HDP Kapatılmasın da Teröre Meclisten Destek mi Verilsin?
Siyasetin gündem patlatma meraklıları gene yapacaklarını yaptı. Fol yok, cami açığı yokken bir Ayasofya sorunu çıkardılar. Cami yapılmalıymış! Yoksa yapılmasın mı? Tartış babam tartış. Haziran ayının yarısı, hatta yarısından fazlası bununla geçti, ama akıl üstün gelecek, gene milli yanımız ağır basacak. Bu böyle, fakat haziranın esas gündemi olan HDP’nin kapatılması konusu sönecek gibi değil. Daha da büyüyecek. İki HDP milletvekilinin üyelikten düşürülmesi üzerine başlayan HDP’nin gündem olması, bütün Türkiye’de ilgi konusu.
Neden ilgi konusu? Çünkü terör sorunumuz var, savaş sorunumuz var, siyasette PKK destekçileri olan Amerikancılar sorunu var, siyasal partiler içinde HDP’yle ittifak yapmaya yeltenenler var, güvenlik sorunumuz var, Mavi Vatan sorunumuz var, her gün cinayetler, kayıplar sorunumuz var, ve var oğlu var. Koronanın ikinci dalgası, yoksullaşma, ekonomi, piyasa, kadın cinayetleri gibi siyaset dışı olmakla birlikte “siyaset-içi”ne dönüşmüş sorunları saymıyoruz artık, lakin onlar da var.
Terör sorunundan siyasetteki Amerikancılığa, güvenlikten adalete kadar sorunların neredeyse hepsi PKK ve HDP ile ilgili. İlgili gibi gözükmeyenler de bütünsel olarak bakıldığında bütün bu sorunlar, milli anlayışlar ve bakışlar kapsamında HDP-PKK birlikteliği ile buluşuyor.
Bu arada, TBMM eski Başkanvekili ve Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı Hasan Korkmazcan, HDP’nin kapatılması için bir kampanya başlattı. Vatan Partisi’nin de desteklediği kampanya büyük bir ilgi gördü, hazırlanan metin imzaya açıldı. Siyasetçiler, aydınlar, emekli subaylar, sanatçılar imzalarıyla kampanyaya dahil oldular. Kampanya genişlediği ve yayıldığı gibi halen de devam ediyor.
Bunlar yaşanmaktayken günlük haberlerde güvenlik görevlileri ile sivil halktan kişilerin terör kurbanı olmaları ve cenazeleri hiç eksik olmuyor. Üstelik bunlar son dönemde öylesine olağan hale geldi ki, neredeyse her gün. Bu yüzden haziran ortasında oldukça kapsamlı ve etkili bir şekilde “Pençe-Kartal” ve “Pençe-Kaplan” adlarıyla Pençe 1, 2, 3 dizisinden askeri harekatlar bile yapıldı. Mehmetçik savaşıyor!
“Terör”, “terörle mücadele” ve “güvenlik” sorunları; gelişme, bu sorunların püf noktası olan HDP’nin Meclis’te olmasına geldi dayandı. Meclis’te olduğu için HDP her yıl 100 milyon liraya yakın para alıyor. Bu para, teröre verilen bir paradır. Bu para, terörün desteklenmesi anlamına gelen bir paradır. Bu para, terör faaliyet göstersin diye verilen bir paradır. Bu para, terörün yasal ortamda savunulması için verilen bir paradır.
Açıkça da söyleyelim; bu para terör faaliyetlerine aktarılıyor, terör faaliyetlerinin kullanımındadır.
HDP ittifaklar yapıyor, gösteriler yapıyor, kışkırtmalar yapıyor. Bunları yapmasa bile, onunla ittifak arayışları, onunla ittifak istekleri olanlar var. Kaldı ki gösterilerine destek verenler var, kışkırtmalara kapılanlar var, HDP’yi savunmanın demokrasi olduğunu sananlar var. Demek ki en önemli milli çıkarlarımız için bile gerçekleri göstermek, aklı, doğruyu, geleceği savunmak gerekiyor.
Toplumun çoğunluğu aynı görüşte olsa bile gerçekler gene savunulmalı. Bunu şunun için söylüyoruz, HDP’nin kapatılması için halkoylaması yapılsa ezici çoğunlukla kabul edilir. PKK toplumumuzun hedefindedir. Çünkü PKK toplumumuzun düşmanıdır. PKK, Cumhuriyet karşıtıdır, barış karşıtıdır, birlik karşıtıdır. PKK, Türkiye karşıtıdır.
Bu konuda elbette bütün toplumu, hiç olmazsa toplumun tamamına yakın çoğunluğunu ikna etmek lazım. Yalnız toplumu değil, HDP’nin kapatılmasını sağlayacak her kurumu ikna etmek lazım.
“HDP Kapatılmasın” Diyenler, “Kapatılması”na Katılmayanlar!
“Parti kapatmak çözüm değildir” diyenler var. Evet çözüm değildir, elbette parti kapatmak her soruna çözüm değildir, Amerika’nın planlarına karşı tek çözüm değildir, terörü bitirmek için tek çözüm değildir, bölünmemizi önlemek ve bağımsızlığımızı korumak için tek çözüm değildir, ama terör sorununa ve diğer saydıklarımıza çözüm için yapılacaklardan biridir, terör ve güvenlik sorununun çözümünün olmazsa olmazlarındandır.
Bölücülüğe karşı mücadele eden devletler, parçalanmamak için direnen ülkeler, ayrılıkçılığa hizmet eden partilere, örgütlere izin vermez, veremez.
“Kapatılması çare midir” diyenler var. Elbette tek çare değildir. Nasıl askeri harekat ve üstüne silahla yürüme tek çare değilse, bu da öyle. İkisinin birleştirilmesi, ikisinin bir arada kullanılması gerekir.
Silah kullanan terör örgütleri nasihatle değil, kararlılıkla ve ezmeyle yok edilir. Ancak yalnız askeri yöntemle de mücadele edilmez, öyle yapılırsa eksik olur. Siyasi faaliyetleri önlenmeli, ittifakları bozulmalı, HDP’nin terörün uzantısı olarak çalışmasına engel olunmalıdır.
“Kapatılırsa başka adla yeniden açılır” diyenler var. Evet açılır, ama o da kapatılır. Aynı suç gene işlenir diye suç cezasız kalabilir mi? “Nasıl olsa yenisini kuracaklar” diye yasaklamaktan vazgeçilebilir mi? Böyle yapılırsa devlet devlet olmaktan çıkmaz mı, devlet işlevini kaybetmez mi?
“HDP’nin seçmeni var, beş-altı milyon oy alıyor, böyle bir parti kapatılabilir mi?” diyenler var. Evet oy alıyor ama aldığı oya göre değil, fiiliyatta ne yaptığına, yasalar karşısında ne olduğuna, eylemlerinin suç olup olmadığına bakmak gerekmez mi?
Kabul edilemeyecek şeyler her zaman vardır. Alınan oy miktarı, suç işleme özgürlüğüne sahip olup olmamayı ve cezasız kalıp kalmamayı belirleyebilir mi? Oy sayısına bağlı bir suç işleme özgürlüğü mü vardır?
Türkiye’de ABD yurttaşı olmak isteyenler olduğu gibi, Türkiye’nin ABD’nin bir eyaleti olmasını isteyenler de vardır, bunlar bir parti kurup oy toplasalar kabul mu edilecektir? Milli egemenliğimizden vazgeçilmesini isteyenler vardır, bunlar bir parti kurup oy alabilseler razı mı gelinecektir? Buralarda seçmen eğiliminin milli çıkarlara aykırı olup olmadığı öne çıkar.
O zaman seçmen iradesine bakılması gerekir.
Milli irade, milletin ortak çıkarları, amaçları ve istekleridir. Kurucu irade aynı zamanda milli iradedir. Bir de seçmen iradesi vardır, ama o milli irade değildir.
Anayasal olmayan ve Anayasa’yı ilgilendirmeyen konularda oy hakkı, seçim konusudur ve seçimde sonuç, seçmen iradesidir.
HDP sözcülerinin beyanlarına göre bir de “Kürt halkının iradesi” ile karşılaşıyoruz. PKK baskısı ve etkisiyle HDP’nin aldığı oyların “seçmen iradesi” olması bile onları kesmiyor anlaşılan.
Kaldı ki seçmen iradesi her şeyi belirleme özelliğinde de değildir, olamaz.
PKK iradesi, milli iradeye dahil edilemeyeceği gibi, seçmen iradesine de dahil edilemez. PKK gayri millidir. Bu bakımdan da PKK iradesi ne seçmen iradesidir, ne de milli irade. Ayrıca PKK seçmen iradesini bölücülük yönünde etkilemeye çalışarak kitleler üzerinde baskı uygulamaktadır. Böylece seçmen iradesini yaralamakta, sakatlamaktadır.
“Kürt partisi olduğu için HDP’nin kapatılması Kürt düşmanlığı olur” diyenler var. Birincisi, HDP Kürt partisi değildir, ABD’nin kurdurduğu bir partidir. İkincisi, Kürtlerin çıkarları gözetilmemektedir. Üçüncüsü, HDP’nin karşıtlığı Kürtlere de yöneliktir, Kürtler de baskı görmekte ve zarar görmektedir. Dördüncüsü, kapatılması aynı zamanda Kürtler içindir, bu bakımdan kapatılmasının Kürt düşmanlığıyla bir ilgisi yoktur.
“Siyasi partiler kapatılmamalıdır, siyasal özgürlükler parti kapatılmamasından başlar” diyenler var. Evet siyasal partiler kapatılmamalıdır, geçmişte birçok siyasal parti kapatılmış, demokratik sistem zarar görmüş, zedelenmiştir, ama yasalara göre suç işleyen, Anayasa’ya aykırı eylemleri olan partiler ne zaman ve nerede kapatılmamıştır? “Hiçbir siyasal parti hiçbir zaman kapatılmamalı ve kapatılamaz” denebilir mi? “Hiçbir partinin hiçbir şart altında kapatılmaması gerekir” şeklinde bir düşünce ileri sürülebilir ve savunulabilir mi?
Bir televizyon kanalındaki konuyla ilgili bir tartışmada bir Cumhuriyet Savcısı “var olan Anayasa’yı uygulamıyorsanız, Türkiye Anayasa’sızdır” demişti. Buradan anlıyoruz ki, sorun, bir anayasal sorundur.
Şöyle ki; Anayasamızın 68/4. Fıkrası partilerin özgürlüğünü sınırlamış ve kısıtlamıştır: “Siyasal partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne … aykırı olamaz.”
İkinci olarak, PKK’nın yönettiği HDP, bölücü terör faaliyetlerinin siyasal odağıdır. Anayasa’ya göre “Türkiye, devleti ve milletiyle bölünmez bir bütün” olduğu için bölücülüğe izin verilemez, bölücülük yolu yasal olarak kapalı ve tıkalıdır. Anayasamızın 69. Maddesi, bir siyasal partinin 68/4. Fıkrasında tarif edilen eylemlerin odağı olması halinde Anayasa Mahkemesi kararıyla temelli kapatılacağını öngörür. Bu bakımdan “HDP’yi kapatmalım” demek, “bölünelim” anlamına geliyor. “HDP kapatılmasın” eşittir “Türkiye bölünsün”!
Böylece yasal düzlemde siyasal parti kapatılmasının siyasal özgürlüklerle ilgili olmadığı görülmektedir. Ayrıca parti kapatılmasının siyasal özgürlüklerle başka bir bakımdan bir ilgisi de vardır; parti kapatmak, hem siyasal özgürlüklerin gereği olarak, hem siyasal özgürlükleri korumak içindir.
“HDP, PKK’nin siyasal uzantısıysa, ondan emir alıyorsa, onun tarafından kurulduysa, elbette kapatılabilir” diyenler var. Ama “siyasal uzantı değilse, emir almıyorsa, onun tarafından kurulmadıysa” kapatılamaz demek istiyorlar ve “uzantı değil”, “emir almıyor”, “ikisi aynı şey değil” diyorlar. Oysa HDP siyasal uzantıdır, PKK’den emir almaktadır, onun tarafından kurulmuştur. Ve bunlar bizzat HDP’liler ve PKK’lı yetkililer tarafından açıkça dile getirilmiştir, getirilmektedir.
Aslında bu söylem ikiyüzlülüktür, çünkü, böyle diyenler aslında PKK’yı destekleyenler, olumlu görenler, ne olursa olsun “HDP kapatılmasın” diye düşünenlerdir.
HDP’nin PKK olduğuna ve bu yüzden kapatılmasına ikna olmayanlar, ikna olmak istemeyenlerdir!
PKK suç örgütüdür, HDP de onun suç ortağıdır. Suç örgütüyle mücadele edilirken, onun suç ortağı masum olabilir mi?
PKK’nın militanları yakalandıkça yargılanıyor ve cezalandırılıyor, peki PKK’nın kuyruğuna takılanlar terörü destekleme “özgürlüğü” mü kullanabilmeliler?
Ceza caydırıcılık için verilir. Ama caydırıcılık olmasa da ceza verilir. Çünkü cezanın bir anlamı ve dayanağı da suç oluşturmanın önlenmesidir. Ceza aynı zamanda suça bir tedbirdir. HDP parti ve örgüt olarak terörü savunduğu ve terörden yana olduğu için, suç işlediği için, gene suç işleyeceği için kapatılmalıdır.
PKK Nedir, HDP Nedir?
HDP, PKK’nın sevgilisidir. HDP ve HDP’liler PKK’yı sevdiklerini zaten gizlemiyorlar ki. HDP’liler onların yaptıkları cinayetleri kınamıyorlar, katillerin savunuculuğunu yapmaktan çekinmiyorlar, terör kurbanlarını görmezden geliyor, PKK’nın terör örgütü olduğunu hiç mi hiç söylemiyorlar, buna karşılık, terör faillerinin, cinayet ve kıyımların sorumlularının cenazelerine katılmaktan ve onların yakınlarına üzüntülerini belirtmekten, bağsağlığı dilemekten hiç kaçınmıyorlar.
HDP, terörle iç içedir!
Cinayetler, kitle kıyımları, asker, polis, öğretmen, sağlık görevlisi, koruyucu, muhtar, kadın, çocuk öldürmek PKK’nın işidir. HDP ise terör faaliyetlerine mühimmat sevkiyatı yaptığı gibi, PKK’lı teröristlerle ilişki içindedir, gerektiğinde onları korumakta, kaçırmakta, saklamaktadır. HDP’li belediyelerin PKK’li silahlı gruplara yiyecek ve yemek taşıdığı, çeşitli ihtiyaçlarını giderdiği bile bilinmektedir.
HDP, PKK ile iç içedir!
PKK’nın hiçbir cinayetini, hiç bir kıyımını, hiç bir terör faaliyetini kınamamıştır.
HDP, gücünü PKK’dan aldığını, PKK ile siyaset ve gönül bağı olduğunu açıkça söylüyor, söylemiştir, söylemektedir.
HDP terör örgütünün siyasal uzantısıdır. PKK’nın kurduğu ve yönettiği bir örgüttür, PKK’nın siyasal ayağıdır.
HDP, aynı zamanda PKK’ya Türkiye’den kadro aktarma görevlisidir. Diyarbakır Anaları, HDP’nin küçük yaştaki çocukları ve gençleri kandırıp PKK’ya asker olmak üzere kaçırdığını ve ABD için savaşa sürüldüklerini haykırmışlar, topluma göstermişlerdir. Çocuklarını HDP’den istemişlerdir, istemektedirler.i “Analar”, Amerika hesabına savaşa sürülen çocuklarının peşindedirler, yalnız çocuklarına kavuşmak için değil, onları ABD için savaşmaktan kurtarmak için de mücadele etmektedirler.
PKK Kürt örgütü değildir, ABD’nin örgütüdür. HDP de aynı şekilde ne Kürtleri temsil etmektedir, ne de Kürt örgütüdür. Meclis’te Amerika’yı temsil etmektedir, Amerika’nın partisidir. HDP, ABD’nin Batı Asya planlarında rol üstlenmiştir, Amerikancı bir siyasal partidir.
PKK ABD’nin piyonudur, onun kullandığı bir araçtır, HDP de Amerikancıdır ve emperyalist planlara, projelere hizmet eder, aynı şekilde Amerikanın piyonu ve aracıdır. Amerika’nın “2. İsrail” planı olan Kürt devleti projesinin Türkiye siyasetindeki sözcüsü, temsilcisidir.
HDP, PKK’dır, “HDPKK” şeklinde yazılım doğrudur. HDP’yi kuran ve yöneten PKK’dır.
HDP, PKK’ya bağlıdır. PKK olmasaydı, HDP olmazdı, PKK yoksa HDP yoktur. Aynı şekilde, HDP PKK’ya hizmet ettiği için HDP faaliyet gösteremezse bundan zarar görecek olan PKK’dır.
HDP’nin kampanya dolayısıyla içine düştüğü zor durum komik ve acıklı sahneler yaratıyor. HDP-PKK birlikteliği konusu bütün toplumun bilgisi dahilinde olduğu ve bu hep tekrarlandığı, sorulduğu için HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar ne diyeceğini şaşırdı. “Bizim PKK ile hiçbir ilişkimiz yok” dedi.ii Duyanlar daha çok şaşırdı. Şaka olmalı diye düşünenler, alay mı ediyor, eğleniyor mu acaba diyenler! “Uzaktan yakından bir alakamız yok” sözü, PKK çetebaşlarından biri olan Cemil Bayık’ın bir seçim sonucunda “PKK olmasa HDP yüzde 5 bile oy alamaz” şeklindeki değerlendirmesini bilenler, duyanlar için rezalet (yani rezil olma durumu) değil mi?
*
PKK ile mücadele ediliyorsa, HDP ile de edilmelidir. Çünkü bunlar aynı şeydir, aynı merkeze hizmet etmektedirler, aynı merkeze bağlıdırlar.
Yasaları çiğneme özgürlüğü yoktur. Yasaları uygulamama özgürlüğü de yoktur. Yasaları çiğneyen kurumlar kapatılır, yasaları uygulamayan devlet kurumları da suçlu duruma düşer.
Yasalar, suçlular ve dış güçlere hizmet edenler için çiğnenmek içindir, ama mahkemeler yasaları uygulamak içindir.
PKK çökertiliyor. PKK’nın Meclis’teki siyasal partisi de çökertilmelidir, HDP kapatılmalıdır.
Terörle mücadele yalnız Mehmetçiğin görevi değildir.
i Bu konuda geniş bilgi için “Analar ve Oğullar” başlıklı yazımıza bakınız, dagarcikturkiye.com, Ekim 2019.
ii 26 Haziran Cuma, gazetelerde haber ve yorumlar. Bir televizyon programında bu ilişki sorulmuş, yanıt olarak böyle denmiş.