Aziz Sancar,Türkiye’nin karanlıklar içinde olduğu bir dönemde bir ışık patlaması oldu.
Sancar,DNA’nın bozulmalara uğradığında kendini nasıl onardığını ortaya çıkartmasıyla Nobel Ödülü’ne hak kazandı. Aziz Sancar’a verilen Kimya dalındaki ödülü bu yıl üç bilimci paylaştı.
Sancar, Türkiye’ye borcunu nasıl ödeyeceği konusunda duyarlılıkları olan bir bilimciydi. Bir açıklamasında “Benim için en büyük ödül, Türk araştırmacıların, biyoloji, genetik ya da moleküler biyoloji kitaplarında, benim buluşlarıma rastlamaları, bunları bir Türk buldu demeleridir” diyordu.
Telefonla bağlandığı televizyon kanalına ise , “Bana çok güzel öğretim veren kendi memleketimdir. Bana olağanüstü tıp eğitimi verdi ve o buradaki başarımının kaynağı oldu” diye konuşuyordu.
Sancar Neyi Buldu?
Sancar’ın araştırmalarını iki başlık altında incelemek olası.Birincisi, insan vücudunda biyolojik saatinin nasıl işlediğini ortaya çıkaran çalışmalarıdır.
İkinci ve ödüle değer bulunan çalışmaları ise DNA onarımının mekanizmaları hakkında olmuştur. Bilindiği üzere kalıtımın ve canlı yaşamının anahtarı DNA molekülüdür. DNA,insan yaşamı boyunca yaşla birlikte hasara uğrar. Bu hasarın nedenleri arasında solunan hava, ortamdaki kimyasallar, içilen ilaçlar, tüketilen gıda ve geçirilen hastalıklara kadar birçok etmen rol oynar. Ancak hasar gören DNA, kendi kendini onarabilme yeteneğine sahiptir. Sancar,bu mekanizmanın bilinmesi doğrultusundaki buluşlara imza atmıştır. Bu mekanizmasının bilinmesi ise başta kanser olmak üzere birçok hastalığın sağıtımında yeni yollarının bulunmasına kapı açacak bilgileri içermektedir.
Onkologlar, Sancar’ın buluşu sayesinde kimi kanser türlerinin tamamen önlenebilmesi yanında , kemoterapinin de ortadan kalkmasının olası olabileceğini belirtmektedirler.
Türkiye’ye nasıl yansıdı?
Sancar’ın Nobel Ödülü,Türkiye’de aklı başında olanlar için hiç şüphesiz büyük sevinç yaşattı. Ancak bu sevince, kimliğiyle ilgili yorum ve tartışmalar yakışmadı,sanki gölge düşürdü.
Kimileri soyunun Kürt olduğunu anlatmak istedi. Kimileri de ailesinin Arap kökenli olduğuna değinmeye çalıştı.
Kafalar sıyrılmıştı. Sözü edilen konulara bakın.Ödülün ardına sığdırılmış bir yaşam boyu emek ve çalışkanlık ilk ağızda akla gelmiyor ve ödülün özü etnik kökende aramaya kalkışılıyordu.
Ancak en güzel cevabı Aziz Sancar ve eşi veriyordu. Onlar,kendi maddi girişimleriyle ABD’de kurdukları Türk Evi’nin önünde okumalarına yardımcı oldukları ve barınsınlar diye evlerine konuk ettikleri öğrencilerle fotoğraf veriyorlardı. Üstelik fotoğraf, Atatürk´lü bayrağın önünde çektiriliyordu. Bu fotoğrafla Sancar,dünya ve Türkiye kamuoyuna içinden çıktığı ülkenin ortak kimliği dışında başka bir etnik köken arayışında olmadığını gösteriyordu.
Aziz Sancar’a binlerce teşekkür ediyorum.
Hem insanlık adına,hem de Türkiye’nin etnik kökende ayrışması için çanak tutanlara karşı birleştirici ortak kimliğe vurgu yaptığı için.