KAMBOÇYA GEZİSİ
Geçmiş aylardaki yazılarımdan az çok bu tür gezilerimizde nelere dikkat ettiğimizi anlamışsınızdır, Şimdiye kadar hep yaptıklarımız üzerine yazılarımı yapılandırdım. Şimdi de bu gezide artık yaptıklarımızın ana başlıklarını koymaya çalışarak, gezimizi bu açıdan da degerlendirmenizi bekleyeceğim.
Gezimizdeki 7 öğrencimizden sadece bir kişi kız öğrenciydi, öğrencilerin milliyetleri ise Koreli, Myanmarlı, Hindistanlı, katılan öğretmenlerden ben Türk, diğer arkadaşım da İngilizdi. Böylesine karma grubumuzun kültürel açıdan farklılıklarını görmeleri ve hoşgörmeleri, birbirlerini anlamaya çalışarak saygılı davranmaları güzel bir örnek oldu.
Benim daha önceki gezilerimden edindiğime göre, Kamboçya Asya ülkeleri arasında en zor günler yaşamış ülkelerden biri. Daha savaşlardan yeni kurtulmuş bir ülke ve Kamboçya halkı henüz daha özgürlüğe alışmış değil. Insanlar hala geçmişle ilgili konuşmaktan hoşlanmıyor hatta çekiniyorlar diyebiliriz.
Geziye çıkmadan önce öğrencilerimizle ben biraz Kamboçya hakkında bilgi edinmeye çalıştık, ben sordum, onlar yanıtladı, kütüphanemizden, kitaplardan, internetten edindiğimiz bilgileri bir araya getirdik.
Kamboçya nerede ve kimlerle komşu?
Kamboçya bir Güneydoğu Asya ülkesi. Çin Hindi yarımadasının güneybatı kısmında yer alıyor. Güney kıyısında Siyam Körfezi, kuzeyinde Laos, doğusunda Vietnam ve batısında Tayland bulunuyor.
Kamboçya ne zaman özgür bir ülke oldu?
Kamboçya’da savaşlar büyük ölçüde 1998 yılında sona erdi. Bu tarih, ülkenin uzun iç savaşlar, soykırım ve çatışmalar döneminin ardından barışa kavuştuğu önemli bir dönüm noktasıdır. 1970’lerde Kızıl Kimerler tarafından yönetilen Kamboçya, 1975-1979 yılları arasında ciddi bir soykırım yaşadı. Kızıl Kimerler’in devrilmesinin ardından ülke, Vietnam işgali ve ardından gelen iç savaşlarla yıllarca istikrarsızlık yaşadı.
Ancak 1998 yılında Kızıl Kimerler lideri Pol Pot’un ölümünden sonra, kalan Kızıl Kimer gerillalarının da teslim olmasıyla birlikte çatışmalar büyük ölçüde sona erdi ve ülkede barış süreci başladı. O tarihten bu yana Kamboçya, iç savaştan sonraki yeniden yapılanma sürecine odaklanmıştır.
Ögrencilere bir de şu soruyu sordum:
Kamboçya şu anda nasıl yönetiliyor ?
Yanıt biraz karmaşık : Anayasal bir monarşi.
İlginç tarafı şu anda ülkenin başında bir kral bulunuyor, ancak kralın yetkileri büyük ölçüde sembolik. Kamboçya’nın fiili yönetimi bir başbakan tarafından yürütülen hükümetin elinde.
Kamboçya Krallığı’nın kralı, tahta kalıcı olarak geçemiyor, meclis tarafından seçiliyor. 2004 yılından itibaren Kamboçya Kralı, Norodom Sihamoni’dir. Hükümetin başı ise başbakandır ve bu pozisyon uzun yıllardır Hun Sen tarafından tutulmaktadır. Hun Sen, 1985 yılından beri başbakanlık görevini sürdürmekte olup, ülkenin en güçlü siyasi figürüdür. Kamboçya Halk Partisi CPP ülkenin en güçlü siyasi partisidir. Bu kadar uzun başbakanlık yapmış bir başbakan ve iktidarda kalmış bir parti var mıdır acaba dünyada diye düşünüyor insan. Sanırım bu yüzden Kamboçya’nın siyasi sistemi çeşitli tartışmalara ve eleştirilere konu olmaktadır. Özellikle demokratik süreçlerin zayıflığı, muhalefetin baskı altında tutulması ve insan hakları ihlalleri sıkça dile getirilmektedir.
Sonra Güney Asya ülkeleri gibi bir de Kamboçya’nın geçmişte kaç kere sömürgecilerden nasiplerini almış olduğuna olduğuna bakalım dedik.
“Kamboçya tarihinde tek bir sömürge dönemi yaşamış. Bu dönem, Fransız sömürge yönetimi altındaydı ancak başka sömürge savaşlarından da etkilenmiş, onun için yıllara göre bir ayrım yaparsak:
Fransız Sömürge Dönemi (1863-1953)
“Kamboçya 1863 yılında bir Fransız protektorası haline geldi ve 1887’de
Fransız Hindiçini’nin bir parçası oldu. Bu dönem boyunca Kamboçya Fransız yönetimi altında kaldı. Ancak belirli ölçüde iç işlerinde özerklik sağlamayı başardı. Kamboçya’nın Kralı görevde kaldı, ama ülkenin genel yönetimi yine Fransız yetkililer tarafından control ediliyordu.
Kamboçya 1953 yılında İkinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlığını kazanarak Fransız sömürgesi olmaktan kurtuldu.”
Her ne kadar o tarihten itibaren bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmektedir dense de insanın gözünün önüne ABD’nin Kamboçya’ya yağdırdığı binlerce ton bombanın enkazları geliyor.
Kamboçya ABD’yle neden savaştı ki, diye sordum.
Araştırdık
ABD Kamboçya’yı doğrudan işgal etmemiş, ancak Vietnam savaşı sırasında Kamboçya’ya askeri müdahalelerde bulunmuş. Bu müdahaleler 1969-1973 yılları arasında gerçekleşen gizli bombardımanlar ve sınırlı kara operasyonları şeklinde olmuş.
-
Bombardıman Kampanyası (1969-1970)
ABD, Kamboçya’nın doğu sınırına yakın bölgelerde, Vietnam savaşı sırasında kuzey Vietnamlı güçlerin ve Vietkong gerillalarının kullandığı sığınaklara yönelik yoğun bir bombardıman kampanyası başlattı. Bu operasyon ‘Operation Menu’ adıyla bilinyordu. Resmi olarak açıklanmayan bu bombardımanlar, Kamboçya topraklarında çok büyük bir yıkıma neden oldu.
-
Kara Operasyonu (1970)
1970 yılında ABD ve Güney Vietnam Birlikleri, Kuzey Vietnamlı güçlerin sığınaklarını hedef almak amacıyla Kamboçya topraklarına sınırlı bir kara harekatı düzenledi. Bu operasyon, doğal olarak Kamboçya’da büyük bir istikrarsızlığa yol açtı ve yerel Kızıl Kimerler bu istikrarsızlıktan yararlanarak güç kazandılar.
Sonuç olarak, 1975 yılında Kızıl Kimernlerin iktidara gelmesi ve Kamboçya’nın acımasız bir diktatörlükle yönetilmesiyle sonuçlanan süreç başladı.
Peki, Kamboçya halkı bu yeni beladan nasıl kurtuldu ?
Kamboçya halkı Kızıl Kimerlerin despot yönetiminden 1979 yılında, Vietnam’ın askeri müdahalesi sonucu kurtulmuş. Bu süreç de şöyle:
-
Kızıl Kimer Yönetimi (1975-1979)
Kızıl Kimerler 1975 yılında Phnom Penh’i ele geçirerek iktidara gelmiş. Pol Pot liderliğindeki bu radikal komünist hareket, Kamboçya’yı kendi ideolojik doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalıştı. Bu dönemde şehirler boşaltıldı, milyonlarca insan kırsal Alana zorla yerleştirildi ve “tarımsal ütopya” sonunda kitlesel zorla çalıştırma, açlık, işkence ve infazlarla gerçekleştirilmeye çalışıldı. Bu korkunç süreçte yaklaşık 1.7 ile 2 milyon Kamboçyalı hayatını kaybetti.
-
Vietnam’ın müdahalesi (1978-1979)
Kızıl Kimerler’in acımasız yönetimi sadece Kamboçya halkını değil, komşu Vietnam’ı da tehdit etmeye başladı. 1978 yılında Kızıl Kimerler’in Vietnam’a yönelik sınır saldırıları artınca, Vietnam Aralık 1978 de Kamboçya’yı işgale karar verdi. Vietnamlı güçler, Ocak 1979’da Phnom Penh’i ele geçirerek Kızıl Kimerler’in yönetimine son verdi.
Heyecanlı bir tarih ama iyi sona bir türlü yaklaşamıyoruz. Kamboçya halkının geçmişine baktığımız zaman 19 ve 20. yüzyılın onlar için tamamen savaş, açlık, saldırı, işgal, işkencelerle geçtiğini bir türlü rahat yüzü göremediklerini anlıyorruz. Dahasını da anlatalım_:
-
Kızıl Kimerler’in gerilla hareketi haline dönüşmesi
Vietnam’ın müdahalesi sonrası Kızıl Kimerler dağlık ve ormanlık bölgelere çekilerek bir gerilla hareketine dönüştü. 1980’ler boyunca, Kızıl Kimerler ülkenin çeşitli bölgelerinde gerilla savaşını sürdürdü. Bu dönemde etkileri vee güçleri önemli ölçüde azaldı.
-
Barış Süreci ve kızıl Kimerler’in Çöküşü (1990’lar ve sonrası)
1990’larda Soğuk Savaş’ın sonra ermesi ve Birleşmiş Milletler öncülüğünde yürütülen barış süreciyle birlikte Kamboçya’da siyasi bir çözüm arayışına gidildi. 1991 yılında Paris Barış Anlaşmaları imzalandı ve Kamboçya’da BM gözetiminde seçimler yapıldı. 1996’da Kızıl Kimerler’in bazı üst düzey liderleri hükümetle barış yaparak teslim oldu. Pol Pot 1998 yılında öldü ve bu olay Kızıl Kimerler’in tamamen çöküşünü hızlandırdı.
Sonuç olarak Kamboçya halkı, Vietnam askeri müdahalesi ardınddan gelen barış süreci sayesinde Kızıl Kimerler’in kontrolünden kurtulabildi. 1990’ların sonlarından itibaren ülkede barış ve yeniden yapılanma süreci başladı.
Işte hikaye bu,… gittiğimiz yer çok büyük kanlı olaylar yaşamış, çok masum insanın kanıyla sulanmış topraklar. Bu hikayeyi öğrendikten sonra bakalım gittiğimiz yere ve halkına nasıl bir ilgiyle bakacağız.
Bu hikayelerle en çok bağlantılı olduğunu düşündüğüm yerlere öğrencilerimi götürüp götürrmemekte çok tereddüt ettim. Pnom Penh’de 15 yıl önce ziyaret ettiğim Pol Pot’un işkencehanesi olan bir okulu ziyaretim beni günlerce hasta etmişti, gözlerimin önünden gitmeyen infaz edilenlerin duvarlara asılı resimleri, elektrikli sandalyeler, hücreler, aletler, Tuol Sleng Soykırım müzesi ve ölüm tarlaları… Görmeseler daha iyi diye düşündüm.
Uçakla ilk önce Yangon’dan Kasım 22, 2018 de Seam Reap’a geldik. Daha önce de kaldığım, mütevazi bir otel olan Freedom Otelde yer ayırtmıştık. Hemen ertesi gün ANGKOR WAT gezimize başladık.
Dünyanın En Büyük Tapınak Şehri ANGKOR WAT
Dünyaca ünlü bu tarihi belde ancak iki günde gezilebilecek kadar büyük.. Öğrencilerimiz bu gezide tarih, mimari ve Budizm hakkında bilgi edindiler.
Angkor Vat, bugün Kamboçya’nın Siem Reap kentinin 6 km. kuzeyindeki Angkor antik şehrinde 1115-1145 yıllarında Kral II. Suryavarman tarafından yaptırılmış dev bir tapınak-şehirdir. Elliden fazla tapınağın içerisinde yer aldığı Angkor Wat, 630 yıl hüküm süren Kimer Krallığı döneminde yaklaşık 30 yılda inşa edilmiş. 1992’den bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almaktadır. (1)
Angkor Wat Tapınakları, 12. yüzyılda 1 milyondan fazla insanın yaşadığı, 82 hektarlık bir alana yayılıyordu. Angkor Antik Kenti, düzgün şehircilik planlarıyla geniş bir su dağıtım şebekesi kuran Kimer halkının zirveye ulaşmış yontma taş işçiliği ve yapı sanatının izlerini taşıyor.
Güçlü Khmer Krallığının başkenti ve gücünün simgesi olan Angkor Wat, yalnızca büyüklük olarak değil, aynı zamanda su üzerine inşa edilmesi bakımından da şimdiye kadar gerçekleştirilen en çarpıcı mühendislik projelerinden biri.
Angkor Wat’ı çevreleyen ve uzaydan görülebilecek kadar büyük, içi su dolu devasa bir hendek antik yapının çevresini sarıyor. Hendekler, Hindu tanrılarının evi olan Meru Dağını çevreleyen denizleri temsil ediyor. Yapay su kanallarının büyüğü olan West Baray, 8 kilometre uzunluğunda ve 2,4 kilometre genişliğinde. (2)
DOGA VE ÇEVRE BİLİNCİ ETKİNLİKLERİ
ANKOR WAT MACERA PARKI’NDA CESARET SINAMASI
Kamboçya’nın Siem Reap şehrinin kuzeyindeki yüksek ormanların derinliklerine gizlenmiş nefis bir macera parkı. Hemen girişte öğrencilerimize uygun güvenlik aparatı takılarak eğitime alındılar. Zip Line adı verilen çelikten hatlar üzerinde kayarak çok yüksek ağaçların arasında bir ağaçtaki istasyondan diğerine çok heyecanlı geçişler yaptık. Yaşamlarında ilk defa yüksekte yapılan bir etkinliğe katılan öğrenciler ilk önce çok tedirgin oldular, kimisi korktu. Ben onlardan biraz daha tecrübeli biri olarak ilk denemeyi yaptım ve onlar da arkamdan takip ettiler. Etkinlik bittiğinde her öğrenci kendini kahraman gibi hissediyordu,
Bu aktivitede eğitim çok önemliydi, öğrenciler tüm dikkatleriyle eğitmeni dinlediler ve sonra da başarılı bir şekilde öğrendiklerini uyguladılar.
KIRSAL ALANDA BİSİKLET TURU
Siem Reap’da son günümüzde bisiklet turu yaptık. Rehberimiz öğrencilerin kasklarını getirmeyi unuttuğu için gezimiz bir saat gecikmeli başladı. Bisiklet turumuzda pirinç tarlaları arasından, patikalardan geçerek köylere ulaştık. Bu arada bazı derelerin engellerini aşmak için kendimiz çözümler aradık, bulduğumuz bambular üzerinden bisikletlerimizi geçirerek yolumuza devam ettik ve köylere ulaşabildik. Köy hayatını gördük, köylülerle rehber aracılığıyla sohbet ettik.
Kambocya’da sürdürülebilir ulaşımın en güzel örneği olan bisikleti kullanarak arabaların giremeyeceği yerlere girip gezebildik.
SIHANUKVİLLE VE DENİZ
Bu gezinin içine Sihanukville ve denizi sıkıştırmasak olmazdı. Bu memleketin en güzel beldeleri de deniz kıyıları. Gece otobüsüyle Sihanukville’e geldik ve şahane denizin tadını çıkarmaya başladık.
İlk önce oltalarımızla gündüz vakti balık tutma talimi yaptık ancak çok başarısız oldu, sonra denizde yüzme ve snorkel kullanarak deniz canlılarını ve mercanlarını seyretme etkinliği düzenledik.
Asyalı insanlar her ne kadar deniz kenarlarında bulunsalar da denize sadece bakmakla yetiniyorlar, pek yüzen deniz dibini merak eden az. Bu yüzden özellikle bu etkinliği yapmak istedim, hiç olmazsa bu güzelliklerle bir kere de olsa tanışsınlar ve farkındalıkları olsun. Öğrencilerimin hepsi öğrenme isteği ile dolu olduğu için bu gezi sırasında yüzme, balık tutma, şnorkelle dalma, sahil voleybolu ve deniz mamullü yiyecekler, herşeyi tattılar ve neşe içinde iki gün geçirip Phnom Penh’e gittik.
SANAT VE KÜLTÜR ÜZERİNE
Phnom Penh’de gittiğimiz tiyatro salonunda Kamboçya kültürüyle ilgili danslı müzikli tiyatro oldukça ilginç ve güzeldi. Çıkışta milli kıyafetli genç sanatçılarla birlikte resim çektirmeyi de ihmal etmedik.
Phnom Penh Kraliyet Sarayı ve müzeler
Kamboçyanın tarihi, siyaset yapısı ve ekonomik durumu hakkında Pnom Phen’de bize katılan rehberimiz tarihi yerlerde bize çok detaylı bilgi verdi. Öğrencilerin sorularını yanıtladı.
SORUMLU TURİZM UYGULAMALARI
Gezinin her aşamasında çevreye ve yerel halka saygılı olma bilincini öğrencilerimize aşılamaya çalıştık. Hatta yeri geldiğinde öğrencilerimize bu konularda eğitim verdik.
Bu tür etkinlikler ve planlamalarımız öğrencilere Kamboçya’nın kültürünü, tarihini, doğasını ve toplumsal yapısını daha derinlemesine anlamalarını sağlayarak geziyi verimli hale getirdi.
Bu konuda neler yaptık, örnekleyelim.
YEREL EKONOMİYİ DESTEKLEME
-
Bu konuda yerel ürünleri tercih etmeye çalıştık. Gezimiz sırasında yerel pazarlardan alışveriş yaptık, yerel restoranlarda yemek yedik, Kamboçya Yemek Kursuna katıldık ve bu mutfağı çok beğendik. İnsan galiba kendi yaptığı yemeği yiyince mutlaka beğeniyor.
-
Yerel zanaatkarların el yapımı ürünlerinin sergilendiği yerlere giderek bu ürünlerden satın aldık, en çok aldığımız el yapımı hamak, şapka, cüzdan, çanta, örgü hamak gibi malzemeler. Böylece doğrudan yerel ekonomiyi destekledik.
-
Gezimizde her yerde yerel rehberlerle çalıştık, hem otantik bir deneyim sağladık, hem de yerel halkın ekonomik kazanç elde etmesine yardımcı olduk.
ÇEVRE DOSTU DAVRANMA
-
Tek kullanımlık plastiklerden kaçınmaya çalıştık. Ögrencilerimiz gezi boyunca yanlarında getirdikleri okulun yaptırdığı metal su kaplarını kullandılar. Plastik torbalar yerine sırt çantalarını kullandılar, alışverişlerde plastic torba kullanmamaya özen gösterdiler. Atıklarını da bu şekilde asgariye indirmeyi öğrendiler.
-
Doğal Alanları Koruma konusunda da gezdiğimiz milli parklar, ormanlar ve su kaynakları gibi hassas ekosistemlerde çevreyi kirletmemek ve doğaya zarar vermemek için geziden önce konuştuğumuz bütün kurallara uydular.
c) KÜLTÜREL DUYARLILIK
-
YEREL GELENEKLERE SAYGI
Ziyaret edilen bölgelerin dini ve kültürel hassasiyetlerine saygı göstermek, yerel halkın giyimine uygun şekilde giyinmek ve yerel gelenekleri gözlemlemek için gittiğimiz her yerde gidilmeden önce gidilen yere göre kılık kıyafetimizin ne olması gerektiğine karar verdik, rehberimizden yerel gelenekler hakkında bilgi aldık.
-
FOTOĞRAF ÇEKERKEN İZİN ALMAK
Özellikle insanların fotoğraflarını çekerken önce izin almaya özen gösterdik. Ögrencilerimize insanların mahremiyetlerine saygı göstermeleri gerektiğini anlattık.
TOPLUMSAL KATILIM VE GÖNÜLLÜLÜK
Ziyaret edilen yerlerde kısa süreli gönüllü projelere katılmak, örneğin bir okulu boyamak, ağaç dikmek, veya yerel etkinliklere yardımcı olmak gibi sorumluluk alınabilecek projeleri bu geziye sıkıştırmayı ne kadar istediysek de vakit dnarlığı nedeniyle bunu gerçekleştiremedik.
EĞİTİM VE FARKINDALIK YARATMA
-
SÜRDÜREBİLİRLİK ÜZERİNE EĞİTTİM
Öğrencilere gezinin başında sürdürebilir turizm hakkında eğitim verdik, çevresel etkiler, yerel halkla etkileşim ve kültürel duyarlılık konularında öğrencilerimizi bilinçlendirmeye çalıştık. Öğrenciler geziye çıkmadan önce yapılan plana göre gidilecek yerler hakkında ve Kamboçya’nın tarihi üzerine çalıştılar ve toplu yapılan bir toplantıda herkes çalışmalarını kısaca arkadaşlarıyla paylaştı. Gezi sonrasında ise bir sunum hazırlayarak okuldaki arkadaşlarına gezinin önemli noktalarını görsel olarak paylaştılar.
-
SEYAHAT GÜNLÜKLERİ
Öğrencilerin seyahat boyunca gözlemlerini ve öğrendiklerini yazmalarını ve görsel olarak belgelendirmelerini isteyerek daha güçlü bir turizm deneyimi yaşamalarını sağladık. Her gün otelde akşam yemeği sonrası yatana kadar olan serbest saatte herkes günlüklerini doldurdu ve ailesiyle görüşme yaptı. Herkesin günlüğünde gezinin bıraktığı izlenimler farklı yansıtılmıştı, birbirimize bu izlenimleri anlatırken çok eğlendik.
Kamboçya’da dikkatimizi çeken küçük yaşam şekillerini aramızda paylaştık:
-
Pazar yerinde kitap okuyan satıcılar
-
Su kenarlarında piknik yapan aileler ve çeşit çeşit hamaklar
-
İnsanların pek fazla gülmemesi ve çok ciddi olmaları.
-
Sabahları ve akşam üzerleri meydanlarda herkesin toplu dans ve jimnastik yapıp, top oynaması
-
Bir AVM’nin içinde tam ortada bir ağacın olması. Bu hepimizi düşündürdü, demek binaların içinde ağaç kadar büyük bitkilerin de yetişmesi yada binanın o ağacı yoketmeden yapılması mümkündü.
Referanslar
-
(wikipedia.org, Angkor wat )
-
Grreatjourneys101.com