini bu gece düşüneceğim.
-
“Yüzbaşı Selahattin” romanınızdaki kuvayı milliyeci kahramanların bir vatan kurtarma ideolojileri ve boyun eğmez ütopyaları vardı. Böylece kurtuluş savaşını gerçekleştirdiler.. Bizim neyimiz var ki, ne kaldı yüreğimizde abim?
-
Bu her şeyin sonu gibi gözüken çıkmazı sen düşüneceksin. Ve çıkış yolunu belki bulacaksın.
-
Sağol abim..”
…………………………………………….
Değerli dostlar İlhan abi ile sohbetimiz böylece noktalandı. Soğuktan titreyerek eve geldim ve bu yazıyı yazmaya koyuldum. Bu yazı, bir ömür harcadığım ideolojimin ve ütopyamın sonunu bana fısıldıyor.
Bu arada bir mesaj aldım.
Fehmi Yücesoy kardeşimizin eşi “KKTC Ayşe Ali Yücesoy” isimli sosyal medya arkadaşım şunları yazıp göndermiş:
“..BU ÜLKEYE BİR ÇİVİ ÇAKAN, BİR TUĞLA KOYAN, ÜRETEN, VERGİ VEREN, ÜLKENİN BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN YAZAN, ÇİZEN, SAVAŞAN, TÜRKİYEMİZ VE KIBRISIMIZ İÇİN ÜZÜLEN, DUA EDEN, BÜTÜN İNSANLARIN YENİ YILLARI KUTLU OLSUN. BU YILDA, “HOŞ GELDİN ADALET, HOŞ GELDİN REFAH” DİYE BAĞIRMAK İSTİYORUM..”
Evet hala bu ruhta yurttaşlarımız ve bu ruh doğrultusunda şehit olan kahraman askerlerimiz var.. Kıbrıs direnişinin ünlü mücahidi ve Volkan direniş örgütünün kurucusu Şehit Alpay Mustafa’nın baldızı olan Ayşe Hanımefendinin şahsında hala bu ülkeden ümidini kesmemiş olan tüm yurttaşlarımın yeni yılını kutlamak, benim de boynumun borcu olsun..
Ne diyelim, vatan sağ olsun..
…………………………………………..
SON DAKİKA HABERİ: 2000’li yılların başında kendisini “Mesih” ilan eden eski Refah Partisi milletvekili Hasan Mezarcı, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Tanrıverdi’nin sözlerinin olduğu videoyu paylaşan Mezarcı, “Şiiler, kaybolmuş olan 12. imam ‘Muhammed Mehdi’yi bekliyor! Sünniler, sünnî bir Mehdi bekliyor! Devletin başına geçip savaşarak İslamı dünyaya hakim kılacak bir Mehdî beklentisi; emperyalist bir inanç, şizofrenik bir vaka ve kıyamet savaşı demektir, Mehdi maskeli Deccal demektir!” ifadelerini kullandı. (odatv)
Hasan Mezarcı ile günün birinde aynı analizde birleşeceğimi hayal bile edemezdim. Çünkü 1990’lı yıllarda onun gerici söylemlerine en fazla karşı çıkıp Yeni Asır gazetesinde köye yazıları kaleme alan bir yazarım.. Şimdi ikimiz de Mehdi’yi lanetliyoruz ve Emperyalizmin oyunu olarak görüyoruz.. Şaka gibi be yahu..