Hayatta, ister toplumsal ister bireysel olsun, bir şey ne kadar sık yaşanırsa o kadar olağan olur ve giderek görünmez hale gelir. Son zamanlarda yaşananlar da ülkemizde bir şeylerin giderek olağanlaştığını ve ne yazık ki görünmez hale gelmeye başladığını bize göstermektedir. Özellikle birerli ikişerli ya da toplu halde yaşanan iş kazaları ülkede yoksul insanların ömürleri boyunca çektikleri sıkıntılardan sonra talihsiz bir şekilde ölümleri ile sonuçlanmaktadır.
Bu ölümlere sebep olan koşullar iktidar partisinin peşkeş çektiği rant sahipleri eliyle oluşturulurken, muhalefet partilerinin bu ölümler karşısındaki çabaları da mecliste soru önergeleri ve kavgalardan öteye gidememektedir. Halk ise bütün bunlar karşısında ah vahlar arasında üzüntülerini yansıtmaktan başka bir şey yapmamaktadır. Bu yaşananlardan sonra gerekli adımların atılmaması nedeniyle de yaşanan ölümlere her gün bir yenisi daha eklenmektedir.
Madenlerdeki her cinayeti, AKP iktidarının yeni ve ölümleri durdurmayacak bir paketi takip ediyor. Soma katliamının ardından yapılan düzenlemeleri Ermenek’teki maden cinayeti izledi. Ve hemen ardından, Başbakan Ahmet Davutoğlu, işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yeni paketi açıkladı. Paket, AKP iktidarından beklendiği üzere yine sendikaların ve odaların görüşlerine başvurmadan açıklandı. (1) Soma faciasından sonra madencilerin koşullarında iyileştirmelere gidildiğine dair adımlar atılması, Ermenek’te yaşanan yeni bir faciadan sonra aslında yapılanların sadece göstermelik olduğu, içinin boş olduğunu ve gerekli denetimlerin yapılmadığını bir kez daha acı bir şekilde gösterdi.
Ahmet Davutoğlu başbakanlığındaki hükümet ise Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin attığı adımları izlemekte ve hala Erdoğan etkisinin hükümet üzerindeki izlerini takip ettiğini görmekteyiz. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve Adalet ve Kalkınma Partisi başkanlığı aynı yörünge etrafında dönen gezegenler misali üçü de aynı zihniyet çerçevesinde hareket etmekte. Ulaşmak istediği en üst makama gelen Recep Tayyip Erdoğan ise tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı değil de hala ak parti genel başkanı gibi davranmakta ve zihnindeki İslamcı yorumu tüm hızıyla topluma entegre etmeye çalışmakta.
Erdoğan’ın izinde olan Ahmet Davutoğlu ise ustanın yarım bıraktıklarına yeni bir nefes kazandırmakla meşgul. Fakat yapılanlara bakıldığında herhangi bir ilerleme kaydedilmediği görülmektedir. Kürt sorununun çözülemeyen süreci ve alevi açılımının bir türlü açılamaması Davutoğlu hükümetinin de nasıl bir yol haritası izleyeceğini bize göstermektedir. AKP’nin siyasal doğasını yeniden üretmekte işlevsel kılınan gelişmelerden birinin Kürt sorununda Çözüm Süreci ile Alevi Açılımı olduğunu söyleyebiliriz. Sınıfsal çelişkilerin manevi açıdan bastırılmasında da işlevsellik gösteren bu iki kronikleşmiş sorunda da AKP ‘çözüm’ odaklı değil, ‘süreç’ odaklı bir yaklaşım gösteriyor. Çözüm sürecinde Türk milliyetçiliği, Alevi Açılımı’nda ise Sünni çoğunluğun dinamizmi işlevsel kılınmaya çalışılıyor.(2)
Ülkemizde bunlar yaşanırken Ortadoğu’da olağanlaşan ise maalesef hastalıklı zihniyetlerin gerçekleştirdiği vahşetler. Her gün yeni bir vahşetine daha tanık oluyoruz bu zihniyetlerin. Her gün daha vahşice ve insan dışı yöntemlerle insanların hayatlarına son vermekteler. Uluslararası toplum ise bu olanları dışardan izleme ve kınama dışında bir şey yapmamaktadır. Tabi bu vahşi cinayetler direk İslam Devleti terör örgütü eliyle işlenen cinayetler. Bir de Ortadoğu’da yaşanan karmaşanın dolaylı yoldan sebep olduğu ölümler var. Bu da Ortadoğu bataklığından kurtulup daha insanca ve olması gereken gibi yaşamak isteyenlerin çıktığı ölüm yolculukları var.
Genellikle deniz yolunu seçen bu insanlar aslında daha iyi bir yaşam için ölümü tercih ediyorlar. Kurtulanları ise daha farklı sıkıntılar bekliyor. Yerlerinden ve yurtlarından kaçan bu insanlar aslında sadece yaşamak için nefes alabilecekleri yerlere göç etmek için yola çıkıyorlar. Ama gittikleri yerlerde daha sıkıntılı durumlarla karşı karşıya geliyorlar.
Dünya döndükçe ve yaşam devam ettiği müddetçe hayatlar arasındaki bu orantısız çelişkiler devam edecektir. Birileri hep şanslı olmaya ve rahat bir yaşam sürerken diğerleri neyin bedelini ödediğini bilmeden çirkin bir şekilde yaşayıp çirkin bir şekilde ölecek veya öldürüleceklerdir…
(1) Sol Dergi 16-22 Kasım/Yıldız Koç
(2 ) Birgün Fikir/23 Kasım 2014/Ercan Geçgin