İzmir Tabipler Odası, her yıl verilmekte olan ‘Meslekte Kırkıncı Yıl’ onur plaketlerinde bulunan Atatürk resmini kaldırınca İzmirli hekimler ayağa kalktı.
Geçen yıl yapılan İzmir Tabip Odası seçimi, tarihinde ilk kez, Ankara’daki Türk Tabipleri Birliği (TTB) yönetiminin düşünce yapısında olanlar tarafından kazanılmıştı. TTB’yi uzun yıllardır yönetenler de ne yazık ki, Cumhuriyetimizin temel duyarlıkları konusunda iyi bir sınav vermedikleri gibi, tabip odalarına da iyi örnek olmamışlardır.
Bu Yıl 14 Mart, Çok Daha Özel!
Bu yıl, İstanbul işgal altındayken 14 Mart 1919’da tıbbiyelileri bir araya getiren yurtsever refleksin yüzüncü yılı…
İstanbul, emperyalist güçler tarafından işgal edilince, bir yandan yurtsever askeri tıbbiyeliler gizli örgütler kurarak, diğer yandan ise İstanbul’da bulunan hekimler gizli yollarla Anadolu’ya geçmeye çalışarak, başlamakta olan Kurtuluş Savaşı’nın ilk ateşini yakmaya çalışıyorlardı.
İşte böyle ortamda, 14 Mart’ın gelişini fırsat bilen Askeri Tıbbiye’nin hocaları ve öğrencileri, işgalcilere karşı tepkilerini göstermek için, Kadıköy’deki Darülfünun binasının toplantı salonunda 14 Mart’ı kutlamak(!) için bir toplantı yapmaya karar verirler.
Toplantıya işgal ordularının komutanları da özellikle davet edilir.
Tıbbiyeli Hikmet Konuşuyor
Açılışı yapmak ve konuşmacıları çağırmak için, tıbbiye üçüncü sınıf öğrencisi görevlendirilir. Aslında onu seçen, gizliden gizliye işgal karşıtı hareketleri organize eden, yurtsever hoca, Dekan Prof. Dr. Akil Muhtar’dır.
Salon ağzına kadar, işgale tepkili tıp öğrencileriyle doludur. En ön sırada Prof. Dr. Akil Muhtar ve Prof. Dr. Besim Ömer Paşa ile İngiliz, Amerikan ve Fransız işgal ordularının yüksek komutanları oturmaktadır.
Tıbbiyeli Hikmet, kürsüye çıkar. 14 Mart’ın anlamından söz ettikten sonra, sesini yükselterek;
“Zor günler yaşıyoruz, tıbbiyeli ağabeylerim ve kardeşlerim!” der. “Düşünsenize, geçen yıl 14 Mart’ı kutlarken, savaşın içindeydik ama bu vatan bizimdi!”
Hikmet sözünün burasında, kısa bir soluk aldıktan sonra, önde oturan işgalci komutanların gözlerinin içine bakarak şöyle devam eder;
“Oysa şimdi işgalcilerin çizmeleri boğazımıza basıyor! Askeri tıbbiyeyi bile işgal ederek yataklarımızı altımızdan aldılar…”
Tıbbiyeli Hikmet’in bu haykırışı işgalcilere ve Saray’a karşı, açıktan yapılan ilk yurtsever tepki olmuştur.
Gelelim Bugüne
Kutsal Kurtuluş Savaşımızın kahramanı olan Mustafa Kemal Atatürk, ne yazık ki bugün, beyinleri örümceklenmiş olanlar tarafından değersizleştirilmeye çalışılmaktadır. İşin en acıklı yanı ise bu karanlık düşüncede olanların, -dolaylı yollarla da olsa- Tıbbiyeli Hikmet’in meslektaşlarının örgütü olan Türk Tabipleri Birliği ve onun çizgisindeki tabip odaları tarafından destek görmeleridir.
Plaketlerden Atatürk’ü çıkarma konusunda, İzmir Tabip Odası başkanının yaptığı açıklama özetle şöyledir;
“Atatürk resimlerinin plaketlerde bulunmasını ona duyulan saygı ve sevginin bir sömürüsü olarak algılarız… Bizim yönetim kurulumuz böyle uygun görmüştür!”
Dr. Suat Kaptaner’in Açıklaması
İzmir Tabip Odası’nın önceki başkanı ve TTB Genel Kurul Delegesi olan Suat Kaptaner, hekimlere bugüne kadar verilmekte olan plaketlerde bulunan Atatürk resminin, şimdiki oda yöneticileri tarafından çıkarılmasına büyük tepki gösteriyor;
“Atatürk’ü plaketlerden çıkaranlar, Atatürk’ün heykellerine ne gerek var, biz ona saygı duyuyoruz yeter! diyenlerle aynı görüşü paylaşmış oluyorlar.”
“Türk Tabipleri Birliği mitinglerine Türk Bayrağı’nı götürmeyenler de, tıpkı İzmir Tabip Odası Başkanı gibi konuşmuştu; Biz bayrağa saygılıyız, taşımaya ne gerek var?
“Atatürk’e yönelik her türlü unutturma ve karalama çabasının hem yobaz hem de etnik ayrılıkçı çevreler tarafından yoğun olarak sürdürüldüğü günümüzde, ona daha fazla sahip çıkma yerine, resminin onur plaketlerinden silinmesi, o çevrelere destekten başka bir şey değildir…”
İzmir Tabip Odası eski genel sekreteri Ceyhun Balcı da kendisine ait ‘Cumhuriyetçiyorum’ adlı sitede tepkisini şöyle dile getiriyor;
“14 Mart haftası boyunca Tabip Odası tarafından yapılan etkinliklerde ne Tıbbiyeli Hikmet’in, ne de kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ün adına neredeyse rastlamak mümkün olmadı. TTB yönetimine uzun yıllardır egemen olan anlayışın ürünü olan bu davranış şaşırtıcı olmadığı gibi ülkemiz ve hekimler adına büyük şanssızlıktır!”
Görüyor musunuz, kimler, kimlere ve hangi yollarla destek veriyor! Yazık ki, ne yazık!