ABD ve Genel Olarak Batı’nın Yenilgisi Somutlaşıyor

1992’den beri Batı’daki gerileme ve çöküş dönemini yakından izlemiş bir gazeteciyim.

1990’larda dahi ABD’de lise mezunu okuma yazma bilmeyen öğrencilerin olduğunu dehşetle görmüştüm.

ABD ve genel olarak Batı havzasında egemenliğini ilan eden finans kapital, bu gerilemenin baş aktörüdür.

Üretime dayalı olmayan her türlü büyüme sahtedir ve ahlaki yozlaşmayı da beraberinde getirir.

Tüm üretimini ucuz işgücü bahanesiyle Asya’ya ve özel olarak Çin’e yıkan ABD ve genel olarak Batı dünyasında olan da buydu.

Zaman içinde tüm siyasi kurumlara hakim olan bu oligarşik yapı, doymak bilmeyen kar hırsıyla dünyaya egemen olma iddiasındaydı.

Ancak “her çöküş aslında zirvede başlar” darbı meselinin de doğruladığı gibi 90’lardaki gerileme giderek kronikleşti ve 2008’de yapısal bir ekonomik krize dönüştü.

Bu kriz çan eğrisi dönemsel krizlerden biri değildi.

Kriz, ABD’nin yarattığı dolar balonunun patlaması şeklinde neticelendi.

2008’den bir sene önce Münih’teki NATO konferansında “Tek Kutuplu” dünyanın sona geldiğini açıklayan Putin’in o ünlü manifestosu ve 2008’deki Gürcistan harekatı da kilometre taşlarındandır.

O tarihten sonra Çin ve Rusya, genel olarak küresel güney ile birlikte yeni bir direniş hareketi başlattı.

ŞİÖ, BRICS, Kuşak ve Yol (BRI), Avrasya Ekonomik Topluluğu gibi uluslararası işbirlikleri ve örgütlenmeler hız kazandı.

2023’e geldiğimizde ise gerilemenin artık çöküşe giden bir sürece evrildiğini görüyoruz.

Uluslararası borcu 30 trilyon doları geçen ABD’nin iç siyasi karmaşasının dekorunda başlattığı (fiili, vekaleten ve ekonomik) savaşlarda yenilgi noktasında olduğu artık tüm diplomatik ve siyasi gözlemcilerin üzerinde birleştiği bir tespit.

UKRAYNA’DA SONA GELİNİYOR

ABD’nin bir taşla iki kuş planı başarısız oldu.

Yani 2014’teki CIA darbesiyle ele geçirdiği Zelensky’li Ukrayna rejimini kullanarak hem Rusya’yı hem Avrupa’yı çökertecek (Rusya ve Avrupa bağlantısını, Çin’in Doğu Avrupa yolunu keserek ABD’ye de çıkar sağlayan) acılı ve uzun bir savaş planı 2 senenin sonunda yenilgiyle sonuçlanıyor.

Ukrayna’nın askeri kalmadı. 17-70 yaş arası erkekleri ve hamile de dahil kadınları askere almaya başladılar. Patlak veren Gazze savaşı sonrası ABD ve NATO’nun gönderecek para ve silahı da kalmadı.

Rusya’da beklenen rejim değişikliği ve ekonomik çöküntü olmazken artık Kiev’de bir darbe veya değişim bekleniyor.

500 binden fazla insanını Amerikan çıkarlarına kurban veren Volodimir Zelensky isimli komedyen, Rusya ile müzakere masasına oturmazsa Genelkurmay Başkanı Zalujnıy tarafından her an indirilebilir.

Bunun için ABD’den izin çıktı.

Amerikalılar, 2022’de Boris Johnson’u göndererek sabote ettikleri İstanbul anlaşmasının çok ötesinde tavizlerle bu işi sonlandırmak istiyor.

Yani Rusya’nın ilhak ettiği bölgeler Ruslara bırakılacak ve belki daha da ötesinde ödünler verilecek.

AB’nin lokomotifi konumundaki Alman ekonomisi ve tüm diğer Avrupa ülkeleri bu süreçte büyük yara aldı ve Avrupa artık bir bütün olarak dünyanın geleceğinde öncü konumunu yitirdi.

7 EKİM ÖNCESİ VE SONRASI

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısı dünya tarihine “oyun değiştirici” bir hamle olarak geçecektir.

ABD Başkanı Biden’ın da ifade ettiği gibi bu saldırı, İsrail’in Arap ülkeleriyle normalleşmesini ve işgalini tescil ettirmesini sağlayan İbrahim anlaşmalarına büyük darbe indirdi.

İsrail’in “yenilmezlik” ve “yanılmazlık” efsanesi bir anda yerle bir oldu.

Hamas ve genel olarak direniş ekseni İsrail’e ağır kayıplar verdirirken, Telaviv’deki faşist Netanyahu koalisyonu 8 binden fazlası bebek ve çocuk 20 bin sivili dünyanın gözü önünde katletmesi güney kuzey, doğu batı tüm dünya halklarını infiale sürükledi.

İsrail’i BM’de dahi dokunulmaz kılan Müesses nizam yani küresel hegemonlar açıkça sorgulanmaya başlandı ve dünyanın geri kalanları yeni bir uluslararası sistem talebini daha güçlü bir şekilde dile getirme noktasına geldi.

İsrail, işgalle genişlemeyi sürdürüp Kudüs’ü başkent ilan ederek legalize olmayı beklerken bir anda tecrite ve lanetlenmeye uğradı.

ABD ise beklemediği bu saldırı sonrası hem Ukrayna’da, hem de Asya Pasifik’te geri adım atmak zorunda kaldı.

Çin’e diyalog teklifini yaptı ve Ukrayna’dan vazgeçme sinyalleri verdi.

2015’teki Suriye yenilgisi sonrası Ortadoğu’da İran’dan çekindiğini açıkça belli etmiş oldu.

Öte yandan Rusya-Çin-İran eksenine Kuzey Kore de (Ukrayna savaşında topa girerek) eylemli olarak katıldı ve “Direniş Ekseni” küresel boyuta çıktı.

Çin’in askeri alandaki müthiş teknolojik gelişimi, ABD’nin deniz gücündeki bariz gerileme ile birleşince büyük güç rekabetinde yeni bir safhaya girildi.

ABD’nin Çin’i kuşatma planları Ukrayna ve Gazze sonrası iyice zayıfladı.

ABD’nin geleneksel müttefiki İngiltere’nin bile, yenilenen dünya koşullarında Atlantik’teki ortağından farklı açılımlar yapmakta olduğu gözleniyor.

Özetle ABD ve genel olarak Batı’nın (altın milyar/mutlu rantiye azınlığı) Dünyanın geri kalanları veya küresel güneye (üretenler/ucuz emek) karşı yenilgisi 2024’te daha belirgin olarak görülecektir.

Bunları da sevebilirsiniz