Devlet Koruyamadığı Kadının Kimliğini Değiştiriyor

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın verilerine göre, 2017 yılında şiddet mağduru 300 kadının kimliği değiştirildi. Mor Çatı ise kimlik değiştirmenin 6284 Sayılı Kanun’daki düzenlenen tedbirler arasında uygulanacak son çare olduğuna dikkat çekiyor. Dahası bunun anlamını şöyle açıklıyor: “Aslında devlet, mevcut diğer koruma ve önleme tedbirlerini efektif bir şekilde uygulamadığı için şiddet gören kadın bu önleme başvuruyor.”



Kimlik ve diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi: “MADDE 16 -(1) Kimlik ve diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi tedbiri, hâkim tarafından, korunan kişinin hayati tehlikesinin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde, ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayanılarak Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre verilen tedbir kararıdır.”

15 Şubat 2016 tarihinde; kadınlara uygulanan şiddette ve boşanma oranlarının artmasını araştırmak üzere kurulan TBMM’nin Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu’nda konuşan Emniyet Genel Müdürlüğü Aile İçi Şiddetle Mücadele Şube Müdürü Tarıkhan Çetiner, şiddet mağduru olup kimlik değiştirmek isteyen kadınlar için sürecin nasıl işlediğine şu şekilde açıklamıştır: “Öncelikle TC kimlik numaralı bazlı olduğu için nüfus cüzdanında değişiklik yapıyoruz ve sonrasında eğer şiddet mağdurunun pasaport, diploma, öğrenci, kimliği sürücü belgesi, tescil trafik belgesi, okul kaydı, SGK kayıtları -özellikle sosyal güvenlik kayıtları- manasında bilgileri varsa bunların hepsinin en kısa süre içerisinde değiştirilmesini sağlıyoruz.” Ancak uygulama maalesef ki anlatılan kadar masum ve pratik değil. Bu denli büyük çaplı bir değişiklikte, hele ki Türkiye’de, uygulamada birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Dahası kadının yaşadığı travma boyutu görmezden gelinmektedir.

Uygulamanın ilk başladığı 2013 yılında 40 kadın ismini değiştirdi. İsmini değiştiren kadınların sayısı 2015’te 125 olurken, bu yıl 300’e ulaştı. Mor Çatı bu rakamların alt metnini şöyle açıklıyor: “Kadınların yıllarca içinde yaşadıkları kimlikleri bir kenara bırakarak bu kararı almaları oldukça zor aslında. Şiddetten ve ölüm tehdidinden kurtulmak için hiçbir çaresi kalmayan kadınların başvurduğu bu yol, cezasızlığın mecburi sonucu ve bir anlamda adaletsizlik göstergesidir. Zira devlet bir anlamda ‘Biz seni koruyamadık, şiddet gösteren erkeği kontrol altına alamadık, sen en iyisi kimlik değiştir ’ diyor.”

Peki, devlet bu işin neresinde diye baktığımızda; aile içi ve kadına karşı şiddet olaylarına ilişkin polis tarafından yürütülen hizmetleri geliştirmek ve kurumlar arası koordinasyonu sağlamak amacıyla 11 Kasım 2015 tarihinde 81 İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü bünyesinde “Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği” kurulduğu karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca yazılı belgelerde, şiddete uğrayan kadınlar veya şiddete ya da şiddet uygulanma tehlikesine tanık olan kişiler 7 gün 24 saat ücretsiz olarak Alo 155 Polis İmdat hattını arayabilmekte; bilgisini görüyoruz. Hayaller bu şekilde yazılı dursun, biz hayatlara bakalım…

21 Eylül 2017 gecesi evimin bulunduğu sokakta bir kadın çığlığı duyarak, cama koştum. Bir erkeğin kadını zorla kolundan tutarak, götürmeye çalışması karşısında herkes sessiz kalmaktaydı. Çünkü erkek “karışmayın, beni kardeş katili yapacak” diyerek, etraftakilere namusunu korumakta olduğunun naralarını atıyordu. En yakın kafeye girip, eline aldığı bıçakla kadının üzerine yürüdüğünü gördüğümde ise 4.kattan kendimi atmamak için zor tuttuğumu tahmin edersiniz. Bu arada Cebeci karakoluna yaklaşık 50 metre uzaklıkta olduğumuzu fark ederek, 155’i aradım. İlk açıklamamdan sonra aktarıldığım başka bir polis memuruna da elinde bıçak olan erkek, şiddet gören kadın diyerek, adres vermeye çalıştım. Bütün mahallenin cama çıkmasına rağmen 50 metre uzaktaki polis karakolunun kurşun geçirmez duvarların ötesinde ses geçirmez kalkanları olduğunu tabi ki çok sonradan anlıyordum. Geçen her saniye bir kadının ölüme ne kadar yaklaştığının şahidi olmak, bu dünyaya karşı duyduğum tüm anksiyetelerimi yine maksimum seviyeye getirmişti. Polisin müdahale edip, etmediğini merak edecek olursanız; bir adet polis memuru elini kolunu sallaya sallaya geldiğinde ortada ne kadın ne de erkek kalmıştı.

Gördüğünüz üzere “namus” cinayeti başlıklarına bir yenisini ekleyen sadece hayatlarımızdaki yok edici erkekler değil; ataerkil sistemin kölesi olmuş devlet kurumları, personeli ve tabi ki yayın organları… Şiddet gören kadınların son çare olarak başvurdukları kimlik değiştirme uygulamasını araştırdığımda, internet üzerinde yayın dilinin ne kadar farklılık gösterdiğine şahit oldum. Örneğin;

“Şiddet gören kadına 1 haftada yeni kimlik!” başlığıyla bir müjde veriyor edasında haber siteleri de var ( http://www.ulke.com.tr/foto-galeri/21002-siddet-goren-kadina-1-haftada-yeni-kimlik/p1 ).

“Şiddet mağduru 300 kadın kimlik ve hayatını değiştirdi” başlığıyla yine olumlu bir tutum gibi gösteren haber siteleri devam ediyor ( http://www.haberturk.com/gundem/haber/1626831-siddet-magduru-300-kadin-erkek-siddetinden-kurtulmak-icin-kimlik-degistirdi )

Her şeye rağmen, “Devlet koruyamıyor, kadınlar kimlik değiştiriyor” başlığıyla asıl sorumluyu hedef gösteren haber siteleri de bulunuyor ( https://www.evrensel.net/haber/332609/devlet-koruyamiyor-kadinlar-kimlik-degistiriyor ).

Kısacası, Türkiye’de kadın cinayetlerinin temelinde yatan mesele sadece erkek şiddeti değildir. Bu şiddeti meşrulaştıran haber dili, emniyet uygulamaları, yasal süreçler ve en önemlisi devlet politikalarıdır!

Kaynakça:

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı 2016-2020 ( https://kadininstatusu.aile.gov.tr/duyurular/%E2%80%8Bkadina-yonelik-siddetle-mucadele-ulusal-eylem-plani-20162020 )

https://ekmekvegul.net/category/devlet-koruyamadiginda-kadinlarin-son-caresi-kimlik-degistirme

* Yazıya ilişkin görseller web alıntısıdır.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın