Cumhur ittifakı karşısında CHP “millet ittifakını” açıkladı, hayırlı olsun diyemeyeceğim, çünkü çok tatsız, hatta zehirli ifadeler kullandılar: “Vatan Partisi’ni aramıza almayacağız”
Vatan Partisi ve Aydınlık ve Ulusal Kanal, beğenin beğenmeyin bu ülkede “elektriği en yüksek” siyasi merkezlerdir..
Trafo merkezi gibidir, bu ülkenin neresinde yaşıyor olursanız olun politik gündemi konuştuğunuz her an mutlaka Vatan Partisi, Aydınlık ya da Ulusal Kanal’la ilgili bir söz ağzınızdan çıkar, bir bakın FETÖ’nün, PKK’nın uyuz köpeklerine, Vatan Partisi adını duydukça her gün kudururlar.
BUGÜN YAN YANALAR…
Dava, fikir partileri ve aydın kadroları “yüksek gerilim hattı” gibidir, kabullenmeniz, savunmanız, karşı çıkmanız, inkar etmeniz kolay değildir, cesaret ister.
Vatan Partisi’nin karakteri, niteliği “cesaret”tir.
Her dönemde, FETÖ operasyonlarından bugüne “cesaretini” ispat etmiş, cephenin en önünde göğsünü geren öncü “aydınlar partisidir”.
Vatan Partisi’ni küstahlıkla güya refuze edip, dışarda bırakanların sözde gerekçesi “Vatan Partisi bizi çok ağır eleştiriyor” diyor, “eleştirmesin mi?”
Politik ittifaklar, sizi kim eleştiriyor, size karşı kimler susuyor denklemiyle mi kuruluyor?
Yoksa davasından zırnık geri atmayan, harbi, sözü güvenilir insanlarla mı kurulur?
İşte MHP-AKP ittifakı, daha düne kadar Bahçeli Erdoğan için neler neler söyledi, ama bugün yan yanalar.
Vatan partisi gizli hesapları, kriptoları, karanlık odakları ifşa etmesin mi?
Kızılay’ın göbeğinde yüz masum insanımızı havaya uçuran PKK’yı, 15 Temmuz’da ülkemizi CIA adına işgal etmeye çalışanları isim isim söylemesin mi?
MİLLİ CEPHELER, MİLLİ İTTİFAKLAR…
CHP sözcüsü sayın Bülent Tezcan: Seçmenlerinizi “sömürme” sanatından, Millet İttifakı diye hileli oyun kağıtları kullanmaktan ve politik dışlayıcı kışkırtıcı sözlerinizden vaz geçin.
O küstah lafları yediririm.
Vatan Partisi’ni dışlayan, bu kibri hak edecek neyiniz var, işgal günlerinde cumhuriyete mi sahip çıktınız, bayrak mı tuttunuz, yoksa ekranlarınızda kimleri konuşturdunuz, kimleri partinize üye yaptınız?
Milli cepheler, milli ittifaklar ülke işgal edilirken onlarca yıl susan, pırsanlardan değil, yürekle konuşan, bedelini kodeslerde ödeyenlerle kurulur.
Doğrusu budur, muhalif ittifak, “Tek Adam”a karşı mücadele eden, edecek olan herkesle yan yana gelir, irili ufaklı partiler, sivil kurumlar kimseyi dışarda bırakmaz. Çözüm süreçlerinde AKP’yle el ele kosterlere binenleri Oslo’ları ne çabuk unuttunuz?
Politika, simya gibi boş beleş partileri yan yana koyup “altın yapma” sanatı değildir. En diri, en canlı bir aydınlar partisini “kafese koyup” dışlama, üstelik “o bizden değil” gibi rakibi değil, milli güçleri parçalama tezgahı hiç değildir.
FETÖ’nün çöp kutularına attığı Atatürk posterlerini ve Türk bayrakları ve amblemlerini kim seyretti, o çöp kutularından, yerlerden bayrağımızı kaldırıp, elde ve en önde kim taşıdı?
Vatan Partisi gibi volkanik bir partiyi dışarda bırakmak politik bir tercih değil bir “tertip”tir, bir başka “hesaptır”, hepimiz gayet açık biliyoruz, bu hesaptan çıkarı olan FETÖ ve PKK’dır.
SİYASİ AHLAKSIZLIK
Artık şuna da inandım, seçim sathına girildiğinde, biz yazarlar, kanaatlerini ateşli taraflara ve gözü dönmüş bu siyasilere bırakmalı ve yazmayı bırakmalı. Sarıgül aday olup itiraz ettiğimde yemediğim dayak kalmadı, bugün Ekmeleddin yanlıştı diyorlar, evet, ama Ekmeleddin’e oradan itiraz eden tek isimdim ve kovulmadığım, yemediğim küfür kalmadı.
Her yerden kovulma ve bu kadar küfür ne uğruna, konuşturmayın beni, çalıştığım yayın organlarından 4 program karşılığı (ayda) 1,5-2 liradan fazla para hiç almadım, bu parayı da yıllar sonra, çoğuyla da mahkemeler sonrası ancak alabildim.
Ne adına; erkeğe erkek, güzele güzel, yanlışa yanlış diyebilmek için!
Ne adına?
Şeytani tertiplere karşı, bu ülkenin onurlu bir sesi olarak bağırabilmek, karşı çıkabilmek adına!
Abdullah Gül’ü dahi cumhurbaşkanı adayı olarak gösterebiliyorsunuz ve Atatürk’ün partisi olarak bundan hiç gocunmuyorsunuz, ama Vatan Partisi’ni aklınızca aşağılayarak, güya oyun dışında bırakmaya çalışıyorsunuz, bu düpedüz siyasi ahlaksızlıktır.
Türk ordusu ve hukuku Abdullah Gül nezaretinde yok edilirken, karşı çıkan, bütün gücüyle direnen Vatan Partisi’ne ettiğiniz bu laflar, kimlerin dostu kimlerin düşmanınız olarak tarihe geçecek, hiç unutulmayacak.
GERİNİN, GEĞİRİN, GENİŞLEYİN EFENDİLER!
Bu nasıl bir siyasi mide, Abdullah Gül’ü sindiriyor, Vatan Partisi’ni kusuyor.
Bu siyasi ahlaksızlık, bu “kurnazlık” sizi zafere değil “yıkım”a götürür, ve bir kez daha siyaset dışı güç odaklarının üstünüzdeki ağır gölgesini, milleti aleme ibret diye gösterir.
Hey millet, hey basit adamlar, hey ukala herifler!
Hey ellerine küçük bir fırsat geçince küstahlıklarından efendi kırbaçları yapanlar!
Seçim kapıya dayanmış fırsat bu fırsat, rakibi değil cumhuriyeti, bayrağı en zor günlerde tutanları dövmeye çalışan ey zavallılar!
Vatan Partisi’ni dışlamaya, marjinilize etmeye, yok etmeye Fetö’nün, CIA’nın gücü yetmedi, sizin hiç yetmez, bırakın bu Mehmet Eymür’ün oyun kurucu ağızlarını.
Unutmayın, Tanrı yalnızdır.
Tanrı’nın güzelliği, ikinci bir Tanrı’nın kuklası, oyuncağı olmayışıdır.
Aydınlar, yazarlar, iddiası ve hayalleri olan insanlar, güçlerini büyük yalnızlıklarından alır.
Yaşıyor, görüyoruz işte, hadım edilmiş, susturulmuş, gözü korkutulmuş, dümeni, iktidarı ele geçirilmiş insanlar, kurumlar, yine sayılarına aldanıp yine bir kez daha seyirlik horoz dövüşüne projelendirilmiş.
Böyle ortaya konuştuğumuz için aşağıya yazıyor vatandaş: “Nihat Genç gözümüzden” düştün diye.
Fikirlerine hayatını adamış soylu insanları savunamadıktan sonra, Nihat Genç, perdelenmiş o gözünüzden düşsün.
Nihat Genç, rulet masasında, karanlık tezgahlarda, vekillik hesaplarında Nihat Genç olmadı.
Bu sütunlarda harbi ateşin, alevin ortasından konuşamadıktan sonra, Nihat Genç bu topraktan da, bu köşelerden de düşsün.
Nihat Genç tırsacak, susacak; politik ahlaksızlıklarınızı ifşa edemeyecekse, bu Cumhuriyet, bu bayrak, bu memleket de sizin olsun, tepe tepe yiyin, gerinin geğirin, genişleyin efendiler!
Casuslar, aracılar, gizli eller, elçiler, tenbihler her yerde ve bunlar bilinen ülke siyasetine sirayet etmiş bulaşıcı hastalıklar ve herkes bu güç odaklarına “kur yapıyor”.
Yolunuz açık olsun, burada, bu hayatı, ona buna eğilmeyen, hiç kimseye efendi ağbi demeyen, beş-on aydın arkadaşımızla başka türlü yaşamak istiyoruz.
Ahlak olmadan bayrak olmaz diyen, kendi bilekleriyle güreşen, kumpaslarla, politik hilelerle her şeyi dert edinen ve ama neşesini hiç kaybetmeyen…