Gericilik Olayları

Bugün 23 Aralık Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın Menemen’de Gerici yobazlar tarafından katledilişinin 84. Yılı.

O’nu saygı ile anıyoruz.

Yine bu hafta Ankara’da öğretmenlerin faşist bir uygulama ile gaz bombaları, tomalar, olmadı coplarla saldırıya uğramalarını, yaralamalarını ve yüze yakın öğretmenin gözaltına alınmasını yaşadık.

Daha öncede öğretmenlere, aydınlara, bilim adamlarına karşı gerici saldırılar olmuştur. Bunlardan birçok aydın, öğretmen, bilimadamı öldürülmüştür.

Kayseri’de TÖS toplantısında öğretmenler topluca yok edilmek istenmiş, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta ve daha birçok yerleşim yerlerinde devamlı gericilerin çıkarttıkları olaylar ne acıdır ki devletin en tepesinde olanlar tarafından görmezlikten gelmenin yanında özellikle desteklenmiştir.

Türkiye’deki şeriatçılık, hilafetçilik, Nurculuk, Süleymancılık gibi dinsel akımların gerçek amacı, İslamcı bir devlet kurmak değil, Türkiye’de uyanışı söndürmek, yabancı sömürüye yakın kafalar yetiştirmek.

Bu düşünceler daha Cumhuriyetin kuruluş yıllarında planlanmıştı ama 1945 yılına kadar, Cumhuriyet şekline, laiklik, devrimcilik prensiplerine karşı devamlı ve açık bir kampanya açamamışlardı.

Bununla beraber, yeni devlet şekli olan Cumhuriyete karşı beslenen eski kinin, birkaç yıl ara ile silahlı hareketler olarak ortaya çıktığı görülmüştür. Bu olayların hepsi de «din adına « İslam dinini, teokratik devlet şeklini savunma aracı ile yaptıklarını iddia etmişlerdir.

Kabakçı Mustafa’dan Derviş Vahdeti’ye giden bir hat, Türk Devrim hareketleri karşısında belirmiş olan reaksiyoner zihniyetle birleşmiş, eskiyi devam ettirmek istemiştir.

1930 Menemen Olayı, 1933 Bursa’da Arapça Ezan Olayı, 1935 Siirt’te Şeyh Halit ve oğlu Abdülkudüs’ün maceraları, 1936 İskilip Olayı…

1945 sonrası emperyal ülkeler Türkiye’de adeta cirit atmaya başlamışlar.

Washington’da planlanan bu olaylarda, kendi çıkarları doğrultusunda bir İslam paktı kurulması ABD başkanı Eisenhower tarafından ortaya atılmış bu konuda da Suudi Arabistan Kralı İbni Suud’u görevlendirmiştir.

Bu birlik Türkiye, Pakistan, İran, Mısır, Suudi Arabistan devletlerinden oluşacak… Perde arkasında ise İngiltere olacak.

Bu birliğin gerçek amacını İngiliz Devlet Başkanı Anthony Nutting New York Heralt Tribune gazetesinde şöyle özetler:

«Türkiye’de, İran’da ve Arap ülkelerinde uyanan milliyetçilik bilinci, çıkarlarımız doğrultusundaki anlaşma yollarını tıkamaktadır. Bu ülkeleri birleştiren İslam doktrininin geniş perspektifleri içinde uyanan ulusal bilinç unutturulup eritilecek, dinsel kaygı ön sıraya geçecektir. Ancak o zaman bu ülkelerde rahat anlaşma olanağı sağlanacaktır.”

Türk Milliyetçiliği ülküsüyle 1950´de kurulan Komünizmle Mücadele Derneği zamanla, Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir kuruluşa dönüştü. Hem MİT hem CIA bu dernekte çok etkin oldu. Ancak burada yetişen isimler, devlet idaresine uzun yıllar yön verdi.

Sırada Dindar ve kindar gençliğin yetiştirilmesi vardı. Ve 1951 yılında kurulan İlim Yayma Cemiyeti amacını kısaca şöyle açıklıyordu: « En büyük ihtiyacımız din ve dünya hayatımız için doğru bilgi elde etmek ve bu bilgiyi mümkün olduğu kadar yukarıdan aşağıya -hedef kitlelere göre ayarlayarak- halka yaymaktır.”

Bu derneğin birinci amacı dini bilgiyi üretip yaymak olsa bile daha geniş kitlelerin tepkisini değil, ilgisini çekmek için ismi mutlaklaştırmanın daha uygun bulunması (İmam Hatiple kayıtlı ve sınırlı olmayan bir isim konması).

Gerek Komünizmle Mücadele dernekleri gerekse İlim Yayma Cemiyetleri devletin en tepedeki kişilerince yönetilmiş daha da ileri giderek bu kişiler Cumhurbaşkanı, başbakan, fahri başkan yapılmışlardır.

Hepimizin belleklerinde olan, nefretle hatırladığımız kanlı Pazar olayları, Komünizmle Mücadele derneği ve İlim Yayma Cemiyeti tarafından gerçekleştirilmiş, iki genç insan öldürülmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştır. Bugün iktidarda olanların çoğunluğu kanlı Pazar olaylarının failleridir.

Hep yazıyorum belleklere kazınsın diye.

1970 Yılı öncesi eski Milli Birlikçi ve kontenjan Senatörü Merhum Osman Köksal Zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a gider.(Cevdet Sunay aynı zamanda İlim Yayma Cemiyeti Fahri Başkanıdır) Konuşma sırasında konuyu laik okullara getirerek bu okullar üzerinde bir takım kuşkuların yaratıldığını ve bu okullarda yetişen gençlere çok haksız olarak gölge düşürülmeye çalışıldığını anlatırken, Cumhurbaşkanı Sunay, hemen sözünü keser.

«Ne haksızlığı Osman Bey” der ve anlatmağa başlar.

” Bugünkü okullar birer anarşi yuvası haline geldi. Bu okullarda yetişen gençlere, memleket idaresi teslim edilemez. On yıl sonra bunlar işbaşına geçecekler. Onlara nasıl güvenebiliriz? Hem biz laik okullara karşı, imam hatip okullarını bir alternatif olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerleştireceğimiz kişileri bu okullarda yetiştireceğiz” der.

Ve günümüzde Cevdet Sunay’ın dediği gibi devletin kilit mevkileri, imam hatip okullarından, Kuran kurslarından yetiştirilen, Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde ve İlim Yayma Cemiyetleri’nde pişirilen militanlar tarafından işgal edilmiştir.

Bunları da sevebilirsiniz