İzmir’in işgal edildiği tarihin 94. yıldönümünde, yani 15 Mayıs 2013 günü, saat 20.30 civarında, Basmane Ayavukla Kilisesi içinde düzenlenen törenle, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin Gazetecilik Yarışması Araştırma Dalı’nda kazandığım ödülümü aldım.
Öncelikle.. Bu ödül, Atilla Sertel başkanlığındaki İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun yayınladığı Dokuz Eylül Gazetesi’nde 4 gün süreyle yayınlanan «İzmir’i Kim Yaktı?” başlıklı araştırmam sebebiyle, seçkin seçici kurul üyeleri tarafından bana verildi. Bu yayınımı baştan sona destekleyen ve kahrımı çeken o dönemki genel yönetmenim sevgili Cafer Yarkent’e, yazı işleri müdürüm sevgili İbrahim Irmak’a ve bu gazetede yazmamı öneren cemiyet başkanımız Atilla Sertel’e şükran borcum sonsuzdur.
Çünkü bu ödül bana ilerlemiş yaşımda , tam 66 yaşımda geldi.
***
Hoş, daha önce 1985 yılından itibaren tam 12 tane Hasan Tahsin Gazetecilik Ödülü kazanmıştım. . Ama ben 1995’ten beri, genç araştırmacı gazeteci kardeşlerimin önünü açmak için yarışmaya katılmıyordum. Fakat, bu yılki ödülün sembolü olan Hasan Tahsin minik heykelini kazanıp kütüphaneme taşımak için yanıp tutuştum ve yarışmaya katıldım.
Ama genç arkadaşlarımın önünü kesme düşüncesi de, içimi kemiriyordu. Ancak ödüller açıklanınca gördüm ki, ikinci, üçüncü ve mansiyon kazanan yoktu. Bir tek ben birincilik ödülünü kazanmıştım. Yani ben olmasam bu dalda kazanan olmayacaktı. İyi ki, katılmışım diye düşündüm, çünkü kimsenin önünü kesmemiştim.
***
Yine bir önemli hususu belirteyim.
Benim gazetecilik yıllarımın başlangıcı, 1971 yılından itibaren Demokrat İzmir ve Yeni Asır gazetelerinde Hasan Tahsin üzerine yayınladığım kapsamlı araştırmalara dayanır, belki yüzlerce kez Hasan Tahsin’in yaşamını toplumumuza yansıttım. 1978’de Hasan Tahsin’i Yaşatma Derneği kurup yıllarca başkanlığını yürütüp birçok sanat olayını yarattım. Bunlarla daima gurur duyarım. Hasan Tahsin Anıtı’nı yaptırma kampanyalarında İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı rahmetli Sabri Süphandağlı ağabeyimin hemen yanı başındaydım, onun daima sevgisini ve takdirini kazandım.
Hasan Tahsin üzerine TRT Televizyonu’nda ve diğer kanallarda, ilki 15 Mayıs 1974 günü olmak üzere onlarca kez Hasan Tahsin’i anlattım. İnternetten,TRT-TÜRK televizyon kanalı arşivinden hemen bulup izleyeceğiniz en kapsamlı Hasan Tahsin programını 2012’de sundum. Bu sebepten Hasan Tahsin ismini taşıyan gazetecilik yarışmasında bir kez daha ödül almam benim için en büyük armağandır. Bu töreni baştan sona sevgili ağabeyim üstad gazeteci Tayfur Göçmenoğlu ile birlikte izlemek ve onun tarafından kutlanmak bana ayrıca sevinç bahşetmiştir.
Ödül alırken beni fotoğraflayan başta cefakar gazeteci kardeşim Alaattin Gürırmak olmak üzere tüm emekçi basın mensuplarına teşekkür ederim.
***
Gelelim en önemli ayrıntıya..
Aldığım ödülü, «İzmir’i Kim Yaktı?” isimli araştırmamla aldım. Bu araştırmam sonucunda 13-16 Mayıs 1922 tarihleri arasında İzmir Ermeni İhtilalci Taşnak Komitesi teröristleri tarafından çıkartılan ve yaygınlaştırılan Büyük İzmir Yangını’nın, Türkler ve Yunanlılar tarafından çıkartılmadığını uluslararası belgelere dayanarak ispatlamıştım. Suçlu, Ermeni katiller ve teröristlerdi..
Pekii.. Bu menfur yangın nereden filizlenmişti?.. Çok net olarak belirtmeliyim ki, 1922 İzmir Büyük Yangını, Basmane Ayavukla Kilisesi’ni merkez üs olarak kullanan kundakçılar tarafından çıkartılmış ve hemen kilisenin çevresinden yaygınlaştırılmıştır.
Kadim ve kadirbilir Tarih Baba, bana «İzmir’i Kim Yaktı?” başlıklı araştırmamın getirdiği ödülü, yangının başlatıldığı Ayavukla Kilisesi’nde yapılan törenle takdim edilmesini uygun bulmuştur.
Bu, bir tarihi ve ilahi adalet örneğidir..
Bu ödülüm, yaşamı boyunca vatanı, bayrağı ve Ata’sı için kalem oynatmış ve Hasan Tahsin’i bayrak edinmiş olan bir Anadolu basın emekçisinden, «İzmir’i Türkler yaktı” propagandasını yapan içimizdeki vatansızlara, Büyük Ermeni Emperyalizmi’ne, uluslararası destekçilerine, 2015 yılında halkımıza soykırım yaftasını yapıştırmak için büyük taarruza geçecek olanlara, bizzat Ayavukla Kilisesi’nde gerçekleşen anlamlı bir tokat olmuştur.
***
Ayavukla Kilisesi’nde ödül alışımın gerçek anlamı budur!..
Tören öncesinde ve sonrasında bu gerçeği benden başka kimse bilmiyordu.
Şimdi açıklamış oldum.
Ödülü alırken içimden, «Bu ödülü, Kurtuluş Savaşı’nda şehit olmuş başta Hasan Tahsin olmak üzere tüm İzmir Kahramanları’na armağan ediyorum” dedim.
Bunu da, tören esnasında benden başka kimse duymadı..
Şimdi ise, herkes öğrendi..
Şimdi yine yavaşça fısıldıyorum:
Vatan yolunda Allah’a emanet olalım, diyorum..
(Not: İzmir’i Kim Yaktı? isimli araştırmamın tam metnini Dağarcık Türkiye’de Eylül döneminde yayınlayacağız)