Çok söze gerek yok. Önce şu şemaya bakın. Ve kadın nasıl yok sayılır, bir kez daha görün:
Bu tablo seçime girecek 7 partinin milletvekili adaylarının sadece yüzde 22’sinin kadınlardan oluştuğunu söylüyor. Aday gösterilen kadınların da sadece yüzde 5.4’ü yani 49’u birinci sıradan aday. Gerisi riskli sıralarda.
Beyler yaşadığımız çağda kadınları yok saymanın yanlışlığını, adaletsizliğini, haksızlığını, vebalini, utancını, rezilliğini ne zaman fark edeceksiniz?
Toplumun yarısını ikinci sınıf vatandaş sayarak, emeğini görmezden gelerek, onu her açıdan sömürerek, ayırımcılığı kışkırttığınızı ne zaman, nasıl kavrayacaksınız?
Bu tutumun demokrasiye indirdiği darbeyi; eşitsizliği, adaletsizliği körüklediğini; şiddeti, hem kadınlara karşı hem de her alandaki genel şiddeti tırmandırdığını ne zaman idrak edebileceksiniz?
Kadınları yok saymanın, yıllardır adım adım gerçekleştirilmeye çalışılan karşıdevrime hizmet etmek olduğunu; laik cumhuriyetin ilkelerinden vazgeçmek olduğu ne zaman, nasıl kafanıza dank edecek??? Ayrıntılara bakalım: Partilerin kadın aday oranları şöyle:
HDP, yüzde 37 ile en çok kadın aday gösteren parti. (1. sırada 18 kadın adayları var.)
Vatan Partisi yüzde 25 (1. sıradan 13 kadın aday.)
İyi Parti yüzde 22 (1. sıradan 6 kadın aday.)
CHP’nin de, AKP’nin de kadın aday oranı yüzde 21. (1. sıraya CHP 6; AKP 4 kadın aday koydu.)
SP yüzde 13. (1. sırada hiç kadın adayı yok.)
En geride ise yüzde 11 ile MHP var: (1. sırada 2 kadın adayları var…)
Bu sayılar seçim sonuçlarını etkiler mi? Bilmiyorum.
Kimilerinin seçimini etkileyecektir bence. Daha büyük bir çoğunluğu etkilemeye başladığında da, kadın temsiliyeti ve demokrasimizin işleyişinde bugünkü utanç verici durumdan da kurtulmaya başlarız zaten…
Belirtmeden geçemeyeceğim: CHP’nin, bugüne dek bence çok başarılı kimi kadınları aday göstermemesini ben anlamlandıramıyorum. Gülsüm Bilgehan Toker (hayır İnönü’nün torunu, yani bir simge olmasını değil; yıllardır Avrupa Konseyi’nde Eşitlik ve Ayrımcılıkla Mücadele’de sesimiz olmasını; Komisyon Başkanlığı görevini üstlenmesini düşünüyorum…) Şenal Sarıhan (en ciddi itirazları yapan, “OHAL’de Ne Haldeyiz” kitabını yazan); İstanbul için didinen çalışkan karınca Gülay Yedekçi; kültürel köprüler kuran Zeynep Altıok, dış ilişkilerde kültür elçisi gibi çalışan, Ankara için didinen Şule Bucak… Ve daha niceleri neden aday gösterilmez?!
Hepsi, aday gösterilmedikleri halde canla başla Muharrem İnce’yi cumhurbaşkanı seçtirmek için çalışmayı sürdüreceklerini bir şekilde açıkladılar…
İstanbul Müzik Festivali mucizesi
Sevgili okurlar, siz bu yazıyı okuduğunuzda İKSV’nin 46. İstanbul Müzik Festivali başlamış olacak. Benim mucize diye nitelendirdiğim festivalin bu yılki programı heyecan verici. Sakın seçimler var diye, bir ikisi hariç, hepsi sahibinin sesi yani iktidarın sesi olan televizyon karşısına çakılmayın. Bu mucizeden yararlanmaya çalışıp zenginleşin!
Bu yılın Onur Ödülü, ülkemizde klasik müzik ve operanın gelişiminde çok önemli bir rol üstlenen Yekta Kara’nın! Solist sanatçı, rejisör, dramaturg ve sanat yönetmeni olarak ülkemizde opera sanatının geniş ve genç kitleler tarafından sevilmesine yol açan, bu alanlardaki sınırları, duvarları kaldıran sevgili arkadaşımı kutluyorum.