BU OYUNU BOZACAĞIZ

Değişmediler. Baştan beri böyleydiler. Referansları din değildi. (Benim için tüm dinler ahlak ve vicdan yoluna serilmiş ipek bir halıydı bir zamanlar. Artık değil.) Referansları, amaçları ve yöntemleri, dini çıkarları için kullanmaktı. Güç için, imtiyaz için, para için, oy için, iktidar olmak için… Kimileri görmek istemedi. Acizlikten ya da çıkardan. Korkaklıktan ya da cehaletten. Umutsuzluktan ya da “bana dokunmayan yılan” meselesinden… Uyandıklarında çok geçti. 13 yılda hukuk ve adaleti yok saydılar. Eğitim sistemini değiştirdiler. (Doğru dürüst Türkçe öğretemediklerine ilkokul 2. sınıfta Arapça öğretmeye kalkışmak!) İlim ve bilime, kültüre ve sanata sırt çevirdiler. Yolsuzluğa sarıldılar. Yolsuzluğu sorgulayanı yok ettiler. Medyayı satın aldılar. Yasaklarla, tehditle, işten attırmalarla ve “İstesek seni sinek gibi ezeriz”le saldırdılar. Vampir misali kandan beslendiler. Ayırımcılıktan, düşmanlıktan, kavgadan, medet umdular. İç ve dış “düşmanlar”la semirdiler. Rejimi değiştirmeye çalıştılar. Son çırpınışlar… Şimdi suçluların telaşı içinde ellerindeki tüm olanakları seferber etmeleri; akla gelecek ve gelemeyecek her yola başvurmaları, iktidarı ellerinden bırakmamak içindir. Haziran seçimlerini yok saymaları bundandır. HDP’li belediye başkanlarını tutuklamaları, seçim çalışmalarını engellemeleri, sandıkları taşımaları bundandır. İnternete yasak getirmeleri bundandır. Tatili uzatmaları, insanları oy vermekten alıkoyma çabaları bundandır. “Oy ve Ötesi”ni karalama çabası bundandır. Yeter ki 400 milletvekili çıkarsınlar; rejimi diledikleri gibi değiştirsinler. Şu son bir hafta, iktidardan düşmemek için kim bilir daha ne yollara başvuracaklar! Yapılması gereken Ama biz bu oyunu bozacağız. Gördünüz işte artık kimse korkmuyor! “Öldürmenin serbest, hayat kurtarmanın suç”a dönüştüğü bu ülkede, 17 yaşındaki bir genç kadın, Güneş, Ankara’daki bomba saldırısında iki bacağı parçalanan Can’ın hayatını kurtarabiliyor. Polisin sıktığı gaza karşın… Şimdi yapılması gereken, ölümü kutsayanları, karşı devrimi adım adım uygulamaya koyanları, Atatürk ilkelerini yok sayanları geri püskürtmektir. Şimdi yapılması gereken, derhal “Oy ve Ötesi Derneği’ne” başvurmak, sandık başında görev almak, oyların çalınmasına, kedilerin trafolara girmesine, sonuçların manipüle edilmesine engel olmaktır. Şimdi yapılması gereken, kulluğu değil, vatandaşlığı yüceltmek için oy kullanmak, herkesi sandığa yollamaktır. Şimdi yapılması gereken, seçim bölgenizdeki son seçim sonuçlarını inceleyip AKP’yi geriletecek hangi partiyse oyunuzu ona vermektir. Bu seçimde rejimi, geleceğimizi seçeceğiz. Ölümü kutsayan, hayatı ıskalar… Enseyi karartmayın 60’lı yıllarda benim kuşağım, siyasal bilinci iki kalemi izleyerek edindi: İlhan Selçuk ve Çetin Altan… Okul sıralarındaydım. Soluk alır, su içer gibi okurdum onları… Çetin Altan’ın Türkçesinin tadına varmam, dil cambazlıklarıyla kanatlanmam, direniş, umut, “muasır medeniyet”e ulaşma kavgasıyla coşmam… Meslek yaşamım boyunca, yolları kesişen gazete koridorları, konferans salonları, özel ya da genel toplantılar… Kahkahalarla, kutlamalarla, sohbetlerle ama aynı zamanda kavgalarla zenginleşen bir yaşam… Ah! Kadına bakış açısı yüzünden az mı kavga ettik! Evet, demokrasiyi göremeden gitti. Ama bir gün mutlaka… Işık içinde yatsın! Tüm yakınlarına ve sevenlerine sabırlar diliyorum.

Bunları da sevebilirsiniz