Aday Arayışı Değil, Aday Yıpratılması

İzmir, yerel seçimler için CHP’nin göstereceği adayı bekliyor…

Çok sayıda aday adayının var olduğu biliniyor.

Eski-yeni ilçe belediye başkanları ile bazı milletvekillerinin yanı sıra kendini bu makama layık gören daha niceleri kulis peşinde…

Adayların açıklanmasına bir şey kalmadı. Bu nedenle adaylardan kimilerinin çeşitli yollardan Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na ulaşmak için gayret gösterdiği, kimilerinin ise gazete ve televizyonları kullanarak Genel Merkez üzerinde baskı oluşturma çabasında olduğu biliniyor.

Etik dışı bir davranışı benimseyenler de var; bunlar, bazı gazetecileri kullanarak İYİ Parti yöneticilerine, bazı adayların olumsuzluğu üzerinde demeçler verdirmeye veya verilen demeçlerin saptırılarak yazılmasını sağlamaya çalışıyorlar.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener bu konuda çok rahatsız;

“CHP’nin İzmir Büyükşehir adayını destekleyeceğimizi bildirdik. Ancak, CHP’nin bazı aday adaylarının, basın organlarını kullanarak bizim üzerimizden arkadaşlarını yıpratmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bundan rahatsız oluyoruz,” diyor ve devam ediyor;

“Hiçbir İYİ Parti yöneticisi arkadaşımız, hiçbir CHP aday adayı hakkında olumsuz bir demeç vermemiştir!”

Artık adayların birbirini yıpratma kampanyasına dönen bu sürecin nedeni elbette aday açıklamasının gecikmesi.

Bu gecikmeden en çok korkanlar da adayların kendileri. Çünkü CHP Genel Merkezi’nin son dakikada gelen etkilere açık olduğu yönünde yaygın bir kanaat var.

  İzmir İçin Nasıl Bir Başkan?

Öncelikle, belediyecilik deneyimi olmayan bir kişinin İzmir’e aday gösterilmesi İzmirlilere yapılmış bir haksızlık olacaktır…

Ne kadar yetenekli ve donanımlı olursa olsun, belediyecilik deneyimi olmayan bir kişinin İzmir’in başına getirilmesi, en az bir iki yılın kaybedilmesi demektir. Bu süre içinde deneyimsiz başkan büyük uyum zorlukları çekecek, yeni projeler üretebilmek için büyük bir zaman kaybına uğrayacaktır.

Hiçbir belediyecilik deneyimi ya da eğitimi olmadan bir Büyükşehri yönetmeye soyunmanın psikolojisini sorgulamak elbette bize düşmez. Ancak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına oturacak kişinin belediye yönetmiş olmasının bile yetmeyeceği, farklı başka niteliklere de sahip olması gerektiği ortadadır.

Bu nitelikleri şöyle sıralamak mümkündür;

1-      Daha önceki yönetimi sırasında yaptıklarıyla geçer not almış olmalıdır. Eğer bir ilçe belediye başkanlığı yapmışsa, ilçesini bir laboratuvar olarak kullanmış olmalı, ‘büyük kentin başarılı bir küçük modeli’ olarak beğeni kazanmış olmanın özgüvenini taşımalıdır.

2-      Büyükşehir boyutunda düşleri ve heyecanı olmalı, düşlerini gerçekleştirebilecek bilgi ve olgunluğa sahip bulunmalıdır.

3-      Adı yadırganmamalı, tüm İzmir halkında tarafsız ve sıcak çağrışım yapmalıdır. 4-      İzmir’i şehircilik kültürü açısından çağdaş dünya kentleri düzeyine ulaştırabilecek deneyim ve kültür birikiminde olmalı, en az bir hatta iki yabancı dili akıcı olarak konuşmalıdır…

Bu niteliklere uygun kişilerin başında Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in geldiği açıktır.

  İzmir’in Yılmaz Büyükerşen’i

Türkiye’de ilk ‘Sakin Şehir’ (CİTTASLOW) olan Seferihisar, sadece dünyanın dikkatini çekmekle kalmamış, Türkiye’nin her yanından ziyaret edilen bir küçük kent haline gelmiş.

Eskişehir’e bir gidişimde Tunç Soyer’i, Seferihisarlılarla birlikte Yılmaz Büyükerşen Hoca’nın Balmumu Müzesinde görmüştüm. Hiç unutmuyorum, sohbetimiz sırasında bana;

“Yılmaz Hoca’nın burada (Eskişehir’de) yaptıkları keşke İzmir’de de yapılabilse!” demişti.

Eskişehir’in her yanından kültür fışkırması, gerçek bir kültür insanı olan Tunç Soyer’i heyecanlandırmıştı…

Aslında hukukçu olan, daha sonra İsviçre’de ‘Uluslararası İlişkiler’ eğitimi gören, ardından da 9 Eylül Üniversitesi’nde AB yüksek lisansı yapmış Tunç Soyer, İngilizce ve Fransızca’yı anadili gibi konuşuyor.

İzmirliler, Dünya CİTTASLOW Birliği Başkan Yardımcısı olan Soyer’in bir gün, İzmir’in Yılmaz Büyükerşen’i olabileceğine inanıyorlar…

  İzmir, elbette kazanılma şansı en yüksek olan kentlerimizden biridir. Ancak, tartışmalı bir adayın gösterilmesi durumunda büyük kan kaybı yaşayabilecek olan İzmir, başkalarının iştahını kabartacaktır. Bu bile İzmirlilere yapılan bir haksızlık olacaktır.

Bunları da sevebilirsiniz