Oyunbozan kavramı oyun kurulduğu zaman bir anlam taşır. Dolayısıyla “büyük oyunbozan” için “büyük oyun” olması ve “büyük oyun” kurulması gerekir. Tarihin en büyük oyununu düşünmek istediğimiz zaman da günümüze yaklaşmak icap eder. Nasıl en büyük makine, en büyük proje, en büyük düzen, en büyük savaş, en büyük felaket, en büyük barış vb. için hep en son zamansal nokta düşünülecekse, en büyük oyun da, en geç olanın, en son zamanların, en yeni momentlerin gerekliliğiyle söz konusudur.
En zorlu makine, geç zamanların, son zamanların işidir. Daha zorlusu ise bundan sonrasındadır.
Şimdiye kadarki en büyük proje, örneğin, insanlığın uzaya açılması, şu anda yaşayan insanların, yani son insanların, günümüz insanlarının projesidir. En son dönemimiz bugünler olduğu için, uzay çağını ancak şimdi yaşayabiliyoruz.
En büyük düzenin daha sırası bile gelmedi, büyük düzen için hala ütopyalar arasındayız.
En büyük savaşlar 20. yüzyılda yaşandı. Bunlardan önceki hiç bir savaş bunların boyutlarına ve genişliklerine yaklaşamamıştı. 21. yüzyılda, şimdilerde, gene savaş çıkacak diye korkuyoruz. Çünkü bu savaş şimdiye kadarki savaşların en büyüğü olacak. Kimse bugünlerde çıkacak bir dünya savaşının en büyük savaş olmayacağını düşünmüyor.
Dünya çok felaket, çok büyük felaketler yaşadı, ama gene de en büyük felaketin gezegenimizin varlığını devam etmesinin olanaksız olduğunda yattığını düşünüyoruz ve böyle bir şeyin hala yaşanmadığını biliyoruz. En büyük felakete binyıllar öncesinde “kıyamet” adını vermiştik. Ondan büyüğü olamazdı.
En büyük barış, tartışmasızdır, henüz olmadı. Vazgeçtik “en büyüğünden”, dünya küçüklerini bile var edemiyor. En büyük barış da ütopyadır.
EN BÜYÜK OYUNLAR
En büyük oyunların ise, emperyalizm çıkana kadar görülmediğinde herhalde herkes hemfikirdir. Çünkü een büyük oyunlar için insanlık emperyalizmi beklemişti. Bu yüzden, 20. yüzyıldaki “büyük oyunlar” birbirleriyle yarışmıştı, neredeyse her kıtada bir iki büyük oyun vardı. Ama şimdikiler, onları çoktandır gerilerde bıraktı bile.
En büyük oyunların dünya çapında olması gerekiyordu. Bu en geniş çapı sağlayacak olan şey, insanın küreselleşmesiydi. İnsanlık bin yıldan fazladır küreselleşmeler yaşıyor. Kıtaların, devletlerin, uygarlıkların, kültürlerin ve teknolojinin küreselleşmelerini tek bir emperyalist devletin, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD’nin) küreselleşmesi izleyince, en büyük düzenin, bunun için de en büyük oyunların karşımıza çıktığını yaşadık.
İşte tarihin en büyük oyunlarının başladığı başladığı tarih ve mekanlarda, tarihin en büyük oyunbozanı da kendine ayrılan yeri alacaktı. En büyük. Çünkü dünyanın en önemli coğrafyalarının en önemli oyunu hazırlanmıştı. Hem ezilen milletlerin ilacı olacak Doğu devrimleri yok edilecek, hem siyasal devrimler beklentisi sonlandırılacak ve hem de tarihin en büyük devletlerinden ve milletlerinden birinin maruz kaldığı bu en büyük oyunla siyasal coğrafya değişecek, bir toplum yok edilmeye çalışılacak, dünyanın en acımasız ve en büyük göçlerinden birine ortam hazırlanacaktı. Üstelik kimse gerçekleştirilemez demiyordu. Yüzyıllardır Türklere düşmanlık ve plan yapanlardan kimse yapılamaz diye düşünmüyordu. Türkler arasında da umutsuzluk hakimdi.
Büyük Savaşın başlamasıyla Büyük Oyunun ikinci perdesi başladı. Birinci perdede Türkler Avrupa’dan atılmaya çalışılmıştı. İkinci perdesinde Anadolu’dan sürüleceklerdi.
Büyük oyunun parçası savaş, oyunu zorlaştırıyordu. Savaşmak zorunda olanlarla savaştırılanlar savaşa karşı oluyorlardı. Kaldı ki, savaşlarda yenilmek de vardı. Hatta hiç hesapta yokken, hiç düşünülmezken bozgunlara uğramak yaşanılıyordu.
EN BÜYÜK OYUNBOZAN
Hiç yenilmemiş donanmalar perişan oluyor, yenilgi yaşamamış ordular ve generaller esir düşüyordu. Bu arada, en büyük oyunbozanın silueti görünmeye başladı. Üç günde geçilecek Çanakkale Boğazı önüne toplanmış dünyanın en büyük donanmasının başarısızlığı üzerine başlayan Çanakkale Kara Savaşları tarihin dönüm noktasıydı. Çanakkale geçilemedi. Bu yüzden Rus Devrimi önlenemedi.
Savaş bitti. Türkler savaşta güven kazanmışlar, madem yenebiliyoruz, bu durumda her zaman yenebiliriz demeye başlamışlardı.
Rus Devrimini sağlayan Çanakkale direnişi ve zaferi, savaşa devam kararı almıştı. Böylece iki devrim sırt sırta vermiş, girdikleri her savaşı kazanacak duruma gelmişti. Bu dayanışmanın Kafkasya’daki adı, Çin Seddinden esinlenilerek İngilizler tarafından aynı şekilde anılır olmuştu ve onu parçalama planına da ”Büyük Oyun” diyorlardı.
Bütün hepsi hüsrandı. Yenilgiye mahkumdu. İstanbul’dan Anadolu’ya geçen Mustafa Kemal Paşa bağımsızlık mücadelesinin başına geçti, birleştirdi, düzenledi, yönetti, Ankara’da Meclis açtı, Cumhuriyet’i kurdu. İngiltere’nin İzmir’e çıkardığı Yunan ordusu üç yıla varmadan püskürtüldü.
Bütün dünya Türklere hayran oldu.
Türklerin başarısı, Rus devriminin de başarısını sağladı. Rusların İngiltere’nin hizmetine giren Çarlık orduları kalıntılarını yenilgiye uğratması, “Beyaz” orduları ezmesi, iç savaşı sona erdirmesi Anadolu’nun başarısına da yardım etmişti.
Kurtuluş Savaşı kesin zafere yaklaşmışken, Gazi Mustafa Kemal Eylül 1922’de İzmir’e gelmişken, İstanbul’u, Marmara kıyılarını ve Trakya’yı işgal eden güçlere ülkeyi terketmelerini bildirdi. ‘Yenildiniz işte’ demek istiyordu.
Onları havası ise başka türlüyü. ‘Savaşın galipleriyle, yani bizlerle savaşmayı göze alamaz’ diye düşündükleri Mustafa Kemal, askerlerinin yönünü Çanakkale’ye çevirdiği zaman Mustafa Kemal’in en büyük oyunbozan olduğunu hissettiler. Boğazın Anadolu tarafında galiplerin silahlı güçleri konumlanmıştı. Tehlikeyi gördüler. Hemen İstanbul’u boşaltmaya başladılar. Arkasından, sancılı, tartışmalı ve kopukluklarla ilerleyen Lozan Barış Antlaşması sürecinde karşılarındaki liderin tam bir oyunbozan, en büyük oyunbozan, tarihin en önemli oyunbozanı olduğunu görecekler, ondan sonra ona karşı ve onu tartmaya yönelik hiç bir şeye kalkışmayacaklardı.
O Lozan Barış Antlaşması, imzalandığı 1923 yılından bugüne kadar sapa sağlam kalan tek antlaşmaydı. Oyunbozanın antlaşması da ciddiydi.
Böylece dünyasal Büyük Oyun, oyunbozanıyla birlikte artık hep karşılarındaydı.
20. yüzyıla kadarki en büyük imparatorluk, o yenilmez armadaların sahibi, o en son “büyük oyuncu”, karşısındaki en büyük oyunbozan yüzünden tarihin köşesine çekilenler içine doğru yola çıktığının farkına varıyordu.
Diğer yandan, ezilen milletler tarihin bu en büyük oyunbozanını hemen farketmiş, hemen anlamış ve hemen dikkate almıştı.
Onlar için de Mustafa Kemal Atatürk, tarihin en büyük oyunbozanıydı. Hatta tarihin esas oyunbozanıydı.
Hala öyle.