Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği üyeliğinden ayrılması, ABD yönetimlerinin Avrupalı müttefiklerden savunma harcamalarını artırmalarını talep etmesi ve uluslararası kamuoyuna sıkça yansıyan ABD-Avrupa yönetimleri arasındaki görüş ayrılıkları ile zaman zaman yaşanan uyuşmazlıklar, Batı ülkelerinin Soğuk Savaş sonrası dönemdeki algı ve genel görünümüne kıyasla farklılık göstermektedir.
Soğuk Savaş sonrasında işbirliği ve uyum içerisinde yürütülen başarılı dış politika görünümünden, bugün işbirliği için daha fazla çaba sarf edilmesi gereken bir döneme geçilmiştir. 1990’lar ve 2000’li yılların başında, insani güvenlik ve “koruma sorumluluğu” (Responsibility to Protect- R2P) uluslararası gündemin önde gelen normları arasında yer alırken; günümüzde ABD-Çin rekabeti, Rusya-Ukrayna savaşı ve ekonomik güvenlik gibi unsurlar ön plana çıkmıştır. Bu değişim, liberal değerlere dayanan uluslararası normların eskisi kadar gündemde olmadığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, ortak değerlere sahip ülkeler arasında işbirliği unsurlarının sürdürülmesi ve geleceğe uyarlanması önemini korumaktadır.
Bu kapsamda, NATO’nun Budva, Karadağ’da düzenlediği Gençlik Zirvesi’nde (25-26 Nisan), savunma ve güvenlik konuları yapay zekâ, siber ve uzay gibi çeşitli boyutlarıyla ele alınmıştır. NATO-AB işbirliğinin yanı sıra, siyaset/bürokrasi ile savunma sanayii arasındaki uyum ve işbirliğinin sağlanmasına yönelik görüşler de dile getirilmiştir. NATO’nun, Avrupa savunma sanayiini geliştirme iradesinin uygulamada etkin olabilmesi için siyaset ve endüstri arasında arabulucu/kolaylaştırıcı bir rol üstlenmesi gerektiği görüşü öne çıkmıştır. Bu değerlendirmeler, NATO ve AB üyesi ülkeler arasındaki işbirliği boyutunun güncel uluslararası bağlamda taşıdığı önemi vurgularken gerek siyaset gerekse savunma sanayiindeki çok aktörlü bir düzlemde işbirliğine yönelik sınamaların da varlığını ortaya koymaktadır.