37. İstanbul Film Festivali

Güzel ülkemizin en büyük sinema etkinliği olan İstanbul Film Festivali bu yıl 6-17 Nisan tarihleri arasında yapıldı. Uluslararası ve Ulusal Yarışma, Sinemada İnsan Hakları, Ulusal Belgesel ve Ulusal Kısa Film Yarışması olmak üzere beş başlık altında 60 film festivalde yarıştı Türkiye yapımı 12 kurmaca ilk film, genç yaşta yaşama veda eden yönetmen ve yapımcı Seyfi Teoman anısına verilen ve CMYLMZ Fikirsanat tarafından desteklenen Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü için yarıştı.

Türkiye’nin en köklü ve en etkili uluslararası sinema etkinliği olan İstanbul Film Festivali, geçtiğimiz 36 yılda İstanbullulara 109 ülkeden 5.128 film sunarak toplam 3.842.000 izleyiciye ulaştı.

İstanbul Film Festivali ilk kez 1982 yazında, İstanbul Festivali kapsamında, “Sanatlar ve Sinema” temalı altı filmin gösterildiği bir “film haftası” olarak gerçekleşti. Etkinliğin “Uluslararası İstanbul Sinema Günleri” adı altında İstanbul Festivali süresince devam ettiği 1983 yılında, bir ay boyunca sinemaseverlere 36 yabancı film sunuldu.

1984 yılından itibaren “Sinema Günleri” adıyla nisan aylarında düzenlenen ayrı bir etkinlik halini aldı. 1985 yılında, Şakir Eczacıbaşı’nın önayak olmasıyla programa biri uluslararası diğeri ulusal olmak üzere iki yarışmalı bölüm eklendi. Festivalin ilk kez bu yıl verilen büyük ödülü Altın Lale’yi 1984 adlı filmiyle Michael Radford kazandı. 1989 yılı başında, FIAPF (Uluslararası Film Yapımcıları Dernekleri Federasyonu) tarafından “özel konulu, yarışmalı festival” kategorisinde tanınarak dünyanın önde gelen festivalleri arasına giren Sinema Günleri, böylece “İstanbul Film Festivali” adını aldı.

2007 yılında, festival programındaki Sinemada İnsan Hakları bölümü yarışmalı bir bölüm haline geldi ve içerdiği filmlerden birine Avrupa Konseyi ve Eurimages işbirliğiyle FACE Ödülü (Avrupa Konseyi Film Ödülü) verilmeye başlandı. Bu ödül yalnızca İstanbul Film Festivali’nde veriliyor. Ocak 2010’da, festivalin kurucularından, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı aramızdan ayrıldı. “Uluslararası Yarışma Altın Lale Ödülü”, 2010’dan itibaren, Eczacıbaşı Topluluğu’nun desteğiyle Şakir Eczacıbaşı anısına verilmeye başlandı. İlk kez 2013 yılında, genç yaşta kaybettiğimiz yönetmen, senarist ve yapımcı Seyfi Teoman anısına Türkiye yapımı tüm ilk filmlerin aday olduğu Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü verildi. 2015 yılında ise belgesel sinemayı ve belgeselcileri desteklemek amacıyla Türkiye Sineması bölümünde belgesel kategorisinde, 2016 yılında kısa film kategorisinde ödül verilmeye başlandı.

İstanbul Film Festivali, 25. yılını kutladığı 2006 yılında Köprüde Buluşmalar’ı başlattı. Köprüde Buluşmalar, Avrupa’dan ve Türkiye’den yapımcı, yönetmen, senarist ve kurum temsilcilerini bir araya getiriyor; ortak yapımlar için zemin hazırlamayı amaçlıyor. Köprüde Buluşmalar kapsamında, ilk kez 2008 yılında ödüllü bir Uzun Metrajlı Film Projesi Geliştirme Atölyesi düzenlendi. 2011 yılında Medienboard Berlin Brandenburg ve Hamburg Schleswig-Holstein Film Fonları’nın işbirliği ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle Türkiye-Almanya Ortak Yapım Geliştirme Fonu başlatıldı. 2012 yılında Work in Progress (Yapım Aşaması) atölyesi kuruldu. Köprüde Buluşmalar 10. yılında (2016) yeni uluslararası işbirliklerine ön ayak olmak ve komşu ülkelerden sinemacılarla ilişkilere ivme kazandırmak amacıyla “Komşular” platformu başlatıldı.

Türkiye’de sinemanın gelişimini teşvik etmeye, Türk sinemasının uluslararası alanda tanıtımına katkıda bulunmaya ve kaliteli yapımların ülkemizde ticari gösterime girmesine aracılık etmeyi amaç edinen İstanbul Film Festivali, EURIMAGES gibi uluslararası kurum ve kuruluşların Türk sinema endüstrisi ile tanışmasına da öncülük ediyor.

37. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ

12 gün boyunca sinemaseverleri dünyanın dört bir yanından filmlerle buluşturan 37. İstanbul Film Festivali, Rahmi M. Koç Müzesi’nde yapılan ödül töreniyle sona erdi. Festival’ de ‘Ulusal ve Uluslararası Yarışmalarda 60 film yarıştı.

Altın Lale Uluslararası Yarışma

Altın Lale – Western (Valeska Grisebach)

Jüri Özel Ödülü – Cocote (Nelson Carlo de los Santos Arias)

Sinemada İnsan Hakları Yarışması

Sinemada İnsan Hakları Ödülü – Ayaz / Frost (Sharunas Bartas)

Ulusal Yarışma

Altın Lale En İyi Film – Borç (Vuslat Saraçoğlu)

En İyi Yönetmen – Yol Kenarı filmiyle Tayfun Pirselimoğlu

Jüri Özel Ödülü – Onat Kutlar anısına: Kelebekler (Tolga Karaçelik)

Mansiyon – Hewno Bêreng / Renksiz Rüya (Mehmet Ali Konar)

En İyi Senaryo Ödülü – Sofra Sırları filmiyle Ümit Ünal

En İyi Kadın Oyuncu Ödülü – Sofra Sırları filmindeki rolüyle Demet Evgar

En İyi Erkek Oyuncu Ödülü – Kelebekler filmindeki rolüyle Tolga Tekin ve Yol Kenarı filmindeki rolüyle Tansu Biçer

En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü – Kaçış filmiyle Florent Herry

En İyi Kurgu Ödülü – Sofra Sırları filmiyle Osman Bayraktaroğlu

En İyi Özgün Müzik Ödülü – Güvercin filmiyle Canset Özge Can

Ulusal Kısa Film Yarışması

En İyi Kısa Film – Sana İnanmıyorum Ama Yerçekimi Var (Umut Subaşı)

Mansiyon – Doğu Yakası (Harun Durmuş)

Ulusal Belgesel Yarışması

En İyi Belgesel – Parçalar (Rojda Akbayır)

Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü

Güvercin (Banu Sıvacı)

FIPRESCI Ödülleri

Uluslararası Yarışma’da The Rider (Chloé Zhao)

Ulusal Yarışma’da Körfez (Emre Yeksan)

Ulusal Kısa Film Yarışması’nda Kötü Kız (Ayce Kartal)

37. İstanbul Film Festivali Onur Ödülleri

“Otobüs”, “Kapıcılar Kralı”, “Selvi Boylum Al Yazmalım”, “Maden”, “Köşeyi Dönen Adam” ve “Piyano Piyano Bacaksız” gibi filmlerin yapımcılığını üstlenen Arif Keskiner, festival kapsamında verilen Onur Ödülü’nü aldı.

Sonay Kanat’ın elinden ödülünü alan Keskiner, 80 yaşında ödül verildiğini belirterek, “Dilimiz döndüğünce sinema yoluyla, sevginin, vefanın, emeğin, dostluğun ve dayanışmanın hayatımızda ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştık.” ifadelerine yer verdi.

Festivalin ikinci Sinema Onur Ödülü, 1970’te başlayan edebiyat macerasını birçok ödülle taçlandıran, 23 hikayesi filme çekilen, 30 film için senaryo yazan Osman Şahin’e sunuldu. Şahin, başta Mustafa Kemal Atatürk ile Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı şehitleri olmak üzere, Mehmetçiklerin önünde saygıyla eğildiğini söyleyerek, şöyle konuştu:

“Benim yazdığım öykülerde sinemayı gören Yılmaz Güney olmuştur ve beni çağırdı. Konuştuğumuzda şunları söylemiştir: Yazdığın her sözcük, her cümle görüntü veriyor. Sen aslında sinemacısın baba. Fakat işin güzel yanı, senin bunu henüz farkında olmaman. Sakın farkında olma, bozulursun.’ demişti.”

Ödülü takdim eden sinema yazarı Atilla Dorsay da Türkiye’de sanatın ikiye bölündüğü yorumunda bulunarak, “Bu parçalanmış, bölünmüş halimiz sanatçılara da yansıdı. Öyle ki bu gecede, hiç politik olmayan bir kurum bir ödülü verecek sanatçıyı çağırırken, ‘O bizden mi, değil mi kaygısına düştü. Oysa sanat bir toplumu birleştiren en önemli kurumların başında gelir. Bu bölünmüşlük, parçalanmışlık, ayrılmışlık çok vahim bir durum bence. İnşallah bir an önce bu durum ortadan kalkar.” dedi.

Üçüncü Sinema Onur Ödülü, bir yılda en çok film çekme rekorunu halen elinde tutan, 1960’ta başladığı meslek hayatında 140 film yöneten Aram Gülyüz’e oyuncu Perran Kutman tarafından sunuldu. Gülyüz, ödülünü Halit Refiğ ile Ülkü Erakalın anısına aldığını dile getirdi.

Sinema Onur Ödülü’ne layık görülen Perihan Savaş ise anne ve babasına, çocuklarına, Mustafa Kemal Atatürk’e, Suna Pekuysal’a ve İKSV’ye teşekkür etti.

Festivalin “Sinema Emek Ödülü”, sinemadaki tecrübesine çok genç yaşta başlayan ve 20 yıldır Beyoğlu’nun köklü sinemalarından Atlas Sineması’nın müdürlüğünü üstlenen Cevdet Pişkin’e verildi. Ödülünü Ayan’ın elinden alan Pişkin, eşi Hikmet Pişkin’e, Türker İnanoğlu’na ve İrfan Atasoy teşekkür ederek, yanında çalışan personeli ve sinemaseverler adına ödülünü aldığını söyledi.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın