Yapay Zekâ ve Etik

Yapay zekâ yaşamımızın içinde. Çok daha fazlası uzak olmayan bir zamanda yaşamımızda yer almaya hazırlanıyor. Sanayi Devrimi’nin mesleksel becerileri körelttiği savlanmıştı. Bilişim Devrimi’nin ise yaşam bilgilerimizi körelteceğini savlayanlar var. Bunun olup olmayacağını zaman gösterecektir. Ama, bilişim devriminin taşıt sürücülüğü gibi bazı işleri geçmişte bırakacağını söylemek olasıdır.

Bazı ülkelerde sürücüsüz taşıtlar yollara çıktı bile. Deneme sürüşlerinde de olsa kullanımdalar. Hatta, bu taşıtların karıştığı ölümlü kazaların haberleri de alınır oldu.

İnsanın sürücü olduğu durumlarla karşılaştırılıdığında kaza oranlarının oldukça azalacağı öngörülse de; kazaların yaşamımızın bir parçası olmayı sürdüreceği söylenebilir.

Yapay Zekâ hukuku ile yine bu alana ilişkin etik düzenlemeler olağan gereksinimler olarak kendilerini gösteriyorlar.

Yapay Zekâ bir öğrenen/öğretilebilir aygıt olarak bu becerisini insanın rehberliğinde yaşama geçirecektir. Dolayısı ile hukuksal ve etik düzenlemeler konusunda insana çok şey düşecektir.

Diyelim ki araç sürücüsüsünüz; karayolunda ilerlerken birden yola çıkan yaya gördünüz. Hızla frene bastınız ama duramadınız ve yayalara çarptınız! Ya da yaya(lar)a çarpmamak için araç içinde sizinle birlikte bulunanları tehlikeye atmak uğruna direksiyonu kırdınız. Ya da başkaca olasılıklar…

Bu konuyla ilgili olarak MIT (Massachussets Institute of Technology)’den bilişimci Iyad Rahwan evrensel kurallar bulunmadığı görüşünde. Birisinin ya da birilerinin kaçınılmaz şekilde yaralanacağı/öleceği 13 senaryo üzerinden anketler oluşturulmuş ve katılımcıların eğilimleri konusunda bilgi edinilmeye çalışılmış.

Kazazedenin mesleği, yaşı, toplumsal konumu vb ölçütler anket katılımcılarının farklı yönelimlerinde etken olmuş.

Özgün yazılımları olan sürücüsüz taşıt üreticileri Google, Uber ve Tesla gibi şirketler yol güvenliğini iyileştirdiklerini ve trafiği kolaylaştırdıklarını öne sürseler de toplumbilimciler bu gelişmenin karmaşık etik sorunları gidermeye yetmediğine dikkat çekmekteler.

MIT’den Iyan Rahwan öncülüğünde bir araya gelen psikologlardan, antropologlardan ve ekonomistlerden oluşan kurulun oluşturduğu sanal ortam anketi Moral Machine’e 233 ülkeden 40 milyonu aşkın insan katılmış.

Yaş, cinsiyet ya da ülkeden bağımsız olarak katılımcıların ezici çoğunluğu hayvanların söz konusu olduğu durumlarda insanları korumada ikileme düşmemişler. Bu noktadan ötesinde ise küresel bir uzlaşıya varmak olası olmamış.

Örneğin, Hıristiyanlığın baskın inanış olduğu batı ülkelerindeki anket katılımcıları Müslümanlık ya da Konfüçyus dininin baskın olduğu ülkelerden katılımcılara göre yaşlıları gençlere feda etme eğilimi göstermiş.

Buna karşılık Güney Carolina’daki Columbia Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Bryant Walker Smith ankete konu olan senaryoların gerçekçi olmadığını ileri sürerek gerçek yaşamda sürücüsüz taşıtın koruma/feda etme seçiminin rastgele olmasının daha yüksek olasılık olduğunun altını çizmiş.

Almanya’daki bir otomobil üreticisinin sürücüsüz taşıtlar bölümünden bir yetkili ise her şeye karşın bu çalışmanın değerli olduğunu ifade etmiş. Sürücüsüz taşıtların her koşulda insanların sürücü olduğu taşıtlardan daha az kaza yapacağına vurgu yapmış.

Karşıt görüşlerden de anlaşılacağı gibi toplumsal uzlaşı gereksinimi üst düzeydedir. Hangi riskler alınmalı hangileri göz ardı edilmelidir?

Teknoloji vitrinse, bilimsel çalışmalar mutfaktır. Bu sürece etik ve hukuksal düzenlemelerin eklenmesi ise olmazsa olmazdır.

Bilişim çağına koşar adım gittiğimiz bugünlerde ülkeleri ve dolayısı ile dünyayı yönetenlerin sorumluluğu büyüktür. Bu kaçınılmaz sürece ramak kala yönetenlerin edilgenliği şaşırtıcı ve bir o kadar kaygı vericidir.

2019’un tüm okurlara ve ülkemize mutluluk ve esenlik getirmesi dileğiyle…

Ayrıntılı bilgi için :

https://www.nature.com/articles/d41586-018-07135-0

http://moralmachine.mit.edu/

https://www.nature.com/articles/s41586-018-0637-6

Bunları da sevebilirsiniz