Roma İmparatorluğu’nun tarihinde bir Spartaküs vardır. Kendisi köledir ve arenada dövüşen bir gladyatör olarak yaşamaktadır. Çevresinde bulunan diğer gladyatörleri örgütleyerek isyan başlatır. Her geçen gün daha da güçlenerek yörede bulunan sayısız köleleri özgürlükleri adına ordusuna katar. İmparatorluk en güçlü ordularını ve komutanlarını Spartaküs üzerine gönderse de, O zaferlerine zafer katmaktadır. Her geçen gün daha da güçlenen özgürlük savaşçıları Roma üzerine yürümekle, vatanları olan Afrika’ya geçmek için kendi aralarında tartışırlar. Sonunda Akdeniz’i aşarak vatanlarına gitmeye karar verirler. Ama denizi aşacak gemileri yoktur. Akdeniz’deki Roma’yla düşman olan ve O’nunla çatışan korsanlarla anlaşırlar. Savaşlarda elde ettikleri ganimetlerden sağlanan altınlarla bedelini korsanlara verirler. Belli gün ve saatte sahilde buluşmak üzere anlaşırlar. Spartaküs ordularını söz konusu yere yönlendirir.
Roma özgür kölelerin Afrika’ya geçeceklerini anlar ve hemen tedbir almaya koyulur. Akıllarına ilk, yıllardır düşman oldukları korsanlar gelir. Korsanlarla Spartaküs’ten daha çok altın vererek, üstelik bir de suçlarını af ederek anlaşırlar. Özgür köleler için artık kurtuluş bir hayal olmuştur. Roma ordularını Spartaküs’ün ordusunun peşine gönderir. Günlerce sahilde korsan gemilerini bekleyen köleler iki aşılması güç arasında kalmıştır. Tek çare savaşarak çözüm üretmektir. Sonunda Spartaküs esir düşer ve arkadaşlarıyla birlikte çarmığa gerilerek idam edilir. Büyük düşmana karşı eşkıya bir güçle anlaşan Roma, özgürlük savaşçılarını ve günümüze kadar özgürlükleri böylece katletmiştir. O günden sonra radikal devrimciler genel olarak kendilerine Spartakistler adını vermişlerdir.
On üç yıldır özgürlükler adına katledilen özgürlük, önümüzdeki 7 Haziran Seçimi’nde ellerimizde durmaktadır. Buna karşılık da, AKP ve iktidarı her türlü hile ve ayak oyunları ile seçimi engellemek ve iktidarını korumak için baş vurmadık yöntem bırakmamaktadır. Medyasından meydanlara, devlet hazinesinden ve havuzculardan sağlanan paralara kadar kullanarak çalışmalarını sürdürmektedir. AKP’nin kurucu başkanı şimdilerde Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan R.T. Erdoğan, Anayasal yetki ve sorumluluğunu bir kenara bırakarak geleceğini kurtarma adına yollara düşmüş bulunmaktadır. Kendisini Mısır’da idama hüküm giymiş Mursi ile özdeşleştirerek kefen giymekten söz etmektedir.
Mağdurluktan mağrurluğa, mazlumluktan zalimliğe dönüşen kişiliği ile beslenen kibir ve ihtirası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neler yapabileceği insan aklının alamayacağı kadar karmaşıktır. Kuran’la doğup, Kuran’la büyüdüğünü söyleyerek vicdanları sızlatarak yaptığı oy avcılığı ne Anayasa’ya ne de söz konusu ettiği Kuran’a uymaktadır. Yalan, aldatma ve haram yeme, elinde salladığı Kuran’nın hangi Ayet’ inin neresine uygun düşmektedir, kendisine sormak gerektir. Yıllarca aldattığı Müslüman yurttaşlar ve kendilerine devrimci diyen bazı kesimleri bir kez daha aldatmak istemektedir. Bu davranışına teşne olanlar da yok değildir. Bu kesim özgürlük ve hakların ancak demokrasi ile yaşayabileceğini asla düşünememektedirler. Kör kör parmağım gözüne dercesine, «yetmez ama evet”ciliklerine devam etmektedirler. Düşmanımın düşmanı her zaman insanları düze çıkarmamaktadır. Bunlar bir kez kuyuya düşmüşler ve dünyayı kuyunun ağzı kadar sanmaktadırlar.
Ulusların yaşamında yıldızın parladığı anlar vardır. Önümüzdeki genel seçim bu ulusun yıldızının parladığı andır. O anın aydınlığından yararlanarak geleceğimizi belirlemek zorundayız. An yitirilirse yeni bir anın ne zaman ve nasıl geleceği çok belirsizdir. Spartaküs’ün elindeki özgürlük kılıcı yerine 7 Haziran’da bizlerin elinde oylar bulunmaktadır. Gücümüz elimizdeki oyları artık özgürüz deme adına kullanmaktır ve bu bir yurttaşlık görevidir.
Özgürlük ve demokrasi, özgür ve demokrat insanların iradeleri üzerine yükselir. Bu nedenle vicdanlarımızı kin ve düşmanlık üzerine değil, hak ve hukukun üstünlüğünden yana kullanmalıyız. Bunun için de en güçlü iktidar olasılığı desteklenmelidir. Rayından çıkarılmış demokrasi yeniden rayına oturana kadar ve Cumhuriyet sağlıklı yörüngesine girene kadar bu devam ettirilmelidir. Kozlar o andan itibaren yeniden kullanılabilir. Başka tür düşünce ve davranış AKP’nin karanlık iktidarının değirmenine su taşımaktan başka bir işe yaramaz.