Birleşik Krallık-Avrupa Birliği İlişkilerinin Dış Politika ve Güvenlik Boyutu

ABD-Çin stratejik rekabeti gündemdeki yerini korurken Birleşik Krallık genel seçimleri temmuz ayında önemli uluslararası ilişkiler gelişmesi olarak ön plana çıktı. Birleşik Krallık genel seçimlerini (4 Temmuz) İşçi Partisi’nin kazanmasıyla birlikte Muhafazakâr Parti’nin on dört yıllık iktidarı sonlandı ve dış politikada değişim ihtimali gündeme geldi. Brexit sonrası Muhafazakâr Parti hükümetleri Avrupa Birliği’yle dış politika ve güvenlik alanlarında işbirliği mekanizmaları oluşturulmasına karşıydı. Başbakan Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi’nin bu konuya daha sıcak baktığı ve ‘‘Birleşik Krallık-AB Güvenlik Paktı’’ temelinde dış politika ve güvenlik işbirliğini geliştirmek istediği Avrupalı düşünce kuruluşlarınca irdelenmektedir.

ABD’nin Avrupa güvenliğindeki rolünün azaldığını kabul eden görüşler Avrupa’nın güvenlik ve savunma kapasitesini güçlendirmesini savunmakta, Büyük Britanya’da İşçi Partisi’nin iktidara gelmesinin dış politika ve güvenlik alanında Birleşik Krallık-AB yakınlaşmasını mümkün kıldığını ifade etmektedir. Rusya-Ukrayna savaşı, ABD’nin stratejik olarak Hint-Pasifik bölgesine odaklanması ve Donald Trump’ın olası başkanlığı üzerinden yapılan hesaplamalar sonucunda böylesi bir eğilim ve iradenin Avrupa Birliği’nde de mevcut olduğu düşünülmektedir. Bir diğer ifadeyle, ABD’nin Avrupa güvenliğine azalan ilgisinin somut verilere de (2024 mali yılı için Pentagon, Pasifik Caydırıcılık Girişimi’ne 14,7 milyar dolar, Avrupa Caydırıcılık Girişimi’ne 3,6 milyar dolar ayırdı) yansıdığı bir konjonktürde Birleşik Krallık diplomatik, askeri ve güvenlik kaynaklarıyla Avrupa nezdinde önemli bir aktör olarak öne çıkmaktadır. ABD-Çin stratejik rekabetinin devam ettiği bir ortamda Avrupalı devletlerin savunma ve güvenlik alanında daha etkin rol oynamaları gerekmektedir. Birleşik Krallık-AB yakınlaşması bu bağlamda anlam kazanmaktadır (Grand, 2024). ABD-Çin stratejik rekabetinde ABD’nin Birleşik Krallık’ın yeni hükümetinden beklentisi de bu yöndedir (Hurlburt, 2024).

Avrupa’daki genel algı İşçi Partisi hükümetinin Avrupa’yla dış politika ve güvenlik alanında işbirliğine gideceği yönündedir. Avrupa’nın da böylesi bir iradeye olumlu karşılık vereceği gözükmektedir. Her iki tarafın da buna ihtiyaç duyduğu dile getirilmektedir (Hippel, 2024; Peet 2024; Deketelaere, 2024). Ekonomik alandan ziyade dış politika ve güvenlik meselelerinde ortaklık kurulması her iki tarafın da önceliği konumundadır. Almanya’nın bu fikre sıcak baktığı düşünülmektedir. Çeşitli görüşler Birleşik Krallık ’ın Avrupa güvenliğinde daha fazla yer almasının Almanya’nın çıkarına olduğunu ifade etmektedir (Ondarza, 2024). Böylesi bir paktın NATO’nun kolektif güvenlik yapısıyla uyumlu olması beklenmektedir. Birleşik Krallık ve AB arasında siyasi düzeyde stratejik danışma mekanizmaları/teknik çalışma grupları tesis edilmesi ve AB toplantılarına Birleşik Krallık liderlerinin davet edilmesi iki taraf arasında dış politika ve güvenlik işbirliğinin geliştirilmesi için düşünülen çözümlerdir.

Sonuç yerine

ABD-Çin stratejik rekabetinin küresel ve bölgesel yansımalarının Birleşik Krallık ve Avrupa nezdindeki en güncel somut örneği Birleşik Krallık’ ta iktidar değişikliğiyle birlikte dış politika ve güvenlik alanında Birleşik Krallık-Avrupa yakınlaşmasının gündeme gelmesi olmuştur.

Uluslararası İlişkiler çalışma ve araştırmalarında ABD ekolünün hâkim olduğu realizm ve liberalizme kıyasla çok fazla ön plana çıkmasa da, Uluslararası İlişkiler disiplininde İngiliz Okulu (The English School) kendine has (‘‘orta yol’’ olarak da anılmaktadır) bir teori olarak vardır ve özellikle Birleşik Krallık ’ta göz ardı edilmeyen bir teoridir. İngiliz Okulu, devletlerin egemenlik haklarından feragat etmeden uluslararası toplumdan faydalanabileceğini belirtmektedir. Böylesi bir düşünme tarzına sahip bir ülkenin Brexit gerçekleştirmiş olması ve İşçi Partisi’nin iktidarında AB’yle savunma ve güvenlik işbirliğini geliştirmek istemesi oldukça pragmatik bir yaklaşımdır ve ada devletinin stratejik kodlarını yansıtmaktadır. Böylesi bir işbirliğinde kısa vadeden ziyade orta ve uzun vadede hangi ülkenin kazançlı çıkacağı çok kutuplu dünyanın temel parametrelerindendir ve dikkatlice değerlendirilmelidir.

Kaynakça

Deketelaere, D, C. (2024). Labour has moved first to reset the EU-UK relationship – Brussels needs to sit up and listen. Centre for European Policy Studies (CEPS).

Grand, C. (2024). Defending Europe with less America, European Council on Foreign Relations.

https://ecfr.eu/publication/defending-europe-with-less-america/

Hippel, K, V. (2024). Trump vs Harris: Whoever Wins, the UK’s Role in Europe Will be Vital. The Royal United Services Institute (RUSI).

https://www.rusi.org/explore-our-research/publications/commentary/trump-vs-harris-whoever-wins-uks-role-europe-will-be-vital

Hurlburt, H. (2024). What the US wants from the next UK government’s foreign Policy. Chatham House.

https://www.chathamhouse.org/2024/06/what-us-wants-next-uk-governments-foreign-policy

Ondarza, N.V. (2024). The UK and the EU: New Opportunities, Old Obstacles: Prospects for UK-EU Cooperation in Foreign and Security Policy after the UK Elections. German Institute for International and Security Affairs.

https://www.swp-berlin.org/en/publication/the-uk-and-the-eu-new-opportunities-old-obstacles

Peet, J. (2024). WHERE MIGHT UK-EU RELATIONS BE UNDER A LABOUR GOVERNMENT? Centre for European Reform.

https://www.cer.eu/publications/archive/essay/2024/where-might-uk-eu-relations-be-under-labour-government

Bunları da sevebilirsiniz