“Asıl savaş şimdi başlıyor.”
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla başlayan yeni süreçte Türk Devleti’nin şimdiki düşmanının yarattığı zorluklar kendisini her alanda göstermiştir. Ülkenin kalkınabilmesi ve uygarlığı yakalayabilmesinin önünde türlü engeller olmuştur; iç karışıklıklar, salgınlar, geri kalmış ekonomi, altyapı eksiklikleri… Daha kötüsü, bu sorunları düzeltebilecek nitelikli kadroların olmayışıdır. Eğitimle bu kadrolar oluşturulacak, böylece geri kalmış Anadolu uygarlığa ulaşılabilecektir. Cehaletle olan savaş başlamıştır.
Bu savaş, Anadolu’ya özgün, yaşanan sorunlarına çözüm olacak bir eğitim sistemi gerektirmiştir. Toplumun yoğunluğunun köylerde yaşıyor olması, savaşında köylerden başlamasını gerektirmiştir. “Millî Kahramanlar” yazı dizisinde bu ay, saptamalarıyla ve çözüm öneriyle öne çıkıp eğitimde devrim yapan İsmail Hakkı Tonguç’un hayatı incelenecektir.
Gençlik Yılları
1893 yılında, Silistre’nin Tatrakan Bucağı Tataratmaca köyünde doğmuştur. Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra ailesi bu köye göç etmiştir ve geçimini tarımla sağlamıştır. Köyündeki ilkokul eğitiminin ardından sırasıyla Silistre Rüştiyesi’nde, Kastamonu Darülmuallimini’nde ve İstanbul Darülmuallimini’nde eğitim gördü. En başarılı 20 öğrenci içinde yer aldığı sebebiyle eğitimine Almanya’da devam etmeye hak kazanmış ve 1918 yılı Eylül ayında Almanya’ya gitmiştir (Cimi, 1997).
Almanya’da gördüğü eğitim, İsmail Hakkı’nın eğitimci kimliğinde önemli bir rol oynamıştır. Okulunu bitirmekle kalmamış, çeşitli seminerlere, kurslara, konferanslara katılmış, okulları incelemiş, toplumun nasıl geliştiğini araştırmış, eğitimini geliştirmeye çalışmıştır. İş eğitimi, edebiyat, sosyoloji, psikoloji, pedagoji ve dersleriyle ilgili diğer pek çok alanda araştırmalar yapmıştır (Telli, 1999).
1922 yılında eğitimini tamamlamasının ardından Türkiye’ye dönmüştür. Konya’da, Ankara’da ve Adana’da bir süre öğretmenlik yapmasının ardından beklemediği bir teklif almıştır. İlerici bir kadro kurmak isteyen dönemin Millî Eğitim Bakanı Vasıf Çınar ve Müsteşar Nafi Atuf Kansu, incelemeler yapması için onu Avrupa’ya gönderdiler. Almanya, Fransa ve İngiltere’deki mesleki eğitim kurumlarını incelemelerde bulunup yurda dönmüştür (Tonguç, 2001).
Yurda dönünce Anadolu’nun durumunu daha bilinçli bir kişi olarak değerlendirebilmiştir. Saptadığı gelişememe nedenleri şunlardır:
1. “Nüfusunun %80’i okuma yazma bilmeyen bir ülke çağdaşlaşamazdı.
2. Orta Çağdan kalma bir düzenle endüstri devrimi yapılamazdı.
3. %80’i köylü olan bir ülkede, köyleri kalkındırmadan hiçbir şey yapılamazdı.
4. Orta Çağdan kalma skolastik bir eğitimle uygarlığa erişilemezdi.
5. “Bugün varız, yarın yokuz” “dokuz günlük ömür için, on günlük zahre haram”,
“Az çalış, çok çalış kara toprağın altı senin” gibi halkı tembelleştiren dünya görüşü ile başarıya ulaşılmaz.
6. Demokrasi ve halkçılık ilkesi uygulanmadan, sosyal problemler çözülemez.
7. Yaparak öğrenme ilkesi uygulanmadan, insanlar üretken olamaz.
8. Ayrıntılara önem verilmezse, bütünlük ve gelişim sağlanamaz.
9. İnsanların yaratıcı gücü ortaya çıkarılmadan uygarlığa erişilemez” (Telli, 1999).
1934–1935 ders yılında Gazi Eğitim Enstitüsü ve Gazi Lisesi Müdür Vekilliği görevine atanmıştır. Burada Millî Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’a eğitim hakkındaki düşüncelerini anlatma fırsatı yakalamış ve Saffet Arıkan’ın dikkatini çekmiştir. Görüşmeleri devam etmiş ve ardından İlköğretim Genel Müdür Vekilliği görevine başlamıştır. Böylelikle yönetici kadrosuna giren İsmail Hakkı, Bakanlığa muhtıralar hazırlamaya başlamış, eğitimin durumu hakkında saptamalarını ve ileriye yönelik tasarılarını Bakanlığa ileterek eğitim sistemine yön vermeye başlamıştır (Tonguç, 2001).
İsmail Hakkı Tonguç ve Eğitim
Eğitimi “bir insanın kendisinin biçim kazanması” olarak tanımlayan İsmail Hakkı, kişiliğin eğitimini eğitimin temeli saymıştır. Eğitim ona göre toplumda aydınlanmayı, sosyal bilinç kazanmayı, üretmeyi, sorunları çözmeyi mümkün kılmalıydı (Kanar, 1990).
İsmail Hakkı Tonguç’a göre hedef sadece okuma-yazma oranını arttırmak değildir. Asıl hedef halkın bilinçlenmesi ve halkın emeğinin sömürülmesine izin vermeyecek hale getirilmesidir. Böylece toplum özgürleşebilecek, üretim artacak ve ülke kalkınabilecektir. Bu amaçlara ulaşabilmek için özellikle ilköğretimin toplumun her kesimine ulaşması bir zorunluluk olmuştur. Bu süreçte İsmail Hakkı Tonguç İlköğretim Genel Müdür Vekili olarak saptamalarıyla ve çözüm önerileriyle ön plana çıkmıştır.
Okuma-yazma oranı çok düşük olup, zorunlu öğrenim çağında bulunan çocukların %80’i köylerde %20’si şehirlerde yaşamaktadır. Ancak, şehirlerde yaşayan zorunlu eğitim çağındaki çocukların %80’i, köylerdeki çocukların ise %20’si okula gidebilmektedir (Tonguç, 1998).
Daha önemli bir başka sorun ise öğretmen sayısının yetersizliğidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ancak 20 öğretmen okulu vardır ve 1923-1924 yıllarında bu okullardaki öğrenci sayısı 3.990’dır. Bu koşullar altında toplumun eğitim sürecinin, hedeflenene ulaşmakta çok yavaş kalacağı anlaşılmıştır. Bu nedenle öğretmen yetiştirmek öncelik olmuştur (Tekin, 1978).
Savaş döneminde orduda okuma-yazma, birtakım basit hesaplar ve temel bilgiler eğitimi alan erlerin öğretmen olarak yetiştirilmesine karar verilmiştir. Zorunlu eğitim çağındaki çocukların yoğunluğunun köylerde olması, yetiştirilmesi gereken öğretmenlerin köylerde çalışmak üzere yetiştirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Çünkü öğrencilerin öğrendiklerini günlük hayatta uygulayabilmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde emekler boşa gidecektir çünkü köy öğretmenleri köylüye önderlik edemeyeceklerdir (Geray, 1976).
Bu nedenle de köy öğretmenlerinin köy hayatını tanımaları gerekmektedir. Köyde karşılaşacağı güçlüklerle baş edebilmeleri gerekmektedir. Hem yetişkinlere hem gençlere bilgileri aktarabilmeleri gerekmektedir. Hayat seviyesini yükseltecek becerilere sahip olup, devleti temsil edebilmelilerdir (Tonguç, 1998).
İlk olarak 84 köy genci Eskişehir’in Mahmudiye Köyü’nde eğitmenlik kursu almışlardır. Bu kursu bitirenler köylerde görevlendirilmiş ve etkileri incelenmiştir. Olumlu sonuçlar alındıkça kurs sayıları arttırılmış ve yeni bir yönetmelikle eğitmen yetiştirmeye önayak olmuştur. Eğitim reformunun başlangıcı olmuştur (Bayram, 1999)
Köy Enstitüleri
Cumhuriyet rejiminin getirdiği birey-yurttaş bilincine sahip kitleleri yetiştirmek, ayrıcalıksız, sınıfsız ve bütünleşmiş bir kitle yaratmak, farklılıkları ortadan kaldırarak kırsal alandaki nüfusun eşitlik ve halkçılık ilkelerinden eğitim ve kültür alanlarında yararlanmasını sağlamak köy enstitülerinin temel kuruluş amaçlarıdır (Akkuş, 2004).
Temeli eğitmenlik kursları olan Köy Enstitüleri’nin resmi kuruluşu 17 Nisan 1940’ta çıkarılan 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu’dur. İsmail Hakkı’nın tasarladığı Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Kanunu’nun gerekçelerinde adayı alınacağı, 8 yılda 24.000 köy öğretmeni ile 8.000 eğitmen yetiştirilmesinin planlandığı, bu durumda köylerin ilköğretim gereksiniminin 1950 yılında tümüyle karşılanmış olacağı bildirilmiştir (Tonguç, 2001).
15 yıl içinde herkesi okur-yazar olması, uygulamalı ve eğitici bir eğitimin olması hedeflenmiştir. Ders programı Kültür Dersleri, uygulamalı Tarım Dersleri ve Sanat Derslerinden oluşmuştur. Öğrencilerin spor faaliyetlerinde bulunmaları, zanaat öğrenmeleri, tarımsal faaliyetlerde bulunmaları, okuma alışkanlığı kazanmaları, bilinç kazanıp etkili insanlar olmaları, köylüleri aydınlatabilmeleri, köye çağdaş tarım bilgileri taşımaları, Atatürk ilke ve inkılaplarını kırsal alanda yaygınlaştırmaları ve sağlık sorunlarının önüne geçebilmeleri hedeflenmiştir (Coşkun, 1990)
Çağdaş eğitimin temel unsurlarından karma eğitim modelinin uygulanmasıyla, kız öğrencilerin eğitim alabilmelerinin önü açılmıştır. Türkiye’de bir ilk olan bu girişim sayesinde kadınların toplum içinde etkisi artmıştır.
Sayısı zamanla 20’yi geçen Köy Enstitüleri’nin başarısı görüldüğünde İnönü, İsmail Hakkı’dan Köy Enstitüleri’nin sayısını 60’a çıkarmasını istemiştir. Ancak bazı kesimlerce tepki gören Köy Enstitüleri girişimi uzun ömürlü olamamıştır. Meclisteki toprak ağalarını temsil eden vekillerin baskıları ve toplumdaki “Köy Enstitüleri Komünizmi yayıyor” söylentileri sonuç vermiş, 27 Ocak 1954 tarihinde bütün enstitüler kapatılmıştır.
Emekliliği ve Ölümü
1953 yılında 31 yıl 3 aylık hizmetinden sonra emekliliğe ayrılan İsmail Hakkı Tonguç Avrupa gezisine çıkmıştır. İncelemelerine emekli de olsa devam etmiş, pedagoji öğrenimde önemli bir yeri olan Pestalozzi ile ilgili yerleri ve Pestalozzi Çocuklar Köyü adlı eğitim kuruluşunu gezmiştir. Hastalanmasının ardından Hamburg Tıp Fakültesi’nde yatırılıp tedavi görmüştür. 24 Haziran 1960 günü hayatını kaybetmiştir. Cenazesi Ankara Cebeci Gömütlüğü’ne defnedilmiştir (Alpaslan).
İsmail Hakkı Tonguç, Türkiye’nin eğitim alanındaki sorunlarına büyük bir özveriyle çözümler sunmuştur. Yurtdışında incelemeler yaparak çağdaş eğitimin şartlarını anlayıp, kendisini Türkiye’nin de çağdaş eğitim sistemine sahip olabilmesine adamıştır. Anadolu’nun sorunlarını saptamış ve Anadolu’ya özgün çözüm önerileri sunarak benzeri olmayan bir girişimin mimarı olmuştur. Böylelikle “Millî Kahraman” olmuştur.
Kaynakça
Akkuş, M. E. (2004). Atatürk’ün Ölümünden Sonraki Gelişmeler. Ankara: Türk Devrim Tarihi Aktüel Yayıncılık. akt. Recep Yalçın
Alpaslan, M, İsmail Hakkı Tonguç. Cumhuriyet Kuşağının Not Karnesi. https://www.biyografi.net.tr/ismail-hakki-tonguc-kimdir/. adresinden alındı
Bayram, F. (1999). Eğitmenler ‘Öğrenmeyi Öğreten Ustalar’. Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları. akt. Recep Yalçın
Cimi, M. (1997). Tonguç Baba”,Köy Enstitüleri, Amaçlar – İlkeler – Uygulamalar. Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları. akt. Recep Yalçın
Coşkun, T. (1990). Köy Enstitülerini Anarken. Ankara : Eğit-Der Yayınları. akt. Recep Yalçın
Geray, C. (Mayıs 1976). Köy Enstitüleri 1976. Ankara: Halkevleri Kültür Vakfı Basımevi. akt. Recep Yalçın
Kanar, H. (1990). Köy Enstitüleri Eğitimde Atılım. Ankara: Selvi Yayınları. akt. Recep Yalçın
Tekin, H. (1978). İlköğretime Öğretmen Yetiştiren Kurumların Tarihçesi. Ankara: Töb-Der Yayınları. akt. Recep Yalçın
Telli, H. (1999). “İş başında” Çeşitli Yönleriyle Tonguç. Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları. akt. Recep Yalçın
Tonguç, E. (2001). Bir Eğitim Devrimcisi: İsmail Hakkı Tonguç. Ankara: Güldikeni Yayınları. akt. Recep Yalçın
Tonguç, İ. H. (1998). Kitaplaşmamış Yazılar 1. Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları.