Luddizm

Tanım ve tarihçe

Luddist, yeni teknolojiye karşı olan olarak tanımlanmış çoğu kaynakta. Yapay Zekâ Deep Seek kestirme tanım yerine Luddizmi tarihsel süreçte ele almayı yeğlemiş. Böyle olunca çok daha doğru bir tanım çıkmış ortaya. Özetle, çoğu kaynaktaki yüzeysel tanımlama Luddizmi aşağılayıcı olmanın yanı sıra ruhunu yansıtmaktan uzak kalıyor.

Bu noktada suçlamamız gereken Yapay Zekâ olmamalı. Sonuçta Yapay Zekâ insanın oluşturduğu dağarcığı kullanıyor. Gelecekte makinelerin derin öğrenmeyi başarması sonrasında insanın oluşturduğu dağarcıktan bağımsız geri bildirimler almak söz konusu olacaksa da şimdilik bu çok olası görünmüyor.

Yapay Zekâ insanın oluşturduğu dağarcığı temel aldığına göre bu yazının doğrular dağarcığına bir katkı olması öncelikli dileğimdir.

Bu konuya daha önce de ilgi duyduğumu anımsıyorum. Yine bu ortamda yazmış olduğumu da.

https://dagarcikturkiye.com/2018/07/01/neoldizm-kapimizda-mi/

O zaman başvurduğum kaynaklar Ludizm’i işsizlik kıskacındakilerin kaba güç gösterisi olarak algılamama neden olmuştu.

Farklı kaynaklardan edindiğim bilgiler konuya bakışımı değiştirdi. “Fikri takip” ilkesi gereğince güncelleme yapmayı gerekli gördüm.

Luddizm kabarırken

Luddist eylemler XIX. Yüzyılın hemen başındaki 10-15 yıllık zaman aralığında yaşama geçirilmiştir.

Luddizm, adını Ned Ludd’dan alan bir akım. Sanayi devrimiyle birlikte otomasyon ve makineleşme yaşamımıza girince insanlık “işsizlik” kavramıyla tanışmıştır.

Her ne kadar, teknoloji eleştirisi Ned Ludd (Kral Ludd)’la başlatılsa da bu olgunun geçmişi Platon’un Phaedrus’una kadar uzanır. Mısır kralı Thamus ile baş teknoloji uzmanı Theuth arasında geçen bir diyalog bu bağlamda önem taşır. İkili arasındaki söyleşi yazının kullanıma girmesi söz konusu olunca ilginç bir noktaya gelir. Kral, yazmayı öğrenenlerin belleklerini kullanmada yetersizleşecekleri öngörüsünde bulunur.

Makineleşmeyle birlikte geçmişte 6-7 kişinin yaptığı işleri bir kişi yapabilir duruma gelmiştir.

Yaşayıp yaşamadığı kuşkulu olsa da Ned Ludd “makinekırıcılık” akımına adını vermiştir. Kral Ludd olarak da bilinmiştir.

Britanya’nın dokumacılıkla ünlenmiş Nottinghamshire bölgesinde kendisini gösteren bu akım dalga dalga diğer bölgelere yayılmıştır.

Dokumacılıkla geçinenlerin işlerini yitirmeleri sonrasında bu başkaldırıya katılmaları hiç kuşkusuz yaşamın olağan akışına uygundur.

Bu akıma, işsiz kalanların yanı sıra böyle bir sorun yaşamak şöyle dursun yaptıkları iş daha çok insanı gerektiren demiryolu, maden ve kanal işçilerinin de katılmış olması Luddizmin belirli bir kesimi ilgilendiren, dayanışmadan yoksun bir olgu olmadığının güçlü kanıtıdır.

Her ne kadar, makinekırıcıların saldığı korkuyla fabrikalarını satarak gerginlikten uzak kalmayı seçen işverenler çıksa da çoğunluk direnmeyi seçmiştir. Taşkınlıkları Önleme Komitesi adı altında örgütlenen işverenler kısa süre sonra İngiliz parlamentosundan makine kıranların ölüm yaptırımına çarptırılması doğrultusunda yasa çıkartılmasını bile sağlayabilmişlerdir.

Makinekırıcılık eylemlerinin önlenmesi, bu yapılamıyorsa eylemlere katılanların belirlenmesi amacıyla askeri birlikler de harekete geçirilmiştir. Devletin olanca gücüyle makinekırıcıların başına balyoz gibi inmesi tasarlansa da bu gelişmeler Luddistleri yatıştıracak yerde daha da kızdırmıştır. Daha fazla eylem daha kararlı şekilde yaşama geçirilmiştir.

Bu kabarmaya yol açan bir başka etken ise kral naibi prensin başlangıçta liberallere yakınlık duyarken, tahta çıktıktan sonra muhafazakârlara yaklaşmasıdır.

Makinekırıcılık kaba güç gösterisi midir?

Makinekırıcılık sıklıkla şiddet düşkünlüğü ve kaba güç gösterisiyle etiketlenmiştir. Olayın geri planını bilmeyenler ya da bilme çabası göstermeyenler için bu nitelemeler yeterli olmuştur kuşkusuz.

Oysa, Luddistler eylemlerine girişmezden önce makineleşmeden kaynaklanması olası zararlarının giderilmesi için farklı koruyucu uygulamaların yaşama geçirilmesi isteğinde bulunmuşlardır. Luddist eylemliliğin bu yanından söz edilmemesi ya da çok bilinmemesi hareketin şiddetle özdeşleştirilmesinde önde gelen etken olmuştur.

Teknolojiyi yaşamı kolaylaştıran öğe olmaktan çok kazanç artırıcı araç olarak kullanmaya eğilimli işverenler o günün koşullarında yönetime egemen olmalarından kaynaklanan güçle yapıcı önerilere kulak tıkayınca Luddistlerin eylemliliği kaçınılmaz olmuştur.

Luddistlerin gizli toplantılarında dile getirilenlere bakılırsa makinelerin kırılması amaç değil araçtır. “Kahrolsun aristokrasi” savsözünün sıkça kullanıldığı bu toplantılarda zamanın monarşik yönetiminden yakınmaların öne çıktığı görülür.

Dönemin önde gelen iktisatçısı “bırakınız yapsınlarcı” Adam Smith’in de Luddistlerin hedefinde olması eylemcilerin bilinç düzeyini göstermesi bakımından önemlidir.

Luddizmin yükseldiği zaman aralığı XIX. Yüzyılın ilk yıllarına denk düşmektedir. Bu yılların, Fransız Devrimi’nin hemen ertesine rastladığı, Britanya’nın çoğu zaman düşmanı olan ülkede kralın devrildiği ve egemenliğin halka geçtiği gerçeği unutulmamalıdır. Fransız Devrimi pek çok ülke gibi Britanya’yı ve dolayısı ile Luddistleri derinden etkilediği gibi yüreklendirmiştir de.

Sıradışı eylem

Luddist eylemlerine kadın giysili erkeklerin önderlik ettiğinden söz etmek gerekir. Tanınmamak için olabileceği gibi kadın iplik eğiricilerle dayanışma amaçlı olduğu ileri sürülmüştür bu yaratıcı yaklaşımın.

Luddistler dirençle ilk kez Nisan 1812’de William Cartwright’ın fabrikasına yönelik eylemlerinde karşılaştılar. Cartwright, milislerin de yer aldığı bir direnç topluluğu oluşturmuştu. Bu kez, askeri güçlerin gelmesi beklenmemiş ve eşzamanlı karşılık verilmişti. Luddistler 2 can yitirdiler. Her ne kadar eylem başarılı olduysa da ilk kez kan dökülmüştü.

Cartwright’ın milislerinden birisi Luddistlere ateş açması istendiğinde “kardeşlerime nasıl silah doğrulturum?” diyerek isteneni yapmaktan kaçınmıştı. Bedelini 300 kırbaç yaptırımıyla ve dolayısı ile de canıyla ödedi.

Luddistler ilk yenilgiden sonra sinmek şöyle dursun bilendiler. Öç alma antları içerek hazırlandılar sonraki eylemlere.

Luddistlerin sonraki eylemi çok daha kanlı ve ölümcül oldu. Kimi kaynaklara göre ölü sayısı 30’u aşkındı.

Bu olaydan sonra, geri adım atmayan işverenlerden Horsefall bir suikaste kurban gitmiştir.

Uzaklardaki makinekırıcılık

Luddistler, Britanya’da fırtına gibi eserken uzaklardaki yansımalara şaşırmamak gerekir.

Britanya’da makineleşmeyle pamuk işleme kapasitesi geometrik olarak artarken işsizlik de artıyordu. Britanya, dokumacılıkta sınırları zorlarken ham maddenin dışarıdan geldiğini unutmamak gerekir.

ABD’nin güney eyaletleri o dönemde küresel ölçekte pamuk gereksinimini karşılamaktaydı. Pamuğun tohumlarından ayrılması işi makineleşmişti. Buna karşılık pamuk tarımında insan gerekliliği sürmekteydi.

Britanya’daki makinekırıcılığın benzeri ABD’de de yaşanmıştır. Pamuk plantasyonlarında acımasız çalışma koşullarına başkaldıran köleler bir yandan kaçarak kölelikten kurtulmaya çalışırken kaçamayanlar tarım araçlarını kırmakta bulurlar çıkış yolunu. Tüm bunların eş zamanlı olarak yaşanmış olması elbette rastlantı değildi.

Parlamentoda cinayet

Mayıs 1812’de İngiltere dehşet verici bir olayla sarsılır. Başbakan Spencer Perceval, Lordlar Kamarası girişinde vurularak öldürülür. O günün koşullarında olağan kuşkulu doğallıkla Luddistlerdir. İngiliz tarihinin suikaste kurban giden ilk ve tek başbakanıdır Perceval.

Ancak, katil John Bellingham bir iş adamıdır. Rusya’da iş yaptığı sırada hapse düşmüş ve 5 yılını orada geçirmiştir. Bu sırada, İngiliz elçisinin ve hükümetinin kendisinden yardımı esirgediğini öne sürmektedir. Bu durum karşısında bilenen Bellingham silahını başbakana yöneltmekte ikileme düşmez.

Luddistlerce işlenmemiş olsa da bu cinayetin bir dönüm noktası olduğu kuşkusuzdur. Başbakanın başına gelen, İngiliz yönetimine sert davranma gerekçesi olmuştur. Luddist eylemlerinin yoğunlaştığı bölgelere gönderilen asker sayısının sınır ötesi kimi girişimler için gönderilenlerin sayısını aşmış olması yönetimin sertliğinin göstergesidir.

Çember daralıyor

Luddistlerin çevresindeki çember daralmaya başlamıştır. Bir yandan yasal düzenlemenin sıkılığı diğer yandan muhbir ağının genişlemesi bir tek Horsfall’ı öldüren Luddistlerin izleyen yılda 40-50 yitim vermeleri sonucunu doğurur.

Bu durumda, makinekırıcılığın hız yitirmesi kaçınılmaz olmuştur. Hatta, Luddistler içinde makinekırıcılıktan vazgeçerek daha barışçıl yöntemler geliştirmeyi benimseyenlerin güç kazandığı görülmüştür.

Sendikanın öncülü sayılabilecek bir dernek kurularak işverenlerle görüşmeler yapılması ve bu yolla kazanımlar sağlanması Luddist eylemliliği sönümleyen bir diğer önemli etken olmuştur.

George Mellor öncülüğündeki Horsfall cinayetinden sorumlu üçlünün idamıyla birlikte geride kalan dullar ve yetimler ordusu kamuoyunun ilgisini çekse de böylesi acıklı sonu göze alamayacak olanların sayısı hızla artınca Luddizm sönümlenme yoluna girmiştir.

Elbette, ardında bugüne deneyimler ve dersler aktararak.

Bunları da sevebilirsiniz