10 Ocak 2012
Financial Times: «Erdoğan, adalet ve hukukun üstünlüğü”
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 2002’de yönetime geçtiğinden beri ülkesini daha açık ve liberal bir demokrasi olma yolunda ilerletti. Ancak Avrupa Konseyi’nin bu hafta yayınladığı Türkiye’nin yargı sistemi ile ilgili rapor, bu ilerlemenin giderek durakladığının altını çiziyor. Rapor «Türkiye’de adaletin yerine getirilmesinde uzun zamandır devam eden ve sistemin tamamına işlemiş eksikliklerin insan haklarını kötü bir şekilde etkilediğini” belirtiyor. Bunlar arasında kimi zaman süresi 10 yılı bulan uzun yargılama ve tutuklamalar; gizli tanıkların kullanılması; pek çok gazetecinin tutuklanması ve yargının yönetimden bağımsız olduğu konusunda duyulan şüpheler yer alıyor.
Rapor Erdoğan’ın insan haklarına daha çok saygı gösterilmesi konusunda adımlar attığını kabul ediyor. Ayrıca Erdoğan, 1960’tan beri Türkiye’nin laik geleneği adına dört kez demokratik olarak seçilmiş bir hükümeti deviren orduyu da dizginledi.
Ancak Türkiye’nin AB üyeliği için duyduğu iştahın azalmasıyla ülkede gittikçe büyüyen bir otoriteryanizmin rahatsız edici işaretleri görülmeye başladı. Ilımlı İslamcı hükümetin dengesini bozma teşebbüslerini soruşturan yetkililerin attığı ağlar giderek genişleyerek hükümete meşru bir şekilde karşı çıkanları da içine alıyor.
Bu hafta bir Türk savcı ülkenin ana muhalefet lideri hakkında siyasi suçluların tutulduğu bir cezaevini ziyareti sırasında yaptığı eleştirel yorumlar nedeniyle soruşturma başlattı. Neredeyse 100 gazeteci hapiste ve 2009 yılından beri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan şikayetlerin sayısı çığ gibi büyüdü. Konsey raporuna göre yargı sistemi «terörist eylemler ile düşünce, ifade, birlik ve toplanma özgürlüğü hakları” arasındaki çizgiyi bulandırmış gibi görünüyor.
Hükümet ismen apolitik olan hukuk sistemini kötüye kullanarak kendisini eleştirenlerin sesini kısmak istediğini reddediyor. Ancak endişeleri yatıştırmak için Erdoğan’ın uzun süredir beklenen sözünü tutması; mahkemenin devletin çıkarlarını insan haklarının üstünde tutma meylini geçerli kılan otoriter anayasayı değiştirmesi gerekiyor. İfade özgürlüğü ve diğer medeni hakların yanı sıra Türkiye’deki Kürt azınlığın da temel haklarının kutsal kavramlar haline gelmesi için acilen yeni bir anayasa gerekiyor.
12 Ocak 2012
Financial Times: «Türkiye İran yaptırımlarına kafa tutuyor”
Japonya ve Hindistan gibi ülkelerin enerji için Tahran’a olan bağımlılıklarını azaltma planları yaptığı sırada Türkiye İran’a karşı yeni yaptırımların kendisini bağlamadığını açıkladı. Enerji Bakanı Taner Yıldız, meydan okuyan bir tutum takınarak AB ve ABD’nin İran petrolü ile ilgili olarak aldığı son tedbirlerin Türkiye’yi kapsamadığını söyledi. Yıldız, «BM yaptırımları bizi bağlar, ancak diğer kararlar bağlamaz. Şu anda imalatlarımız devam etmekte” dedi.
13 Ocak 2012
BBC: «Kıbrıs Türkü Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş öldü”
KKTC’yi 30 yıldan fazla bir sure boyunca yöneten Rauf Denktaş 88 yaşında öldü. Denktaş 1974 yılında Kıbrıs bölündüğünde bölgenin cumhurbaşkanı olmuş ve 2005’te emekliye ayrılmıştı. Sağlığı son on yılda oldukça bozulmuştu. 9 Ocak’ta hastaneye yatırılmasından sonra Denktaş’ta çoklu organ yetmezliği gelişti.
Denktaş, Kıbrıs Türkleri’nin bağımsızlığının sadık destekçilerindendi. Türkler’in kahraman gözüyle baktığı, Rumlar’ın ise nefret ettiği, tartışmalara yol açan bir figürdü.
BBC: «Türk polisi Kürt milliyetçisi aktivistlere baskın yaptı”
Türkiye’de Kürt aktivistler ve şiddet yanlısı ayrılıkçılar arasındaki sözde ilişkiler üzerine yapılan bir inceleme çerçevesinde en az 30 kişi tutuklandı. Türk polisi 100’den fazla ev ve iş yerine baskın yaptı.Operasyon meclisteki en büyük Kürt partisi olan BDP’nin üyeleri üzerinde yoğunlaştı. Geçen yılda yüzlerce Kürt aktivist, gazeteci ve politikacı terör karşıtı kanunlar nedeniyle tutuklandı. On yedi şehirde gerçekleştirilen son operasyonda hedef alınanlar arasında göz önündeki Kürt politikacı Leyla Zana da bulunuyor. Zana mecliste Kürtçe konuştuğu için 10 yıl hapis yatmıştı.
16 Ocak 2012
The Daily Mail: «Üst düzey Türk politikacı gizli video kaydı yüzündenTürkiye’ye iadesi talep edilen Fergie’ye destek çıktı”
Türk muhalefetinin önde gelen politikacılarından biri, Türkiye’nin gizli bir belgesel çekimindeki rolü yüzünden iade edilmesini talep ettiği York Düşesi Sarah Ferguson’a destek verdi. CHP’li Rıza Türmen,Ferguson’un Saray Yetimhanesi’nde görüntülediği engelli çocukların durumlarını «düzelttiğini” söyledi. Türmen, «Burada suç nerede? Çekilmesi iyi oldu, çocukların durumu düzeldi.Ben burada suç göremiyorum. Başsavcı bu konunun üzerine niye gitmiş, anlamadım” açıklamasını yaptı.
Prens Andrew’un eski eşi Ferguson 2008 yılında Ankara yakınlarındaki bir yetimhanedeki kötü koşulları ifşa etmek için kendini siyah bir peruk takarak gizlemişti. Ferguson «çocukların özel hayatına müdahale etmek” suçundan yargılanıyor. Türkiye’de bu suç 22 yıla kadar hapisle cezalandırılabiliyor.
İngiltere, Fergie lakaplı Düşes’in davranışının İngiltere’de suç sayılmaması nedeniyle iade edilmeyeceğini açıkladı. Ancak Ferguson, Britanya dışına çıkar ve Türkiye ile daha az liberal iade anlaşmaları bulunan ülkeleri ziyaret ederse Türkiye’ye iade edilebileceğinden endişe duyuyor.
17 Ocak 2012
Financial Times: «Mezhepçilik Türkiye ve Irak’ın arasını açtı”
Ankara’nın Irak hükümetinin mezhepçiliğe doğru gittiğini öne sürmesi ve Bağdat’ın bunu iç işlerine karışılması olarak görmesi, Irak ve Türkiye arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak’taki mezhepçiliğe karşı çıkan yorumlarından sonra Irak hükümeti Türkiye’nin Irak Büyükelçisi’ni Bağdat’a çağırdı. Buna karşılık Türk hükümeti de Ankara’daki Iraklı elçileri görüşmeye çağırdı. Financial Times’a konuşan bir Türk yetkili, «Irak’ın bütünlüğünü korumanın önemini vurguluyoruz çünkü Irak Ortadoğu’nun tüm farklı etnik ve mezhepsel gruplarını yansıtan küçük bir mozaik gibi” açıklamasını yaptı.