Dost acı söyler: “Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır” (1). Tam yüzyıldır her 23 Nisan’da (1920) TBMM’nin açılışını, 24 Nisan’da ise Mustafa Kemal’in Meclis başkanı seçilişini kutluyoruz. Ama 24 Nisan’da bazı yerli ve yabancı lobiler 1915 yalanıyla ortaya çıkıyor. Çünkü Hınçak, Taşnak ve Ramgavar terör örgütlerine bağlı 235 Ermeni o gün tutuklanarak İstanbul’dan uzaklaştırılır. Hiçbiri öldürülmez ama bu yalanı oyunu bozulanlarla İngiliz Propaganda Dairesi yayar (2). Derken 28 Ocak 1920’de Meclis-i Mebussan Mustafa Kemal’in hazırladığı Misak-ı Millîyi imzalar. Oysa işgalci Fransızlar (1918-22) teröristlerin “Ermeni Kilikya Krallığını” kurmasını destekler. Ermeniler, Feke-Haçın-Mağara topraklarının çoğunu ele geçirerek, büyük çiftlikler kurar. Urumlu ve Haçın bölgesinde Türkler, Çerkezler ve Ermeniler birlikte yaşar. 10 Mart 1920’deki Ermeni kuşatması sırasında, Fransızlar Haçın Kaymakamlığına İstanbul Hukuk mezunu özerk Ermenistan yanlısı Garabit Çallıyan’ı atar. Haçın (Saimbeyli) jandarma komutanı Kirkor Efendi Ermeni süvarileriyle Yamanlı, Kayarcık, Kazıklı köylerine mitralyöz saldırısıyla girer, işkenceyle kırıma başlar. İstanbul hükümetine yapılan şikâyet sonuçsuz kalır. Haçın, (16.10.1920) Kuvayı-ı Milliye Komutanı Tayfun Bey kuvvetlerince kurtarılır ve o sırada şehit olan Salim beyin adı köye verilir. Develili Osman Coşkun Kaymakam vekili olur. Kocası Yalpur’lu-zade Gafur Efendi şehit edilip, bebeği ateşe atılan Melek Hanım’ın yazdığı destan ile Çallıyan’ın günlüklerinin eski Nahiye müdürü Süleyman Baytok tarafından Zebercet Coşkun’a ulaştırılması ile Ermeni zulmüne dair sayısı çok az romanlara bir yenisi eklenir: “Tarihe Düşülen bir Dipnot HAÇİN ve Çallıyan Efendi” (2,3).
Haçin Ağıdı
Amir, me’mur demeyerek hep bir ipe bağladılar, Bekir-oğlu Dede Ağayı demir ile dağladılar
Sekiz gavur bir gelince Osman’ımı şaşırttılar, Baban çete-başı diye Hacı Ahmed’i pişirdiler
Muşambaya oturtmuşlar etrafında geziniyorlar, Sen çete topladın diye çalgı ile yüzüyorlar
Feke’ye sevk ederiz diye Taş-köprü’yü aşırdılar, Yoldan geri kaçtın diye kurşun ile pişirdiler
Meydan kazanı kurdular bebekleri kaynattılar, Gün görmedik hanımları süngü ile oynattılar
Kapı-kapı geziyorlar düşman başına vermesin, Oğlak gibi yüzüyorlar ifadeyi yazıyorlar
Kele Dudu, kele Dudu kanlı gömlek yu diyorlar, Bebekleri kaynatmışlar kuzu eti ye diyorlar
Yaşa babam-oğlu yaşa bu da gelirmiş başa, Kaytancı Hüseyn Efendi’nin sarığın sardılar taşa
Baş-kâtibi öldürdüler değnek ile döğe-döğe, Gence Çavuş’u yüzüyorlar özne gibi öğe-öğe
Örfli idin Gence Çavuş gavurlara eyle zavur, Bebeğimi öldürüyor Çamsar-oğlu koca gavur
Şefika’mı öldürmüşler mektebin önünde yatar, Baba-oğlu koç Bilal’im bunu duysa neler yapar
Zabıt-kâtibi Mehmed’i topuz ile döğüyorlar, Enfiyeci Hüseyin’i teller ile boğuyorlar
Aman bu ne acı işler babasını öldürmüşler, Atfiye’me selam söyle gök yüzünde uçan kuşlar
Haçın oldu derdli kuyu uyu Osman’ım uyu, Hücum ettik alınamadı yıkılası Sultan-suyu
Kara Osman’ım, ak Mes’ud’um bunları ben elimle verdim, bu ne hikmet ey Allah’ım Gavura el-aman dedim
Hençer, pıçak asıcılar gayri bizi kesiciler, Ayan olsun Yaşar Beğ’im Urumlu’ydu basıcılar
Bohçalarda altun saat ben bunları n’yleyim, El-eman olsun Aram Çavuş Bir destan daha söyleyeyim…
Orada yaşayan Çerkezler sığınan Türklere yemek verir ama evlerine almazlar, bu da pek can yakar (3,5).
Bu romanda Haçin’den Halep’e sürülen Ermenilerin 4 yıl sonra Fransızların Adana’yı işgaliyle dönüşü anlatılır: Yakınlardaki nüfusu 4.000 kadar olan Saimbeyli’nin olayların yaşandığı dönemde 30-40 bin nüfusa sahip olup 1/3’ü Türk olan güzel belde Haçin’in varlıklı Ermenileri ile yoksul Türkleri ve tepede yer alan Amerikan kolejinde yaşanan zulümdür bunlar. Yazar Zebercet Coşkun, müdire Miss Cold’u Mustafa Kemal’in ağzıyla konuşturur: “Geldikleri gibi giderler!” (4) Bu eserin ilk baskısı 1975’te Milliyet Gazetesi Roman Yarışmasında dördüncü olur. Sözde Ermeni soykırımı iddiası, Türkiye’den tazminat ve toprak kopartmak için uydurulmuş bir yalandır (6). Bu konuda https://tr.wikipedia.org/wiki/Ermeni_Kırımı sitesi AİHM kararına (2013- 2014) rağmen bu yazımı okuduğunuzda yanlış bilgiler vermeye devam etmektedir. Gerçek olan Türk soykırımıdır! Tarihimiz açısından önemli, Türk edebiyatı için ise üzerinde bilimsel çalışmalar yapılan bu değerli eseri kaleme alan duyarlı edebiyatçımız Sayın Zebercet Coşkun Hanımefendiye saygılarımla teşekkür ederim. TROYA gibi bu eserin de T.C. Devlet Opera ve Balesi sanatçılarımızca bestelenerek, sahnelenmesini içtenlikle diliyorum.
1)Doğu Perinçek, “İsviçre Davası Ermeni soykırımı Yalanı AİHM’de”, Kaynak yayınları.
2)Alp Hamuroğlu, Nisan 2015 “Neden ‘24 Nisan’? ve ‘Lobiler’ ‘24 Nisan’ın Neresinde?” dagarcikturkiye.com
3)Fevziye A. Tansel, 2001, Kurtuluş Savaşı’nda kadın askerlerimiz, Ankara.
4)Nesrin Tağızade Karaca, https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/KARACA-Nesrin-Tağızade- “HAÇİN-DEDİKLERİ…-VEYA-BİR-BÖLGE-VE-BİR-ROMAN-OLARAK-HAÇİN”.pdf
5)Bülent Arı, 2012, “Bir roman, bir ağıtla Haçin’de Ermeni olayları”, Cilt 9, Sayı 20, s.295-312
6) https://www.turkishnews.com/tr/content/2014/05/04/ermeni-sorunu-hakkinda-avrupa-insan-haklari-mahkemesinin-17-aralik-2013-tarihli-karari/