Büyük Hesaplaşma IV
Dünya haritasını önünüze koyup baktığınızda gördüğümüz bir çok ülkede ABD’nin üsleri mevcuttur. Almanya, İtalya, İspanya, Hollanda, Polonya, Belçika, Norveç, İsveç, Finlandiya, Romanya, Bulgaristan ve belki de bizi en çok ilgilendiren Yunanistan’da ABD üsleri bulunmaktadır.
Türkiye, Mavi Vatan felsefesi ile denizlere açıldığında ABD buna karşılık Yunanistan’a silah ve asker yığdı. Türkiye, Suriye ve Irak’tan teröristleri vermelerini talep ettiğinde de ABD, Suriye’de Kürt Devleti’ne giden yolu araladı. Gelişmeler bizi memnun edecek cinsten değil. Herkes görüyor ki böyle giderse yani verileri değiştirmezsek sonuç değişmeyecek.
Washington’un Yunanistanla eskiye dayanan ilişkileri 2021 yılında çok net görünür oldu. Karşımızdaki kara parçası ABD üsleriyle dolduruldu. Bu arada ABD’nin yeni kabul edilen savunma bütçesine de iyi bakmak gerekiyor. ABD’nin hem Yunanistan’a hem de SDG/YPG bölgesine desteği , yatırımı devam edecek.
Amerika’nın hemen karşımızda beş üssü vardı. Suda Körfezi Deniz Üssü, Salamis Deniz Üssü, Kastelli, Kalamata, Andravida Hava Üssleri . Sonra süreç hızlandırıldı. Dedeağaç’taki Yannuli Kışlası manşetlere çıktı. Artık orada ABD ordusu vardı. Sonra Litochoro’daki özel eğitim alanı ve Volos’taki Georgulas Kışlası geldi. Giritteki Suda Deniz Üssü de büyütüldü.
Geçtiğimiz ay Pentagon 11 yeni ve özel üs için Yunanistanla görüşme gerçekleştirdi. ABD’nin karşımıza dizdiği üslerin pek çok okuma biçimi vardır. Bence en önemlisi Türkiye’yi Avrupa’dan namlu ile ayırmalarıdır. ABD Türkiye ile Avrupa arasına üsler üzerinden sınır çizerken Rusya ile AB arasını da Ukrayna ile açıyordu.
ABD, büyük savaşın galibi olduğu için kitaplar yazmasa da en büyük rakibinin İngiltere olduğunu saklamıyordu. Roosevelt ile Churchill üzerinden savaş sonrası yetki devir teslimi gerçekleşmişti. Güneş batmayan imparatorluk sahneden iniyor, Beyaz Saray sahneye çıkıyordu.
Rusya’nin Ukrayna’ya girmesi de ABD’ye karşı hareket ediyor sonucunu doğurmamalıdır. Böyle bir durum yok. Rusya yeraltı zenginliklerine sahip olsa da vana ABD’nin elinde olduğu için petrol fiyatlarının belirlenmesi üzerinden ABD Rusyayı kontrol etmeye devam ediyor.
ABD, iki büyük savaşı içlerinde yaşayan Avrupa’nın Çin ile yürüyüp kendisini tasviye etmek istediğini bilmiyor olmaz. Bu durumda özellikle de İngiltere öne çıkmaktadır. Hamas’a destek veren İngiliz istihbaratı kendi savunmasını Gazze’den başlatmıştır. Bu nedenle ABD’nin bütün stratejileri de doğudan gelecek Çin’e karşı AB’yi yanına almak, Rusya’yı ortada tutmak ve İngiltere’yi özellikle Orta Doğu’da zayıflatmak prensibine dayanmaktadır.
Bir kaç ay öncesini hatırlarsak Amerika, Netanyahu’nun paylaştığı mesajlardaki gibi İsrail’i karıştırıyor, insanları sokağa döküyordu. Başbakan Netanyahu’dan kurtulmak istendiği çok açıktı. 7 Ekim saldırısı ve katliamlar ise sonra gelecekti. Pentagon Çin’e yönelse bile Orta Doğu’da kendileri açısından huzurlu bir ritim istemektedir. Bu yaklaşım Kürt Devletini de kapsıyor. Konu Türkiye olunca dünyanın çatısınıda düşman görünen ABD ile Rusya
Suriye’de hemen bize karşı ortak defanslarını kuruyordu. Ruslar daha üç yıl önce Mehmetçiğe bomba yağdırmadı mı, şehitler vermedik mi ? Esad’ı korumak için orada olan Rusya böylelikle ülkenin İsrail’e açılmasını sağlıyordu. Şam’daki havaalanın vurulmasına ses etmiyor. Stratejik tüm alanlar İsrail uçaklarınca bombalanıyordu. Göç dalgası bize geliyor, topraklar onlara kalıyordu. Hepsi büyük oyunun parçalarıydı.
ABD’nin desteği ile SDG/YPG neredeyse sayıları 100.000’e dayanan ordu kurdu. Şimdilik sadece uçak vermediler. ABD Arap olamayan bir ırk üzerinden yani Kürtler üzerinden kurguyu sahneye koyuyordu. İsrail de olası Kürt Devleti de bölgenin çıban başları olacaktı. Hem bölgenin batıya ve ABD’ye açılan kapısı hem de ABD adına birbirini dengeleyen iki güç meydana getireceklerdi.
Büyük güçler tek karta oynamazdı. Romanya,Bulgaristan, Yunanistan, Kıbrıs, İncirlik, Kürecik, Irak, Suriye, Gürcistan, Ukrayna… Her yerdeki ABD üsleri ile sarılıp çevreleniyoruz.
Öyle bir noktaya gelindi ki ya ABD ile herşeyin konuşulduğu tarihi bir masa kurup, kırmızı çizgilerimizi çizip, taleplerimizi sıralayıp alacağımızı alacağız ya da bu büyük hesaplaşmanın etkin bir tarafı olacağız. Çin ile oturup risklerimizi paylaşıp bölgemizle ilgili ileriye yönelik sınırsız desteğini alabilirsek ABD’nin bu coğrafyadaki politikalarını engelleyebiliriz. Hem Amerika’ya hem İngiltere-Çin’e yaklaşarak yol yürümemiz artık pek mümkün görünmüyor.
İkinci yüzyıla kurucu felsemizi oluşturan kırmızı kitaptaki kararlılıkla adım atmalıyız. Kararlı Türkiye bölgenin tümünden çok daha tercih edilen bir ülke olacaktır. Bu bizim gerçeğimiz ve gücümüzdür.
Dünya konjektöründe biri ABD’ye diğeri Çin’e bakan iki masa mevcut. Türkiye olarak kararlı bir adım atarak tarihin akışını hızlandırabiliriz.
2024 yılının dünyamız, ülkemiz ve hepimiz için aydınlık bir yıl olmasını diliyorum.
Not 1: Jeopolitik alanda stratejik denklemler kuramayan liyakatsız kadrolar Suudi Arabistan’daki Süper Kupa Finalinde ABD’den bir gol yedi.
Not 2: Altın’ın 2024 yılında da gözde olacağını düşünüyorum.