XIII. yüzyıl sonlarından başlayarak XX. Yüzyılın başına dek süren bir projedir Türk devletlerini yıkmak ve sonunda Anadolu’dan kovmak.
Bu konuda düşünmek, kafa yormak ve bir şeyler yazmak öteden beri kuruntuyla ya da komplo kuramcılığıyla etiketlenmiştir.
Oysa, son derece somut bir durumdur.
Avrupa’da buna heves etmeyen ülke yok gibidir. Siyasal birliğini 1871’de sağlamış İtalya’nın bu başarısındaki önemli ad Garibaldi’nin bile bu bağlamda projesi olduğu pek bilinmez.
Bu projelerin bir bölümü kilise kaynaklıdır. Kilise kaynaklı olmayanlarda da kilise bir şekilde projenin arkasındadır.
Gottfried Wilhelm Leibniz’i (1646-1716) nasıl bilirsiniz diye sorsam alacağım yanıt aşağı yukarı kestirilebilir.
Matematikçi, filozof ve hukukçu. Bir de dönemin yöneticilerine danışmanlık yapmaktan geri kalmamıştır.
Latince kaleme aldığı projesini dönemin Fransa (Güneş) Kralı XIV. Louis’e sunmuştur.
Adı biraz uzunca, ama projenin amacını yansıtması bakımından anlamlı.
“Mösyo de Hoffman’ın önsözü ve notları ile Mısır’ın fethi hakkında XIV. Louis’e sunulan belge…..”
Leibniz’in Mısır’ın fethi önerisinin yaşama geçmesi için bir yüzyılı aşkın süre beklemek gerekse de gerçekleşmiş olduğunun altı çizilmeli. Bu arada, aralarındaki yazışmalara bakılırsa kralın Leibniz’in projesiyle ilgilendiği anlaşılabiliyor.
Leibniz’e göre Osmanlı’yı yıkmak için koşullar son derece elverişlidir. Doğu toplumları başkaldırmak için bir kıvılcıma gereksinim duymaktadırlar. Mısır’ın fethi o kıvılcım olacaktır. Böylece Osmanlı’nın çökmesi kolaylaşacaktır.
Leibniz’e göre Türklere karşı savaşta Fransa, Papalık başta olmak üzere İtalya prenslerinden, İspanya’dan, Lehistan’dan yardım almakta zorlanmayacaktır.
Türklere karşı başarı sağlayacak Fransa’nın paha biçilmez fırsatlara kavuşacağından kuşku duymamaktadır Leibniz.
Bu arada, kimi tarihçiler Leibniz’in Fransa’yı başka şeylere özendirerek dikkatini kendi ülkesi Almanya’dan uzaklaştırmayı amaçladığını savlamışlardır.
Neden ne olursa olsun Leibniz’in Osmanlı’nın yenilebilirliğini öngörmesi önemlidir. O dönemde Haçlı Seferleri hayaletinin Avrupa’da dolaşmayı sürdürdüğü de unutulmamalıdır.
Leibniz, Fransa’ya Mısır’ı uygun bulsa da Osmanlı’nın yıkılması sonrasındaki paylaşım konusunda görüş belirtmemiştir. Bu da onun önemli eksiğiydi.
Leibniz’in önerisi sonradan gerçekleşse de Güneş Kral döneminde bu doğrultuda bir etkinlik söz konusu olmamıştır.
Yararlandığım kaynak 1281-1913 zaman aralığındaki projeleri içeriyor. Patlayan birinci paylaşım savaşının önde gelen nedenlerinden birisi Osmanlı’yı paylaşacakları belirlemekti.
Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonraki gelişme olan Türk Milli Mücadelesi emperyal bakımından hiç hesapta yoktu.
Türk yurdunu paylaşma projeleri Milli Mücadele sırasında da sahne almayı sürdürdü. İrili ufaklı başkaldırılardan Koçgiri bağımsız Kürt devleti kurulmasını amaçlamıştı.
Milli Mücadele’yi verenler dış düşmanlarla olduğu kadar içtekilerle de baş etmek zorunda kaldı.
Cumhuriyetle birlikte sahneye çıkan son Türk devletine “hoş gelmedin” diyenler hemen hiç eksik olmadı.
Şeyh Sait, Nasturi, Dersim, Karaköse başkaldırılarını da Türk devletini yıkma projeleri olarak sıralamak gerekir.
ASALA’dan bayrağı alan PKK terörü de dört dörtlük kökü dışarıda, sol görünümlü bir kalkışma olarak son 40 yıla damga vurdu.
Silahlı kalkışması başarının yanından bile geçemeyen PKK terörünün içinde bulunduğumuz günlerde Türk devletiyle değil ama Türk devletinin başındakilerle masaya oturma fırsatına kavuşması üzerinde ayrıca durulmayı gerektirecek denli önemli bir gelişme olarak çıktı karşımıza.
Yazının kaynakçasından kısaca söz etmekte yarar var.

Kitapta, yazıya konu ettiğimin dışında 99 proje daha yer alıyor. Yazar, Trandafir G. Djuvara 1896’da Romanya büyükelçisi olarak İstanbul’da görev yapmış. Kitap ilk olarak 1914’te Paris’te basılmış. Dilimize ülkemiz adına büyükelçilik yapmış olan Pulat Tacar tarafından kazandırılmış.
