Son yazılarımda ele aldığım dünyanın büyük bir felakete doğru savrulma sürecinde yaşanan gelişmeler tedirginliklerimi daha da arttırdı. Bu tedirginlikler bugün var olan gerçeklik içinde aşılması olanaksız görünen ekolojik ekonomik, siyasi ve teknolojik risklerden kaynaklanıyor.
Kapitalist üretim tarzının küreselleşmeye başladığı 19.yüzyıldan bu yana, ekosistemdeki bozulmaklar önlenemez felaketlere doğru hızla yol almaktadır. Yaşadığımız küresel ısınmanın eko sistem için iki yıkıcı sonucuyla karşı karşıyayız. Birincisi, kutuplardaki buzulların erimesi hızlandıkça rüzgarların yönü değişiyor. Bunun sonucu olarak sıcaklık dalgaları kimi bölgelerde insanları kuraklıktan, kimi bölgelerde ise hızla artan nemden, şiddetlenen yağışlardan öldürüyor. Bilim insanlarının çalışmaları bu sürecin önümüzdeki yıllarda hızlanacağını işaret ediyor. İkinci yıkıcı sonuç ise , kuraklık, aşırı yağışlar, yeşili yok eden betonlaşma, nüfus artışı, tarım alanlarındaki bozulmaya birleşince yaşam alanlarında ekolojik dengenin bozulması olarak karşımıza çıkıyor.
Kapitalizmin ülke ekonomilerine uyguladığı baskı, , bunun kışkırttığı milliyetçilik , yeniden hızlanan nükleer silahlanma yarışı gibi gelişmelerin etkileri altında uluslararası işbirliği olasılığı da gittikçe zayıflamaktadır.
Teknoloji alanındaki gelişmelerde pek fazla umut verici değildir. Çağın öncü teknolojilerini üreten bilişim alanındaki gelişmelerin hızı, potansiyelleri , konuyu yakından izleyenlerin bile anlama kapasitesinin ötesine geçmeye başlamıştır. Google, Apple, Facebook, Tesla gibi dev bütçelere sahip şirketlerin yapay zeka alanındaki gelişmeleri hızlandırması , çok daha varoluşsal bir korkuyu gündeme taşıyor. İnsan zekasını geçtiği anda büyük bir hızla ilerleyecek olan yapay zekanın, toplumsal gerçekliği, bunun içindeki insanı nasıl algılayacağını bilmek şu an için son derce zor.
Bugünün insanından öğrenerek gelişen yapay zekanın, rekabetçi özellikler kazanmasın yanı sıra, ırkçı, cinsiyetçi, yargılar edindiğini gösteren örnekler ve birbirleriyle konuşma, akıl yürütme süreçleri daha şimdiden ileriye yönelik kaygıları yaratmaktadır. Geçtiğimiz ay içinde Facebook iki yapay zeka programının kendi aralarında konuşurken giderek anlaşılmaz olmaya başlayan bir dil geliştirdiklerini fark etmiş ve programı kapatma kararı almıştır. Bu örnek bile tedirginlikleri daha iyi açıklamaya yetmektedir. Ünlü strateji oyunu Go’da dünya şampiyonunu yenen bilgisayarı bu başarıya götüren yapay zeka işlemelerinin hala anlaşılmamış olması da bir diğer kaygı verici örnektir.
Yaşamın ilkelerini kar yapma önceliğine tabi kılan kapitalizmin altında, Tanrı’nın dünyayı akıllı tasarımla yaratarak insana tüketmesi için lütfettiğini sanan kafayla bu kaygı ve tedirginliklerden kurtulamayacağımız ise kesindir.
Aydınlık bir ay dileği ile,