Isfahan’ın Ermeni Mahallesindeki “Hovsep Arematatsi” Kilisesinde, Türkiye Cumhuriyetine ve vatandaşlarına karşı psikolojik savaş terörünü sürdüren “Armenian Genocide Memorial” müzesini 7.8.2018’de gezdim. Üçyüz bin riyallik müze biletinin üzerinde “Armenian Genocide Memorial” yazıyor. Bu kilisenin ruhban ve yöneticileri gerçeklere aykırı emperyalist yalanı halen sürdürüyor… Önemli Sovyet-Ermeni devlet ve parti yöneticilerinden Bagrat Artemoviç Boryan’ın “Ermenistan Uluslararası Diplomasi ve SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) (1928,1929) eserine göre Ermeni kilisesi, ruhani işlerden çok siyasal hedeflerin aracı; Çarlık diplomasinin de silahı olmuştur. Kilise, Ermeni kitlelerini yönlendirir. Dış siyasette “özellikle Türkiye ve dostumuz İran’a karşı yayılmacı amaçlarının aleti olarak kullanılacaktır” (M.Perinçek, Ermeni devlet adamı gözüyle Türk-Ermeni çatışması, Kaynak Yayınları, 2007:37-38).*
Yalan Sergisinden notlar
Bir camekan içinde Türkiye’yi hala yurdu kabul ettiği sanrısı ile, ODTÜ İktisat Bölümü Mezunu (1976) Taner Akçam’ın resmini ve imzasını taşıyan ifadesi şöyledir: “(Sözde) Ermeni Soykırımı; doğrudan ulusal ve kültürel varlığımızla ilgili bir sorunu anlama sorunudur. Çağdaş Türkiye toplumu olarak anavatan dediğimiz yer; sürülen ve öldürülen masum Hristiyan Ermeni toprakları sayesinde varsıllaştı ve gelişti. Kanuni sahiplerini temizleyerek, geçindiğimizi idrak ve kabul edene kadar, konunun her dile getirilişinde şiddet ve zora maruz kalırız. Ermeni meselesi hakkında kullanılan her kelime bu karmaşık sorun için bir ölüm kalım meselesidir.” Bir Hristiyan adeti olan ve bütün günahlarını (suçlarını) itiraf ederek arınma” hafiflemesi imiş gibi dayatılan bu görüşün ardındaki “Türkiye’nin özür dilemesi, tazminat ödemesi ve Ermenilere toprak verilmesi” gibi amaçlar ciddiye alınamaz. Taner Akçam “Batı merkezli emperyalizm solunun tipik mandacı duruşunu temsil” etme, “batının ‘kurtarıcılığına’ iman etmiş, ulusal onurunu, halkına ve kendine güven ve saygısını yitirmişlik, gelişmeyi canlandırmak için gerici olan ulusallığı ve yurtseverliği reddeder. İlericilik ölçüsü olarak ‘küreselci demokrasi’ ve ‘insan haklarının’ emperyalizm merkezlerinden savunma”, “ulusal devlet ve Cumhuriyet devrimi düşmanlığı”, “emperyalist şiddete kölece bağlılık”, “üstün ve aşağılık milli ruh” şeklinde “emperyalizmin ısmarladığı bir tarih üretme misyonu, Taner Akçam’ı, kaçınılmaz olarak milletleri suçlayan ırkçı-faşist tezlere götürür (Ulusoy, Taner Akçam Örneğinde mandacı aydının Ermeni sorunundaki İşlevi: Tarihten günceliğe Ermeni Sorunu, Kaynak Yayınları, 2001:195-207). T. Akçam’dan başka sergide Ragıp Zarakolv; tarihte Cengiz Han ve Hitler katliamlarından dem vurmakta, Erzurum’da Ermeni mezalimine uğradığı belgelenmiş Türk ve Müslüman halk varken yerine soykırım yalanında ısrar eder. Türk entelektüeli ve gazeteci ve eleştirmen, Orhan Kemal Cengiz ise İstanbul’da Talat Paşa kabrinin yıkılarak yerine bir “soykırım yalanı müzesi” kurulmasını önerir. Ayrıca yakınlarını başka nedenlerle kaybedenler için tazminat ister. O da yetmez Doğu Anadolu’nun Türklere verilmesini talep eder. Gaye; Almanya’nın 2. Dünya savaşı sonunda mahkum edildiği Yahudi katliamına, geriye dönük olarak benzetme yapmaktır. Camekanlı bir sandıkta ölüm nedeni ve kime ait olduğu belli olmayan insan kemikleri teşhir edilir.
Müze bileti üzerinde soykırım yalanı
Ermeni Soykırımı Yoktur
İngiliz Kraliyet Başsavcılığının Malta soruşturması sonucu (Arşiv: FO 371/6504/E/8745 29.07.1921) ve 1948 BM soykırım sözleşmesine göre “1915 olaylarının soykırım olduğuna ilişkin ulusal veya uluslararası hiçbir mahkeme kararı yoktur.” Aksine “Ermeni soykırımı olmadığını ortaya koyan bir yargı kararı elimizdedir” (Gürkan, 2015, 2 (1).29-30, Tesam Akademi Dergisi). Aynı şekilde 2013 AİHM 2. Daire kararı, 2015 AİHM Büyük Daire Kararı ve 2016 İsviçre Federal Mahkemesi kararlarının uluslararası bağlayıcılığı olduğu için Hovsep Arematatsi Kilisesi, T.C. Devletine ve Türklere karşı bu husumeti sürdürmekten vazgeçmelidir. Osmanlı, Azerbaycan, Gürcistan topraklarında katliam yapan ASALA, ARA, JCAG ve kimi devletlerin destekleriyle gerçekleşen terör örgütü saldırılarında (1973-1985) 40 Türk diplomat ve yakını şehit edildi. Emperyalist yalan savunucuları, Osmanlı Anadolusu ve çevresinde yaptıkları mezalim, katliam ve suikastlarla kendileri yüzleşmelidir.
• Türkiye Ermenilerini, Patriklik Makamını ve Kiliselerini tenzih ederim.