Sevgili Okurlar,
Ocak ayı içersinde yaşanan gelişmelere baktığımızda ne kadar zor bir 2016 yılı geçireceğimizi çok rahat söyleyebiliriz.
Küresel güçlerin 2016 yılında bölgemizdeki jeopolitik konumlanması daha da netleşecektir.
Suudi Arabistan-İran gerilimine neden olan gelişmelerden sonra mezhep savaşı teması bir kez daha tedavüle girdi.
İran-Suudi Arabistan gerilimi sadece mezhep meselesi olmadığı gibi, sadece iki ülke arasındaki bölgesel rekabetten de ibaret değil.
İran İslam Devrimi ardından bölgede yaşananlar ve Suudi-İran gerilimi ne sadece mezheple ne de sadece iki ülke arasındaki bölgesel rekabetle anlaşılamaz.
Olsa olsa bu yolla bazı gerçeklerin üzeri örtülmeye çalışılır.
Suriye ve Irakta yaşanan gelişmeleri de aynı bağlamda ele almak gerekmektedir.
Keza güzel ve tek ülkemizde yaşanan olayların da büyük resimdeki bütünün bir parçası olduğu aşikardır.
Son zamanlarda yabancı askeri ve devlet yetkililerinin ülkemize yaptıkları ziyaretleri artırmalarını da bu boyutta değerlendirmeliyiz.
Şunu çok net söyleyebiliriz ki, piyon olarak kullanılan terör örgütü PKK’nın iplerini elinde tutan küresel güçler bozguna uğramış ve daha da uğrayacaktır.
Türkiye üzerine yapılan toplum mühendisliği çalışmalarını yurtdışı basınında en üst düzeyde görüyoruz. Algı yönetimi ve dezenformasyonun hiçbir bilgiye dayanmadan nasıl vahşice yapıldığını “Dünya Basınında Türkiye” bölümümüzdeki yabancı basın makalelerinde okuyabilirsiniz.
Şubat ayı dosyamızda dünya ve Türkiye gündemindeki sorunlara yönelik yazılarımızı siz değerli okurlarımızın beğenisine sunuyoruz.
Yüreğinizden vicdan aklınızdan aydınlık eksilmesin.