Bu satırların yazıldığı tarih, 30 Ağustos 2019.
TRT Radyo 3, 1960’ların TRT’siymiş gibi, İzmir’in Kavakları çalıyor. Sıradaki parça ise, Bülbülüm Altın Kafeste…
Büyük Zafer’i kutluyoruz bugün. Biz, kahramanlarımızı anıyoruz. Adından bile öcü gibi korkanlara inat, Atatürk’ü anıyoruz. Duygular karmaşık. Kutlamalar, senelerdir olduğu gibi buruk. Akıllarda hep aynı soru: Kutlanacak bir şey kaldı mı? Kaldı elbette. Bazı zaferler sonsuza dek kutlanır. Ama gün, o zaferi seyre dalma değil, bu zafer için mücadele etme günüdür.
30 Ağustoslar bize yön göstermeli, güç vermeli. O günlerde Mustafa Kemal’in Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacakmışçasına baktığı gibi bakmalı vatana. İleri demeli, hep ileri…
30 Ağustosları layıkıyla kutlayabilmek, sorumluluk almak demek… Kent meydanlarında kalpaklı Atatürk bayrağı sallamanın ötesine geçmek gerek. Bu yüzden, Çiğiltepe’yi söz verdiği saatte alamayınca daha fazla yaşamak istemeyen Albay Reşat gibi kahramanların onurlu mücadelesiyle geldiği özümsenmeli kurtuluşun.
Nerelerden gelip nerelere gitmiş kurtuluş bilinci? Tehditler o gün başkaydı, bugün başka… Dünya o gün başkaydı, bugün başka… Ama 250 yıldır sorulan soru bugün hala geçerliliğini kurumuyor mu sizce de: Bu vatan nasıl kurtulur? Zira kurtulabilmiş değil vatan…
Düşman donanmaları, Marmara’nın Ege’nin mavi, köpüklü sularından çekildi diye vatan kurtuldu sanıp keyif çatmayan ilerici bir neslin torunları, bugünkü işgalin boyutlarını kavramalı…
Mücadelemiz teslim aldığımız bu altın vatanı bir kafese, bizleri içindeki aheste öten bülbüle döndürmeye çalışanlara karşı… Ama yetmez!
Mücadelemiz, cehalete, gericiliğe, ihanete, köhne düzenleri yeni ve dahiyane bir buluş gibi sunmaya çalışanlara karşı. Ama yetmez!
Mücadelemiz, keyfiyete, sefahate, tembelliğe karşı… Ama yetmez!
Mücadelemiz, krallara, kraldan çok kralcılara, hınk deyicilere, yolsuzlukçulara, yolsuzluk aklayıcılara karşı. Ama yetmez!
Mücadelemiz, Türkiye’nin ilerici, aydın güçlerine sırtını dönüp, masa başında gelecek tasarlayanlara karşı. Ama yetmez!
Mücadelemiz, vatan varlıklarını göğsünü gere gere satan, fabrikaları yabancılara peşkeş çeken, torunlarının geleceğini üç kuruşluk ranta feda edenlere karşı. Ama yetmez!
Mücadelemiz, kadın katillerine; tecavüzcülere; çevre katliamcılarına; hayvan düşmanlarına; sevgisiz, saygısız, ahlaksızlara karşı.
Ama yetmez,
En büyük mücadelemiz, içimizdeki korkağa, korktukça yalnızlaşan bugünümüze karşı…
Ve evet…
Mücadelemiz, aydınlık bir gelecek düşleyip, bu uğurda mücadele etmeye hazır herkes ile birlikte…