Geçtiğimiz günlerde Pekin’de toplanan Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü Zirvesi yapıldı. Bu zirveyi önemsediğim için gelişmeleri, bizim medyadan takip ettim, öncelikle gördüm ki, bizim medyamız, işine gelmediği için mi bilinmez, bu zirveyi magazinleştirdi.
Obama ciddiye almaz bir umursamazlıkla çiklet çiğniyormuş. Putin Çin’in First Lady’sine şal vermişte, bu Çin halkı için kabul edilemez bir gelenekmiş falan filan.
Tabi ki uluslararası basından takip ettim.
Öncelikle tespitlerim:
1) ABD’nin Çin’i kuşatmak için planladığı projesi iflas etti. Çin bölgede her an gerilim yaşadığı Güney Kore ve Japonya ile çok önemli anlaşmalar yaptı.
2) ABD ise Çin ile askeri düzeyde iki anlaşma yapmak zorunda kaldı.
3) Asya-Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi (FTAAP) anlaşması yaptı ve bölgede ki 21 ülke destekledi. (Böylece ABD’nin, Rusya ve Çin’in dışlandığı Trans-Pasifik ortaklığına alternatif gümrük birliği çökecek)
Bu sonuçlar gösteriyor ki, çok kutuplu dünyanın bütün ayakları tamamlandı.
a)Askeri güç dengesi
b)Rezerv para birimleri (doları dengeledi)
c)Ekonomik kurumlar
d)Sosyal kurumlar
O halde artık dünyaya, çok kutuplu dünya olarak bakmalıyız
Çok kutuplu dünyanın avantajları
Sovyetler blokunun çöküşü sonunda tek kutuplu oluştu. Bunun adı batılılarca ABD yüzyılı idi. Bundan böyle ABD’nin karşısına hiçbir güç ve blok oluşamazdı ve oluşmamalıydı.
Tek kutuplu dünya yani ABD’nin hakim olduğu süreçte, tüm ülkeler ABD’nin çıkarlarına göre tasarlanmalıydı. Bu süreçte dünya kan gölüne döndü. Önce Somali, Sudan daha sonra Afganistan ve Irak bu ülkeler yerle bir edildi. Bugün bile nelerin yaşandığını görüyoruz. Tek kutuplu dünyanın son darbesini Libya da gördük. Kaddafi acımasızca katledildi. AB bankalarındaki paralarını, petrolünü yağmaladılar ve şimdi Libya’nın acı sonunu görebiliyoruz. Ancak sıra Suriye’ye gelmişti ki, diğer kutup müdahale yaptı ve Suriye’nin parçalanmasına izin vermeyeceğini yüksek bir sesle duyurdu. Bu müdahale olmasa idi şimdi çoktan Esad, devrilmiş ve belki de komşu bir ülkenin girişimi ile Emevi camiinin önünde asılmış bütün zenginliği yağmalanmış, sadece İsrail’in güvenliği için bütün bilim adamaları yok edilmiş olurdu.
Hatta sıra Lübnan’a gelmiş, o da İsrail’in çıkarlarına göre yeniden tasarlanmış olurdu ve sıra İran ve Türkiye’ye gelmiş olurdu.
Tek kutuplu dünya: Kan, acı ve gözyaşıdır. Silah ve petrol baronlarının çıkarıdır. Mehmet Akif’in dediği gibi; tek dişi kalmış canavardır. Conderalla Rice’in dişleridir.
Çok kutuplu dünya özellikle jeopolitiği önemli olan ülkeler için fırsatlar demektir. Ülkemizde jeopolitiği çok çok önemli bir ülkedir. Daha geçen günlerde Rusya´nın, Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi başkanı “Bağımsız Kürdistan istemiyoruz” dedi yani Türkiye´nin bütünlüğünden yana görüş açıkladı.
G-20 Toplantısı
APEC toplantısının ardından G-20 toplantısı başladı.
Bu toplantının ardından geriye, uluslararası ilişkileri etkileyecek herhangi bir karar oluşmadı.
Aslında G-8, G-20 ve G-77 gibi gruplaşmalar, dünya bankasının tasarımları. Bu grupları oluşturan ülkeler farklı ekonomik oluşumlara dağıldılar. Bu nedenle ne G-8 ne de G-20 Zirvesi’nden hepsini bağlayıcı karar bundan böyle çıkmaz. G-77 ise önümüzdeki yıl sosyal bir devrim planlıyor ki, dünyada etkisi güçlü olabilir.
Son söz: Yeni Anayasa düşünenlere uyarı
Son yılların ülkemizdeki dış politika uygulamalarının tek bir kişinin yanlışları ile düzenlenmesinin bedelini ulusça ödüyoruz. Milyarlarca dolarlık ekonomik, yüzlerce yıllık itibar kaybı.
Bu nedenle yeni Anayasamızda dış politikanın, Büyük Millet Meclisi’nde 2/3 çoğunlukla, sınır komşumuz olan ülkelerde ise 3/4 çoğunlukla onaylanmasını dikkate almanızı öneriyorum.