Bu yazı dizimizin içine gömülü olan ana temayı analım: öz-denetim (self-control). Çoğu zaman «irade”, «bilgelik” vb. terimlerle kapsanmaya çalışılan öz-denetim, «kişisel gelişim” adıyla pazarlanan kitaplardaki haliyle ilgisi olmayan ve bugün bilimin üzerinde çok daha sağlıklı bir şekilde söz ettiği bir kavramdır. Öz-denetimin belki de en özlü tanımı, gelecekteki daha büyük bir ödül için az sonraki ya da yanı başımızdaki küçük bir ödülden feragat edebilme yetisidir.
Önceki yazılarımızda da değindiğimiz gibi kendi hayatımız üzerindeki denetimimiz kalkmışcasına hareket ettiğimiz anlar «canım şunu istiyor” deyip bir gün önce aldığımız kararları çiğnemek, bağımlılıktan kurtulmaya çalışırken müptelası olduğumuz maddeyi vücudumuza almak, uygunsuz davranışta bulunmak, öfke patlaması yaşamak vs. davranışların tümü işte bu öz-denetim yokluğundan, ya da yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. Burada anahtar önemde iki olguyu iyi kavramak gerekmektedir:
1- Gelecekteki ödül ile yakın zamandaki ödül arasındaki çelişme.
2- Gelecekteki ödül ile yakın zamandaki ödül arasında çelişme belirdiğinde zihnin kendisini içinde bulduğu mücadele.
3- Bu mücadeleden gelecekteki ödüle doğru atabilecek şekilde galip çıkmak.
1. olgunun çoğu zaman farkında olsak bile yakın zamandaki ödüle ulaşma anlarımızda nedense bu çelişmeyi unutuveririz. Dolayısıyla, gelecekteki ödüle giden yoldan sapmamanın ilk anahtarı bu çelişmenin her daim farkında olmak ve bir an olsun bu çelişmeyi unutmamak.
2. olgunun farkındayızdır. Ancak çoğu kez «kendi tarafımız” mistik bir yan olarak görünür. Dinler tarihinde mücadele ettiğimiz «nefs” ile «kendimiz” karşı karşıya gelir. Ancak kendimiz çok daha somut bir şey olduğu halde birden bu kanlı canlı «nefs” karşısında soyut, elle tutulamayan, adeta bedensiz bir ruh haline gelir. Çoğu zaman gelecekteki ödül de önümde bulunan ödül (beni uzun vadeli planımdan saptıran ödül) cismani olduğundan «kendimiz”in «nefs”e karşı bir gücü kalmaz.
3. Bu mücadeleden galip çıkabilmek için hangi adımların atılması gerektiğini bilmek gerekmektedir.
Özetlersek, bizi başarıya giden yolda tutmaya yarayacak üç bilgi-beceri (kimi zaman bilgi, kimi zamansa yalnızca beceri, ama çoğu zaman her ikisi de) gerekmektedir.
1- Çelişkiyi unutmamak ve hep onun farkında olmak.
2- İki ödül arasında yalpalarken zihnimizin içini yarıp iki kişi varmış gibi düşünmek yerine tercihlerimizin gelecekte iki farklı kişiyi ortaya çıkaracağını kavramak. İçimde şu an iki kişi yok. Ama tercihime göre ya kısa vadeli ödülü seçen biri ya da uzun vadeli için kısa vadeli ödülden feragatte bulunan biri ortaya çıkacak.
3- Bu mücadeleden galip çıkabilmek için benzer ama kolay başka mücadelelerden galip çıkarak adım adım daha mücadelelere hazır hale gelmek gerekmektedir.
Yazı dizimizin bu son yazısında 3. bilgi beceriyi edinmek için gerekli bilgilere odaklanacağız.
Öz-denetimin sınırlılığı
Öz-denetim, ya da irade, sınırlıdır. Bu konuda en güncel çalışmalardan biri Shmueli ve Prochaska´nın 2009´daki bir araştırmasıdır. Bu çalışmaya göre belirli bir alanda (sigara veya alkol kullanımında) uygulanan öz-denetim, bir başka alanda söz gelimi, diyet konusundaki öz-denetim performansında kişinin denetimini yitirmesine yol açıyor. Benzer bir başka çalışma Vohs ve Heatherton´a ait. Onların da vardığı sonuç benzer: Öz-denetimin bir alandaki kullanımı, diğer bir alanda öz-denetim yitimiyle ya da en azından azalmasıyla sonuçlanıyor.
Öz-denetimin, nefs ile ruhun mücadelesindeki metaforik halin aksine oldukça elle tutulur bir karşılığı olduğu her geçen gün görülmektedir. Gailliot, Baumeister, De Wall, Maner, Plant, Tice, Brewer ve Schmeichel´ın 2007´de yayımlanan «Self-Control relies on glucose as a limited energy source: willpower is more than a metaphor” başlıklı makalelerinde öz-denetim kullanımıyla kandaki glukoz miktarındaki düşüş arasında bir paralellik kurmuşlardır. Benzer bir şekilde kandaki glukoz düzeyi düştükçe de kişinin öz-denetimini yitirdiği gözlenmiştir. Dolayısıyla, kandaki glukoz düzeyinin optimal düzeyden sapmasıyla öz-denetimin yitimi arasında bir ilişki bulgulanmış, öz-denetim kavramı yeryüzüne inmiştir.
Yeryüzüne inişin bir diğer yolu öz-denetim sırasında çekilen fMRI görüntülerinin verdiği bilgiler olmuştur. Öz-denetim (irade kullanımı) sırasında frontal kortekste nöral etkinliğin arttığı görülmüş, bu bölge öz-denetimden sorumlu bölge olarak düşünülmüştür. Bunun diğer bir işareti yoğun alkol kullanımı ya da bir hasar sonucu meydana gelen frontal korteks sorunlarında öz-denetimin de beklenen düzeyde işlememesidir[i]. Sonraları Knoch ve Fehr (2007´de) öz-denetim için daha da spesifik bir bölgenin, sağ prefrontal korteksin, uzmanlaştığını bulgulamıştır[ii].
Öz-denetim geliştirilebilmektedir
Bu başlık yazı dizimizin bir önceki yazısıyla yakından ilgilidir. O yazıda verdiğimiz alıştırmalar öz-denetim yetimizi geliştirmeye dönük adımlara küçük birer örnekti.
Özellikle 2. alıştırma, bizim «benlik kurgumuzun” öz-denetimi etkileyeceği, dahası onu olumlu yönde motive edeceği bir ortam yaratmayı amaçlamaktadır. Kentaro Fujita´nın 2008´de yayımlanan «Seeing the Forest Beyond the Trees: A Construal-level Approach to Self Control” adlı makalesinde özellikle daha gelişkin ve daha soyut kurguların, daha yüzeysel ve daha somut kurgulara kıyasla öz-denetimin etkinleşmesini desteklediğini işlemektedir. Bu türden bir mekanizma, yakın ve hemen önümüzdeki küçük bir ödüldense daha uzun vadeli bir çalışma sonucunda elde edilebilecek büyük ödüle giden yolu işaret etmektedir. Öz-denetimin geliştirilmesi sonucunda diyette, alkol bağımlılığından kurtuluşta ciddi örnekler bulgulanmıştır[iii]. Houben ve Jansen´in «Training inhibitory control: A recipe for resisting sweet temptations” başlıklı makalesinde kademeli ve sürekli olarak ket vurulan bir zevk (bu çalışmada çikolata) uyaranıyla karşı karşıya durumunun bu zevk uyaranının tüketiminde öz-denetim kazandırdığını göstermişlerdir.
1. alıştırma ise tüm davranışlarımızın ve dahası öz-denetim durumlarımızın ardında maddi ilişkilerin yattığını görmek için küçük bir adımdır. Kandaki glukoz düzeyiyle öz-denetim arasındaki ilişkiler, «benlik kurgumuzun” canlı ve tekrar tekrar kurgulanabilir bir şekilde zihnimizde kalmasıyla öz-denetimin daha uzun erimli olması, öz-denetimin adeta bir kas gibi geliştirilebilir ve çalıştırılmadığında bir kas gibi gevşeyebilir olması çoğumuzun gözünden kaçan maddi ilişkilerin belirişleridir. Bu maddi ilişkileri dikkate almayan ve onları inceleyen bilimlerin gösterdiği yolu umursamayan adımlar eninde sonunda öz-denetim yerine kendi kendini zorlamayla, hatta patolojik durumlardan biri olan aşırı kontrolcü eğilimlerle sonuçlanacaktır. O nedenle hayatımızdaki neredeyse varlığıyla tüm başarıların anahtarı, yokluğuyla da tüm başarısızlıkların nedeni olan öz-denetim sorununu ciddiye alıp üzerine eğilmemiz gerekmektedir.
Erteleme hastalığından, türlü bağımlılıklardan, kendimize zarar veren alışkanlıklarımızdan, «ben böyleyim” diyerek hatalarımızın ardına gizlenmekten hala bıkmadık mı? Bıktıysak, yol belli, bilime güvenmek ve mazaretten kaçınmak gerekiyor!
[i] http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3062191/
[ii] http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17344543
[iii] http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0195666310008433#