Ülke yokuş aşağı seçime doğru yuvarlanmakta. Seçime gidilen bu süreç çok kritik durumları da içinde barındırıyor. Ekonomik olarak sıkışmış halk, tutunacak dal ararken bir de 13 Eylül’de yaşanan patlamayla insanlar canlarının da güvende olmadıklarını anladı. İstanbul’un kalbinde yaşanan bu patlama, insanların bazılarını geçmişe götürürken bazıları için ise yaşananlar çoktan unutulmuştu. Oysa çok değil, sadece beş sene önceydi yaşananlar. Yüzlerce canın yitmesine yol açan ve binlerce kişinin yaralanmasına sebep olan patlamalar, yine bir seçim öncesine denk geliyordu.
Tanzimat dönemi şairlerinden Muallim Naci’nin: “Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür” sözü ise bizim toplum hafızasına çok yaraşmaktadır. ‘İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır.” Bu nedenle o dönemde yaşananları hatırlatmakta fayda var.
-
2013 yılında çözüm sürecinde ve yerel seçim öncesinde 11 Mayıs’ta Hatay Reyhanlı’da belediye önünde ve PTT binası yakınında patlatılan bombalar sonucunda 53 kişi hayatını kaybetmiş, 146’dan fazla kişi yaralanmıştı.
-
20 Temmuz 2015’te yılında Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Kobani’ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin basın açıklaması sırasında yaşanan intihar saldırısı sonucu saldırgan dahil 34 kişi hayatını kaybetmiş, 150’den fazla kişi yaralanmıştı.
-
10 Ekim 2015’te Ankara Altındağ’da Ulus semtindeki Ankara Garı önündeki Emek, Barış, Demokrasi Mitingi’ne katılan kişilerin arasına giren iki kişinin gerçekleştirdiği intihar saldırısı sonucu 103 kişi hayatını kaybetmiş 500’den fazla kişi yaralanmıştı.
-
12 Ocak 2016’da İstanbul’un Fatih ilçesindeki Sultanahmet Meydanı’nda IŞİD üyesi Nebil Fadli’nin turist grubunun arasına girerek gerçekleştirdiği intihar saldırısında saldırgan dahil 13 kişi yaşamını yitirmiş, 16 kişi ise yaralanmıştı.
-
13 Mart 2016’da Atatürk Bulvarı’ndaki Güvenpark otobüs durakları önünde bomba yüklü aracın patlaması sonucu 36 kişi hayatını kaybetmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı.
-
19 Mart 2016’da Beyoğlu ilçesinde kaymakamlık binasının önünde düzenlenen intihar saldırısında 5 kişi hayatını kaybetmiş, 36 kişi yaralanmıştı.
-
27 Nisan 2016’da Bursa Ulu Cami yakınında gerçekleşen canlı bomba saldırısında 1 kişi hayatını kaybetmiş, 13 kişi yaralanmıştı.
-
28 Haziran 2016’da İstanbul’daki Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde düzenlenen saldırıda 45 kişi yaşamını yitirmiş, yaklaşık 250 kişi yaralanmıştı.
-
20 Ağustos 2016’da Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde bir sokak düğününde düzenlenen bombalı saldırıda 59 kişi hayatını kaybetmiş, 90’ın üzerinde kişi yaralanmıştı.
-
10 Aralık 2016’da Beşiktaş’taki Vodafone Park yakınlarında Beşiktaş-Bursaspor maçının hemen ardından meydana gelen intihar saldırısının hemen ardından Maçka Demokrasi Parkı’nda da gerçekleşen bombalı saldırıda 47 kişi hayatını kaybetmiş, 240’ın üzerinde kişi yaralanmıştı.
-
17 Aralık 2016’da 1. Komando Tugay Komutanlığı’nda görevli askerlerin, 17 Aralık’ta otobüsle çarşı iznine çıktıkları sırada patlayıcı yüklü araçla düzenlenen terör saldırısında 15 asker hayatını kaybetmiş, 54 asker yaralanmıştı.
-
15 Ocak 2017 referandum yılında İzmir’in Bayraklı ilçesindeki İzmir Adliyesi’nin önünde bomba yüklü araç patlatılmış ardından bölgede silahlı çatışma çıkmıştı. Olayda 1’i polis 1’i adliye çalışanı 2 kişi hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı.(1)
Yukarıda sayılarla ifade edilen yüzlerce ölü ve binlerce yaralı… Rakamların ardında canı yanan aileler, eşler, anne, babalar ve yetim kalan çocuklar. Bu karanlık saldırıların arkasında neler oldu? AKP’nin tek başına iktidar çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran seçiminden sonra 1 Kasım 2015 sürecinde başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun AKP ile yollarını ayırdıktan sonra yaptığı “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” sözleri ise hala tartışma konusu.(2)
Tam da seçime gidilen bu süreçte yaşanan İstanbul Taksim saldırısı kafalarda yeni sorular ve endişeler yarattı. Tüm bu endişelerin önüne geçen ise ekonomik koşullar. (3) Ekonominin allak bullak olduğu, insanların pazara, markete korkarak gittiği, öğrencilerin okullarda aç kaldığı bu süreç, herkes için zor geçiyor ve böyle de devam edecek gibi görünüyor.(4) Çünkü çocuklara bile acımayan bir zihniyet ülkede hüküm sürmekte. Çocuklara verilecek bir öğün yemeği bile çok gören onun yerine rant peşinde koşan bir zihniyet.(5) “Tanrının kalbimizde ışığı vardır. Onun adı da vicdandır” demiş Victor Hugo. Kalbinde vicdan olmayanlarla mücadele etmek ise bir hayli zordur.
Yaşanılan bu korku ve açlık insan hafızasına kazınmalı ve unutulmamalıdır. Tercih yaparken denize düşen yılana sarılır hissiyle değil yaşatılanları unutmadan, unutturmadan yapmalıyız. Zihnimizde bize yaşatılan acıların ve korkuların yerine umudu koymazsak nefes almanın bile zul geldiği bu ülkede yaşamak imkansız hale gelir.