“Başka Bir Bankacılık Mümkün”

İnsanların en çok neye ihtiyacı var biliyor musunuz?

Birilerinin çıkıp onlara doğruları söylemesine.

Post Truth-gerçek sonrası çağda bu en büyük gereksinim haline geldi.

Politikacılar bile yalanı “algı yönetimi” diye legalize etti.

Zam diyemiyoruz, fiyat güncellemesi diyoruz.

Hırsız diyemiyoruz girişimci diyoruz.

Hele bankalar, onlar yok mu onlar!

Küçük Amerika olacağız diye diye Amerikan modelini hakim kıldık, bizde de küçük bir Wall Street mafyası oluştu.

Bunlar asla kaybetmiyor.

Kumarhanedeki o meşhur “kasa” gibi, hep kazanıyorlar.

Çünkü kapitalist sistem böyle işliyor.

Rahmetli George Carlin bu durumu halk ağzıyla teorisyen Marks’tan daha iyi anlatıyordu:

Asla daha iyi olmayacak. Sahip olduklarınla ​​mutlu ol. Çünkü bu ülkenin sahipleri bunu istemiyor. Şimdi gerçek sahiplerden bahsediyorum, gerçek sahiplerden, her şeyi kontrol eden ve tüm önemli kararları veren büyük zenginlerden. Politikacıları unutun. Politikacılar, size seçme özgürlüğüne sahip olduğunuz fikrini vermek için oradalar. Sahipleriniz var. Sana sahipler. Her şeye sahipler. Tüm önemli topraklara sahipler. Şirketlerin sahibi ve kontrolü onlarda. Senatoyu, kongreyi, devlet binalarını, belediye binalarını çoktan satın alıp parasını ödediler, yargıçları kıç ceplerine koydular ve tüm büyük medya şirketlerine sahipler, bu yüzden hemen hemen tüm haber ve bilgileri kontrol ediyorlar. Seni t.ş.klarından yakaladılar. İstediklerini elde etmek için her yıl lobicilik faaliyetlerine milyarlarca dolar harcıyorlar. Eh, ne istediklerini biliyoruz. Kendileri için daha fazlasını, başkaları için daha azını. Ama ben size ne istemediklerini söyleyeyim: Eleştirel düşünebilen bir toplum istemiyorlar. Eleştirel düşünme yeteneğine sahip, iyi bilgilendirilmiş, iyi eğitimli insanlar istemiyorlar. Bununla ilgilenmiyorlar. Bu onlara yardımcı olmuyor. Bu onların çıkarlarına aykırı. Mutfak masasına oturduğunda 30 yıl önce kendilerini lağıma atan bir sistem tarafından ne kadar becerildiklerini anlayacak kadar akıllı insanlar istemiyorlar. Bunu istemiyorlar. Ne istediklerini biliyor musun? İtaatkar işçiler istiyorlar. İtaatkar işçiler. Sadece makineleri çalıştıracak ve evrak işlerini yapacak kadar akıllı ve daha düşük ücretli, daha uzun çalışma saatli, azaltılmış sosyal yardımlı, fazla mesainin bittiği ve ortadan kaybolan emekli maaşıyla giderek daha boktan işleri pasif bir şekilde kabul edecek kadar aptal insanlar. Şimdi de Sosyal Güvenlik paran için, kefen paran için geliyorlar. Kötü gün paranı istiyorlar. Wall Street’teki suçlu arkadaşlarına verebilmek için onu geri istiyorlar ve biliyor musun? Onu alacaklar. Er ya da geç hepsini senden alacaklar çünkü bu lanet yerin sahibi onlar. Bu büyük bir kulüp ve sen içinde değilsin. Sen ve ben büyük kulüpte değiliz. Ve bu arada, neye inanman gerektiğini söylerken bütün gün kafana vurmak için kullandıkları aynı büyük kulüp. Tüm gün boyunca, medyalarında size neye inanacağınızı, ne düşüneceğinizi ve ne satın alacağınızı söyleyerek sizi dövüyorlar. Masa bozuk arkadaşlar. Oyun hileli ve kimse fark etmiyor, kimse umursamıyor gibi görünüyor. İyi dürüst çalışkan insanlar — beyaz yakalı, mavi yakalı, hangi renk gömleğiniz olduğu önemli değil — bu zengin ibneleri seçmeye devam edin, onlar seni umursamıyor. Seni hiç – hiç – hiç umursamıyorlar. Ve kimse fark etmiyor gibi görünüyor, kimse aldırmıyor. Sahiplerin güvendiği şey budur; Amerikalıların muhtemelen her gün kıçlarına tıkıştırılan büyük kırmızı, beyaz ve mavi s.kten habersiz kalacakları gerçeği. Çünkü bu ülkenin sahipleri gerçeği biliyor: Buna Amerikan Rüyası deniyor, çünkü buna inanmak için uykuda olmak gerekiyor.”

Bankacılık mevzusu da bu metnin içinde yer alıyor.

Bankacılık teknik bir iştir. Normalde yapılacak şey bellidir. Parayı halktan toplarsın yatırıma yönlendirirsin. Herkes kazanır değil mi?

Hayır. Bakınız yukarıda George Carlin anlatıyor.

“Küçük hırsızlar banka soyar, büyük hırsızlar banka kurar ” sözü de ona ait sanırım.

Wall Street, JP Morgan ve benzerleri, dünyayı kan kokusu almış beyaz köpekbalıkları gibi dolaşıyor. Ne bulursa yutuyor, ütüyor.

Ama aslında dünyada doğru yapılan bankacılık örnekleri de var.

Halk için, üretim için, gelişmek ve daha iyisi olmak için yapılan bankacılık da olabiliyor.

İçinde bulunduğumuz uzun soluklu (2008’den bu yana) ekonomik krizin arka planında ise bunun tam tersi var.

Krizin temelinde 1980 sonrası küreselleşme ve aşırı finansallaşma var.

Her şeyin parasal yöntemlerle çözüleceğine olan iman çok güçlü.

Enflasyonu önlemek için faizleri yükseltip talebi düşürmek klasik çözüm.

Ancak içinde bulunduğumuz durum bundan biraz daha farklı.

Durgunluk, kıtlığa varan bir depresyon sarmalındayız.

Dikkatli bakıldığında talepte azalma yerine, yerel olarak daha fazla arza ihtiyacımız bulunuyor.

Üretimi finanse etmek için kredi-paranın artması gerekiyor.

Arz ve talep birlikte arttığında fiyatlar sabit kalır, GSYİH ve gelirler artar.

Arzın, yani üretimin artması esas.

1990’larda Japonya’da çalışırken “niceliksel genişleme” (QE) terimini icat eden Almanya doğumlu İngiliz ekonomist Prof. Richard Werner bunu savunuyor.

O dönem Japon bankaları konut talebini artırmış, fiyatları sürdürülemez seviyelere çıkarmıştı, ta ki piyasa kaçınılmaz olarak çöküp ekonomiyi de beraberinde dibe götürene kadar.

Werner’in öngördüğü QE, bugün gördüğümüz varlıkları şişiren para yaratımı değildi.

Bunun yerine, parayı gerçek, üretken ekonomiye yönlendirerek GSYİH’yi artırmayı önerdi ve bugünün ekonomik krizi için de önerdiği şey bu.

YERLİ ÜRETİME NASIL FİNANSMAN SAĞLANIR?

KOBİ’ler, küresel olarak hemen hemen her ekonomide özel sektörünün yaklaşık %97-99’unu oluşturur.

Pandemi karantinalarından kaynaklanan büyük kayıplara rağmen, ABD’de Aralık 2020’de hala 30,7 milyon küçük işletme vardı. Küçük şirketler yeni ABD işlerinin yüzde 64’ünü oluşturuyor; yine çoğu ABD imalat sektöründe, verimlilik artışı Almanya tarafından belirlenen standartların önemli ölçüde altında ve birçok Amerikalı KOBİ, Çinli ve diğer düşük ücretli rakiplerin maliyet avantajlarıyla rekabet edecek kadar üretken değil.

Werner, Alman nüfusu Çin’in sadece %6’sı kadar olmasına rağmen, Almanya’nın neredeyse Çin kadar ihracat yaptığını gözlemliyor.

Çinlilerin düşük ücret avantajları var.

Peki, ABD firmaları yapamazken, Alman KOBİ’leri Çin ile nasıl rekabet edebiliyor?

Werner, Almanya’nın 1500 kadar kar amacı gütmeyen/topluluk bankasına dikkati çekiyor burada.

Bu, dünyadaki en büyük küçük banka sayısı.

Alman mevduatının yüzde yetmişi bu yerel bankalarda – %26,6’sı kooperatif bankalarında ve %42,9’u Sparkassen adı verilen ve yasal olarak kendi topluluklarına kredi vermekle sınırlı olan kamuya ait tasarruf bankalarında.

Bu yerel bankalar KOBİ kredilerinin %90’ından fazlasını sağlıyor.

Almanya’da KOBİ kredisi veren banka sayısı Birleşik Krallık’ın on katından fazla ve Alman KOBİ’leri birçok sektörde dünya pazar lideridir.

(Almanya bizi kıskanıyordu değil mi !?)

Küçük bankalar küçük şirketlere borç verirken, büyük bankalar büyük şirketlere ve büyük ölçekli finansal spekülatörlere borç verir.

Werner, Alman topluluk bankalarının 2008 krizinden etkilenmediğini, bu nedenle 2008’den sonra KOBİ kredilerini artırabildiklerini söylüyor.

Ve sonuç olarak son 15 yılda Almanya’da bir durgunluk ve işsizlikte bir artış olmadı.

Werner, Çin’in başarısını da geniş toplum bankaları ağına bağlıyor.

Mao döneminde Çin, tek bir merkezi ulusal bankacılık sistemine sahipti.

1982’de Çin, Deng Xiaoping’in rehberliğinde para sisteminde reform yaptı ve yüzlerce kooperatif bankası da dahil olmak üzere binlerce ticari banka açtı.

Bunu onlarca yıllık çift haneli büyüme izledi.

“Pencere kılavuzu” denen bir sistem kullanıldı: üretken krediler teşvik edilirken, varlık işlemleri ve tüketim için zararlı banka kredileri bastırıldı.

Werner’in günümüzün ekonomik koşulları için tavsiyeleri şu şekilde:

Para sisteminde reform yapmak, GSYİH’ya katkısı olmayan işlemler için banka kredisini yasaklamak; üretken amaçlar için borç veren birçok küçük topluluk bankasından oluşan bir ağ oluşturarak tüm kazanımları topluluğa iade etmek; banka davranışlarını şeffaf, hesap verebilir ve sürdürülebilir kılmak.”

Modeli ortaya koyan Werner aynı zamanda, İngiltere’de henüz 2021’de açılan Hampshire Community Bank’ın yönetim kurulu başkanı. Personele herhangi bir ikramiye ödemesi yapmıyor, yalnızca sıradan mütevazı maaşlar ödüyor. Ağırlıklı olarak KOBİ’lere ve konut inşaatına yönelik krediler (satın alınıp inşa edilen ipotekler) ve yönetim kurulu üyelerinin yarısı, yerel yönetimler ve üniversitelerin yatırımcıları olduğu, ilçe halkı yararına yerel bir hayır kurumundan.

ABD’DE KAMU BANKACILIĞI: KUZEY DAKOTA’NIN BAŞARISI

Aracıları ortadan kaldıran ve yerel üretime kredi yaratmak üzere topluluk bankalarını faaliyete geçiren bu model, aynı zamanda devlete ait ABD bankası, asırlık Bank of North Dakota’nın (BND) başarısının temelini oluşturuyor.

Kuzey Dakota aynı zamanda 2008-09 resesyonundan kurtulan tek eyalet ve hiçbir zaman eksiye düşmeyen bir devlet bütçesine sahip.

Eyaletteki küçük toplum bankalarının sayısı ülke ortalamasının yaklaşık altı katı.

BND ise bu toplum bankalarıyla rekabet etmez, onlarla ortak olur, bu tüm taraflar için çok verimli bir pozisyon.

2014 yılında Wall Street Journal, BND’nin JPMorgan Chase ve Goldman Sachs’tan bile daha karlı olduğunu belirten bir makale yayımladı.

WSJ Yazarı, başarının sebebinin Kuzey Dakota’nın petrol patlamasına dayandığını ileri sürdü, ancak patlama aynı yıl bir düşüşe dönüştü. BND buna rağmen rekor karlar bildirmeye devam etti.

BND son 19 yılda, eyalet hükümetlerinin tipik olarak mevduatlarını yatırdığı JPMorgan Chase ve Wells Fargo’nun yatırım getirisini çok aşarak, ortalama %20 özsermaye getirisi elde etti.

2020 yıllık raporuna göre, 2019’da BND, 16 yılın rekor karına ulaşmıştı.

2020’de yüzde 15’lik yıllık getirisi o kadar iyi olmasa da, o yıl ABD’yi vuran ekonomik kriz göz önüne alındığında BND hala yıldızdı.

BND, 2020 yılında ticaret ve tarım sektörlerine yönelik kredilerini üçe katlamış ve öğrenci kredileri üzerindeki sabit faiz oranını yüzde 1 oranında düşürerek borçlulara kredi süresince ortalama 6400 dolarlık tasarruf sağladı.

BND, 2020’yi 7,7 milyar dolarlık varlıkla kapattı.

O halde, petrolden kaynaklanmıyorsa, BND neden bu kadar karlıydı?

Çünkü iş modeli, diğer bankalara göre çok daha düşük maliyetlerdeydi. Kısa vadeli kâr peşinde koşan özel yatırımcıları yoktu, yüksek ücretli yöneticileri yoktu, reklama ihtiyacı yoktu ve yakın zamana kadar sadece bir şubesi vardı. Bu yıl şube sayısı iki oldu.

Yasaya göre, devletin tüm gelirleri BND’ye yatırılır.

Krediler konusunda yerel bankalarla ortaklık kurarak sermaye, likidite ve düzenlemelere yardımcı olur.

BND’nin tasarrufları devlete iade edilir veya daha düşük faiz oranları şeklinde yerel borçlulara aktarılır.

FED ŞİMDİ NE YAPABİLİR?

BND ve Sparkassen bankaları harika kamu bankacılığı modelleri, ancak bunları uygulamak zaman alıyor ve Amerikan Merkez Bankası Fed şu anda bir enflasyon kriziyle başa çıkmak için baskı altında.

Prof. Werner merkezileşme konusunda endişeli ve merkez bankalarına hiç ihtiyacımız olmadığını düşünüyor; ama onlara sahip olduğumuz sürece, onları Ana Cadde ekonomisine hizmet etmek için kullanabiliriz.

Eylül 2020’de, Action Center on Race and the Economy’den (Irk ve Ekonomi odaklı Eylem Merkezi) Saqib Bhatti ve Brittany Alston, yerel üretimi teşvik etmek için Fed tarafından hemen uygulanabilecek bir plan önerdi.

Plana göre Fed, üretime yönelik olarak doğrudan eyalet ve yerel yönetimlere faizsiz kredi verebilir. Geçerli Fed politikalarına daha iyi uyum sağlamak için, özel bankalara ve repo piyasası yatırımcılarına yaptığı gibi, belki de yüzde 0.25 faizli kredi verebilir.

Bhatti ve Alston, belediye borçları için faiz ödemeleriyle, vergi mükelleflerinden Wall Street’teki zengin yatırımcı ve bankalara her yıl 160 milyar dolardan fazla servet transfer edildiğini belirledi.

Federal Rezerv, tüm ABD eyalet ve yerel yönetimlerine ve devlet kurumlarına uzun vadeli sıfır maliyetli krediler verse, bu fonlar daha verimli olarak kamu kullanımına sunulabilir.

Bu parayla, eski borçlar yeniden finanse edilebilir ve yeni uzun vadeli sermaye altyapısı projeleri için kredi alınabilir. Aynı zamanda mevcut faiz ödemelerinin neredeyse tamamı iptal edilebilir.

Faiz ve ücretler genellikle altyapı maliyetinin yarısını oluşturur.

Faiz oranını neredeyse sıfıra indirmek, umutsuzca ihtiyaç duyulan projelerde bir patlamayı teşvik edebilir.

Amerikan İnşaat Mühendisleri Derneği (ASCE), 2021 raporunda, sadece ABD altyapısını onarmak için 6,1 trilyon dolara ihtiyaç olduğunu tahmin ediyor.

Eyalet ve yerel yönetimlerin borçlarını ödeyememe riskine gelince, Bhatti ve Alston böyle bir riskin neredeyse hiç olmadığını iddia ediyor.

Devletlerin temerrüde düşmelerine yasal olarak izin verilmez ve eyaletlerin yaklaşık yarısı şehirlerinin iflas başvurusunda bulunmasına izin vermez.

Yazarlar şunları yazıyor:

Moody’s Investors Service’e göre, 1970 ve 2019 yılları arasında belediye tahvilleri için kümülatif on yıllık temerrüt oranı, şirket tahvilleri için yüzde 10,17’ye kıyasla sadece yüzde 0,16 idi, yani şirket tahvillerinin temerrüde düşme olasılığı 63 kat daha fazlaydı. …Kamu tahvilleri bir bütün olarak, şirket tahvillerinin en güvenli yüzde 3’ünden daha güvenli yatırımdı. … ABD belediye tahvilleri son derece güvenli yatırımlardır ve çoğu eyalet ve yerel hükümet borçlusunun ödemek zorunda olduğu faiz oranları haksız yere yüksektir.

Büyük derecelendirme kuruluşlarının, kemer sıkma gündemini zorlamak ve kamu hizmetlerinde kesinti talep etmek için kredi notlarını kullanma konusunda uzun bir geçmişi vardır. Ayrıca, temerrüde düşme olasılığı önemli ölçüde daha yüksek olan şirketlerden daha düşük kredi notu vererek belediye borçlularına karşı ayrımcılık yapıyorlar.

Büyük tahvil sigortacısı olan aynı bankaların, belediye tahvil piyasasında da gizli anlaşma ve ihaleye fesat karıştırma kayıtları vardır. … JPMorgan Chase ve Citigroup da dahil olmak üzere birçok banka, suçlamaları kabul etti ve mali düzenleyicilere milyarlarca dolar para cezası ödedi.

(30 Aralık 2021 Cumhuriyet Gazetesi Mehmet Ali Güller’in “AKP-Bankalar-JP Morgan Üçgeni” başlıklı yazısından: “JP Morgan’ın da işin içinde olduğu anlaşılıyor. Şöyle ki: JP Morgan 18 Aralık’ta, yani operasyondan iki gün önce müşterilerine bir mektup yazıyor ve “TL için yeni algoritma emri almayacağını” belirtiyor, “eski emirlerin de en kısa sürede iptal edilmesini” tavsiye ediyordu. Belli ki JP Morgan, iki gün sonra olacaklardan müşterilerini uzak tutuyordu!

Bitmedi… Operasyondan bir gün sonra, 21 Aralık’ta Resmi Gazete’de çarpıcı bir gelişme duyuruldu: BDDK, JP Morgan’a Türkiye’de danışmanlık yapma izni veriyordu! Oysa bir süre önce, JP Morgan hakkında soruşturma gündemdeydi!”)

Federal Rezerv bunu ücretsiz olarak yapabildiyse, bankaların ve tahvil sahiplerinin bu temel altyapı parçasından kar edebilmeleri için hiçbir neden yoktur.”

Bütün bunlar istenirse yeni mevzuat olmadan yapılabilir.

Ancak yapılmıyor.

Fed, kamu sektörü yerine şirketlere çalışıyor.

Yazarların temerrüde düşme olasılığının 63 kat daha fazla olduğunu gösterdiği özel şirketlere, kurumsal borç konusunda çok daha cömert şartlar teklif edildi.

Federal hükümet ayrıca, 2008 mali krizinden sonra finans sektörüne 10.4 trilyon dolarlık kurtarma ve geri dönüş sağladı ki bu, tüm ABD kamu tahvil piyasasının 2,5 katı büyüklüğünde bir miktar.

YEREL ÜRETİM İÇİN KREDİLER

30 trilyon dolarlık bir borç bombasını tetikleyebilecek kibritlerle oynamak, açıkçası Fed’in kaçınmaya çalışması gereken bir şey.

Prof. Werner muhtemelen, 1980’lerde Japonya’nın yaptığı gibi, ESASLI politika hatasının, spekülatif varlıklara girerek varlık fiyatlarını şişirmek için kredi enjekte etmek olduğunu iddia ediyor.

Fed’in likidite yangın hortumunun yerel üretime yönlendirilmesi gerekiyor.

Bu, yerel veya kamu bankaları aracılığıyla veya eyalet ve yerel yönetimlere sıfıra yakın faizli krediler vererek, belki de Ulusal Altyapı Bankası aracılığıyla yapılabilir.

Bizde de istenirse aynı model uygulanabilir.

Ne de olsa 70 yılda Küçük Amariga olduk (Amerika değil ama)!

Tarım Kredi Kooperatifleri, KOBİ Bankaları, Yerel Topluluk Bankaları, Sektörel Kamu Bankaları, Sınai Yatırım ve Kalkınma Bankaları yeniden düzenlenebilir, olmayanlar kurulabilir.

Büyük özel ve kamu bankaları da üretime yönelik olarak yeniden tasarlanabilir.

İstenirse tabii.

KAYNAKLAR:

https://www.goodreads.com/quotes/964648-but-there-s-a-reason-there-s-a-reason-there-s-a-reason

https://ellenbrown.com/2021/12/24/the-real-antidote-to-inflation-stoking-the-fire-without-burning-down-the-barn/

Bunları da sevebilirsiniz