The Washington Post
Türkiye Cumhurbaşkanı Yeni Müteffiki Olan Hükümet Liderini Onayladı
Suzan FRAZER Tarafından, 24 Mayıs 2016
Salı günü Türkiye’nin Cumhurbaşkanı yetkilerini genişleten anayasa reformlarını gerçekleştirmek için en güvenilir müteffiklerinden biri tarafından oluşturulan yeni hükümeti hızlı bir şekilde onayladı. Pazar günü istifa eden Ahmet Davutoğlu’nun yerini eski haberleşme ve ulaştırma bakanı Binali Yıldırım aldı.
Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında resmi başkanlık görevini yürütme yetkisi vermek için gerekli anayasal revizyon desteği açaısından bir dizi farklılıklar bulunmakta. 60 yaşında olan Yıldırım ilk konuşmasında “Yeni başkanlık sistemininde dahil olduğu yeni anayasa için hemen çalışmaya başlayacağız” açıklamasında bulundu.
Yeni sistemde korkulan giderek otoriter bir tarzı benimsemiş olan, medya ve hükümet tarafından gelen eleştirileri bastıran ve anayasayı ihlal eden Türk dikdatör Erdoğan’ın daha fazla güç elde etmek istemesidir.
Yeni hükümet, Davutoğlu’nun önceki kabineyi kilit isimlerden oluşturmasına rağmen dokuz yeni isim içeriyor. Mevlüt Çavuşoğlu dışişleri bakanı olarak görevine devam ederken, Mehmet Şimşek’in ekonomiden sorumlu olup olamayacağı henüz belli değil fakat başbakan yardımcısı olarak koltuğunumuhafaza edebilecek.
https://www.washingtonpost.com/world/middle_east/turkeys-erdogan-approves-new-government-formed-by-ally/2016/05/24/a813c408-218c-11e6-b944-52f7b1793dae_story.html
The New York Times
Erdoğan’ın Artan Gücü
Editör Tarafından, 6 Mayıs 2016
Bundan sadece beş yıl önce Erdoğan’ın Türkiye’si Batı liderlerinin ve Türk liberallerin sevgilisiydi, İslam ve demokrasinin uyumsuz olması gerekmediğinin kanıtıydı.
Henüz başbakan olduğu zamanlarda, Erdoğan ve ‘onun en sadık danışmanlarından biri olan Ahmet Davutoğlu, AB üyeliliğinin gerekliliği için, ekonomik reform ve barış müzakerelerine başlandı. 2014 yılında Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla başbakan olan Davutoğlu açık bir şekilde işlerin değitiğini ve çekileceğini belirtti.
Davutoğlu’nun Erdoğan’ın otoriterliğine giden, güçlü başkanlık için yürüttüğü kampanyayı frenleyebildiği söylenemez. Fakat başbakan en azından, ekonomi yönetimi, şeffaflık yasası, akademisyen ve gazetecilerin hapsedilmesi, yolsuzlukla mücadele gibi çeşitli konularda bağımsızlığını bir derece koruyabiliyordu. Ikili arasındaki sürtüşme derinleştikçe, Davutoğlu’nun tasviyesi kaçınılmaz olmuştur. Hatta Erdoğan bununla da hırsını alamayacak. Mecliste rahat bir çoğunluğa sahip olsa da anayasayı değiştirmek ve referandum çağrısı için partisi yeterli oy çoğunluğuna sahip değil. Muhtemelen bir sonraki başbakanın görevi erken seçim çağrısı yapmak ve oyların hala orada oluğundan emin olmak olacak.
Bu bir felaket olur. Erdoğan’ın baskıcı hareketlerine ‘çocuk eldivenleri’yle karşılık veren Batı dünyası için bu bir talihsizlik olduğu gibi, Erdoğan’ın güce karşı açgözlülüğünü azmettirmek olarak da görülebilir. ABD stratejik bir NATO üyesi olarak, AB de Suriyeli mültecilerin Avrupa içlerine ilerlemesini durduracak anlaşmanın ortağı olarak, Batı’nın ona ihtiyaç duyduğu şüphesiz.
Batı’nın demokratik liderleri, Erdoğan’la yaptıkları anlaşmaları, hoşgörüsüz yönetiminin onaylanması anlamına gelmediğini açıkça belirtmeleri ve AKP’nin ilk başlardaki demokratik vaatlerine dönülmesinin Batı ile ortaklık açısından daha olumlu olduğu yönünde açık konuşmaları gerekmektedir.
The New York Times
ABD Reza’nın Kefalet Çağrısını Reddetti
Benjamin WEISER Tarafından, 25 Mayıs 2016
Miami’de tutuklanan, sonra da davanın görüleceği New York’a getirilen Sarraf Çarşamba günü avukatı aracılığıyla mahkemeye 10 milyon dolar nakit garantili 50 milyon dolarlık, 24 saat silahlı koruma GPS izlemeli kefaret teklifinde bulundu. Ancak Sarraf’ı tutuklatıp hapse attıran New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara teklifi yetersiz bulup en azından yargılama başlayana kadar tutukluluğun sürmesi gerektiğini belirtti.
Bharara Sarraf’ın kefalet talebini “Sarraf, servet ve gücünü kullanarak Türkiye’de hapisten çıkmayı başardı. Üstelik bunu da yine rüşvetle sağladığına dair sağlam iddialar var. Hüküm giymesi durumunda onlarca yıl hapis yatabilir, bu yüzden kaçma riski fazlasıyla yüksek. Sarraf’ın suçluluğuna delalet eden sayfalarca yazışma ve haddinden fazla kanıt söz konusu.
Sarraf mahkemeye mal varlığı ve seyahatleri konusunda yanlış bilgi verdi. Sıradışı teklifindeki kefalet koşullarına uyacağına dair kendisine güvenilemez.” gerekçesiyle reddettiğini belirtti. Sarraf’ın avukatı Benjamin Brafman herhangi bir yorumda bulunmazken, Sarraf’ın suçlu olmadığını iddia etti.
Sarraf’ın üst düzey Türk yetkililerle ilişkilerinin bulunduğunu iddia eden savcı Bharara Sarraf’ın hatrı sayılır bir serveti bulunduğunu, 7 büyük gemisi, 17 lüks arabası, özel uçağı ve atlar ve en az 10 milyon değerinde değerli eşyalarını kanıt olarak gösterdi.Bharara “hatırı sayılır bir serveti var. Göz kamaştırıcı zenginliğiyle sadece evler ve yatlar almadı aynı zamanda Türkiye’deki yolsuz politikacılarla da yakınlık kurdu.” ifadelerini kullandı.