Bergama Bakırçay Havzasının Doğu-Batı yönünde uzanan vadinin ortasındadır. Kuzeyinde Kozak Dağı ve yaylası, güneyinde Yund Dağları ile çevrilidir. Buradaki en erken yerleşim tarihi MÖ 8. yy. olmayıp MÖ 3000 yılındaki Tunç çağına kadar gider çünkü Prof. Dr. Ekrem Akurgal 1960 yılında burada yaptığı kazılarda o döneme ait mezarlar bulmuş ve aynı sonuca Bergama Ören Yerleri Kazı Başkanı ve Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Felix Pirson ile Andreas Scholl’ın ortak çalışması olan “A Hellenistic Capital in Anatolia – Pergamon, 2015” adlı yayındaki bilgi ve belgeler Akurgal’ın bulgularını desteklemektedir[1]. Kent, Bakırçay[2] ırmağın kolları Keteios (Kestel Çayı) ve Selinus’un (Bergama Çayı) birleştiği bir dağ yamacında, denizden yaklaşık 392,3 m yüksekte, dik bir yamaçta oluşturulan taraçalar üzerine kurulmuştur. Arazi zorluklarına rağmen dik bir yamaç üzerine inşa edilen ilk büyük kent olma özelliğine sahip olan Pergamon, antik dünyanın önemli bir kentidir. Kent iki bölüm halinde inşa edilmiştir. Bunlardan ilki savunma ve idare merkezlerinin yer aldığı tepedeki Yukarı Kent ve halkın yaşadığı sosyal ve dini yapıların bulunduğu orta yamaçlar ile eteklerde yer alan Aşağı Kent’tir. Helenistik Dönem (MÖ 336-133) kültürel, sosyal ve iktisadi açıdan Anadolu tarihi için bir dönüm noktasıdır. Sınırları Hindistan’a kadar dayanan Makedonya Krallığı, Büyük İskender’in MÖ 133 yılında ölmesiyle ardılları tarafından parçalanmış ve her bir general kendi krallığını ilan etmiştir. Anadolu’nun bilim ve sanat merkezi olan Pergamon, kentleşme, mimari, dini ve kültürel alanda Makedon istilasının kültürel özelliklerini yansıtan bir başkenttir. Tarihçesi (a) Büyük İskender öncesi ve (b) Büyük İskender dönemi ve sonrası olarak ikiye ayrılır.
Kültür ve İsim Mirası
Pergamon, 2014 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmıştır. Çok sayıda kentten oluşan ve başkentinin adını taşıyan Pergamon Kraliyeti dönemin devletlerinin ortak kültürel özelliklerini barındırır. Bu özelliklere Helen demek doğru değildir. Helenlerden çok önce Batı Anadolu’da Pelasglar ve Luvi halkı yaşamaktadır. Ve kentin Makedon istilasından önceki adı Parg-a-mua’dır.
İlk hecesi olan Perg = Berg (Norveç / Cermen) = Türkçe ise BERK’tir. Kale veya burç anlamını taşır. İkinci hecesi olan “-uma” takısı ise “halk-ı” anlamını taşır[3]. Pergamon adı ise, Makedonca’nın etkisiyle dönüşen bir kelimedir. Bugün Bergama adı aslında ilk kullanılışı olan Pargauma’ya daha çok benzer[4]. Buna benzer bir açıklama da şöyledir: Mitolojik bir kuruluş efsanesine göre Bergama’nın bilinen ilk adı Pergamos-Pergamon ’dur. Arkadia’dan5 gelen
Pergamos isimli bir kolonist lideri tarafından kurulduğuna inanılan Pergamon, adını da bu kişiden almıştır rivayete göre. Pergamos adı daha sonraları bu bölge ve halkı için kullanılmıştır. Ancak “kale”, “burç”, “küçük yerleşim” anlamı taşır. Yapılan dil bilim çalışmaları sonucu, ss- ve -nt- li adlardan başka Pergamon gibi -amo- kökünün, Anadolu kökenli bir sözcük olduğu tespit edilmiştir (Yılmaz ve Gülerdoğan, 2021).
Zeus Altarı ve Almanların Tarihi Eser Kaçakçılığı
“Almanların bu bölgede yaptığı birtakım çalışmalar sonucunda, birçok eser gerek izinli gerekse izinsiz yollarla Berlin’de kurulan Pergamon Müzesi’ne aktarılmıştır. Bu eserlerin başında ise Pergamon Zeus Sunağı gelmektedir. Bölgede kazı çalışmalarını sürdüren Almanya hükümeti, I. Dünya Savaşı sürecinde bu çalışmalarına ara verse de, 1926’dan itibaren kaldığı yerden devam etmiştir. Ancak Cumhuriyet sonrası kazılarda eski eserlerin yurt dışına kaçırılması konusunda sıkı tedbirler alındığı görülmektedir. Asıl eser kaçakçılığı; birincisi 1879-1880, ikincisi 1880-1881 ve üçüncüsü 1883-1886’da üç aşamadan oluşan Carl Humann’ın yürüttüğü kazı çalışmalarının ilkinde gerçekleşmiştir. Diğer iki kazı döneminde ilk götürülen parçaların eksiklerini tamamlamak için gerek II. Abdülhamid’e gerekse Müze-yi Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey’e ricalarda bulunmuşlardır”. “Eldeki arşiv belgelerine göre, Alman Veliahdının ricası ve girişimleri ile Bergama kazılarında üçte iki pay miktarı Almanlar’a bırakılmış, öteki üçte bir pay da 17 Haziran 1881 tarihinde İzmir’de Alman Konsolosu’nun yirmi bin frank teklif etmesi ile satılmıştır. Akropol’de meydana çıkarılan öteki heykel ve mimarî parçaların Osmanlılara düşen üçte bir payı da aynı yıl yine yirmi bin franka satılmış, böylece kırkbin frankla Bergama eserleri Berlin’e yolcu olmuştur. Yine elimizdeki 10 Ağustos 1881 tarihli Aydın Valiliği’ne yazılan bir belgede Bergama Tafıarriyatı’nda bulunmuş olan âsâr-ı atîkanın seniye-i Hazret-i Padişahînin fermanı ile Berlin’e gönderileceği ve yardımcı olunması bildirilmektedir. Berlin Müzesi’nde restore edilen Bergama Tapmağı dünyaca tanınmış, müzenin adı “Pergamon” olarak değiştirilmiş, milyonlarca insan sırf bu tapınağı görmek için Berlin’e akmıştır. II. Dünya Savaşı yıllarında yerinden sökülerek sığınaklarda korunan tapınak, Rusların Berlin’i işgali ve müzenin bulunduğu Doğu Berlin’in de Ruslar’ın idaresine bırakılması ile Leningrad’a taşınmış, Almanların sürekli ricası ile tekrar Berlin’e getirilerek ikinci defa yerinde restore edilmiştir (Atar ve Karabulut, 2018).”
Neden Zeus Sunağı Berlin’de?
“Bugün temelleri Bergama’a, aslı Berlinde bulunan “Zeus Sunağı”, Anadolu insanının alınteri ve hüneriyle yaptığı “eşsiz güzellikte, erişilmez yücelikte bir şaheserdir.” Bundan ikibin yıl önce “Bakırçay ovasında yaşayan Bergamalıların” canları, kanları pahasına yaptıkları bu başyapıt, yurdu uğruna savaşan ve kazanan insanların evrensel onurunu simgeler” (Taşkın).[5] O dönemde Prusya’nın politik isteklerine göre Fransa ve İngiltere ile eşit mevkide olması için büyük bir müzeye ve içinde ise bir anıta ihtiyacı vardı. Eski medeniyetlerin elçisi olmak istiyorlardı. Yani Başkent Berlin Nea Roma / Yeni Roma olmak istiyordu. Böylece Almanyaya taşınan tapınak için bir müze yapıldı. Prusya Almanya’nın Doğu kesiminde kurulmuş Berlin Merkezli (1701-1918) Alman-Cermen Krallığı idi. Alman İmparatorluğunun merkezi olan bu krallık 1. Dünya Savaşında yenilince krallık da yıkıldı.
Pergamon Kütüphanesi
Bir zamanlar denizden tepeye doğru tırmanınca içinde 200.000 papirüs ve oğlak/kuzu derisinden parşömen olan büyük bir kütüphane vardı. İskenderiye Kütüphanesi, Pergamon kütüphanesinin kitap sayısının kendisininkini geçmemesi için papirüs ihracatını kesince. İki din adamı Kuzu ve Oğlak derilerinden yapılma parşömeni icat etti. Sonra onlar dikdörtgenlere ayrıllarak kodeksler (ciltler) haline getirildi. O sırada Roma tahtında kargaşa vardı. İskenderiye Kütüphanesi yakıldı. Kleopatra buna çok üzüldü. Bunun üzerine Marcus Antonius Pergamon kitaplığını, Girit, Rodos, Kıbrıs ve Tarsusla birlikte hediye etti. MÖ 41 de ikiz çocukları oldu. MS 36’da evlendikten sonra önce Kleopatra ardından M. Antonius intihar etti.
PERGAMUA / PERGAMON KRALLIĞI
Pergamon siyasi bir güç olarak tarih sahnesine Pers İmparatorluğu’nun hakimiyetinde çıkmıştır. MÖ 547’de Sard şehrine giren Persler, Lydia Krallığı’nı mağlup edince Ege Bölgesiyle birlikte Pergamon da Perslerin idaresine geçmiştir. Ama Büyük Keyhüsrev zamanında Persler mağlup olmuştur. Bunun üzerine Büyük İskender Anadolu ve İranı işgal etmiştir (MÖ 336 – 323). Ama onun da ölümünden sonra, generallerin iktidar mücadelesine girmiş Antigonos Monophtalmos’u mağlup etmiştir. Bu zaferle birlikte Küçük Asya’da yeni güç dağılımları oluşmuş ve Lysimakhos, Pergamon’un da içinde yer aldığı Trakya bölgesinin hâkimi olmuştur. Pergamon’u Trakya krallığına bağlayan Lysimakhos, kenti tahkim edip sınırlarını genişleterek burayı bir garnizon haline dönüştürmüştür. Ancak MÖ 280 yılında Seleukos’un ölümüyle Philetairos Pergamon’u bağımsız bir devlet olarak ilan etmiştir. Bu tarih, Pergamon’un kuruluş yılı olarak kabul edilmektedir (Yılmaz ve Gülerdoğan (2021). Bu dönem Pergamon’un bir Krallık haline geldiği zaman olan MÖ 280 ve 133 yılları arasına rastlar.
Sadece bilim ve sanat merkezi olmakla kalmaz şehirleşme, mimari, din ve sair konularda Anadolu’da başka şehir devletlerini etkileyecek bir uygarlığa ulaşır. O dönemin kralları sırasıyla şöyledir:
Pergamon Kralları (MÖ 280-133):
-
Hanedan Dönemi (Dynasteia)
-
Philetairos (MÖ 280-263)
-
Eumenes (MÖ 263-241)
-
Krallık Devri (Basileia)
-
Attalos (MÖ 241-197)
-
Eumenes (MÖ 197-159) – En parlak Devir
-
Attalos Philadelphos (MÖ 159-138),
-
Attalos Philometor (MÖ 138-133)
Pergamon’un Parlak Devri
Philetairos ile başlayan hızlı kalkınma, MÖ 263 yılında onun yerine geçen yeğeni ve üvey oğlu I. Eumenes devrinde de sürmüştür. I. Eumenes hükümdar olduğunda büyük bir krallıkla savaşmayı göze alabilecek kadar ücretli askerlerden oluşan bir orduya sahiptir. Philetairos ile başlayan hızlı kalkınma, MÖ 263 yılında onun yerine geçen yeğeni ve üvey oğlu I. Eumenes devrinde de sürmüştür. I. Eumenes hükümdar olduğunda büyük bir krallıkla savaşmayı göze alabilecek kadar ücretli askerlerden oluşan bir orduya sahiptir. MÖ 261’de Sardes yakınlarında yapılan savaşta Seleukos Devleti mağlup olmuş, I. Antiokhos Soter bir Galatlı tarafından öldürülmüştür. I. Eumenes’in tahta geçtiği zaman basılan sikkelerde Seleukos Nikator tasviri olmasına karşın, bu zaferden sonra basılan sikkelerde kurucu Philetairos’un tasviri görülmektedir. Bu durum I. Eumenes’in bağımsızlığını ilan etmiş olduğunu göstermektedir. Sardes zaferi sonrası Pergamon Krallığı’nın sınırları genişlemiş, Galatlara komşu olmuş ve saldırılarını onlara haraç ödeyerek önlemiştir (Yılmaz ve Güler Doğan, 2021: 457-461). I. Eumenes’in, Pergamon’un sınırlarını ne kadar genişlettiği hakkında bilgi sahibi değiliz. I. Eumenes, 22 yıllık hükümdarlığı süresince Pergamon’u orta büyüklükte bir devlet konumuna getirmiştir. Bu dönemde Dynasteia’nın kuzey ve güney sınırlarını güvence altına alma amacı güden, Philetaireia ve Attaleia isimli iki askeri koloni kurulmuştur. Ayrıca Kaikos ırmağının doğusundaki eski Ailos bölgesi kentlerinden Elaia (Kazıkbağları) Bergama’nın limanı haline getirilmiş, ve burası daha sonra krallığın deniz üssü olmuştur. I. Eumenes saltanatı süresince kendinden önce krallık yapmış olan Philetairos’un Bergama’da oluşturduğu nizamnameleri uygulayarak yönetim zafiyeti yaşamadan ömrünü tamamlamıştır. Pergamon’un ilk iki kralının ortak hedefi Mysia’nın mümkün olduğunca geniş bir bölümüne hükmetmek ve komşu Grek şehirlerini kontrol altında tutmak olmuştur. Her iki kralın iktidarda bulunduğu yıllar Attalos sülalesinin kuruluş dönemi olarak adlandırılmaktadır. Kralların başarılı bir dönem geçirmelerinde en büyük etken, Attalos Hanedanı’nın eşine az rastlanır bir dayanışma içinde olmasıdır ki bu da krallığın uzun ömürlü olmasını sağlamıştır. I. Eumenes’den sonra Pergamon Krallığı tahtına I. Attalos (MÖ 241-197) geçmiştir. İlk icraatı, I. Eumenes’in, saldırılarını savuşturmak için vergi ödediği Galatlara vergi vermeyi reddederek, karşı çıkmak olmuştur. Kendisi hem Antiokhosu, hem de Galatları mağlup ederek Anadoluda kesin bir zafer kazanmış, Egenin her iki yakasında da hem kurtarıcı hem de kral ilan edilmiş fakat Suriye Krallığı bunu isyan kabul etmiştir. Yapılan savaşlarda 1. Attalos yenilmiş ve eski sınırlarına geri çekilince Anadolu tekrar Selefkosların eline geçmiştir (Yılmaz ve Güler Doğan, 2021: 457-462). I. Attalos, devleti Batı Anadolu’yu ele geçirme amacı güden bir monarşi haline getirmiştir. Ancak I. Attalos, Makedonya ve Seleukos gibi iki güçlü devlet etkisiz hale getirilmedikçe kendi varlığını garanti altına alamayacağını anlamıştır. O devirde bu işi başarabilecek tek güç Roma idi. İşte Pergamon krallığının Roma’nın uydusu olmasına yol açacak yakınlaşma bu dönemde başlamıştır. Küçük Asya devletleri içinde Roma ile ilk defa ittifak yapan Pergamon Krallığı’dır. Krallığın daha sonraki yükselişi, bu ittifaka bağlı kalması ile mümkün olmuştur. Pergamon ile Roma’nın bu dönemdeki dostlukları, Anadolu tarihi bakımından oldukça önemlidir. Taviz vermeden Roma’ya bağlı kalmak, Attalosların dış politikalarının temelini oluşturmuştur.
Helenizm Değil: Makedon-Anadolu-Pers Etkileşimi
“Helenizm kavramı ilk olarak Alman tarihçi Johann Gustav Droysen tarafından,
Greklerin kendilerine verdikleri adlandırma olan Helen sözcüğünden türetilmiş ve 19. yüzyıl ortalarında kullanılmıştır. Droysen bu kavramla Büyük İskender’in M.Ö. 4. Yüzyılda istila ettiği topraklarda Grek kolonileşmesi hareketinin ve Grek kültürünün yayılmasının anlatılmak istendiği bir kavram olarak kuramsallaşmıştır. Esasen Droysen’in bu tanımlaması pek çok tartışmaya yol açmıştır. Helenik tanımlamasına -en azından Droysen’in yüklediği anlamda- pek çok tarihçi karşı çıkmıştır. Hatta bu kelimenin Greg kültürünün çöküş dönemi anlamı da taşıdığı belirtilmiştir. “Bu tezi savunanlar, Anadolu medeniyetlerini sadece Antik Yunan’a indirgemekle, Luviler, Hititler gibi yerli halkları unutmuş görünüyor. Bu, Egenin öte yakasında henüz kentler gelişmemişken bu yakada imparatorluk düzeyine ulaşmış Asya ve Mezopotamya kültürüyle kaynaşmış, Anadolu’da 18 milyon yıl evvel yaşayan insanların varlığını, geçirdiği Kabataş, Yontma taş ve Cilalı taş devirlerini, avcılık toplayıcılıktan, göçebelikten sonra ilk önce tarım ve hayvancılık sayesinde yerleşik kent hayatına geçen köklü Anadolu kültürünü görmezlikten gelmektir. MÖ. 3. Ve 1. yy.da yaşanan kargaşa dönemini ve sonrasını bugün bile Doğu Yunan sayan görüşle yapılan anlatımlar doğru bilgi vermemektedirler. Çünkü Makedon/Yunan, Anadolu ve Pers Kültürleri karşılıklı bir etkileşim içindedirler ve bunun adı kültürleşme yani bölgede bir değişimle gelen yeni bir ortak kültürün oluşmasıdır (Yılmaz, 2015:34).
İskender İmparatorluğunun Parçalanması
Makedon Krallı İskender’in ölümüyle onun generalleri arasında Makedonya’dan, en Doğuda Hindistan’a kadar olan toprakların paylaşılması sonucu şu krallıklar meydana geldi. Bunlar:
-
Yunanistan ve Makedonya’da Antigonos Hanedanlığı.
-
Anadolu‘da, merkezi Pergamon (bugünkü Bergama) olan yerel bir hanedanlık olarak Attalid Hanedanı
-
Mısır‘da, merkezi İskenderiye‘de Ptolemaios Hanedanı
-
Suriye ve Mezopotamya‘da Antioch (bugünkü Antakya) merkezli Selevkos Hanedanı Bunlara ek olarak Grek – Baktriya Krallığı ile Grek – Hint Krallığından başka ile Türkiye’de güney Karadenizde Pontus Krallığı, Mitridat Ktistes tarafından MÖ 291 yılında kurulmuştur. Krallık bölgede Roma Cumhuriyeti tarafından işgal edildiği MÖ 63 yılına kadar hüküm sürmüştür. VI. Mitridat zamanında en büyük sınırlarına ulaşarak
Kolhis, Kapadokya, Bitinya, Aşağı Ermenistan, Chersonesos Taurica‘nın kolonileri ile kısa bir süreliğine Asya’daki Roma toprakları Pontus Krallığı yönetimi altına girmiştir.
PERGAMON KENTİ
Yerleşim ve Mimari
Kent üst, orta ve aşağı kent olarak 3 bölümden meydana gelir. Üst Taraçada neredeyse hiçbir şey kalmamıştır. Krallar, üst rütbeli generaller, idareciler ve aydınların oturdukları saraylar ve devlet idari kurumları ve tapınaklar buradadır. Ancak yerleri tespit edilenler yukarıdan aşağıya Arsenal/Cephanelik, Trayan Tapınağı, 5 adet sarnıç, Dionysos Tapınağı, Kemerli Galeri, Kütüphane, Antik Tiyatro, Athena Tapınağı, Kemerli Galeri, Krallar Kültü Heroon’u, Yukarı Agora onun altındaki taraçada Zeus sunağı, Antik tiyatro, en alt kesimde ise Akrapolis Hamamı, Küçük Gymnasium/Okul Hamamı, Batı Hamamları, Odeon, Hera Kutsal alanı, Z yapısı bulunur. Bunlara Hristiyanlık döneminde yapılmış olan Bergama Kilisesini de eklenir çünkü İncil’de belirtilen 7 kiliseden kesin olarak yeri bilinen tek kilisedir. Bergamalılar kızıl tuğla ile yapılan bu kiliseye “Kızıl Avlu” adını koymuştur[6]. Bu süreçte Pergamon Roma
İmparatoluğu’nun Asya Eyaleti’nin biricik başkenti olmuştur. Romalılar kente Neocore (Mabetler Muhafızı) adını vermiştir.
Berlin Zeus Tapınağı
Gymnasion
Orta Kentin en büyük yapısı bu binadır. Çocuk, genç ve yetişkin erkeklerin spor yaptıkları, çeşitli konularda eğitim aldıkları bir yerdir. 3 katlı bir teras üzerinde 3 ayrı bina olarak inşa edilmiştir. Üst teras yetişkinlere, orta teras gençlere ve alt teras çocuklara ayrılmıştır. Terasların ortalarındaki galerilerle çevrilmiş bölümler güreş, disk atma, uzun atlama gibi çalışmalara ayrılmıştır. Kuzeydeki galerinin arka bölümünde 1000 kişi alabilecek büyüklükte odalar vardır. Koşu yolu 212 m uzunluğundadır ve doğuda Herakles ile Hermes tapınaklarında son bulur. Yarışmalarda başarılı gençlerin adları duvarlara yazılır.
Bergama Maketi
Hatıra Pullarında Asklepeion Tapınağı ve Şifahanesi
Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı ve Asklepieion Örenyeri 2014’te Dünya Miras Listesi’ne alınan Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, bünyesinde; Helenistik, Roma, Doğu Roma ve Osmanlı Dönemlerine ait tabakaları barındırmaktadır. Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı toplam 9 kısımdan oluşmaktadır. Bunlar; Pergamon Akropolü, Tavşantepe, A Tepe, Yığma Tepe, İlyas Tepe, X Tepe, Maltepe, Kibele Kutsal Alanı ve İkili Tümülüsleridir. Kale Dağı’nın tepesine konumlandırılan Pergamon Akropolü, anıtsal mimarisiyle Helenistik döneme ait şehir planlamacılığının farklı örneklerini yansıtmaktadır (İzmir İl Kültür Turizm Müdürlüğü). Athena Tapınağı, Dionysos Tapınağı, Trajan Tapınağı, Tiyatro yapısı, Agora, kütüphane, Heroon ve Zeus Sunağı Pergamon Akropolü’nde yer alan başlıca yapılardır (Üreten, 2004, s. 186-202). Bergama’nın seçkinlerinden olan
Aristaikhmos’un oğlunun geçirdiği kaza sonucu M.Ö. 370 civarlarında kurulan Bergama Asklepieion’u Akropolün batısında yer alan şifalı su kaynaklarının yanı başına konumlandırılmıştır. Dönemin önemli sağlık merkezlerinden biri olan bu yapı topluluğu; kutsal yol, Propilon, Zeus-Asklepios Tapınağı, kaplıca binası, kaya havuz, çeşme, yeraltı geçidi, sütunlu avlu, tören alanı ve tiyatro gibi yapıları bünyesinde barındırmaktadır (Akça, 2013, s. 25-28). Ayrıca İzmir folkloruna önemli derecede katkılar sunan Bergama yöresi, barındırdığı Kozak yayla kültürü ile zengin bir birikime de ev sahipliği yapmaktadır. Pergamon Akropolü, 26,5 x 41 mm. (Geçmişten Günümüze Posta, 2007, s. 320). Şekil 10. Bergama Asklepieion’u ve halk oyunları, 26,5 x 41 mm. (Geçmişten Günümüze Posta, 2007, s. 320). 1957’de Bergama Kermes Oyunları anısına tedavüle çıkarılan 2’li serideki pullardan ilkine yer verilmiştir. Baskı sayısı 1.000.000 olan bu pullar, ofset usulüyle iki renkte bastırılmıştır (Pulhane, 1957). Sepya renk tonunun hâkim olduğu bu tasarımda Pergamon Akropolü ve şehir konsepti oluşturulmaya çalışılmıştır.1957’de Bergama Kermes Oyunları anısına tedavüle çıkarılan 2’li serideki pullardan sonuncusuna yer verilmiştir. Bergama Asklepieion’unun tema olarak kullanıldığı bu tasarımda aynı zamanda yörenin folklorik öğeleri de ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalgıcıların görünmediği bu tasarımda, iki erkek ve iki kadın folklorcunun Bergama yöresine ait halk oyunlarını icra ettiği görülmektedir.
Mısır Tanrıçası Serapis tapınağı / Bergama kilisesi
KAYNAKÇA
Aycıl, Serkan Smyrna’dan Kadifekale’ye İzmir temalı posta pulları üzerine bir değerlendirme * An evaluatıon on postage stamps wıth the theme of ızmır from smyrna to kadıfekale Ege Sosyal Bilimler Dergisi, 3/2, Temmuz|July, 2022, 113-127. Araştırma | Research Serkan AYCİL https://dergipark.org.tr/en/download/article–file/2675808 (Erişim 24.01.2023)
İZMİR YÖRESİ 2.1. ULUSLARARASI BERGAMA SEMPOZYUMU INTERNATIONAL BERGAMA SYMPOSIUM 07 – 09 Nisan 2011 I. CİLT Aralık 2011 https://d1wqtxts1xzle7.cloudfront.net/30731724/Bergama_Semp–
1.pdf?1362062687=&response–contentdisposition=inline%3B+filename%3DYARAS_A_Antik_Saglik_Merkezi_Allianoi_ve.pdf& Expires=1674588084&Signature=RqeSNAIkbxQefOF28mcvqJ1VoIx99hpxC05vsOH39CyA SwHwhWKBNqUKNVsiOOVm6XIgx–Xq5bD2cQ3pSFlHXA8F1PZuNk–N8pCf–qWi6gxtjpoMz81pdnDCASxbLYsXh1pKAhuOLlf0376GswO5VglSVioru5mJwqfZDDIJzwhoeJjVqeIEp6Xsid69wS5fBReCq4DtXmzvLKGbxgqFBVQkgULiO3MQBoRqBb5V9oQOD1G05SedoarWXh2GKmqqZzm8o5wUFxPTfrf~9kpCOTRvw8eOkBMNRHWzjtYSKFwMAz
1SIjLfdLZLyHFADF1eBBRcltm44G1UExRxlSg__&Key–PairId=APKAJLOHF5GGSLRBV4ZA#page=133 (Erişim 20.01.2023)
Önder, Mehmet; Anadoluda Eski Eser Kaçakçılığı s. 481-493
https://scholar.google.com/scholar?hl=tr&as_sdt=0%2C5&q=Bergama+akrapol%C3%BC&bt nG= (Erişim 24.01.2023)
Yılmaz, Aydın ve Gülerdoğan, Fırat; Metropole City of the Hellenistic Period: Pergamon
Fırat; Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi The Journal of International Social Sciences Cilt: 31, Sayı: 1, Sayfa: 455-476, OCAK – 2021 (Erişim 20.o1.2023)
Yılmaz, Yaşar; 2015, Anadolu’nun göz yaşları: Yurt dışına götürülmüş Tarihi Eserlerimiz, YEM Yayın 243, İstanbul 1. Baskı
Zafer Atar – Asuman Karabulut, “Bergama’nın Arkeolojik Önemi Ve Almanların Bu Sahadaki Arkeolojik Çalışmaları”, MCBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, C.16 S.1, 2018, s.147.
https://dergipark.org.tr/en/download/article–file/1253311 (Erişim 20.01.2023)
https://kavrakoglu.com/kutuphane–gelenegi–7–pergamon–bergama–kutuphanesi–2/ (Erişim 20.01.2023
[1] https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1253311
[2] http://www.bergama.gov.tr/bergama–cografyasi (Erişim 28.01.2021)
[3] Uma-y: Türklerin koruyucu annesi
[4] http://www.bergama.gov.tr/bergama–adi–nereden–geliyor (Erişim 27.01.2023) 5 Mora yarımadası
[5] Zeus sunağı https://dergipark.org.tr/en/download/article–file/2153156 Sefa Taşkın Dergi Park
[6] https://www.yollardan.com/pergamon-antik-kenti-tapinaklari-eserleri/