Pazar alışverişinizde güzel, aynı büyüklükte domatesler, aynı uzunlukta salatalık, patlıcan, kabak, patates ve sebzeler…
Standart, birbirine benzer, renkleri canlı…
Ya tatları, lezzetleri, barındırdıkları ilaçlar?
Eskisi gibi değil hiçbiri; suni ve yavan.
Zaten yeni kuşaklar, önceki tatları bilmiyor, tanımıyor.
Neden?
Endüstriyel tarım ürünleri çünkü… Hibrit tohumlardan üretilen, ilaçlarla yetiştirilen, dayanıklılığı ve albenisi yüksek.
Küresel sistemin yarattığı bir sonuç…
Dünya, gelecekte su ve gıda savaşlarından söz ediyor, beslenme önemli bir sorun. GDO’lu ürünlerin biyolojik harp silahı olarak kullanımı tartışılıyor.
Oysa bugün insanlığa yeteceğinden iki kat fazla bir üretim söz konusu.
Yine de yaklaşık 3 milyar insan, açlık ve yetersiz beslenmenin pençesinde.
***
Tarımın stratejik önemi, dünya ölçeğinde yükseliyor. Küresel güçler tarımı zapt ediyor.
Henry Kissinger, yarım yüzyıl önce söylemişti:
«Petrolle ülkeyi yönetirsiniz. Eğer gıdayı kontrol ederseniz, dünya elinizde demektir…”
Boşuna değildi Bill Gates öncülüğünde dünyanın en zenginleri, Rockefeller Vakfı, Monsanto ve Syngenta’nın Kuzey Kutbu’nda milyarlarca dolar harcayarak tohum bankası kurmaları.
***
Gelelim Türkiye’ye…
Bir zamanlar tarımsal üretimde kendi kendine yeterli ender ülkeler arasındaydık.
Buğday, yüzyıllar önce Anadolu topraklarından dünyaya yayılmıştı.
Ya bugün?
Pamuktan arpa ve buğdaya, kavundan karpuza, her tür tahıl ürünü, bakliyat, sebze ve meyve ithalatçısıyız.
Saman bile ithal ettik.
AKP tarımı yok etti. Tarım alanlarını, verimli toprakları yapılaşmaya açtı. Ekili alanları daralttı, üretimi düşürdü, köylüyü şehirlerde işsizliğe mahkûm etti. Şimdi Tarım Bakanlığı, utanmadan «Gıda güvenliği için, çocuklarımızın geleceği için tarım alanlarını yapılaşmaya açmayın” diye kamu spotları yayınlıyor.
Tarım alanlarının yok olmasından kim sorumlu ey Tarım Bakanlığı?
***
Küresel güçlerin, uluslararası tekellerin plan ve istekleri doğrultusunda yasal düzenlemeleri sağladı iktidar.
En somut örnek, 2006’da çıkardıkları yerli tohum satışına getirilen yasak.
Yerli üretici, köylü, kendi tohumunu, fidesini satamıyor artık. Uyuşturucu satışı gibi suç; çünkü hapis cezası var.
Bu bir ihanet yasasıdır. 3 bini endemik, 11 bin çeşit bitki türünü barındıran Anadolu topraklarını küresel güçlere yağmalatmaktır…
Tükettiğimiz ürünlerin büyük bölümü ithal tohumlardan.
Kısırdöngüye bakar mısınız?
Raslantı olabilir mi, uluslararası tohum tekelleri, aynı zamanda dünyanın en büyük tarımsal ilaç üreticileri. Aynı zamanda insanlar için kanser ilacı satan şirketler.
Onların tohumlarından ve ilaçlarından üretilenleri
yiyoruz. Kanser olursak onların ilaçlarını kullanıyoruz. Sebzede ithal tohumun ağırlığı yüzde 85’e dayandı. İktidarın bu yasağına boyun eğilmeyecek elbet. Yerli üreticiler, şimdi ülkenin dört bir yanında tohum takas şenlikleri düzenliyor.
İzmir’de ilk kıvılcımı yakan Karaot Tohum Derneği öncü oldu.
Örneğin Seferihisar’da Belediye Başkanı Tunç Soyer, yerel yönetimlere örnek olacak bir girişimle yerli tohumlar için Can Yücel Tohum Merkezi’ni kurdu.
Yarın Seferihisar’da şenlik var. Can Yücel’de üretilen yerli tohumlarımız halka ücretsiz dağıtılacak.
Sağlığına, çocuklarına, topraklarına, geleceğine sahip çık…