Bebeğini Emziren Bir Kadın Gördüğünüzde

Anneliğin kutsallığı dillere pelesenk olmuş ve anne sütünün faydaları uzmanlar tarafından her an vurgulanırken; toplum içinde bebeğini emziren bir kadın neden garip karşılanır? Garip karşılanmaktan kastım, birçok kadının en az bir tanesini deneyimlediğine inandığım şu anlardır:

– halka açık yerlerde emziren kadının memelerine gözlerin dikilmesi,

– emziren kadının önüne barikat oluşturmak,

– emziren kadını koruyan çevredeki diğer kadınların ivedilikle rol alması,

– bebek ile meme gözükmeyecek şekilde örtüler kullanmak,

– eş, baba, çocuk (özellikle oğlan çocukları) koruyucu olarak kadının başında beklemesi,

– halka açık yerlerde bebek emzirilmesin diye kapalı odalar oluşturmak,


Bir çoğunuz ve hatta bazı hemcinslerim de dahil bu maddelere “Olur mu öyle şey? Bunlar kadının çocuğunu rahat emzirebilmesi için yapılıyor, ne de güzel düşünmüşler.” diyecek olsa da, birazdan bu uygulamalar altındaki mesajlara geleceğim.


Ancak beterin beteri olduğunu da göstermek adına, kadınların halka açık alanlarda emzirmesinin “hukuki olarak cezai işlem” olduğu ülkeler olduğunu belirtmek gerekir. Örneğin, ABD’nin Idaho eyaletinde kadınların kamuya açık yerlerde bebeklerini emzirmesi yasaktır ve para cezasına çarptırılırlar. Bu da durumun trajikomik yanını gözler önüne sermekte. Çünkü kadının toplum içinde emzirmesi hala bir tabu olarak görülmektedir. Bunun temel nedenlerinden biri özel alan / kamusal alan ayrımının kadınlar için yaratılmış olmasıdır. Ev işleri, çocuk ya da yaşlı bakım sorumlulukları ile özel alana hapsedilmeye çalışılan kadın toplumda görünmez kılınmaktadır.


Dahası annelik kavramının kutsallaştırıldığı, doğurma eyleminin kadına dayatıldığı noktasında ise yeni bir kıskaç oluşturulmaktadır. Çünkü toplumun en biricik yapı taşı olan ailenin sürekliliği için anne rolü şarttır. Kocasına hizmet eden kadının en birinci görevi, çocuk doğurarak erkeğin soyunu devam ettirmek olarak görülmektedir. Ardından çocuk yetiştirme sürecinde babaya itaat etmek öğretilir ki sistemin en alt basamağında toplumsal rollerimiz pekiştirilsin. Birçok erkek eşlerini onore ederek, “bizim ailenin iç işleri bakanı ya da ekonomi bakanı hanımdır” der; çünkü asıl başkan olan erkeği en tepede tutacak, yardımcı güçlere ihtiyacı vardır. Böylece tepedeki egemen güç (erk’ek) hiç bir zaman değişmez.


Kadının toplum içinde bebeğini emzirmesi noktasında, algı yönetimini sağlayan bir diğer araç ise normlardır. Kadın bedeninin gizlenmesi, ayıp, günah kavramlarının yaratılması bu sürece neden olmuştur. Bu nedenle kadının giyim kuşamı taciz, tecavüz, cinayet haberlerinde şiddeti meşrulaştırma aracı haline getirilmiştir. Dekolte giyen, diz kapağının bir santim üzeri gözüken, ruj süren kadın iffetsiz gösterilmektedir. Bu durumlara, bir bebeğin temel ihtiyacı olan beslenmesini sağlayan kadının “halka açık alanlarda emzirmek doğaldır” savunusu da dahil edilmektedir. Çünkü “namuslu” kadın “mahrem” alanlarını gösteremez. Peki, gizlenen, saklanan, korunan kadın bedenine ve konuşulmayan cinsellik/üreme konularının sonucunda karşı cinse duyulan merak, açlık ve bilgisizliğin sapıklık olarak sergilendiğinin farkında mıyız? Çünkü bebeğini emziren bir kadının memesini cinsel olarak çekici kılan şeyin, başka bir açıklaması mümkün değildir!


Tüm bu olumsuzluklara rağmen, günümüzde kampanyalar ve kadın örgütlerinin eylemleriyle “emzirmek doğaldır” söyleminin geliştirildiği ülkeler de ortaya çıkmaktadır. Örneğin 2016 yılında Arjantin’de parkta bebeğini emziren bir kadın, polis tarafından park dışına çıkartılması üzerine Arjantin‘in birçok şehrinde emziren kadınlar şehir meydanlarında bir araya gelerek toplu emzirme eylemi gerçekleştirmişlerdir. Dahası mecliste bebeğini emzirdiği için gündemde büyük ilgi uyandıran ve kadınların idolü haline gelen milletvekili Victoria Donda Perez’de bebeği ile “tetazo” (büyük emzirme) olarak anılan eyleme destek vermiştir.





Son olarak yazımın en başındaki fotoğrafı neden seçtiğimi açıklamak yerine, sözü size bırakıyorum. Eğer ki fotoğraftaki bebeğini emziren erkekler yerine kadınlar olsaydı; toplumun bakış açısı ne olurdu? Lütfen bir kez daha düşünelim.



*Yazıyla ilgili görseller web alıntısıdır.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın