Eylül 2015’te Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülke tarafından yoksulluğun sona erdirilmesi, çevrenin korunması, iklim krizine karşı önlem alınması, refahın adil paylaşımı ve barış hedefiyle 2030 yılında tamamlanan bir yol haritası olarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kabul edildi. “2030 Gündemi”nin temelini oluşturan bu 17 amaç, farklı gelişmişlik seviyelerindeki hükümetler için ayrı ayrı kurgulandı. Hükümetler ve onlar kadar önemli rol oynayacak olan iş dünyasının 2030’a kadar bu vaatleri yerine getirmesi bekleniyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 2022 Raporu’nun kısa bir özetinin yer aldığı bu raporda Sağlık ve Kaliteli Yaşam, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve Nitelikli Eğitim hedefleri incelenecektir.
Rapora göre dünya, art arda gelen ve içe içe geçmiş krizlerle karşı karşıya. Bunlardan başlıcaları olan COVID 19, Ukrayna Savaşı ve iklim krizinin ise gıda, enerji, insani ve mülteci krizine neden olduğu biliniyor.
-
Covid 19 Etkisi
-
Yoksulluğun azaltılması sürecini dört yıldan fazla bir süre geriye attı.
-
2020 yılında 93 milyon insan aşırı yoksulluğa sürüklendi.
-
Aşıların koruyuculuğu on yıllardır ilk kez düştü. Tüberküloza, bağlı ölümlerde artış görüldü.
-
Okul kapanmaları nedeniyle anaokulundan üniversiteye 24 milyon öğrenci okula geri dönememe riskiyle karşı karşıya
-
İklim krizi, Covid 19 etkilerinin aciliyetini gölgeliyor
-
Aşırı yoksulluk ve açlık düzeyleri pandemi öncesi seviyenin üzerinde. 147 milyon çocuk yüz yüze eğitim döneminin yarısından fazlasını tamamlayamadı. Çocukların ve kadınların durumuna ilişkin bazı veriler ise şunlar:
-
Çocukların Durumu:
-
147 milyon çocuğun yüz yüze eğitimin yarısına katılamadığı tahmin ediliyor.
-
Çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlilikte arttı.
-
Ergenlerde ve genç yetişkinlerde anksiyete ve depresyon belirgin artış gözlemlendi.
-
Göçe zorlanan insanların %40’ını çocuklar oluşturuyor.
-
-
Kadınların Durumu:
-
Kadının görünmeyen emeğinin sömürüsü arttı.
-
Kadınlar işsizlikten daha fazla zarar gördü
-
Ev işi şiddete daha sık maruz kalındı
-
Okula devam edememe oranı yükseldi.
-
-
COVID 19 sonrasında dünya ekonomisindeki iyileşmeye ilişkin sorunlar tespit edilip endişe veren unsurlar sıralanmış:
-
Yeni COVID 19 varyantları
-
Artan enflasyon
-
Temel tedarik zincirlerindeki bozulmalar
-
Emek piyasası üzerindeki baskılar
-
Gelişmekte olan ülkelerdeki sürdürülemez borçlanma
-
-
Aynı zamanda gelişmiş ülkelerin karşı karşıya olduğu iktisadi zorluklara yer verilmiş:
-
Artan faizler
-
Rekor enflasyon
-
Ağırlaşan borç yükü
-
İktisadi büyümenin yavaşlaması
-
İşsizlik oranlarındaki kötüye gidiş.
-
Ekonomik toparlanmalar değerlendirilirken ülkeler arası eşitsizliğe özellikle aşılama yoğunluklarındaki asimetriye dikkat çekilmiş. Ayrıca, BM’nin kurulduğu tarihten itibaren en yüksek sayıda krizle ve mülteciyle karşı karşıya olunduğu belirtilirken sadece Ukrayna Savaşı nedeniyle Mayıs 2022 sonuna kadar çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 6.5 milyon mültecinin ülkeyi terk ettiği vurgulanmış. SKA’ların yerine getirilmesi riske atmış olan krizlerin nedenlerinden biri olan çatışmalara ilişkin çeşitli verilerle birlikte Ukrayna Krizi inceleniyor.
-
Çatışmalar:
-
Dünya 1946’tan bu yana gördüğü en yüksek çatışma sayısıyla karşı karşıya.
-
Dünya nüfusunun dörtte biri çatışmaların etkilediği ülkelerde yaşıyor
-
Mayıs 2022 itibarıyla 100 milyon insan evlerini terk etmeye zorlandı.
-
-
Ukrayna krizinin sonuçları ise:
-
Gıda, petrol ve gübre fiyatları tavan yaptı.
-
Tedarik zincirini ve uluslararası ticareti bozarak finans piyasalarını sıkıştırdı.
-
Dünya ekonomisinin %9 küçülmesine neden oldu.
-
Rapora göre, dünya genelindeki sera gazı emisyonu 2025’te zirve yapıp 2030’da %43 azalmalı, 2050’de ise sıfırlanmalı. Fakat şu anki çabalarla 2030’da %14 artacak.
-
Neler Yapılmalı?
-
Vaatlere uyulmalı, SKA’ları gerçekleştirmek için hızla harekete geçilmeli
-
Ülkeler daha cesur adımlar atmalı
-
Veri altyapısına daha çok yatırım yapılmalı. Krizlerden güçlü çıkmak, gelecek tehditlere hazır olmak için istatistiğin geliştirilmesine önem verilmeli.
-
Raporda yer alan hedeflerden üçüne ayrıntılı yer verilmiştir:
-
Amaç 3: Sağlık ve Kaliteli Yaşam
-
2022’nin ortası itibarıyla COVID-19’a yakalanan insanların sayısı 500 milyon. 2021 sonuna kadar gerçekleşen doğrudan ya da dolaylı ölümler 15 milyonu aşmış bulunuyor.
-
Temel sağlık hizmetlerinin kesintiye uğraması (129 ülkede yapılan araştırmalar %92’lik bir) anksiyete ve depresyon vakalarındaki artışı tetikledi, yaşam beklentisini düşürdü; AIDS, verem ve sıtma tedavisindeki ilerlemeyi sekteye uğrattı, 20 yıldır sürdürülen evrensel sağlık güvencesi çalışmalarını durdurdu.
-
10 yıldır ilk kez aşıların koruyuculuğunda düşüş yaşanırken verem ve sıtmaya bağlı ölümlerde artış yaşandı.
-
İntihar oranları tam olarak bilinemese de 2020 yılında anksiyete ve depresyon vakalarında %25 artış olduğu ve bunlardan en çok kadınlar ile gençlerin etkilendiği tahmin ediliyor. Ülkeler eş zamanlı olarak temel sağlık hizmetlerinde kesintiler olmasının en çok psikiyatri, nöroloji ve madde kullanımı servislerini etkilediğini rapor ediyor.
-
Çocuklar en çok etkilenen gruplar arasında: 2019’da 10 ile 19 yaş arası ergenlerin %13’ünden fazlasına psikiyatrik hastalık teşhisi konulduğu belirtiliyor. (10-14 yaşlarındaki 80 milyon ergen ve 15-19 yaşları arasındaki 86 milyon ergene psikiyatrik tanı konulmuş.)
-
Korunmasız çocuklara yönelik çeşitli biçimlerdeki şiddet ve istismar vakalarında artış görüldü.
-
Okul kapanmaları, günlük rutinin bozulması, gıda güvenliğinin tehlikeye girmesi, ailenin gelir kaybı ve gelecek belirsizliğine daha fazla maruz kalmaları, gençlerin ve çocukların ek psikiyatrik sorunlarla karşılaşmasına neden oldu.
-
Acil olarak yapılması gerekenler:
-
Ülkelerin ve üreticilerin aşıların patent haklarını geçici olarak askıya alması (aşıların patent haklarından geçici olarak vazgeçmesi)
-
COVAX’e aşı temininin önceliklendirilmesi
-
Testlerin, aşıların ve tedavilerin yerel ölçekli üretimlerinin sağlanması için gerekli koşulların yaratılması
-
COVID 19 müdahale planları, psikiyatrik ve psikososyal destek içermek zorunda olmalı. Öncelikle genç insanlar ve çocuklar için psikiyatri hizmetine yönelik yatırım ve çabalar artırılırken korunmaya muhtaç çocuklar korunmalı.
-
Çocuklara zorunlu aşıların yapılma oranı, COVID 19 öncesi seviyeye yükseltilmeli
-
-
-
Amaç 4: Nitelikli Eğitim
-
Okul kapanmalarının, özellikle dezavantajlı olan kız, engelli, kırsalda yaşayan veya etnik azınlıklara mensup, çocukların öğretimi ve mutluluğu üzerinde kaygı verici sonuçları oldu.
-
Geçtiğimiz iki yıl boyunca, yüz yüze öğretimin yarısından fazlasına devam edemeyen öğrenci sayısının 147 milyon olduğu tahmin ediliyor. Bu durum, bahsedilen kuşağın hayat boyu kazancından 17 trilyon dolar eksilmesi anlamına geliyor.
-
Pandemi öncesinde ilk ve orta öğretime devam etmeyen genç ve çocukların oranı %17 iken pandemi sonrasında bu oran %26’ya çıktı. Okulların kapalı kaldığı süre uzadıkça çocukların okula dönüş oranı düşüyor.
-
Yapılması gerekenler:
-
Hükümetler; çocukların okula dönüşünü, öğretim kayıplarının telafisini ve ihtiyaç duydukları psikososyal desteği almalarını sağlayacak iddialı programlar yürütmeli.
-
-
-
Amaç 4: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
-
2030 yılına kadar cinsiyet eşitliğini sağlama hedefi bulunmamakla birlikte pandeminin ekonomik ve sosyal yansımalarının durumu kötüleştirdiği biliniyor.
-
İlerlemenin gerilediği alanlar:
-
Ev işlerine ayrılan zamanın kısalması
-
Cinsel ve üreme sağlığı kararlarını kadının kendisinin alması
-
Kadın erkek eşitliğine duyarlı bütçeleme yapılması
-
-
Hâlihazırda az ödenek ayrılan kadın sağlığı hizmetleri, önemli kesintilere uğradı.
-
Kadına yönelik şiddet hala sıklıkla görülüyor.
-
COVID 19’la mücadelede kadın liderlerin öne çıkışına rağmen kadınlar, hak ettikleri karar alma pozisyonlarını korumada hala erkeklerin gerisindeler.
-
Dünya genelinde bir partneri olmuş 15 yaş üstü kadınların %26’sı (641 milyon) hayatında en az bir kez fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmış.
-
BM Kadın Birimi’nin 13 ülkede yürüttüğü hızlı cinsiyet değerlendirmesine katılan kadınların %45’i, COVID 19 sürecinde kendisinin veya başka bir kadının bir biçimiyle şiddete maruz kaldığını belirtiyor.
-
Kadına, özellikle yaşlı kadınlara, yönelik şiddete karşı duyarlılık dünya çapında arttı fakat konuya ilişkin veriler sınırlı. Verilerin yalnızca %10’u 50 yaş ve üstü kadınlara yönelik partner şiddetini yakalayabilmiş. 2000-2018 döneminin sınırlı verileri bu grupta yer alan kadınların %4 ila %7’sinin son bir yıl içinde yakın bir partneri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete uğradığını gösteriyor. Fakat yaşlı kadınlar; yok sayılma, ekonomik sömürü ve dışlanma gibi değerlendirmenin ölçemediği farklı şiddet biçimlerine maruz kalıyor. Bu tür eylemlerin failleri yakın bir partner dışında komşu, yabancılar, diğer akraba üyeleri gibi kişilerden oluşabiliyor.
-
2021 yılında her beş genç kadından biri 18 yaşından önce evlendi. Çocuk evliliğin en yüksek olduğu bölgeler %35 ile Sahra altı Afrikası ve %28 ile Güney Asya. Son beş yıl içinde, çocuk yaşta evlilik %10 azaldı. Bununla birlikte, 2030 itibarıyla 10 milyon çocuk gelinle karşılaşılması bekleniyor. Pandemi öncesinde ise 100 milyon çocuk, evlendirilme riskiyle karşı karşıyaydı.
-
Bugün özellikle uygulamanın yaygın olduğu 31 ülkede, en az 200 milyon kadın sünnet ediliyor. 2030 itibarıyla kadın sünnetinin sona erdirilmesi amacına ulaşılması için en az 10 kat daha hızlı hareket etmek gerekiyor.
-
Sorunun çözümünün anahtarı ise eğitim. Annesi ilkokul eğitimi almış kızların uygulamaya maruz kalma oranı, annesi eğitim almayan kızlara oranla %40 daha az.
-
COVID öncesi kadınların toplam istihdama katılım oranı %39,4 iken 2020’de toplam istihdam kaybının %45’ini kadınlar oluşturuyor. Kadınların yönetici pozisyonlarda yer alma oranında dünya genelinde 2015’ten 2019’a %27,2’den %28,3’e, ülkemizin içerisinde bulunduğu Kuzey Afrika ve Batı Asya bölgesinde ise %11’den %12,2’ye zayıf bir artış görülüyor.
-
64 ülkeden elde edilen 2007-2021 dönemine ait veriler gösteriyor ki 15-49 yaş arası evli ya da bir birlikteliği olan kadınların yalnızca %57’si cinsel ilişkilerine, doğum kontrol yöntemlerine ve üreme sağlığı hijyenine dair kararları kendisi alıyor.
-
Pandeminin ilk yılında düşük ve orta gelirli ülkelerde, 1,4 milyon istenmeyen gebelik gerçekleştiği tahmin ediliyor. Kadınların, maddi zorluklar nedeniyle sağlık ve doğum kontrol hizmeti almak için kendi kararlarını alamamış olması mümkün. Karantina döneminde sağlık, sosyal izolasyon ve maddiyat nedenli gerginlikler yüzünden seks teklifini reddedememiş olabilirler. Cinsel ve üreme sağlığı ürünlerinin süresinin geçmesi ya da bozulması bu duruma neden olmuş olabilir.
-
36 ülkeden alınan 2009-2020 verilerine göre, kadınların yarısından azının tarım arazileriyle ilgili mülkiyet ve/veya tasarruf hakkı bulunuyor. 18 ülkede erkeklerin mülk sahibi olma oranı, kadınlarınınkinin 2 katı. Cinsiyete duyarlı politikalar ve yasal çerçeve zaruri fakat yalnızca 15 ülke yeterli hükümlere yer veriyor.
-
Kamu finansmanının cinsiyet eşitliği dikkate alınarak dağıtımını ve harcanmasını sağlaması temel amaçtır.
-
105 ülke ve bölgeden alınan 2008-2021 dönemine ait verilere göre; ülkelerin %26’sı kamu kaynaklarının bölüşümünü cinsiyet eşitliğine dayalı, kapsamlı sistemlere göre yapıyorken %59’u bu tür sistemlerin bazı özelliklerini taşıyan sistemlerle, %15’i ise cinsiyet eşitliğinin dikkate alınmadığı bir sistemle yapıyor.
-
Yapılması gerekenler
-
Kanunların, politikaların, bütçelerin ve kurumların cinsiyet eşitliğinin sağlanması sürecini hızlandıracak biçimde iyileştirilmesi
-
Cinsiyet istatistiklerinin elde edilmesine yönelik yatırımın artırılması.
-
Kadın-erkek eşitliğine dayalı bütçelemenin kapsamlı uygulamalarının hızla geliştirilmesi, sağlamlığının kontrol edilmesi ve değerlendirilmesi gerekiyor.
-
-