Dünyadan Bilim Haberleri

Kutup Ayıları Kısa Buz Mevsimleriyle Yüzleşiyor ve Bu Çok Kötü Bir Haber

The Huffington Post, 16 Eylül 2016

Washington Üniversitesi’nde yapılan yeni araştırma Kuzey Buz Deniz’i bu hızla erimeye devam ederse kutup ayılarının geleceğinin amansız olacağını gösteriyor.

Esasında, küresel ısınma dolayısıyla Kuzey Buz Denizi’nin yok olması yeni bir haber değil. Fakat UW’s Polar Science Center’da Kutup Ayıları üzerine çalışan Kristin Laidre’nin yaptığı ve “Cryosphere Wednesday” dergisinde yayınlanan çalışma büyük önem taşıyor.

Laidre, “Kutup ayıları için en önemli kriterlerin ne olduğunu araştırdık.” dedi

Araştırmacılar, 35 yıldır toplanan uydu verisiyle, kutup ayılarının yaşadığı 19 ayrı Kutup bölgesindeki “iyi kalitede” olan deniz buzunun yıldan yıla olan değişimini analiz ettiler.

Laidre, kutuplardaki buzun sonbaharda şekillenmeye başladığını, ilkbaharda en yüksek seviyeye çıktığını ve yazın da kırıldığını belirtti.

Araştırmacılar 1979-2014 yılları arasında bahar kırılması ve sonbahar donması arasında geçen sürenin ortalama 3-9 hafta arttığını saptadı.

Laidre: “Kutup ayıları için buz temel yaşam alanıdır. Avlanmak, arkadaşlarını bulmak, gezmek ve üremek için buz onları için hayati önem taşıyor.”, dedi.

En önemli gerçek ise ayıların yağ depolaması buzun yoğun olduğu dönemde gerçekleşiyor ve bu dönemde avlanabiliyorlar.

Laidre, bazı bölgelerde yaşayan ayı artışının buz miktarıyla doğu orantılı olduğuna, diğer bölgelerde ise popülasyonun sabit kaldığına ve bununla birlikte sıcaklıklar artmaya devam ederse popülasyonun giderek azalacağına dikkat çekti.

Önümüzdeki 50-100 yıllık dönemde bu durum kutup ayıları için çok büyük bir sorun haline gelecek.

http://www.huffingtonpost.com/entry/polar-bears-shrinking-sea-ice_us_57daf91ce4b0071a6e05fbd8?ir=Science&utm_hp_ref=science

Plüton’un Kalbinin Altında Tuzlu Bir Deniz Saklanıyor Olabilir

Science News, 23 Eylül 2016

Yapılan yeni çalışmada, 100 km’den derin, tuzlu bir okyanusun Plüton’un buzlu kalbinin altında gizleniyor olabileceği öne sürüldü. Plüton’un en büyük uydusu Charon’un çekim etkisiyle, kalp şeklindeki bölgesinin bir çizgi haline gelmesi, bu gömülü rezervin ufak gezegenin geçmişi hakkında ipuçları bulunmasına yardımcı olabilir.



Yeraltı okyanusu yeni bir iddia değil, Mart ayında araştırmacılar Charon ve Plüton’un kalbinin sol tarafının şekillenmesini sağlayan Sputnik Planum’un hizalanmasını açıklamak adına bu fikri öne sürmüşlerdi. Brown Üniversitesi’nden Gezegen Bilim İnsanı Brandon Johnson ve çalışma arkadaşları bilgisayar simülasyonları çalıştırarak olduğu varsayılan okyanusun yoğunluğunu hesaplamakla uğraşıyorlar. Çalışmalarının sonucunu 19 Eylül’de Geophysical Research dergisinde çevrimiçi olarak yayınladırlar.

https://www.sciencenews.org/blog/science-ticker/salty-sea-could-lurk-beneath-heart-pluto?tgt=nr

Şekerin Kalp Hastalıklarına Yol Açması Gerekçesiyle Şeker Endüstrisi İnceleniyor

Science News, 25 Eylül 2016

Gizli kütüphane kayıtları sayesinde araştırmacılar, şeker endüstrisinin şeker ve kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyi gizli tutmaları için Harward Üniversitesi beslenme uzmanlarına rüşvet verdiğini gün yüzüne çıkardı. Ancak olay 60lı yıllarda gerçekleşti, bu bağlamda, bilimsel çalışmaların onlarca yıldır çarpıtıldığı ortaya çıktı.

Yazışmalar, sempozyum programları ve yıllık raporları içeren belgeler, Şeker Araştırma Kurumu’nun – Sugar Research Foundation –, 1967’de New England Journal of Medicine’a değerlendirme yazan profesörlere ödeme yaptığını gösteriyor.

Bildiri şeker ve kardiyo-vasküler arasındaki bağlantının kanıtları hakkında şüpheciyken yağın rolünü kabul eden içerikteydi. University of California San Francisco’daki araştırmacıların 12 Eylül’de JAMA Internal Medicine’da yayınladıkları raporda, şimdi hayatta olmayan profesörlerin, kalp hastalığı riskini azaltmanın ancak, doymuş yağ ve kolesterolün azaltılmasıyla sağlanacağı sonucuna vardığını bildirdi.

https://www.sciencenews.org/article/sugar-industry-sought-sugarcoat-causes-heart-disease

Kara Delikler Nasıl Kolayca Birleştirilir?

Science Daily, 26 Ağustos 2106

LIGO Observatory’nin keşfettiği, yerçekimsel dalgalar üreten kara delik birleşmesinin yalnızca dünyanın en güçlü süper bilgisayarlarınca simüle edilebileceği düşünülüyordu. Fakat 2 teorik fizikçi, birleşen iki objenin – en azından çok büyük bir kara deliğin küçük bir tanesiyle çarpıştığında – uzay-zaman sınırını nasıl değiştirdiğinin kolay denklemlerle açıklanabileceğini gösterdi.

















İki kara deliğin birleşmesi, bir tanesi çok büyük – sadece bir parçası görselde görülüyor – neredeyse düz, diğeri ise küçük, düşüyor ve büyük karadelik tarafından yutuluyor. – Roberto Emparan & Marina Martínez

Şimdiye kadar elde edilen sinyallerden iki tanesi evrenin uzak uçlarında gerçekleşen kara delik çarpışma ve birleşmesinden geldi. İlki Şubat, ikincisi Haziran ayında Birleşik Devletlerde bulunan, Laser Interferometer Gravitational-Wave Observatory (LIGO) – Lazer Interferometre Yerçekimsel Dalga Gözlemevi – araştırmacıları tarafından saptandı.

Bu dalgaların kalıplarını belirlemek ve bu gizemli füzyonun – Einstein’ın Genel Görelilik Teorisinin temel karakteristiği – oluşunu simüle etmek için, bilim insanları MareNostrum gibi İspanya’nın en iyi süper bilgisayarlarını kullandılar. Fakat yine de daha az karışık bir yöntem olmalıydı.

Barcelona Üniversitesinden fizikçi Roberto Emparan ve Marina Martinez, biri diğerinden daha büyük olan iki kara deliğin çarpışmasının olay ufku konusuna kolay ve kesin bir yaklaşım buldular.

Ekip arkadaşıyla elde ettiği sonuçları Classical and Quantum dergisinde yayınlayan Emparan: “İki karadeliğin çarpışması esnasındaki olay ufku konusunu incelemek üzere kullandığımız teknik ve fikir şaşırtıcı bir biçimde ilkel.” dedi.

https://www.sciencedaily.com/releases/2016/09/160926095956.htm

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın