Ekin Karaca İstanbul-BİA Haber Merkezi 18 Kasım 2016
ABD Doları’nın Türk Lirası karşısında 3,40 sınırını aşmasının nedenlerini, bunun kısa, orta ve uzun vadede sokaktaki vatandaşa olası etkilerini, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) ekonomi hedeflerini ve bugünkü durumu, günlük siyasi ortamın dövize etkilerini Kemerburgaz Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’yla konuştuk.
Türkiye’nin dövize ve yabancı sermaye girişine bağımlı bir ülke olması nedeniyle dünyada en kırılgan beş ekonomiden biri olduğunu dile getiren Kozanoğlu, AKP’nin ortaya koyduğu ekonomi hedeflerinin uzağında olduğuna dikkat çekiyor ve ülke olarak yavaş yavaş ekonomik krize sürüklendiğimizi belirtiyor.
“Benim döviz borcum da alacağım da yok” diyen kişilerin de yakın zamanda döviz artışından etkileneceğini belirten Kozanoğlu, bu artışın enflasyonu beraberinde getireceğine, küçük işletmelerin kapanacağına, işsizliğin artacağına vurgu yapıyor.
Prof. Dr. Kozanoğlu, ekonomideki gelişmeleri şöyle değerlendiriyor:
En Kırılgan 5 Ekonomiden Biri
“Türkiye ekonomisi dövize bağımlı, yabancı sermaye girişine bağlı bir ekonomi. Bu nedenle dünyanın en kırılgan beş ekonomisinden biri olarak nitelendiriliyor.
“Dünya dengelerinde herhangi bir bozulma Türkiye’yi diğer ülkelerden daha fazla etkiliyor.
Trump’ın Seçilmesi…
“Dolardaki ve genel olarak döviz sepetindeki değişikliğin dış boyutu var.
“Özellikle Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesiyle ABD’de faizlerin artacağının ortaya çıkması, Trump’ın hem gelir hem kurumlar vergisine ilişkin çok ciddi vergi indirimleri vaat etmesi doları güçlendirdi.
“Amerikan çok uluslu şirketlerinin paralarının tekrar ABD’ye demirlenmesini sağladı.
“Dolara müdahale kapasitesi çok sınırlı”
“Türkiye’nin kendi ekonomik dengeleri, her yıl cari işlemler açığını finanse etme ve borçları yenileme bağlamında Türkiye ekonomisi 170-180 milyar dolar taze fona ihtiyaç duyuyor.
“Türkiye ekonomisinin elindeki toplam rezervler toplam 110 milyar dolar kadar. Bunun da ancak 30 milyar doları serbest döviz.
“Türkiye’de kamu otoritelerinin doların gidişatına müdahale etme kapasiteleri çok sınırlı.
180 milyar dolar borç
“Sinyal veren en önemli gösterge özel sektörün, çeşitli sektörlerde iş yapan imalat sanayi ve hizmet sektörü şirketlerinin 180 milyar dolar civarında döviz borcu olması…
“Şirketlerin borçlarını ödeyememeleri zincirleme olarak bankacılık sistemini etkileyebilir.
Siyasi ortamın dövize etkisi
“Türkiye’deki siyasi ortam neredeyse bu döviz artışını teşvik eder nitelikte.
“Gazetecilerin tutuklanması, Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon, HDP’li eşbaşkanların ve vekillerin tutuklanması, ‘Fethullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ)’ yönelik operasyon kapsamında tartışmalı şekilde mallara el konması, şirketlere kayyum atanması, suçlananların dışında ailelerinin mal varlıklarına el konması haliyle yabancı sermayenin Türkiye’ye kuşkuyla bakmasını sağlıyor.
“Yerli aktörler de, gerek bireysel yatırımcılar, gerek şirketler kendilerini garanti altına almak için hem yastık altı dövize hem de paralarını yurtdışına aktarma eğilimine girdiler.
“Döviz mevduatlarının düşmesinin nedeni güvensizlik”
“Hükümet döviz mevduatları 160 milyar dolardan 140 milyar dolara düştü diye övünüyor. Evet, 20 milyar dolarlık azalma görünüyor ama ben bunun övünülecek bir yanı olduğunu düşünmüyorum.
“Bu, 15 Temmuz sonrası insanların duyduğu güvensizlik nedeniyle paralarını ya yastık altına koymaları ya da yurtdışına çıkarmalarının sonucu.
“Zaten 20 milyar dolarlık bir döviz bozularak TL’ye çevrilmiş olsaydı döviz piyasalarında bu kargaşa yaşanmazdı.
Yabancı yatırımlarda düşüş
“Türkiye’deki yabancıların gerek borsaya yaptıkları yatırımlar gerekse de bankalarda tuttukları mevduatların miktarı azaldı.
“2014’ün sonunda 140 milyar dolar olan yatırımlar, geçtiğimiz ay itibariyle 100 milyar dolara düştü.
“Bugün de döviz kurundaki bu oynamayla 80-85 milyar dolar civarına düştüğünü tahmin ediyorum.
“Türkiye ekonomisi bu durumla baş edemeyecek durumda değil ama…”
“Böylelikle çıkabilecek paranın miktarı belli. Türkiye ekonomisi bu durumla baş edemeyecek kapasitede değil.
“Ama daha büyük sıkıntı dış borçların yenilenmesi sırasında ortaya çıkar.
“Bu da günlük olarak değil, zaman içinde etkisini gösterir. Türkiye ekonomisi yavaş yavaş bataklığa doğru sürükleniyor.
Dolardan Sonra Euro
“Ne yazık ki bu ülkeyi yönetenler her gün her ağızlarını açışlarında buna katkıda bulunuyor izlenimi uyandırıyorlar.
“Örneğin Türkiye’nin en büyük ihracat ve ithalat kalemi ve dolardan sonra en fazla borçlandığı para birimi Euro.
“AB’ye girmek iddialarını sürdürüp, AB yöneticileriyle hakaret ederek onlarla ilişki kurarsanız bu kaçınılmaz sonucu kendiniz yaratmış olursunuz.
Yurttaşa Nasıl Yansır?
“Bazı yurttaşlar ‘Benim döviz borcum da yok alacağım da yok, beni doğrudan ilgilendirmez’ diyebilir.
“Tabii ki doğrudan döviz borcu olanlar en fazla etkilenenler. Ama döviz işlemleriyle doğrudan ilişkisi olmayan vatandaşı da ne yazık ki bu durumdan etkilenecektir.
Petrole, doğalgaza etki
“Başta petrol, petrol ürünleri olmak üzere Türkiye ithalata bağımlı bir ekonomi. Kış aylarında petrol ve doğalgaz sarfiyatı iyice artıyor. Dolardaki yükseliş bunların fiyatının artışına yansıyacaktır.
“Bunlar iktisatta sektörler arası ileri ve geri bağlantıları çok güçlü, diğer bir ifadeyle bütün mal ve hizmet kalemlerini etkileyebilecek niteliktedir.
“Bu haliyle enflasyonun yükselmesi şeklinde yurttaşlara yansıyacaktır.
İşsizlik
“İkincisi zaten Türkiye’de çok ciddi bir işsizlik sorunu var. Manşet işsizlik oranı yüzde 11 olarak açıklandı.
“Euro bölgesinde işsizlik yüzde 10 civarındayken Türkiye’de manşet işsizlik yani resmi olarak iş arayanların oranı yüzde 11,5. Gerçek işsizlik oranı ise yüzde 25’e yakın.
Emek Çevresine Etkisi
“Döviz borcu olan şirketlerin bunu ödemekte güçlük çekmeleri halinde şirketlerin kapanması, ilk tedbir olarak işçi azaltımına gitmeleri söz konusu olacaktır. O bakımdan da emek kesimini doğrudan etkileyecektir.
“Şirketlerin döviz borçları dünden bugüne olan borçlar değil. Önemli bir kısmı orta ve uzun vadeli.
“Onun için bugün yarın etkisi görünmese de kısa bir süre sonra, ne yazık ki işsizliğin daha artması, şirketlerin kapılarını kapatması şeklinde emek kesimini doğrudan doğruya etkileyecektir.
“Onun için dövizdeki her değişiklik emek çevresine çeşitli yollarla yüksek faturalar olarak dönmeye mahkûm gibi görünüyor.
İş gücüne etkisi
“Benim tahminim üçüncü çeyrekte büyüme rakamları yüzde 0, hatta eksi gelecek.
“Bu şu anda işi olanları da etkileyecek. Ücretlerin enflasyonun altında artırılması, ücretlerin ödenmemesi, geç ödenmesi gibi nedenlerle doğrudan doğruya iş gücüne de yansıyacak.
AKP’nin hedefleri ve bugün
“Şu anda AKP’nin övünebileceği hiçbir ekonomik gösterge kalmamış durumda.
“Onların hedefleri enflasyonu yüzde 5’e düşürmek, büyümeye yüzde 5’le istikrar kazandırmak, işsizliği yüzde 5’e düşürmek, cari işlemler açığını da yüzde 5’e çekmekti.
“Bunlardan ilk üçünün tamamen uzağındayız. İşsizlik yüzde 10’un üzerine çıktı. Ekonomide büyüme hedefi yüzde 3’e çekildi ama bunun da gerçekleşmesi söz konusu değil. Enflasyonda ise resmi öngörülerini yüzde 7,5’a çıkardılar ama döviz kurundaki oynamayla birlikte 2017’de yüzde 10’un üzerinde enflasyon bekleniyor.
“Sadece cari işlemler açığında tahminlere yaklaşıldı. O da ekonomi durgunlaştığı, krize sürüklendiği zaman haliyle ithalat yapılamadığı için cari işlemler açığı nispeten daralıyor. Onun sonucu.
“Yavaş Yavaş Krize…”
“Türkiye ekonomisi yavaş yavaş krize sürüklenen, korkarım ki yakın zamanda krizdeyiz diyebileceğimiz bir durumda.
“Yurttaşların canını yakan bir gündem oldukça dikkati başka noktalara çekme yolunu seçiyorlar.
“Baskıların, antidemokratik uygulamaların, ülkeyi kültür bazında kutuplaştırarak İslamileşmenin dozunun artması gibi bir yol seçeceklerini tahmin etmek zor değil.” (EKN)